25 Kasım 2024
  • Ankara2°C
  • İstanbul8°C
  • Bursa9°C
  • Antalya12°C
  • İzmir10°C

YÖK KARARIYLA GELEN YATAY GEÇİŞ SAVAŞLARI

Yükseköğretim Kurulu’nun yatay geçiş konusunda almış olduğu kararlar ve yaptığı yönetmelik değişikliği kamuoyunda yavaş yavaş anlaşılıyor.

YÖK kararıyla gelen yatay geçiş savaşları

09 Haziran 2014 Pazartesi 13:34

BURAK KILANÇ

Yükseköğretim Kurulu'nun yatay geçiş konusunda almış olduğu kararlar ve yaptığı yönetmelik değişikliği kamuoyunda yavaş yavaş anlaşılıyor. Bunu, bana gelen soru ve e-postalardan rahatlıkla anlayabiliyorum. Geçtiğimiz hafta içinde YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya'nın medyaya yansıyan açıklamaları sonrasında gerek üniversitelerde hali hazırda okumakta olan, gerekse bu sene üniversite sınavına girecek öğrenciler gelecek planlarını gözden geçiriyorlar. Benzer şekilde, pek çok üniversite, yönetmelik değişikliğinin kendilerini nasıl etkileyeceğini değerlendiriyorlar.

Öğrenciler arasında yatay geçiş konusunda büyük bir beklenti oluşmuş durumda. Bu noktada dikkatli olunması gerektiğini düşünüyorum, zira uygulamada kısıtlayıcı kriterler var. Bunlardan şüphesiz en önemlisi kontenjan sınırlaması. Yönetmeliğin 5. maddesinin birinci fıkrasında "Farklı yükseköğretim kurumlarının diploma programları veya aynı yükseköğretim kurumu içindeki diploma programları arasında ancak önceden ilan edilen sayı ve geçiş şartları çerçevesinde geçiş yapılabilir" deniliyor.

Üniversitenin kendi içinde yapılacak yatay geçişlerde üst sınır yönetmeliğin 9 maddesinde tanımlanıyor. Buna göre her yıl için yatay geçiş kontenjanı, ÖSYM Kılavuzu'nda öngörülen öğrenci kontenjanının yüzde on beşini geçmeyecek şekilde belirleniyor. Somut bir örnek verirsek, 40 ÖSYS kontenjanı olan İstanbul Teknik Üniversitesi İngilizce Endüstri Mühendisliği programının üniversite içi yatay geçiş kontenjanı en çok 40 x 0.15 = 6 olabiliyor.

Üniversiteler arasında yapılacak yatay geçişlerde kontenjan sınırlaması daha sıkı. Kontenjanlar YÖK tarafından belirlenip ilan ediliyor. Yönetmeliğin on birinci maddesinin 7. bendi uyarınca "... ÖSYM giriş genel kontenjanı 50 ve 50'den az olan diploma programlarında iki, 51 ve 100 arası olan programlarda üç, 101 ve üzerinde olan diploma programlarında ise dört kurumlar arası yatay geçiş kontenjanı" olabiliyor. Somutlaştıracak olursak, İTÜ İngilizce Endüstri Mühendisliği'ne başka üniversiteden yapılacak yatay geçişlerde kontenjan, her sınıf için sadece iki.

Üniversiteler arası yatay geçiş kontenjanları için yönetmelikte bazı esnek noktalar var. On birinci maddede "fakülte, yüksekokul veya meslek yüksekokulları ... geçişin yapılacağı diploma programının giriş yılındaki kontenjanı ile yatay geçiş kontenjanı belirlenen yarıyıla kadar, programdan ilişiği kesilen veya ayrılan öğrenci sayıları ile bu yarıyıl içinde yatay geçiş yoluyla gelmiş olan öğrenci sayıları arasındaki farkı aşmayacak biçimde ilave kontenjan belirleyebilirler" hükmü yer alıyor. Bu durumda ÖSYS kontenjanı ilk yerleştirmede dolmayan ya da daha sonradan öğrenci kaybeden programların yatay geçiş kontenjanları öngörülenden daha yüksek olabilir. Ancak gözde üniversite ve bölümlerin ÖSYS kontenjanlarının dolmaması ya da sonradan öğrenci kaybetmeleri çok da olası olmadığı için kontenjanların öngörülenden yüksek olması beklenmemeli. Bu durumda özellikle devlet üniversitelerine yatay geçişlerde öğrencilerin büyük ümitlere kapılmaması gerekiyor.

Yönetmelikteki ilave kontenjan esnekliği devletten çok vakıf üniversitelerini ilgilendiriyor. Özellikle ÖSYS kontenjanı ilk yerleştirmede dolmayan ücretli ve kısmi burslu vakıf programları için (YÖK'ten 30 Haziran'a kadar onay alınması durumunda) yüksek yatay geçiş kontenjanı belirlenmesi mümkün. Bu durumda, 1-5 Eylül'de gerçekleşecek üniversiteye kesin kayıt döneminin ardından, vakıf üniversitelerinin birbirlerinden öğrenci kapma yarışı içine girdikleri bir tablo ile karşılaşabiliriz. Her ne kadar, üniversiteye kapak atmış öğrencilerin önüne seçenekler sunuluyor olması güzel gibi gözükse de, vakıf üniversitelerinin vahşi kampanyalar ve dampingler ile birbirlerinden öğrenci çalmaya çalışmaları, akademik dünyanın bütünlüğüne ve etik değerlerine zarar verebilir. Şimdiden söylemesi...

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
SON DAKİKA