HASTALARIN TANISI İÇİN ARTIK LABORATUVAR TESTLERİNE GEREK YOK! (MU?)
Prof.Dr. Paşa Göktaş
19 Şubat 2013 Salı 15:13
Türkiye’de hastaların tanısı için artık laboratuvar testlerine gerek yok! (mu?)
Maalesef Artık Bu Noktadayız
Artık bu soruyu sorma talihsizliğini yaşıyoruz.
Hastaların tanısı için, gerekli olan laboratuvar testlerini istememe ve kullanmama baskısını yaşamaktayız.
Son 5-6 yıl içinde, sağlık sistemi çok çarpıtıldı, etik değerlerinden çok uzaklaştı ve öyle bir noktaya geldi ki artık sistemi de, insanları da tanımakta güçlük çekiyoruz.
Artık, başta devlet hastaneleri olmak üzere, kamu sağlık kurumlarında hastalar için gereken laboratuvar testlerini yaptırabilmeniz oldukça zor. Çünkü, döner sermayenin azalacağı gerekçesiyle, olabildiğince laboratuvar testleri istenmemesi ya da çok az istenmesi yönünde telkinler ve baskılar yapılmaktadır.
Asıl Suçlu Performans ve Döner Sermaye Sistemi
Problem, hastanelerde uygulanan paket fiyat, performans ve döner sermaye sistemidir.
Bilindiği üzere, daha önce SGK tarafından yapılan işlemler neler ise, yapılan işlemlerin bedeli, yani işlem başına ödeme yapılmaktaydı. Son 6-7 yıldan beri ise, hasta başına ödeme sistemine geçilmiştir. Hasta başına ödemede, ayaktan hastalarda SGK, branşına göre 20- 30 TL civarında bir ödeme yapmaktadır. Bu miktar, hastalarla ilgili yapılan muayene, ilk tedaviler, röntgen ve laboratuvar testlerinin tümünü kapsamaktadır.
Tabii ki bu bedele tüm bu işlemleri yapabilmek zordur.
Kuruluşlar da, hastayı tetkik etseler de, etmeseler de sabit olarak bu parayı aldıkları için, olabildiğince tetkik istemeden ya da tam kan sayımı ve tam idrar tetkiki gibi, maliyeti çok düşük olan, ama hastanın eline kalabalık tetkik sonucu kağıtları verilen, göstermelik ve sınırlı tetkik etme yolunu seçmektedirler.
Sonuç olarak, hastalar endikasyon dahilinde yeterince tetkik edilememekte ya da edilmemektedirler. Olabildiğince, hasta başına ödenen sabit bedeli, kendilerine masraf oluşturmadan almaya çalışmaktadırlar.
Olan, hastanın tetkik edilebilme ve gerektiği şekilde incelenme hakkına olmaktadır.
Bilindiği gibi, son 3-4 yıldanberi de SGK, Sağlık Bakanlığı'na global bütçe adıyla 14 milyar TL civarında sabit bir ödeme yapmaktadır. Sağlık Bakanlığı da bu miktarı, kendi bünyesinde kullanmaktadır.
Performans ve döner sermaye dağıtımı meselesi, kamu sağlık kurumlarında işleyişi tümüyle rayından çıkarmış durumdadır. Dağıtılan döner sermaye miktarını artırmak amacıyla, sağlık sistemi yeniden şekillenmiştir. Artık temel hedef, daha fazla döner sermaye alabilmektir. Bunun için de, olabildiğince diğer masraflar kısılacak ve gider oluşturulmayacaktır. Hastalardan da olabildiğince laboratuvar testleri istenilmeyecektir. Nitekim, hasta sayıları artmasına rağmen, laboratuvar testi istemi sayıları çoğu kuruluşta dramatik şekilde düşmüş durumdadır.
Yine olan hastaya olmaktadır. Hastalar, endikasyon dahilinde yeterli inceleme hakkından yararlanamaz hale gelmektedirler. Hastaların eline bir reçete verilmekte, ancak verilen reçete, yeterli inceleme sonucu oluşmamaktadır. Dolayısıyla, isabetli olma olasılığı azalmaktadır. Doğru tanı koyma kalitesinde gerileme oluşmaktadır. Bunun da nedeni, daha fazla döner sermaye alabilme- dağıtabilme- baskısıdır.
Bu baskı altında, etik değerler büyük darbe yemektedir.
Sistem mi Suçlu, Uygulayıcılar mı ?
Bu tür konularda her zaman için, ana problem sistemdedir. Sistem, hem çalışanların ve hekimlerin haklarını, hem de hastaların haklarını dengeli bir şekilde koruyacak organizasyon tedbirleri ve kalitesini içermelidir.
Bir taraf, diğer tarafın haklarını keyfi şekilde suistimal edebilecek insiyatife sahip olamamalıdır.
Maalesef bu konuda hasta hakları baskı altındadır.
Bu nedenle ne hekimler, ne de diğer sağlık çalışanları suçlanamaz. Sorun, yanlış kurulan sistemdedir.
Çözüm Nasıl Olabilir?
Hastaların endikasyon dahilinde, yeterince tetkik edilebilmelerinin önü açılmalıdır.
Bunun için de, hasta başına sabit ödeme sistemi değiştirilmelidir.
Hastalar için, bir muayene ücreti ödenmelidir, bir de her hastanın "Laboratuvar İnceleme Paketi" olmalıdır. Tabii ki bu miktar sınırsız olmayabilir. Bir limit de konulabilir. Ancak, kesinlikle hasta başına ödemenin içinde olmamalıdır, muayene ücretinden ayrı olmalıdır. Eğer hasta muayene edilirse, yalnızca muayene ücreti ödenmelidir. Laboratuvar incelemesi yapılırsa da, "Laboratuvar İnceleme Paketi"nden ödeme yapılmalıdır. Tetkik istenmemişse, bu paketten ödeme yapılmamalıdır. Böylelikle, hastanın incelenme hakkı uygulama bazında da yasal güvence altına alınmalıdır.
Şu anda, modern tıpta tanıların % 75'ten fazlası laboratuvar tetkikleri ile konulmaktadır. Türkiye’nin, tanı alanında gerilemesine ve laboratuvarsız tıbba yönelmesine izin verilmemelidir.
Paket fiyat, hasta başına ödeme gibi uygulamalar güya tasarruf amacıyla getirilmiştir. Ancak, tüm bunlar da kamu sağlık giderlerinin 10 yılda 5-6 milyar TL'lerden 70 milyar TL'ye yükselmesini önleyememiştir.
Demek ki bu yöntemler çare olamamıştır. Bu durum iyi anlaşılmalıdır.
Sağlık sistemini dejenere eden yöntemlerin bizzat kendisinin paket fiyat, hasta başına ödeme ve performans- döner sermaye sistemi olduğu iyi anlaşılmalıdır.
Peki Bunları Kimler Düzeltecektir?
Sorun buradadır. Bu çarpıklıkları kim düzeltecektir?
Herhalde başta SGK yetkilileri. Öncelikle onların ciddi şekilde çalışmaları gerekmektedir. "Biz size global bütçe verdik, ne yaparsanız yapın" kolaycılığından sıyrılmaları gerekmektedir. Bu bütçenin dengeli, adaletli, kendi sigortalılarının haklarını koruyacak şekilde kullanılmasını sağlayacak kuralları da belirlemeleri gerekmektedir.
Tersi durumda, şu andaki etik dışı tablolar sistemi esir hale getirmektedir.
SGK, bizzat bu sistemin destekleyicisi olmamalıdır.
Tabii ki, diğer tüm kurumlara da bu yanlışların düzeltilmesinde görev düşmektedir. Başbakanlık, Maliye Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı.
Dr. P. Göktaş
[email protected]
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2006 Sağlık Aktüel