FARK ÜCRETİ UYGULAMASI
Dr. Feza Şen
17 Aralık 2009 Perşembe 19:01
Puanlandırmaya dayalı hastalardan fark ücreti alınması Uygulamasında Ayakta Sunulan Teşhis ve Tedavi Hizmetleri Kapsam Dışı Olmalı…
Anayasal sağlık hakları ve sağlık hizmetlerinde bugüne kadar Danıştay tarafından yapılan Sağlık Hizmetleri ile ilgili kararlara bakılınca böyle bir sonuç çıkıyor.
Ayrıca SUT ve BUT uygulamaları zaten buna izin veriyor. Acillerde ve belirlenen bazı hizmetlerde fark alınması uygulamalarda nasıl olursa olsun yasak…
Özel Sağlık Kuruluşlarının gündeminde 2010 yılında uygulanacak sınıflandırma ve global bütçe çalışmaları yer alıyor.
Bu çalışmaları ayrı ayrı ele aldığımızda karşılaşacağımız sorunları belirlemeye çalıştık.
Ama bu çalışmaların eş zamanlı uygulaması ile nelerle karşılaşabileceğimizi öngörmemiz gerek...
- Özel Sağlık Sunucularının Sınıflandırılması diye taslak olan çalışma, Puanlandırma yönergesi olarak yayınlandı.
Sınıflandırma sözlükte “çeşitli kurallara göre ayırma işlemi” diye tanımlı.
Puanlama ise “özellikleri değerlendirme işlemi” olarak tanımlı…
İsim değişikliği olumlu oldu. Ve sağlık hizmetlerinin Hakkaniyetli olması ilkesinin sosyal boyutunun tartışılması önlendi.
Sınıflama bir ayrım iken puanlama ise sağlık kurumunun karnesidir.
Puanlama, Sağlık Hizmetlerinin asimetrik bilgi özelliğini hatırlarsak;
Hizmet alan vatandaşın hizmet aldığı kurumu tanımasıdır.
Sağlık evrensel bir hak olarak kabul edildiğine göre tedavi işlemine gerek duyan insanları, sağlık hizmet alacakları tesisleri sınıflayarak tedaviye erişimlerini sağlamak farklı açılımlara yol açabilirdi.
Bu hassas noktadaki yaklaşıma vatandaş olarak teşekkür ederiz.
Bizde konuşmalarımızda gelin sınıflandırma demeyelim. İnsanın olduğu yerde sınıflamak şık kavramlar değil…
SGK tarafından yayınlanan Özel Hastane ve Vakıf Üniversite Hastanelerinin Puanlandırılması Hakkında yönerge Tıp ve Dal Merkezlerini şimdilik içermediğinden onlar zaten en alt basamak olarak görülecektir.
Vatandaşın sağlık hizmeti aldığı kurumu önceden tanıması çok önemli bir tüketici hakkıdır.
Hizmeti alan kişinin hizmeti aldığı kuruma gittiğinde cebinden ödeyeceği ücreti bilmesi de önemli bir tüketici hakkıdır.
Burada kritik şu:
“Bireyin tüketici olarak hakları mı daha önemlidir yoksa anayasal sağlık ve tedavi hakkı mı ?”
Hassas yaklaşılması gereken başka noktalar var mı diye olaya bakarsak;
- Pazarlama ile ilgili akademik yayınlara baktığımızda; beğenmeli mal diye tanımlı olan ev eşyaları, hazır giyecekler, ayakkabı vb gibi ürünlerde tüketiciler uygunluk, kalite, fiyat ve biçim kriterleri ile bir seçim yaparak alım yapabilirler. Sağlık hizmeti beğenmeli mal tanımına uyar mı ???
- Pazarlama ilmindeki başka gerçek ise “Tüketici aldığı malın ya da hizmetin bedelini ödeyebiliyorsa sunucu ile tüketici arasında mübadele yani mala-hizmete ulaşım gerçekleşir.” Ama mal-hizmet ihtiyacı olan birey, hizmetin bedelini ödeyemiyorsa o hizmeti tüketmekten alıkoymuş (dışlamış) olmaktadır. Buna tüketicinin dışlanabilirliği denilir. Sağlık hizmetine ulaşmaktan kim dışlanabilir ???
Hangi bireyden, kendi ödeme gücü doğrultusunda, sağlık ihtiyacında kendisinden sağlık kurumunu seçmesi istenebilir ???
Sağlık Hizmetlerinde talebi tüketici konumunda olan, tedaviye ihtiyacı olan hasta belirleyemez. Sağlık hizmetlerinin ikamesi yoktur. Kişi tedavi hizmeti almayarak bu ihtiyacını tercih edeceği başka bir hizmet ile gideremez.
- Sağlık hizmetlerinin dışsallığı pozitifdir. Sağlık hizmetine ulaşanlar kadar ulaşmayanlarda bu hizmetten yararlanır. En iyi örneği aşı uygulamasıdır. Aşı ile bulaşıcılığı önlersiniz.
Dünyada ve ülkemizde Domuz Gribi Pandemisi ciddiyeti ortada iken;
Vatandaşların teşhis olmak için seçecekleri sağlık kurumuna başvurularının da
Özel sağlık sunucuları arasında farklı olan hasta ücret farkından dolayı erişememesi hak mahrumiyeti değil midir ???
- Sağlık hizmetlerini koruyucu ve tedavi edici diye ayırmak önemlidir. Tedavi edici hizmetler ise 2 ana bileşenden oluşur.
Teşhis ve tedavi bakım hizmetleri…
Teşhis hizmetleri doğru verilmediğinde direk olarak can kaybına sebep olurken dolaylı olarak da sağlık giderlerini artırır.
Bireylerin teşhise ulaşmaları esnasında cebinde olan paradan etkilenerek yakınındaki özel sağlık kurumuna erişememesinin sorumluluğunu kim üstlenebilir???
- Teşhis hizmetlerinde vaka başı uygulaması ile başlayan paket fiyatlandırma uygulaması her defasında Danıştay’dan döndü. Bir de bu hukuki kararların üstüne hastalığının tespiti ve teşhisi için başvuracak olan hastalardan, başvurduğu sağlık kurumana göre, cebinden farklı ücret ödeyecek olması Anayasa’daki sağlık hizmetine erişim ile hukuki açıdan ne kadar bağdaşır ???
- Puanlandırmaya dayalı hastalardan fark ücreti alınmasında Ayakta Sunulan Teşhis ve Tedavi Hizmetleri kapsam dışı olmalı…
Bu konu Anayasa’ da tarif edilen sağlık hakkı kapsamında eşitlik ilkesi çerçevesinde değerlendirilmelidir.
Aksi uygulamaların Danıştay’a götürülmesi bile kamuoyunda farklı tartışmaların oluşmasına sebep olur.
Ayrıca SUT ve BUT uygulamaları zaten buna izin veriyor. Acillerde ve belirlenen bazı hizmetlerde fark alınması yasak…
Teşhis edilerek hastane ortamında yatarak tedavi edilmesi gereken vakalar için bakım hizmetinin kalitesi ile orantılı hasta fark ücretleri alınması doğru olur.
- Yeni düzenleme ile Tıp ve Dal Merkezi’nde çektirdiği MR için % 30 fark olan 21 TL ödemesi gereken vatandaşın hastane A grubu diye aynı teknolojik özelliklere sahip MR çekimine 50 TL fark ödemesini kural olarak koymak sosyal devlet olgusu ile de bağdaşmaz.. Hem de gelecek uygulamanın üst mahkemelere gitmesinin yoluna açar.
- Zaten Puanlama Yönergesi’ne Türkiye Emekliler Derneği, yönerge uygulamaya konmadan önce bir emekli üyesi adına Danıştay’a yürütmeyi durdurma davası açtı bile.. Dava dilekçesinde, şu görüşlere yer verildi:
''Sağlık hizmeti alacak olan kişilerin söz konusu sağlık kuruluşlarının bu geniş alanda hangi oranda ilave ücret alacağını araştırmaları ve bunlarla ilgili sağlıklı sonuç elde etmelerinin ne kadar zor bir iş olacağı kuşkusuzdur. Bunun sonucunda hizmet alanların, hizmet verenlerin insafına terk edildiği bir tablo oluşacaktır. Dava konusu bu kararın, büyük karmaşa ve kaosa yol açılacağı, büyük şikayet ve sorunları ortaya çıkaracağı ve bundan Anayasa'nın temel ilkelerinden biri olan sosyal devletin zarar göreceği açıktır.
- Sağlık Hizmeti teknoloji, bilgi ve hizmetten oluşan bir kompleksdir.
Teknolojik kısmı için özelliklere dayalı bir puanlama olabilir.
Hizmet kısmı için, otelcilik ve refakat uygulamaları için puanlama olabilir.
Ama sağlık bilgisi subjektif kriterlerle puanlanabilir mi ??
- Dünya sağlık bilgisini puanlıyor. Gelin bizde yapalım. Kriter ise net ve belli.. Hekimlere belirli süreler sonunda board sınavı uygulamak…
Biz hekimlerin meslek ircası için yaş sınırını bile yasalarımız nedeniyle uygulayamazken nerede board sınavı sonuçları ile teknik bilgiyi puanlandırmak ???
- Ülkemizde çok değerli bir akademisyen kendi dal merkezinde hasta kabul ederken akademisyene başvuran kişi % 30 hasta farkı verecek ama puanlamaya göre A sınıfı bir hastanedeki hekimlik hizmeti için başvuran birey % 70 fark ücreti ödeyecek… Sizce hakkaniyetli mi ???
- Puanlamaya dayalı sağlık kuruluşları kategorize edilince 4.sınıf, 5.sınıf görülecek kurumlar hekim ve insan kaynağı sıkıntısı çeker.
Çünkü 4. sınıf, 5.sınıf sağlık kuruluşunda çalışan sağlıkçıların gelirleri de kurumlarının gelirleri ile paralel farklı olacaktır. Bu realite sağlık hizmeti gibi geri dönüşsüz sonuçları olan bir hizmetin sunumu esnasındaki motivasyonunu düşürecek ve emeği karşılıksız bırakacaktır.
- Günlük yaşamımızda neleri puanlıyoruz diye baktığımızda;
Sağlıksızlığı oluşturan bir sürü etmenin sonuçları ortada.
Grizu patlaması ve ölen 19 kişinin çalıştığı ortamın kriterleri belli…
Ülkemizde 1 kg kıyma 19 ila 22 TL arasında iken yerleşim yerlerinin merkeze uzak mahallelerinde kilosu 6 ila 8TL ye sucuklar satılıyor…
Ve günlük yaşamımızdaki tüm bu etmenler dolaylı olarak yıllar içinde hastalıklar oluşuyor ve sağlık giderleri artıyor…
Ama olsun;
Sağlığı iyileştiren etmenlere odaklanmak yerine bireylerin hastalandığında ve tercihleri doğrultusunda başvurdukları Özel Sağlık Kurumlarında ödeyecekleri fark ücretlerine göre sınıflamayı öncelikliyoruz…
- Belki de en önemlisi şu:
Yaşadığı ilde, ilçede, mahallede ulaşabileceği sağlık kurumu 4.sınıf yada 5. sınıf diye orada hayatını kaybeden kişinin yakınları artık bu ülkede bu kategoriyi kabul edecekler mi ??? Biz içimize sindirebilecek c miyiz ???
Bir de Global Bütçe ile geleceği söylenenler var.
Ayakta Sunulan Teşhis ve Tedavi Hizmetlerinin bedellerinin % 20 civarında düşeceği…
Mevcut halde Tıp/Dal Merkezleri Ortalama 22 TL, Hastaneler 26 TL ile fiyatlandırılıyor.
% 20 daha düşerse oluşan rakamlar 17,5 TL ile 20,5 TL arasında olur.
Zaten Özel Sağlık Kurumlarına giden hastalar 15 TL katkı payı ödüyor.
Sosyal Devlet’in katkısı 2,5 TL… Kısaca tedaviyi vatandaş ödüyor.
Mark Baker Eddy’ ait bir söz var. Sağlıkla ilgili konferanslarda sunumlarında başına yer alıyor. “Sağlık bir beden değil, bir kafa meselesidir.”
Dr. Feza Şen
Sağlık Yönetim MBA
Bursa Sağlık Kuruluşları Derneği Genel Sekreteri
Sağlık İşletmecisi
0 532 2778827-- [email protected]
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2006 Sağlık Aktüel