27 Kasım 2024
  • Ankara-3°C
  • İstanbul7°C
  • Bursa3°C
  • Antalya6°C
  • İzmir4°C

İSTANBUL TABİP ODASI SEÇİMİ 20 NİSAN 2008

Dr.Recai Yahyaoğlu

16 Nisan 2008 10:35

Tabip Odası seçimleri iki senede bir yapılan meslek örgütü seçimidir. Yasaya göre hekimler demokratik ölçülerde resmi seçim kurulu ve devletin denetimi altında seçim yaparak kendileri içinden meslek odalarında görev yapacak ve Türk Tabipler Birliği bünyesindeki kurullarda çalışacak üyelerini seçerler.

 

 

 

 

 

 

 

 

I
 
Tabip Odası seçimleri iki senede bir yapılan meslek örgütü seçimidir. Yasaya göre hekimler demokratik ölçülerde resmi seçim kurulu ve devletin denetimi altında seçim yaparak kendileri içinden meslek odalarında görev yapacak ve Türk Tabipler Birliği bünyesindeki kurullarda çalışacak üyelerini seçerler.
 
Her iki yılda bir bu seçimlere katılmaktan birçok hekim için artık sıkıcı olmaya başladı. Sürekli solcuların galibiyeti ile biten bu seçimlerde, seçim galibiyetini görebilmemiz için bizden sonra birkaç nesil geçmesi gerekecek gibi gözüküyor. Nasıl ki sol partiler rahmetli Ecevit’in partisi hariç bu ülkede iktidar olamıyorsa bu seçimlerde de sağcı muhafazakar hekimler iktidar olamıyorlar…
 
Azınlığın temsilcileri sandık başında çoğunluğun temsilcilerini yeniyorlar… Hatta biraz daha ileri gidersek şamar oğlanı haline getiriyorlar. Gerçi bizim cenahtaki arkadaşlar bizim herhangi bir partiyle alakamız yok diyorlarsa da solcuların ve tarafsız hekimlerin buna inanmasını zaten onlarda beklemiyorlar… Listeye ve listedeki isimlere bakıldığında dünya görüşünüzü ne kadar da gizlemeye çalışırsanız çalışın ne olduğunuzu ortaya koyuyorsunuz…
 
Solcu hekim meslektaşlarımızın bir kez daha ama bu sefer daha da kolay şekilde seçim zaferine ulaşacakları gün gibi ortada duruyor… Geçen seçimlere göre daha fazla fark atacaklarını nereden mi biliyorum?… Bunu bilmek için kahin olmaya gerek yok… Ülke içinde yaşanan sağlık sistemindeki kargaşaya bakıldığında bunu anlamak mümkün… Bu kargaşadan olumsuz yönde en çok hekimler etkilenmişlerdir ve onlarda tabip odası seçiminde bunun faturasını hükümetle aynı paralellikte gördükleri gruba kesmekten maalesef çekinmeyeceklerdir.
 
Açıklamak gerekirse hekimler sağ hükümetler zamanında hakikaten hep ezilen taraf olmuşlardır. Bunu kabul ediyorum. Etmemek halsiyetsizlik olurdu. Hükümet halk için devrim niteliğinde çok sağlam ve tutarlı değişiklikler yaptı. Kim ne derse desin bunlar hepimiz için birçok sorunu beraberinde getirmiş olsa da önemli olan halkımızın memnuniyetidir. Onlarda seçimde memnun oldukları haykırırcasına ifade ettiler. Her ne kadar biz Bakanlığımızın politikalarından tam olarak memnun değilsek de halkımız memnun... Halkımız memnunsa azınlık olarak biz hekimlerin zorlanması sıkıntı yaşaması elbette önemlidir fakat her şey demekte değildir. Hükümetin hekimlerinde memnun kalacağı en ideal tercih olabilecek Aile Hekimliği Sistemini hekimlerin mutluluğunu düşünerek revizyondan geçirip ülkenin her tarafına yaygınlaştırmaya çalışması gerekiyor.
 
Hekimler ülkenin elit takımıdır tıpkı tüm diğer solcuların elit takımı olmaları gibi… Halkçıdırlar, sosyal demokrattırlar… Fakat halkçılıktan uzaktırlar… Menfaatlerine düşkünlerdir. Bu yüzden sosyal demokrasi ve özgürlükleri savunma şerefi sol düşünceden ziyade sağ ve muhafazakar kesimlerin eline kalmıştır. Tüm dünyada tam tersi iken ülkemizde böyle olması solun yüzünü kızartması gerekirken onlar hala pişkin pişkin cuntacılık yaparak seçimle gelmiş olanları alaşağı etmenin uğraşısı içindedirler.
 
Solcular sosyal demokrasiyi savunduklarını söylerken özgürlükler noktasında ne kadarda zorba tavırlar içinde olduklarını her defasında ortaya koymaktan utanıp sıkılmıyorlar. Onların kişiliklerindeki en belirleyici unsur son yıllarda iyice artan tahammülsüzlükleridir… Halk bunun çok iyi farkındadır. Bu yüzden bu ülke insanları solun zaferini gerçek manada göremeyeceklerdir. Fakat birkaç sene sonraki seçimlerde hekimler mutlaka tabip odalarındaki ve diğer meslek örgütlerindeki sol hakimiyetine son vereceklerdir. Solun sonu tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yakındır.
 
Solcuların tabip odası seçimlerinde bizleri yenmelerinde; sosyal demokrasiyi benimsemiş adam gibi hizmeti toplumun her kesimine adilce götürmeye çalışan bu hükümetin politikalarının büyük rolü vardır. Şimdiki tabip odalarının beslendiği en önemli kaynak Bakanlık tarafından hekimlere yapılan haksız uygulamalardır… Gerçek halk iktidarı; çalışanını yanına alarak sağlam ve köklü değişikliklerde bulunabilen iktidardır. Eğer böyle değilse yapılanlar ite kaka olan uygulamalardır ki bir seçim sonra veya iktidar değişimlerinden sonra hemen ortadan kaldırılırlar.
 
Hekimlerin sayısı az fakat ülke yönetiminde etkileri güçlüdür. Nitekim 14 Mart Tıp Bayramı etkinliklerinin yapıldığı gün iktidar partisine kapatma davasının açılması manidardır. Hatta rektörlük yapmış bir hekimin parti kapatma davası öncesinde yaptığı telefon konuşmasından meydana gelecek gelişmelerden haberdar olduğu belirlenmiştir. Hekimler bir bakıma bizim muayenehanemizle ve ekmeğimizle oynama yoksa bak tıp bayramımızı kutluyorken aynı zamanda senin kapatılmanı da kutlamaya başlayabiliriz demek istemişlerdir.
 
 
II
 
Tabip odası seçimlerinde sağ ve muhafazakar grup olarak katılan Hekim Hakları Derneğinin bu seçimdeki üyeleri geçmiş seçimlere göre daha zayıf duruyor… Hem içlerinden bazıları geçmişte birbirlerini eleştiren ve hatta ciddi bir şekilde eleştiren insanlardan oluşuyor. Hatta bazıları var ki yirmi yıllık arkadaşlarını gammazlama hususunda çok becerikliler. Bu arkadaşlar şimdi çıkmışlar diğer meslektaşlarından oy istiyorlar. Onları tanıyan her hekim arkalarından homurdanırken onların böyle bir seçimde aday olmaları dernek yetkililerinin basiretlerinin bağlanmışlığın güzel bir örneğini teşkil ediyor.
 
Bu hekimlere kendi hastanelerinden bile oy çıkmaz. Cemaat hastanelerinde cemaatin her nasılsa vazgeçemediği bu adamların ne kadar sorunlu adamlar olduklarını en yakın arkadaşları bile söylüyorlar... Aynı fakülteden mezun olup da onunla görüşen ve hastanesinde çalışan hekim neredeyse kalmadı artık. Fakat birçoğu denediler… Üniversite yıllarına koyu Demirel hayranı olarak başlayan yıkanmış beyinleri şimdi cemaatçilik taassubuyla dolu olarak devam ediyor. Demirel hayranlığı yine daha önceden kalmış oldukları bir başka cemaatten geliyordu. Bu tarz kişiler nerenin ekmeğini yerlerse oranın borazanını örttürerek kişiliklerini sürekli örselemeye devam ederler. Cemaatin aslında son derece zarar görmesine neden olan bu arkadaşların vermiş olduğu hasarlar gelecek yıllarda daha belirgin olarak hissedilecektir. Bu tarz kişiliğe gönlü kırılanlar direkt olarak cemaate karşı tavır almakta ve ilişkilerini kesmeyle kalmadığı gibi cemaate karşı olumsuz propagandaya da başlamaktadırlar. Sadece bir örnek olsa şüpheyle yaklaşılabilir… Fakat örnek çoktur… Dışarıdan veya içeriden birileri mutlaka uyarmışlardır fakat bu tarz hastaneler ne yazık ki ortalıkta birçok kaliteli, mütevazi, akademik kariyer yapmış hekim varken böyle insanları idarecilik makamlarında tutarak hatalarında ısrara devam etmektedirler.
 
Kendi hastanelerinde görev yapmış ve ayrılmış hekimler bu arkadaşların ne kadar yalaka ve kişiliksiz olduğunu defalarca çevrelerine ve ilgili makamlara haykırdılar… Müdürlükte müdür yardımcısı olarak görev yaptığım sırada bu arkadaşlar odamı ağlama duvarı haline dönüştürmüşlerdi… Onları teskin ederek bir kişinin hatasının koca ve köklü bir cemaate mal edilemeyeceği gerçeğini onlara açıklamaya çalışmıştım. Heyhat nerede o anlayış öyle bir canları yanmıştı ki beni dinleyip kavrayacak halde değillerdi… Bu arkadaşların çoğu bu oylamada ya oy kullanmaya gitmeyecekler veya milliyetçi çizgide bulunan arkadaşlarımızı destekleyeceklerdir….Sevmedikleri adamın adını listede gördüklerinde tüylerinin diken diken olacağını söylemeye bile gerek yok.…
 
Böylesi adamlar olduğu için tüm liste harika insanlarla dolmuş olsa da bir anlam ifade etmez. Bu tip adamlar zaten bizim içimizde bir damla kadar azdırlar… Fakat unutulmamalıdır ki bir damla necaset bir fıçı temiz suyu berbat eder. Necasetten taharete uğramamış bir insanın olması bu grubun zaten başarılması çok zor bir seçimi kazanmasını adeta imkansız hale dönüştürüyor… Bizim arkadaşlarımız imkansızı başarır mı vallahi başarır.… Onlar mümkün olanlarla uğraşmazlar zaten…
 
Son olarak sol partiler ülkemizde iktidar olursa sağduyuya sahip gerçek muhafazakar ve vatansever hekimlerde tabip odası seçimlerinde iktidarı alırlar… Birisinin yükselmesi diğerinin zayıflamasına bağlıdır. Müdürlüklerde olduğu gibi… Birisi hata yapar ve zayıflarsa diğerleri onun başına çaylaklar gibi çullanır… Onların koltuklardan nemalanmaları doyumsuz ruhlarını tatmin etme girişiminden başka bir şey değildir… Ruhlarındaki mesnetsiz boşluğu oturdukları koltuklarla doldurmaya çalışırlar… Her iktidar döneminde bu yüzden müdürlükler çaylakların yeri olmuştur… Başlarındaki kurtlar ise onlardan habersizdir… Kurt çaylağı ne yapsın ki onun derdi zaten kuzularladır. Kurtlar kuzuları yer ve çaylaklara geçit verirler… Ayak oyunları entrikalar en çok oralarda yaşanır. İkiyüzlü yalakaların pirim yapıp ödüllendirildiği yerlerde oralardır elbet… Fakat oralarda çok sevdiğim insanlar olmadı da değil… Onlar şimdi toprağın altında geçici istirahatgahlarında uyuyorlar…
 
Arkadaşların yaşayanları değil de ölmüş olanlarının seviliyor olması nedendir dersiniz? Ölüler diriler gibi kendilerini savunamazlar… Ve çoğu kez ölüler zaten bizim kültürümüz ve inanç sistemimizde bu şekilde hatalarıyla yad edilmezler… Fakat yaşadığımız şimdiki hayatta bazı dirilerin ortaya çıkarılmaları gerekir. Çünkü onlar koyun postu içine sığınmış çakallardır. Bunlar yaptıkları kalleşlikten sonra telefona çıkmaya cesaret edemezler ve sinsice arkadan dolaşıp ısırmaya çalışırlar… Bunu da çok iyi biliyorum… Birkaç defa ısırıldım çünkü…

 

 

Dr. Recai Yahyaoğlu

 

www.tamtip.com

Yorumlar