23 Kasım 2024
  • Ankara13°C
  • İstanbul17°C
  • Bursa22°C
  • Antalya16°C
  • İzmir19°C

KİMİNİN PARASI,KİMİNİN DUASI

Sizden Gelenler

04 Ağustos 2008 23:15

02.08.2008 tarihli gazete sayfalarında “ Citigroup stratejisti Andrew Howell, Anayasa Mahkemesi’nin kararının Türkiye’de borsa üzerindeki en büyük belirsizliklerden birini ortadan kaldırdığını belirterek "güçlü bir toparlama bekliyorum" dedi.

"Notu yükseltiyoruz" diyen Andrew Howell, borsada son haftalarda AKP konusunda kapatmadan "daha az olumsuz" bir sonuç beklemeye başlandığına dikkat çeken Howell, hisselerin değerinin temmuz başından beri yüzde 30 arttığına işaret etti. “ deniliyordu.

Bu haberde adı geçen kişi (bizim ekonomimizle ilgili çok önemli karar verdiği kesin) nin verdiği müjdeyle biraz sevinir gibi oldum.
Çünkü notumuzu yükseltmiş, sağolsun.
Hal ve gidiş , davranış notumuzun yüksek olması bizim için önemli.
Nedeni şu ;
Ülkemizin, İMKB denilen kurumundaki işlem gören hisseler, ortalama Temmuz ayında %30 artmış. Mahkeme kararı Temmuz sonunda açıklandığı halde ay boyunca sürekli artış olmuş.
Vatandaş olarak bu haber hepimizi mutlu etmeli.
Birebir ele alınırsa bekli de ortalamayı yükselten bazı hisseler daha da fazla artmış olabilir.
Bu artış en faizci ülkelerin kumarhanelerinde veya bahis merkezlerinde bile az görülür cinsten.
Ülkemizin en karamsar ve diken üstünde olduğu Anayasa Mahkemesi karar arefesi, haftasında bile yabancı sermayeden çok büyük miktarlarda borsaya para girişi yapılmış.
Ekonomi sayfalarında Avrupalının riski sevmediği, kendini garantiye almadan pozisyona girmediği vs benzeri bilgiler yazar sürekli.
Bundan dolayı Avrupalı para ve sermaye sahibi riski sevmez, daima kendini sağlama alarak garantili alışveriş yapar demek yanlış olmaz.
En riskli zamanda bile yüz binlerce YTL lik alış yapıyorsa, bizim ülkemizin en üst makamların en hassas kararlarını doğru tahmin etmiş demektir.
Hatta tahminden de öte.
Ve ya;
Bu giriş yapılan para yabancı sermaye değil, son yıllarda hızlanan Avrupalı dost holdinglerle içgüveysi formunda ticari evlilikler yapan bir kısım sermayedarların yurt dışı kaynaklı servetlerinin bir kısmıdır.
Bu yapılan antlaşmalı senaryo, Avrupa lının bile bu işi ciddiye almayarak, normal ticari seyrine devam ettiği duygusunu geliştirmek ve duyurmak amaçlıdır.
Güven ortamının devamını tesis etmek üzere.
Avrupalı neden senin ülkendeki güven ortamını tesis etmek ve öyle göstermek için çok büyük miktardaki servetini riske atsın?
Bunun ticari hayatta yeri varmı ?
Elbetteki YOK..
Döviz piyasasının yaşadığı olumsuz gelişmeleri, dışarıya döviz karşılığı ihracat yapan şirketler bile umursamamaktadır nedense.
Acaba iş üretip satmaktan sa , herkes borsaya mı girmiştir.
Herkes kendi işine, karına bakmaktadır.
Yapılan bazı masraf ve fedakarlıkların karşılığının er geç alınacağının bilincindedir sermaye.
İnşaat demirine yılbaşından bu yana % 70-80 lerde, pirinç ve fasulyede %30-50 lerde, petrol ve benzinde ayda birkaç kez yapılan zamlarda, mutfakta kullanılan sıvı yağda iki kata varan, elektrikte yapılan % 20 li artışlarda, ekmekte, suda, benzeri zaruri ihtiyaçlarda ve vergilerin bir çoğunda yapılan 20 li 30 lu artışlarda sayın vatandaşlarımız her zamanki gibi sabırlı ve metanet abidesi rolündedir.
Yıllık enflasyon da %10 lar civarındadır.
Ortalama milli gelir de gitgide yükselmektedir.
Mesela sağlık alanındaki sermayesini onlarca kat arttıran filanca holdingin yönetim kurulu başkanı ile bir asgari ücretlinin ortalama milli geliri hesaplandığında ( yıllık şu kadar dolar filan diye ) aynı görünmektedir.
Serbest eczacı %1 in tartışmasını bir aydan fazladır sürdürürken, maliyedeki geçen yılın bilançosuna göre sözleşme iskontosunun hesabını huzurlu bir şekilde çözememişken, Devletten tahsil etmediği ilaç parasının vergisini hatta peşin vergisini cezaya girmişse bile faizli olarak yatırmışken, depo alacaklarını hangi bankadan nasıl kredi alarak ödemeyi düşünmekten uykuları kaçmışken,
Kamu eczacıları Temmuz zammının bir bölümüyle tatil yapıp, kalan bölümünü vadeli olarak bankaya yatırıp nemasından faydalanmanın hesabını yaparken, geçmiş yıllarda maaşından kesilen KEY paralarının hesaplandığı belgelerin SEKA fabrikasında yakılmasına hayıflanırken, ek ödeme veya döner sermayenin akıbetinin nereye varacağının tereddüdü içindeyken, yapılan zamla kaç simit alınacağının hesabını yaparken,
Sayın parlamenterlerimizin mahkeme kararı ile yaşanacak sürecin ne olacağından ziyade erken seçim halinde emeklilik hakkının 2 yıldan 1 yıla düşürülmesi hesabıyla bazı çalışmalar içine girmekteyken,
Elin oğlu; yani bizim ismimizi taşımayan ama bizim içimizdeki insanlara hizmet ettirip onları memnun eden Yurtdışı kaynaklı sermayedarlar ve onların yurtiçindeki simsarları, ayrıca onlara hizmette kusur etmeyen kalem, kağıt satıcısı kırtasiyecileri sayesinde, bizim ülkemizin sermaye piyasasına yön vermekte ve puanımızı arada bir yükseltme kıyağını geçmektedirler.
Kasım kasım kasılıp, gevrek gevrek sırıtarak puan veya borç kapasitemizi arttıran bu para sayıcıları yukarıda bahsettiğim ve eczacılarla simgelediğim Ülkemin vatandaşına bir fayda getirmemektedir.
Zaten esnafın söylediğine göre, piyasada kuş uçmuyor,sinek kanadını hareket ettirmiyor.
Karşılıksız çek ve senetlerin haddi, hesabı yok.
Neden mi;
YTL çok değerli olduğundan YTL sahipleri harcamaya çekiniyorlar.
Bu kadar değerli para harcanır mı diyerek?
Herkes yaptığının karşılığını bir yerlerden tahsil edecek günü gelince.
Kimisi patronundan,
Kimisi velinimetinden,
Kimisi gizli ortağından,
Kimisi de terfi ve kariyer dağıtıcısından.
Alacaklar bir bir ödenecek bir gün.
Unutulmaması gereken önemli bir konu şu bence.
Kiminin parası, kiminin duası.
Hatta bedduası bile unutulmamalı..
Saygılarımla

Ecz. Abdulkadir Nur Gördük
[email protected]

Yorumlar