% 30 FARK İLE ÖZEL SAĞLIK KURULUŞLARI AYAKTA KALAMAZ
Prof.Dr. Paşa Göktaş
06 Haziran 2008 07:44
Özel nitelikteki sağlık kuruluşlarının, SGK’lı hastalardan en fazla %30 fark alabileceğine dair karar sonunda çıkmış bulunuyor. Bu farkın yeterli olmayacağına yönelik yapılan uyarıların göz önüne alınmadığı anlaşılmaktadır.
Ya Bilgisizlik, Ya Önyargı Söz Konusu
Ciddi bir inceleme yapıldığında, kamu sağlık kuruluşlarının, personel ücretleri, kira, vergi gibi avantajlarla, özel kuruluşlardan çok daha avantajlı oldukları ortaya çıkmaktadır. Özel Sağlık kuruluşlarının, kamu sağlık kuruluşlarına oranla, %110 ile %140 arasında ek maliyetleri söz konusudur. Bu maliyetlerin %20-%30 civarında olduğunu iddia etmek, ya bilgisizlikten kaynaklanmaktadır, ya da bilindiği halde açık ve dürüst davranılmamaktadır. Her iki durum da, onaylanacak ve iyi yöneticilik yaklaşımı değildir.
Farka Üst Sınır Konulmasında Israr Neden ?
Bunu anlamak gerçekten zordur.
Acaba özel kuruluşların batması mı isteniyor?
Özel sektörden yana görünen bir anlayış bunu ister mi? Liberal düşünceye bu uygulamalar ne derecede uygun?
Yoksa bir kısım sağlık kuruluşlarının batırılarak tasfiyesi mi isteniyor? Bunun sonucunda, finansal desteği yurt dışından sağlayan bazılarının, sistemi tümüyle ele geçirmeleri mi amaçlanıyor?
Soruların yanıtını bir mantık zinciri içinde vermek zor görünüyor. Ancak görünen odur ki, gelişmeler bu yönde şekilleniyor.
%30 Uygulamasının Sonuçları Ne Olur?
Belirli standartların üzerinde hizmet sunmaya çalışan, kaliteyi önde tutan özel sağlık kuruluşlarının hiçbiri, bu fark ile hizmet sürdüremeyecektir. Bu nitelikteki kuruluşlar, yakın sürede birer birer SGK ile sözleşmelerini iptal etmek zorunda kalacaklardır.
Orta kalitede hizmet sunan kuruluşlar bile zorlanacak, onların da bir kısmı SGK ile sözleşmelerini iptal edeceklerdir.
SGK ile sözleşmeden ayrılan kuruluşlar da, küçülme sürecine gireceklerdir.
Ancak taşradaki bazı sağlık kuruluşları, kentlerin çevre semtlerinde bulunan sağlık kuruluşları ve düşük standartlarda hizmet sürdüren, personel, kira gibi çeşitli giderlerini en alt düzeyde tutan sağlık kuruluşları, SGK ile sözleşmelere devam edebilirler.
Kaçınılmaz olarak, maliyetler düşürülmeye çalışılacaktır. Ancak çoğu yerde, bu durumdan kalite de negatif yönde etkilenecektir.
Muhtemelen, personel ücretleri düşecektir. Buna doktor, hemşire ve tüm diğer personel dahildir.
Daha fazla işlem ile, daha fazla hakediş sağlama hedeflenecektir. Bu eğilim, kural dışı işlemleri artıracaktır.
Tüm ülkede, sağlıkta kalite olumsuz yönde etkilenecektir.
Yabancılarla ortaklık kurmuş olan ve dışardan finansal destek sağlamış bulunan bazı hastane zincirleri, bu dönemde kendi çalışmalarını dış finansmanla subvanse edebilirler ve zararına da olsa, bir süre için bu döneme dayanabilirler. Ancak yerli, ulusal kuruluşların
dayanma şansı yoktur. Bir süre sonra, batan, zayıflayan, değerleri düşen ulusal işletmeler, yabancı kaynaklı zincirlerin eline geçecek gibi görünmektedir.
Acaba bu düzenlemeler yapılırken, bu sonuçlar düşünülmüş müdür? Yoksa böyle olması mı istenilmektedir?
Ancak bu gelişmelerin ne sağlıkta kaliteye, ne de halka yararının olmadığı ileride görülecektir.
Ülke olarak hep bir adım ileri, iki adım geriyi yaşamak zorunda mıyız?
Görünen odur ki, yine bir yap-boz süreci ile karşı karşıyayız.
Doç. Dr. Paşa GÖKTAŞ
TıpLab
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2006 Sağlık Aktüel