23 Kasım 2024
  • Ankara10°C
  • İstanbul18°C
  • Bursa19°C
  • Antalya14°C
  • İzmir19°C

SAĞLIKTA POPÜLİZM POLİTİKALARININ SONUCU, KURUMLARIN TOPLU HALDE ÇÖKÜŞÜN

Prof.Dr. Paşa Göktaş

25 Nisan 2009 09:29

Sağlıkta Popülizm Politikalarının Sonucu, Kurumların Toplu Halde Çöküşüne Neden Oluyor.

 

Sağlıkta Popülizm Politikalarının Sonucu, Kurumların Toplu Halde Çöküşüne Neden Oluyor
 
          Sağlık Alanındaki Bazı Sonuçlar
§ Üniversite hastaneleri iflasa gidiyor. En son olarak, Hacettepe Üniversite Rektörü, bu yılı 40 milyon TL zararla kapatacaklarını belirtiyor. Neredeyse tüm diğer üniversite hastaneleri aynı durumda.
§ Tıp Merkezleri, poliklinikler, laboratuvarlar birer birer iflas ediyor ve kapanıyor. Muayenehanelerin sayısı büyük ölçüde azalıyor. Bazı özel hastaneler kapanıyor. Kuruluşlar, haksız rekabete dayanamıyorlar.
§ İlginçtir, Sağlık Bakanlığı hizmet sunumunda küçülmeyi hedefliyordu, aksine büyüyor. Sağlık Bakanlığı hem hakem, hem de oyuncu rolünü sürdürmek istiyor, vazgeçmiyor.
§ Buna rağmen sağlık giderleri hızla artıyor. Hem genel bütçeden Sağlık Bakanlığı’ na ödenen miktar artıyor, hem de SGK’ dan ödenen miktarlar. Gazeteler, Sağlık Bakanlığı’ nın harcamada birinci sıraya çıktığını yazıyorlar.
§ Bu arada, Türkiye’ nin ana sorunlarından birisi olan ilaç giderleri de, istikrarlı şekilde artıyor. İlaç tüketimi oranında Türkiye, dünya birinciliğini koruyor (Milli gelirin % 1.95’ i).
 
Sağlıkta Çok Başarılı Olunduğu İzlenimi Veriliyor
Sağlıkta, birtakım verilerde düzelme olduğu gerçek.
Ancak, sürekli olarak çok başarılı olduğu izlenimi veriliyor. Genellikle, sağlık yönetimi tarafından yapılan açıklamalarda, çok başarılı işler yapıldığı imajı yayılmaya çalışılıyor.
Kamuoyunun bu konuda fazla bilgisi olmadığı için de, kamuoyu bu açıklamalar karşısında tepkisiz kalıyor. Dinlemekle yetiniyor.
 
Uzlaşı ve Tartışma Kültürü Eksik
         Gerçekte, alınan önemli kararlar yeterince tartışılmıyor. Alternatif görüşler dikkate alınmıyor ve tek yönlü uygulamalar gerçekleştiriliyor.
         Belirli kişilerin kafasındaki, -“Verilere göre değil, önyargılara ve kanaatlere dayalı”- planlar, öneriler ve eleştiriler görmezden gelinerek, inatla ve ısrarla uygulamaya konuluyor.
         Alternatif görüşlerin tartışılmasına zemin hazırlanmıyor.
 
         Maliyet-Yarar Analizi Unutulmuş Durumda
        Sağlık alanında uygulamaya konulan projelerde en önemli özellik, yapılan işlerin işletmecilik boyutunun çok zayıf olması ve maliyet-yarar (kost-efektivite) analizinin neredeyse hiç yapılmamış olmasıdır.
         Bir proje uygulamaya konuluyor. Peki bunun ekonomik bedeli nedir ? Bu konuda “Devlet verir, SGK öder” gibi bir yaklaşım sergileniyor. Neredeyse, sınırsız ekonomik boyut isteniyor. Türkiye’ nin kaynaklarının ise sınırlı durumda olduğu unutuluyor.
         Sağlık yönetimi, bu konuda maalesef ekonomik gerçeklerden uzak, hayalci ve popülist bir yaklaşım sergiliyor.
 
         “Sağlıkta Herşey BedavaZihniyeti
         Sağlık hizmeti, bütün dünyada pahalı bir hizmettir.
         Bu nedenle, hiç bir ülkede devlet, herşeyi üstlenmiyor.
         Tüm ülkeler temel bazı giderleri üstleniyor. Daha fazlasını isteyen ve ödeme gücü olanlardan da, olabildiğince fazla katılım sağlamaya çalışıyor.
         Türkiye’ de ise, şu anda “Herşey en üst düzeyde sunulsun, aynı zamanda da herşey bedava olsun” zihniyeti uygulanıyor.
         İşte bu mümkün değil. Hiçbir ülke böyle bir yol izlemiyor. Bu anlayış doğru da değil, gerçekçi hiç değil.
         Bu zihniyet, “Hiç kimseden vergi alınmasın” demek gibi birşey. Peki, devletin giderlerini kim finanse edecek o zaman ?
         Sağlıkta da aynı durum sözkonusudur. Tüm vatandaşlara temel ve zorunlu sağlık hizmetini sunmalıyız. Bu hizmet, herkese eşit ve ücretsiz olacaktır. Ama, daha farklı ve ayrıcalıklı hizmet isteyenler de bedelini ödemek durumundadırlar. Örneğin daha hızlı sonuç isteyen, daha kapsamlı hizmet isteyen, daha kariyerli doktora muayene olmak isteyen, daha konforlu odada yatmak isteyen, daha kapsamlı inceleme ve tedavi isteyen de, ek olarak bir fark ödemek durumundadır.
         Daha doğrusu sistem, giderlerinin bir kısmını, ödeme gücü olan kesimden alarak finanse etmek durumundadır. Yoksa bu giderler, toplumun tümünün sırtına yüklenecektir.
         Popülist yaklaşımla, gerçekçi yaklaşım burada birbirinden ayrılmaktadır.
 
         BAZI UYGULAMALARIN SONUÇLARI
1.   % 30 Fark Uygulamasının Sonuçları
Özel kuruluşlarla, personel ücretleri, kira, vergi gibi giderleri genel bütçeden karşılanan devlet kuruluşları arasındaki maliyet farkının, en az % 110 - % 140 olduğunu defalarca belirttik.
Ancak bazı yöneticiler, hiç fark alınmamasında ısrar ettiler. Sonra % 20, en sonunda da % 30 farka razı oldular.
Gerçekte bu oran da gerçekçi değildi. Bu farkla da eşitlik sağlanamazdı.
Gelinen noktadaki durum:
§ Üniversiteler iflasa gidiyor. Fiilen batmış durumdalar.
§ Bazı özel sağlık kuruluşları, bu koşullarda hizmet veremeyeceklerini belirterek sistemden çıktılar.
§ Sistem içinde kalanlar ise, % 30 farkla kalmıyorlar ve çeşitli isimler altında ek olarak farklar alıyorlar. Yoksa batmaya sürüklenecekler. SGK’ nın da bu durumu bildiğini, ancak göz yumduğunu belirtiyorlar. SGK bizce gerçekçi davranıyor
§ % 30 farktan şaşmayanlar ise iflasa sürükleniyorlar ve birer birer kapanıyorlar. Son bir yıl içinde, yüzlerce sağlık kuruluşu kapanmış durumda.
Sonuç olarak, % 30 fark konusu başarısızlıkla sonuçlanmış durumdadır. Aslında böyle olacağını bilmek için, müneccim olmak da gerekmiyordu.
 
  1. Performans Uygulamasının Sonuçları
§ Bu sistem, sağlık personeli arasında büyük dengesizliklere yol açmış durumdadır. 2 saatlik bir işlem yapan, 10 saat çalışan doktordan daha fazla gelir sağlayabiliyor.
§ Puanı yüksek işlemlerde abartılı artışlar gösteriliyor. SGK’ nın giderleri kontrolsüz biçimde artıyor.
§ Ödemelerin boyutu kontrolsüz şekilde artıyor. Bütçe açığını olumsuz etkiliyor.
§ Performans ödemeleri, muayenehaneleri kapattırmak için bir koz olarak kullanılıyor.
 
  1. Paket Fiyat Uygulamasının Sonuçları
§ Her şey dahil biçimde, götürü usulü ödenen paket fiyat nedeniyle, hastaların incelenme ve tetkik edilme hakkı ortadan kalkmış durumda. Hastalara fazla inceleme yapılmadan, bir reçete verilerek gönderilmeye çalışılıyor.
§ Halk, bu durumun farkına varabilmiş durumda değil
§ Daha az gider oluşturan tetkikler azalıyor, daha pahalı olan ilaç giderleri artıyor.
§ Pakete dahil olmayan işlemler (aciller, yataklı tedaviler) hızla artıyor.
§ Danıştay, bu uygulamayı “Toplumun sağlığını tehdit eder nitelikte” bulduğu için, iki kez iptal etti. Ancak, hala ısrarla uygulanmasına devam ediliyor.
Sonuç olarak, Paket Fiyat Uygulaması da birçok yönden başarısız ve sakıncalı hale gelmiş durumda. Mutlaka değerlendirilmesi gerekiyor.
 
  1. Tamgün Yaklaşımında Israr
Sağlık yönetiminin, tamgün yaklaşımı da çelişkilerle dolu. Hem hekim sayısının azlığından söz ediliyor, hem de gönüllü olarak 12-15 saat çalışan hekimler 8 saate çekilmeye çalışılıyor. Burada da, özel çalışmaya karşı anlaşılmaz bir önyargı seziliyor. Ayrıca, daha önceki tamgün uygulamalarının neden başarısız olduğu hiç irdelenmiyor.
Tam gün uygulamasının yaygınlaştırılmasının bütçeye getireceği ciddi ekonomik boyutun, ülkemiz açısından karşılanamaz nitelikte olduğu hiç göz önüne alınmıyor.
Eğer uygulamaya konulursa, bu denemenin de başarısız ve sürdürülemez olacağı bir türlü görülemiyor.
 
  1. 10 TL Katkı Payı Konusu
Bilindiği gibi, hastalardan özel kuruluşlara başvururlarsa 10 TL, diğer kamu kuruluşlarına başvururlarsa daha az olmak üzere, bir katkı payı ödemeleri kuralı getirilmişti.
Gerçekte bu uygulama, yine özel kuruluşları cezalandırma amacına yönelik gibi görünmekteydi.
Sonunda, eşitliğe aykırı ve haksız bulunarak Danıştay tarafından yürütmesi durduruldu.
Bu uygulama da yargıdan dönmüş durumda.
 
         SONUÇ
  • Sağlık politikası, popülizmi kaldırmaz. Hele sınırsız popülizmi hiç kaldırmaz.
  • Aynı zamanda, hayalcilik ve önyargıları da kaldırmaz.
  • Sağlık politikası, gerçekçi temellere oturtulmak durumundadır.
  • Sağlığın da bir ekonomisi vardır. Sınırsız bütçe sunmaya bu ülkenin gücü yetmez. En uygun bütçe ile, en verimli sonuç hedeflenmek durumundadır.
  • Sağlığın finansmanına, ödeme gücü olan kesimin katılımının sağlanması gerekmektedir. Sağlıkta, sınırsız ücretsiz hizmet sunmak mümkün değildir.
  • Sağlık politikasında diyalog ve uzlaşma zemini kaybolmuştur. Bu zemin tekrardan kurulmalıdır.
  • Sağlık politikası gerçek anlamda tartışılmalıdır. Oldu-bittilerle kararlar alınmamalıdır.
  • Yukarıda belirtilen olumsuz uygulama sonuçlarından, gerekli dersler çıkarılmalıdır.
 
Umarız, daha esnek, diyaloğa açık ve gerçekçi bir zemin oluşturulur.
Türkiye’ nin böyle bir ortama özellikle ihtiyacı vardır.
Saygılarımla.
 
 
 
                                                                                        24/04/2009
                                                                                        Doç. Dr. Paşa Göktaş
 
 
Tel/Fax : 0216-348 26 12
web       : www.tiplab.org
GSM    : 532 243 84 74
e-mail   : [email protected]
 
 
Yorumlar