23 Aralık 2024
  • Ankara1°C
  • İstanbul7°C
  • Bursa5°C
  • Antalya10°C
  • İzmir10°C

SAĞLIK BAKANLIĞI HATALARINDAN DERS ÇIKARMALI

Prof.Dr. Paşa Göktaş

05 Kasım 2012 Pazartesi 17:59

SAĞLIK BAKANLIĞI HATALARINDAN DERS ÇIKARMALI,

HEKİMLERLE DİYALOG HALİNDE ÇÖZÜM ÜRETMELİDİR

 

Sağlık Bakanlığı Hatasız Mıdır?

 

Kesinlikle değil. Sağlık Bakanlığı’nın doğru yaptığı işler yanında, bir hayli yanlışları da bulunmaktadır. Bu yanlışlar, farklı kişi, kuruluş ve yaklaşım farklılıklarına göre değişik yorumlanabilir. Ancak, bir konuda çıkarılan yönetmelik iki yılda 18 kez değişiyorsa, çıkarılan yönetmelikler Anayasa Mahkemesi ve Danıştay gibi ülkenin en üst yargı kurumlarından dönüyorsa, Sağlık Bakanlığı’nın hatasız olduğunu söylemek zordur.

 

Hukuka Aykırı Durumlar

 

- Sağlık Bakanlığı’nın çıkardığı bazı yönetmeliklerin, hukuka aykırı özellikleri nedeniyle yargı kuruluşları tarafından geri çevrileceği açıkça belirli iken, yine temel hukuk normlarına aykırı hükümlerin ısrarla ve inatla yönetmeliklere yerleştirilmeye çalışılması anlamsızdır. Bu durum, açıkça hukuka saygı durumunu tartışılır hale getirmektedir. Sağlık Bakanlığı’nın saygınlığına da gölge düşürmektedir.

 

- Sağlık Bakanlığı bu nedenle, defalarca yargıdan  dönmüş hukuka aykırı uygulamaları tekrardan yönetmeliklere yerleştirme alışkanlığından vazgeçmeli, saygın ve ciddi bir kurum gibi davranmalıdır.

 

- Kazanılmış haklara saygı gösterilmelidir.

 

Sağlık Bakanlığı, Herkesin Bakanlığı Olduğunu Hatırlamalıdır

 

Sağlık Bakanlığı, yalnızca hasta haklarını temsil eden bir Bakanlık değildir. Hekimlerin ve sağlık personelinin haklarını da kollamak durumundadır. Bir kesimin, diğerleri üzerinde tahakküm kurmasını önleyici tedbirleri de olmak durumundadır. Tüm paydaşların hak ve hukukunu dengeleyecek düzenlemeleri yapmak ve uygulamak durumundadır.

 

Sağlık Bakanlığı, yabancı tekellerin de sözcüsü gibi davranamaz. Belirli rant gruplarının da esiri olamaz. Hekimlerin kendi emekleriyle kurduğu ve sürdürdüğü muayenehane, poliklinik, tıp merkezi gibi kuruluşların da hasmı ve düşmanı olamaz. Olmamalıdır.

 

Çünkü Sağlık Bakanlığı, tüm bu kuruluşların da Bakanlığıdır.

 

Hekimlerle Kavga Politikasından Vazgeçilmelidir

 

Sağlık Bakanlığı, neredeyse sistemli bir yıpratma, bezdirme ve eziyet haline gelen, çıkardığı adaletsiz yönetmeliklerle muayenehaneler, poliklinikler ve tıp merkezleri gibi, hekimlerin kendi emekleriyle, tüm ömürlerini vererek kurmuş olduğu hizmet birimlerini yaşayamaz hale getirmiştir. Hekimleri, zorla işsizliğe, çaresizliğe ve sonuçta yabancı tekellerin ücretli işçiliğine sürüklemektedir.

 

Neden böyle bir politika izlenmektedir? Bilinçli olarak mı bu politikalar izlenmektedir, bilinçsiz olarak mı?

 

Haksız, ayıp ve yakışıksız hale gelen bu politikadan vazgeçilmelidir. Hekimlerle kavga politikasına son verilmelidir.

 

Sağlık Bakanlığı Kimden Yana? Sorusu Sorulmaktadır

 

Hekimlerin bağımsız çalışma koşulları zorlaştırılarak engellendikçe ve hekimler birer birer yabancı zincirlerin işçisi haline geldikçe, hem hekim camiası, hem de kamuoyu şu soruyu sormaktadır:

 

- Sağlık Bakanlığı yabancı tekellere hizmet için çalışan bir kurum mudur, yoksa halkın ve Türk hekimlerinin yanında bir kurum mudur?

 

Bu soru, yanıtını açık bir şekilde bulmalıdır. Hekimlerin, doğal olarak bu soruyu sorma hakkı bulunmaktadır.Çünkü sağlık hizmetinin en önemli bileşenleri hekimlerdir.

 

Tıbbi Etiği Korumak, Sağlık Bakanlığı’nın da Görevi Olmalıdır

 

Bilindiği gibi muayenehane, poliklinik ve tıp merkezleri gibi ayaktan tanı ve tedavi kuruluşlarının sahipleri, ortakları, işleticileri ve mesul müdürleri hekim olmak durumundadırlar.

 

Hekimler, doğaları ve görevleri gereği tıbbi etiği en iyi koruyan ve koruyacak olan meslek mensubudurlar.

 

Özel hastanelerde bu zorunluluk (sahibinin hekim olması koşulu) yoktur.

 

Tıp merkezlerine bağımsız bina koşulu getirmek gerçekçi değildir. Arsa ve bina rantının bu derecede yükseldiği şehirlerde, hekimler bağımsız bina bulamazlar ve sahiplenemezler. Dolayısıyla, bağımsız bina koşuluyla hekimleri hastaneye dönmeye zorlamak, bu kuruluşlarda hekimlerin sahipliğinin sonu olacaktır.

 

Hekim kuruluşlarının, mülkiyet sahibi ticari erbaba geçişine neden olacak bu gelişmeler, tıbbi etiğin korunması yönünden de tehlikelidir. Bundan da zarar görecek olanlar, doğrudan hastalar olacaktır. Sağlık kuruluşları, direkt olarak ticari kuruluşlara dönüşecektir.

 

Bunun da sorumlusu, bugünkü Sağlık Bakanlığı yöneticileri olacaktır. Durum, bu yönden de irdelenmelidir.

 

Fiziki Koşulları Belirlemek Sağlık Bakanlığı’nın Görevi Midir?

 

Sağlık Bakanlığı, sağlık kuruluşları ile ilgili bazı standartları belirleyebilir.

 

Öncelikle de tıbbi standartları. O kuruluşun tıbbi yönden mesleki yeterliliği ile ilgili asgari şartların yerine getirilmesi sağlanmalıdır. Uzman kadrosu vb. gibi. Ve bunu hekim kuruluşlarıyla birlikte yapmalıdır. TTB, Uzmanlık Dernekleri gibi.

 

Sağlık Bakanlığı, merdivenin 16 veya 18 cm, asansörün 70 veya 80 cm, kapının 70 veya 110 cm olması, içeride üç tuvalet olması gibi detaylarla uğraşmaz. Uğraşmamalıdır da. Sedye girişi ve sedye boyu, engelli arabası eğimi vb. konularla da uğraşmaz.

 

Bu tür konulara halkın kendi tercihi karar verir. Halk, asansörü olmayan muayenehaneyi tercih etmezse etmez. Dar kapılı bir sağlık işyerini beğenmezse gitmez. Engelli girişi zorsa, o tür hastalar tercih etmez.

 

Bu durumlar, Sağlık Bakanlığı’nı değil, bizzat hastaları ilgilendirir. Çünkü bu kuruluşlar, gidilmesi zorunlu olan devlet kuruluşları değildir. Parasını hastaların kendilerinin ödediği, hastaların gönüllü olarak kendi tercihleriyle seçtikleri kuruluşlardır. Beğenirler ve seçerlerse giderler, beğenmezlerse gitmezler.

 

Sağlık Bakanlığı’nın bu tercihe karışma hakkı yoktur. Fiziksel düzenlemelere karışmak gibi bir hakkı ve görevi de olamaz. Tıbbi konular hariç. Gerisi, ,işgüzarlık ve yetki aşımından başka bir şey değildir.

 

Bu nedenle Sağlık Bakanlığı, bundan sonra fiziki düzenlemelerle ilgili garip düzenlemelerden vazgeçmeli, kendi gerçek alanıyla ilgili işlerle uğraşmalıdır.

 

Tıbbi konularda düzenlemeleri de uzmanlık dernekleri ve hekim kuruluşları ile birlikte yapmalıdır.

 

Sağlık Bakanlığı, hekimlerle kavga ve sürtüşme politikasını terk etmeli, uzlaşma, saygı ve barış politikasına dönmelidir.

 

Böyle bir politika yalnızca hekimlerin değil, Sağlık Bakanlığı’nın ve öncelikle de hastaların yararınadır.

 

Dr. Paşa Göktaş

TIPLAB

Tıp Laboratuarlar Derneği

Yorumlar