23 Aralık 2024
  • Ankara1°C
  • İstanbul7°C
  • Bursa5°C
  • Antalya10°C
  • İzmir10°C

SAĞLIK BAKANI'NIN DEĞİŞİMİ GEREKLİ MİYDİ?

Prof.Dr. Paşa Göktaş

25 Ocak 2013 Cuma 13:37

SAĞLIK BAKANI’NIN DEĞİŞİMİ GEREKLİ MİYDİ?

GİDEN SAĞLIK BAKANI BAŞARILI MIYDI?


Hangi cepheden baktığınızla ilgilidir.

Vatandaş cephesinden baktığınız zaman, başarılı imiş gibi görünür. Politikacılar yönünden bakarsanız da başarılıymış gibi görünür.

Çünkü, sınırsız bir populizm ve sınırsız harcamalar ile, halka hoş gelecek uygulamalar yapıldı. Kendisine ciddi oy desteği de kazandırdı.

Bu yönlerden bakarsanız, başarılıdır.

Ama, olaya Türkiye bütçesi yönünden, Maliye yönünden ve SGK yönünden bakarsanız, durum tam bir felakettir. Eski Bakan, Türkiye bütçesini, Maliyeyi ve SGK’ yı çok zor duruma, neredeyse finansal uçuruma sürüklemiş durumdadır. Ancak halk ve kamuoyu bunun farkında değildir.

Yani işi teknokrat bakışıyla irdeleyenlerin gözünde, yararlı değil, ülke açısından oldukça riskli ve ürkütücü bir yönetici örneği durumundadır.

SAYIN ESKİ SAĞLIK BAKANI’NIN POLİTİKASININ HATALI YÖNLERİ

Bunlar şöylece özetlenebilir:

1. Kamu Sağlık Harcamaları Altından Kalkılamaz Boyutlara Sürüklenmiştir

İleri derecede populizm uygulandı. Kamu Sağlık harcamaları, 2002’ deki 6-7 milyar TL’ den 2012’ de 70 milyar TL’ lik bir boyuta yükseldi. Hem harcamaların boyutu çok artırıldı, hem de harcamaların çok büyük çoğunluğu kamunun ve özellikle de SGK ‘nın sırtına yüklendi. Hem Türkiye bütçesi, hem Maliye, hem de SGK altından kalkamayacakları yüklere sürüklendi.

Tam bir harcama makinesi gibi davranıldı denilebilir. O’nun politikasına, Türkiye bütçesinin dayanması olanaksızdı. Zincir bir yerde kopacaktı. Bu nedenle gidişi, muhtemelen öncelikle ülke bütçesi, Maliye ve SGK yönünden tam bir nefes alma sonucunu doğurmuştur denilebilir.

2. Üniversite Hastaneleri Çıkmaza Sürüklendi
Üniversite hastanelerinin çıkmaza girmesinin baş sorumlusu sayılmaktadır. Politikalarıyla, üniversite hastanelerinin fiyatlama- bütçeleme özgürlükleri yok edildi ve sıradan hastaneler durumuna sürüklendiler. Kadroları atıllaştı, küstürüldüler ve verimsiz hale getirildiler. Ayrıca, bu hastanelerin ekonomik çıkmaza sürüklenmesine neden olundu.

Çoğu üniversite hastanesi, ekonomik olarak fiilen iflas durumuna geldi.

3. Diyalog Neredeyse İmkansızdı
Sağlık alanında bulunan çoğu kişi, Eski Sağlık Bakanlığı ile diyalogdan umudunu kesmiş durumdaydı. Öneriler dinlenmiyordu. İletişime ve diyaloğa tamamiyle kapalı bir profil çizilmekteydi. Konuşulamaz hale gelinmişti.


4. Hukuka Saygı Gösterilmedi
Sayın Eski Sağlık Bakanı Döneminde, çıkarılan birçok yasa ve yönetmelik Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve yerel mahkemeler gibi yargı kuruluşlarından döndü. Buna rağmen, bu yargı kararları hiçe sayılarak, neredeyse aynı yönetmelikler yeniden çıkarıldı.

Genelde yargı kararlarına uyulmadı ve saygı gösterilmedi. Bu durum da, yönetime inancı ve saygıyı ortadan kaldırdı.

5. Hekimler İle Diyalog Bozuldu
Üniversite öğretim üyeleri ile zıtlaşmaya gidildi. Klinik Şefleri’nin ünvanları alındı. Eğitim hiyerarşisi ortadan kaldırıldı. Hekimlerin çoğu ile kavgalı hale gelindi. Hekimlerle pozitif bir diyalog, işbirliği ve memnuniyet yerine, zorlama ve baskı ile iş yapma yoluna gidildi. Bu durum da yaygın bir memnuniyetsizlik ve isteksizliğe yol açtı. Hekimlere rağmen sağlık politikasını yürütmek yolu seçildi.

6. Çalışma Özgürlüğüne Saygı Gösterilmedi
Hekimlere, hiçbir meslek grubuna uygulanmayan akıl dışı kısıtlamalar getirildi. Serbest çalışan hekimlerin çalışma yerleri ile ilgili, akıl dışı ve uygulanamaz hükümler getirildi. Neredeyse, serbest çalışabilme olanaksız hale getirildi. Hekimleri işsizliğe ve açlığa mahkum edecek zorlamalar ortaya konuldu. Çalışma özgürlüğü ortadan kalkacak boyutlara getirildi.


7. Adaletsiz Performans Sistemi Uygulaması
Sağlık Bakanlığı hastanelerinde, performans sistemi adıyla garip bir sistem ortaya konuldu. Doktorların asıl ücretleri düzeltileceği yerde, asıl ücretlerinin 4- 8 katı gibi garip ve dengesiz bir sistem uygulamaya konuldu. Hekimler arasında büyük adaletsizlikler ortaya çıktı. Hoşnutsuzluk yayıldı.


8. Kamu- Özel Arasında Eşitsizlik
Kamu ve özel sağlık kuruluşları arasında çifte standarda dayalı uygulamalar yaygınlaştı. Özel sağlık kuruluşları, çifte standarttan yaygın olarak rahatsız oldular.


9. Fark Kısıtlaması Özel Kuruluşları Çıkmaza Sürükledi
Kamu sağlık kuruluşları, genel bütçeden % 120- % 150 arasında destek alırken, özel kuruluşlara SGK ücretlerine ek olarak yalnızca % 30- % 90 arasında fark alabilme hakkı getirilmesi, özellikle % 30 farktan fazla alamayan tıp merkezleri gibi ayaktan sağlık kuruluşlarını ve küçük- orta boyutlu özel hastaneleri çıkmaza sürükledi. Kapanma ve devirler yaygınlaştı.


10. Yanlış Sağlık Modeli İzlendi
Daha ekonomik, yaygın ve kolay erişilebilir sağlık sisteminin yolu, ayaktan tanı ve tedavi kuruluşlarını desteklemek- yaygınlaştırmaktan geçerken, tam tersine, fazla gereksinim olmayan abartılı hastane yapımlarına destek sağlandı. Dolayısıyla, giderler ve sağlık bütçesi önlenemez biçimde tırmandı.


11. Hem Hakem, Hem Oyuncu

Sağlık Bakanlığı’ nın kural koyucu ve denetleyici tarafsız bir üst kurum olarak kalacağı öngörülmüş iken, tam tersine, aynı zamanda en büyük hizmet sunucu haline de gelmesi, tarafsız hizmet sunmasını zorlaştırdı. Sağlık Bakanlığı ile diğer sağlık kuruluşları arasında, uygulamada çifte standart oluşmasına yol açtı ve hoşnutsuzluk yayıldı.


12. Domuz Gribi Skandalı
Dünyada bazı bölgelerde ortaya çıkan domuz gribi vakaları nedeniyle, Türkiye’ de alınan abartılı önlemler ve yapılan ölçüsüz aşı stoklarının değerlendirilememesi ve yüzlerce milyon TL’ lik kayıplar oluşması gibi yanlış adımlar da bu dönemde not edilen hatalar hanesine yazıldı.

SONUÇ

Kamuoyu, eski Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ’ ın başarılı olduğu ve neden gönderildiği konusunda hayret içindeymiş gibi görünmektedir.

Populizm uygulayan politikacılar, populizmin verme döneminde hep çok başarılıymış gibi görünürler. Sayın Recep Akdağ da, kamu kaynaklarını alabildiğince kullanarak, populizmin verme dönemini yaşadı. Bu nedenle de, halk ve kamuoyunda başarılı Bakan imajını taşıyarak ayrıldı.

Eğer kalsaydı, muhtemelen populizmin yıkıcı sonuçlarını yaşayacaktı. Çünkü, populizmin bu şekilde sürdürülmesi olanaksızdı. Muhtemelen de, çok eleştirilen ve imaj kaybeden Bakan olacaktı. Bu yıpranma sürecinden kurtulmuş oldu. Bu yönden şanslı sayılır.

Ancak, olaya genel ülke çıkarları, ülke ekonomisi, devlet sorumluluğu ve doğru işletmecilik kuralları yönünden bakan ve ucuz populizm politikasına itibar etmeyen çevrelerin gözünde, Sayın Recep Akdağ ‘ ın bakanlık dönemi tepeden tırnağa hatalarla dolu, Türkiye’ nin genel çıkarlarına hizmet etmeyen ve geleceğini zora sokmuş olan, sorumlu olmayan bir yöneticilik dönemi olarak değerlendirilmektedir.

Bu zorlukların bedelini, muhtemelen yeni gelen Bakan ve yönetimler ödemek zorunda kalacaktır. Çünkü populizm politikasının geri alma, yıkım ve hayal kırıklığı dönemi bir olumsuz ihale olarak maalesef yeni yönetime kalmış bulunmaktadır.

Yeni yönetime Allah kolaylık versin. İşlerinin kolay olmadığını söylemek zorundayız.


Dr. P. Göktaş
[email protected]

 

Yorumlar