23 Kasım 2024
  • Ankara18°C
  • İstanbul4°C
  • Bursa1°C
  • Antalya21°C
  • İzmir15°C
SAĞLIK ANSİKLOPEDİSİ

SAVAŞ VE ÇOCUK NEDİR ?

Savaş insanları ve özellikle de çocukları olumsuz etkiliyor Karamsarlığa ve depresyona yol açabiliyor Canlı yayınlarla evlere taşınan şiddet olayları, deprem, Amerika’da yaşanan terörün yarattığı görüntüler ve son olarak da savaş çocukların ruh sağlığını tehdit ediyor. Bu tip olayların dünyanın güvenli olmadığı duygusuna neden olduğu ve depresyona yol açabileceği belirtiliyor.

Son günlerde yaşanan şiddet, terör ve savaş gibi olaylar uzmanlara göre çocukların ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratabilmektedir. Yaşanan olaylar eğer insan psikolojisinde yaralanmalara sebep olacak seviyede ise, olayların sonrasında "post travmatik stres bozukluğu" dediğimiz sorunlar yaşanabilir.

Amerika´da Dünya Ticaret Merkezi´nin yok olmasına neden olan terörist saldırının ve savaş görüntülerinin her gün televizyonlar aracılığıyla evlerde izlendiğine işaret edilirken, yaşanan olayların insanları farklı şekillerde etkilediği belirtiliyor. Olayları fiilen yaşayanlar; kurtarma ekipleri ve medya aracılığıyla seyirci olanlar bu tip şiddet olaylarından etkilenirler. Yardım etmek amacıyla olay yerinde bulunan kurtarma ekipleri psikolojik olarak yaşananlardan etkilenip derin yaralar alabilirler. Medya aracılığıyla seyirci olanlar ise televizyon ve gazeteler aracılığıyla olayları takip ederek bu olayları içindeymişcesine yaşayabilirler.

Çocuklar Nasıl Etkilenir?

Yetişkinlerle kıyaslandığında çocuklar şiddet, terör ve savaş olaylarından çok daha fazla etkileniyorlar. Çocukların evin içerisindeki konuşmaları takip ettiklerini, gazete ve televizyondaki haberleri seyrettiklerini vurgulanmaktadır.

Bu durumda yaşananlar; çocuklarda, kaygılanmada artış, gençlerde ise genel bir güvensizlik hissine neden oluyor. Özellikle çocuklar yaşanan olayların felaket seviyesinde kötü bir olay olduğunu anladıklarında, ´Bize de aynı şeyler olursa? Ölüm ne demek? Herkes böyle mi ölür?´ ve buna benzer bir çok soruları kendilerine sormaya başlarlar. Gençlerin dünyaya bakışlarına olumsuz bir yaklaşım hakim oluyor. ´Hayatın aslında ne kadar kötü olduğu´ hissine kapılıyorlar. Bütün bunlar ciddi bir depresyona sebep olabiliyor. Duyarsızlığa da neden oluyor

Savaş, terör ve doğal afet gibi olaylar çocukların ve gençlerin yaşama bakışlarında karamsarlığa ve güvensizliğe neden olabildikleri gibi, ciddi bir duyarsızlığa da yol açabiliyorlar. Seyrettikleri sahnelere alışmaya başlayan çocuk ve gençlerin olaylara film seyreder gibi bakmaya başladıklarına dikkat çekilirken, aslında bunun altında yatan, farkında olmadan kendilerini yara almaktan korumaya ve etkilenmemeye çalışmalarıdır. Tabii ki bahsettiğimiz bu iki aşırı uç, yani ne aşırı kaygı ne de duyarsızlık istenen bir sonuç değildir.

Yaşanan olayların etkileri dikkate alındığında çocukların televizyonda yer alan terör ve savaş sahnelerini seyretmeleri kesinlikle önerilmiyor. Prensip olarak çocukların televizyon seyretme saatlerinin sınırlı olması gerektiğini hatırlatılıyor. Özellikle bu dehşet dolu sahneleri kesinlikle seyretmemelidirler. Eğer görürlerse, birçok soru sormaya başlayacaklardır. Bu sorulara kesinlikle doğru ama basit cevaplar verilmesi gerekir. Detaya girmeden anlatılmalıdır. Ancak çocuk soru sordukça basamak basamak anlatılabilir. Sormadığı sorulara ait cevaplar verilmemelidir. Ölüm nasıl anlatılır? Şiddet olaylarına bağlı olarak çocuklar değişik biçimlerde ölümle ilgili sorular sormaya başlıyorlar.

Çocuklara ölüm kavramı anlatılırken de dikkatli olunması gerekiyor. Ölümün çocuklara anlatılmasında iki ayrı bakış açısı olduğu belirtiliyor. Birincisinde ölüm cennet kavramıyla birleştirilerek, hayatın devam edeceği anlatılır. İkinci olarak da ‘insanlar fiziksel olarak varolmasalar da sevdiklerinin kalbinde yaşamaya devam ederler’ anlatımı kullanılır. Her iki anlatımda da ortak olan önemli nokta ölümün bir son olarak konumlandırılmamasıdır.

Çocuklarda Güven Duygusu Nasıl Oluşturulur?

Şiddetin yarattığı olumsuz etkiler dikkate alındığında çocukların kendilerini güvende hissedecekleri ortamı sağlamanın da önemi artıyor. Buradaki temel kural “asla yalan söylememek” olarak özetlenmektedir. Bu sebeple ‘Bize hiçbir şey olmayacak’ gibi sözler verilmemelidir. Doğru olan ‘Sen merak etme. Biz güvende olalım diye ben elimden gelen her şeyi yapıyorum. Senin güvenliğini sağlamak için alınabilecek her türlü önlemi almaya çalışıyorum’ gibi açıklamalar yapılmalıdır.

Daha ileri yaşlardaki gençlere ise, hayatın kimi zaman çıkışları olduğu gibi kimi zaman da inişleri olduğu anlatılabilir. Çocuklardaki kaygı ve mutsuzluk, günlük hayatlarını aksatacak kadar artıyorsa, aşırı hırçınlık ve uyku bozuklukları baş göstermiş ise hemen profesyonel yardım alınmalıdır.