SAĞLIK SİSTEMİNDE YENİ GETİRİLEN DÜZENLEMELER HALKIN DURUMUNU NASIL ETKİ
Prof.Dr. Paşa Göktaş
06 Ekim 2008 17:30
Bilindiği gibi, son 2-3 yıldanberi, sağlık alanında önemli değişiklikler yapıldı. Değişik kurumlara bağlı sağlık kuruluşları birleştirildi. Bu, doğru bir uygulamaydı. Halkın, istediği sağlık kuruluşuna neredeyse sınırsız biçimde başvuru hakkı getirildi. Bu ise, temelinde popülizm bulunan, kuruluşlar içinde bazıları lehine tercihleri ve işletmecilik yönünden de hatalar barındıran, hesapsız bir uygulamaydı.
Türkiye’nin, mevcut olanaklarıyla böylesine hesapsız ve savurgan bir uygulamayı uzun süreli götüremeyeceği, işi bilen uzmanlar tarafından defalarca yinelendi.
Nitekim, birkaç yıllık uygulama, SGK’ya ve Türkiye bütçesine yılda 4-5 milyar YTL’lik fazladan ödemeye mal oldu. Yıllık bütçe açığının da bu miktarlarla kıyaslanır düzeylerde olduğu göz önüne alınırsa, popülizmin bedelinin ne boyutta olduğu daha iyi anlaşılabilir.
Ancak, bir kısmı 1 Ekim 2008, bir kısmı da 1 Ocak 2009’dan itibaren geçerli olacak uygulamalar, sürdürülemez boyuttaki popülizm döneminin sonuna doğru geldiğimizi göstermektedir.
Yeni Düzenlemeler Nelerdir ?
1. Sevk zinciri getirilmektedir. Tüm vatandaşlar, artık 1. basamak adı verilen sağlık ocağı veya da aile hekimine başvurmadan, 2. basamak olarak nitelenen devlet hastaneleri, özel hastaneler, özel tıp merkezleri, dal merkezleri ve 3. basamak adı verilen eğitim ve araştırma hastaneleri (EAH) ile üniversite hastanelerine başvuramayacaklardır. Acil hastalar dışında, eğer başvuru yaparlarsa da, oluşan sağlık giderleri ödenmeyecektir. Bu durumda, sağlık giderlerini kendileri ödemek durumunda kalacaklardır.
2. Birinci basamaktan sevk de o kadar kolay olmayacaktır. Çünkü sağlık ocağı veya aile hekimleri, eğer hastayı sevk ederlerse, gelir kaybına uğrayacaklardır. Bu nedenle, çoğunluk hasta 1. basamakta kalacak, çok azı bu bariyeri geçerek uzmanların bulunduğu 2. ve 3. basamak kuruluşlara geçebilecektir.
3. Bu uygulamalar, 1. basamakta hasta yığılması sonucunu doğuracaktır. Muhtemelen 1. basamakta hekim başına 50-60, belki daha fazla hasta bakılacak, her hasta için 5-7 dakikadan fazla zaman ayrılamayacaktır. Bu durum da, neredeyse kayıtların yapılması ve reçete yazılması için gerekli zamandır. Sonuç olarak, doğru düzgün hasta bakılması gerçekleşmeyecek, usulen bir reçete yazılması sonucu doğacaktır.
4. 1 Ocak 2009 başından itibaren, Medula sistemi daha yaygın olarak kullanılmaya başlanacak ve hastaların hastaneden hastaneye, bölümden bölüme diledikleri gibi gezmeleri önlenecektir. Belirli zaman dilimi içinde, aynı bölüme başvuru yapılamayacaktır. Böyle olunca, hastaların başvuru sayıları da azalacaktır.
5. Artık bütünüyle ücretsiz sağlık hizmeti yoktur. Birincisi, eğer sevk zincirine uymadan herhangi bir hastane, tıp merkezi gibi 2. veya 3. basamak bir kuruluşa başvuru yapılırsa, tüm giderler hastanın kendisi tarafından karşılanmak durumundadır. İkincisi, katkı payı kuralı getirilmiştir. 2. basamak hastaneler de 3 YTL, Eğitim ve Araştırma Hastanelerinde 4 YTL, üniversite hastanelerinde 6 YTL, özel hastane ve tıp merkezlerinde ise her başvuru için 10 YTL katılım payı ödenecektir. Üçüncü ödeme ise, fark ücretidir. Özel hastane ve tıp merkezlerinde en az % 30 oranında fark ücreti ödenecektir. Diğer bir ödeme kalemi ise, kuruluşun hizmet standardına göre, otelcilik hizmetleri bedelidir. Bu bedel de, üç katına kadar çıkabilmektedir.
Sonuç olarak, hastalar 2. ve 3. basamak kuruluşlar olan hastane ve tıp merkezleri gibi kuruluşlara başvurduklarında, 3-4 kategoriden ek ödemeler yapmak durumunda kalacaklardır. Muhtemelen, bu ödemelerin toplamı hiçbir kuruluşta 30-40 YTL’nin altına düşmeyecektir.
Yeni Düzenlemelerin Sonuçları Neler Olacaktır ?
1. Birinci basamak sağlık kuruluşları olan sağlık ocağı ve aile hekimleri ofislerinde hasta yığılması olacaktır.
2. Hastalar iyi bakılmayacak veya bakılamayacaktır. Doktorlar istese de, hastalara fazla zaman ayıramayacaklardır. Tartışmalar, kavgalar, memnuniyetsizlikler artacaktır.
3. Medula sistemindeki haklı kısıtlamalar nedeniyle, hastaların keyfi ve suistimale yönelik gereksiz başvuruları engellenmiş olacaktır.
4. İstenilen uzman hekimlere erişim zorlaşacaktır. 2. ve 3. basamak sağlık kuruluşlarına ve buralardaki hekimlere erişmek oldukça zor hale gelecektir.
5. Bedava sağlık hizmeti diye bir şey olmayacak, hastalar sağlık giderlerine belirli oranda katkıda bulunacaklardır.
6. SGK ile sözleşme yapan özel hastaneler ve tıp merkezleri de, özel hastane ve özel kuruluş niteliğini fiilen yitirecekler, özel devlet hastanesi gibi çalışmaya başlayacaklardır. Bu kuruluşların koridorları, devlet hastanelerinin koridorlarından farklı olmayacak, kuyruklar, tartışmalar eksik olmayacaktır. Hastalara yeterli zaman ayrılamayacak, kaliteli sağlık hizmeti sunmak mümkün olmayacaktır.
7. Hastalar, kendilerine zaman ayrılan ve istedikleri düzeyde kaliteli sağlık hizmeti alabilmek için, bir miktar para harcayarak, SGK ile sözleşme yapmamış olan muayenehaneler ve diğer özel sağlık kuruluşlarına yönelmek durumunda kalacaklardır. Büyük olasılıkla, muayenehane hekimliği, hastalar için de tekrardan mantıklı ve cazip bir alternatif haline gelecektir.
Getirilen Bu Düzenlemeler Doğru mudur ?
Kendi mantığı içinde haklı ve doğrudur.
Çünkü Türkiye bütçesi, son 3 yıldanberi yürütülen sağlık sisteminin giderlerini karşılayabilecek durumda değildir. Temelinde popülizm yatan, işletmecilik kurallarına aykırı ve hayalci boyuttaki sağlık sistemi, SGK’ya fazladan 4-5 milyar YTL’lik bütçe kamburu ortaya çıkarmıştır. Özellikle, devlet hastanelerinde uygulanan performans sistemi, giderleri abartılı düzeyde şişirmiştir. SGK da, kendini koruyacak karşı tedbirleri uygulamaya koymuştur.
Temel mantık olarak, sevk zinciri doğru bir uygulamadır. Medula sistemindeki kısıtlamalar da, tüm ülkelerde benzeri olan uygulamalardır. Hastalardan alınacak katılım payları da, tüm ülkelerde önlem olarak getirilen uygulamalardır. Ayrıca, sağlık hizmeti tüm dünyada pahalıdır ve finansmana halkın belirli oranlarda katılımı birçok ülkede sağlanmaya çalışılmaktadır.
Bu nedenle, sağlık harcamaları, getirilen önlemlerle azaltılmaya ve harcamalara halkın katılımı sağlanmaya çalışılmaktadır ki, işletmecilik yönünden bu uygulamalar, dünyada örnekleri yaygın olan uygulamalardır ve haklılık taşımaktadır.
06/10/2008
Doç. Dr. Paşa Göktaş
Doç. Dr. Paşa Göktaş
Tel/Fax : 0216-348 26 12
GSM : 532 243 84 74
e-mail : [email protected]
web : www.tiplab.org
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2006 Sağlık Aktüel