AÇIK MEKTUP
Sizden Gelenler
28 Kasım 2010 Pazar 21:40
Sayın Başbakanım, Sayın Sağlık Bakanım, Sayın Maliye Bakanım, Sayın Sosyal Güvenlik ve Çalışma Bakanım ve Devlet Bakanlarımız Sayın Cevdet Yılmaz ve Sayın Ali Babacan
Borç bataklığına düşen 22 Üniversitenin döner sermaye borçlarının ödenmesi için Hükümetimizin 380 milyon TL civarında bir kaynak ayırmasıyla ilişkili Bakanlar Kurulu Kararı 12 Kasım 2010’da Resmi Gazetede yayınlandı.
Aktarılan kaynağın, asıl olarak Üniversite Hastaneleri tarafından kullanılacağı herkesin malumudur. Para alacak üniversitelerin sıralandığı listede Hacettepe Üniversitesi 144 milyon TL; Uludağ Üniversitesi 57 milyon TL ve Ankara Üniversitesi 24 milyon TL ile ilk üç sırada yer alıyor.
Bu konu hakkında ilgili kamuoyunun cevaplarını merak ettiği iki soru var.
Birisi: para almayan, yani döner sermayelerini batırmayan, kaynaklarını/harcamalarını iyi yöneten üniversite hastanelerine bunun karşılığında ne yapılması düşünülüyor? Ayağını yorganına göre uzatıp, personel ödemelerini düşürerek, yatırımlarını kısarak, giderlerini azaltıp, gelirlerini artırarak gelir/gider dengesini koruyabilmiş üniversite hastanelerine Hükümetimiz: “Kamu kaynaklarını doğru/akılcı kullandığınız için maalesef size bir şey veremiyoruz. Siz de olmayan paraları kullanıp borçlansaydınız size de verirdik. Bir dahaki sefere dersinizi iyi çalışın, karşımıza işletmelerinizi batırıp da gelin” mi diyecek? Gerçekleşen durum hükümetimizin adalet/hakkaniyet duygusunu ve kamu vicdanını rahatsız etmeyecek mi? Yoksa, yardım almayan Üniversite Hastanelerine farklı bir destek, teşvik, kaynak aktarımı girişiminiz var mı?
Cevabı merak edilen ikinci husus: “Bu uygulama, parayı alanlar da dahil olmak üzere Üniversite Hastanelerinin sorunlarını çözecek mi?” sorusudur. Ben şahsen Üniversitelere ödenen bu paranın başka tedbirlerle desteklenmediği takdirde “Nasıl olsa borçlar birikip, çevrilemez hale gelince Devlet Baba devreye girip, para veriyor. O halde neden kendimizi yorup gelir/gider hesabı yapalım. Harcayalım, Ortadoğu ve balkanların en iyi/büyük/modern hastanesini biz kuralım. Personelimize de enüst düzeyden ek ödeme dağıtıp, tribünleri de arkamıza alalım. Bizden iyisi yok” algısı oluşturmak dışında, soruna çözüm sağlamayacağını düşünüyorum. Yanlış anlaşılmasın, borçlu üniversitelere para ödenmesini yanlış buluyor değilim. Amacım 380 milyon TL para ödemekle, sorunun çözülmüş olmadığının altını çizmek.
İzninizle makul, adil ve kalıcı altı çözüm önerimi sıralamak istiyorum, şöyle ki:
- Üniversite hastanelerinin kabul ettiği hastalar, diğer sağlık kurumlarında tanı konulamamış, tedavi edilememiş, riskli, yaşlı, ek hastalığı olan, unstabil, komplike, tanı-tedavisi zor hastalar olup, bu olgulara çok sayıda, ayrıntılı, ileri, pahalı tetkik ve girişimler uygulanmakta olup; hasta başına düşen personel, tüketilen zaman, verilen emek, harcanan malzeme, kullanılan cihaz, uygulanan teknoloji, diğer hastanelere göre çok daha fazladır. SGK bu hasta profilini dikkate alarak rasyonel davranmalı ve SUT’a göre oluşturulan faturaları 1,3 katsayısı ile çarparak üniversite hastanelerine ödeme yapmalıdır.
- Üniversite Hastanelerinde tıp fakültesi öğrencileri, uzmanlık öğrencileri (asistanlar), yüksek lisans ve doktora öğrencileri, Sağlık Yüksek Okulu (hemşirelik, ebelik, diyetisyenlik, fizyoterapistlik, sağlık memurluğu bölümleri) öğrencileri ve Sağlık Meslek Yüksek Okulu (tıbbi laboratuar, tıbbi görüntüleme, tıbbi dokümantasyon ve sekreterlik, ilk ve acil yardım, yaşlı bakımı, eczane hizmetleri, protez ortez, anestezi, adli tıp, ameliyathane hizmetleri, elektronörofizyoloji, sağlık kurumları işletmeciliği) öğrencileri gibi çok farklı programlardan öğrenciler teorik ve uygulamalı eğitim görmektedir. Bu çoklu, yoğun ve uygulamalı eğitimin finansal yükünü karşılamak adına Üniversite Hastanelerine cirolarının %30’u civarında bir kaynak genel bütçeden aktarılmalıdır.
- Üniversite Hastanelerinin ürettiği döner sermayeden %5-7 oranında Bilimsel Araştırma Fonuna kesinti yapılmakta ve bu kaynak üniversitelerin döner sermayeye katkısı olmayan tüm birimlerince kullanılmaktadır. Hakkaniyete uymayan bu kesinti sonlandırılmalı; Devlet, araştırma, geliştirme faaliyetleri için üniversitelere farklı kaynaklar bulmalıdır.
- Üniversite hastanelerinin kadrolarının giderek boşalmasına yol açan personel politikasının sonucunda, bu hastanelerde personel yükü (4-b ve hizmet alımı) döner sermayelerin üzerine kalmıştır. Bu yük genel bütçeye aktarılmalıdır.
- Son yıllarda Tıpta Uzmanlı Sınavı (TUS) kadrolarının daraltılması ve yeni açılan Eğitim Araştırma Hastaneleri için asistan kadrolarının tahsisi nedeniyle Üniversite Hastanelerinde ciddi anlamda araştırma görevlisi (asistan) yetersizliği sıkıntısı yaşanmakta ve bazı birimler çalışamaz hale gelip, kapatılmaktadır. Bu durumun devam etmesi 3. Basamak sağlık hizmetlerinde yetersizliğe yol açacaktır. Farklı uzmanlık alanlarındaki hekim sayılarına/ihtiyacına/planlamasına göre Üniversite Hastanelerinde rutin hizmetlerin yürütülmesi için asistan/uzman hekim/yardımcı doçent kadrosu üzerinden acilen gerçekçi bir planlama yapılıp, uygulamaya konmalıdır.
- Üniversite döner sermayelerinin modern konsepte uygun, özerk, girişimci, yarışmacı, rekabetçi, gelişimi teşvik eder, şeffaf, hesap verebilir bir yapıya kavuşması için mevzuat engelleri ortadan kaldırılmalı ve bu işletmeler küresel pazarda kendi alanlarında yatırım yapar, girişimde bulunur, rekabet eder, denetlenebilir hale getirilmelidir.
Kanaatimce eğer bunlar yapılabilirse, üniversite hastaneleri bir daha sorun olmayacak şekilde ayakları üzerinde durabilir.
Saygılarımla…
Prof. Dr. Tevfik ÖZLÜ
KTÜ Farabi Hastanesi Başhekimi
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2006 Sağlık Aktüel