Gazze İslam Üniversitesinin İsrail'in saldırıları sırasında yıkılması nedeniyle Türkiye'ye gelen Tıp Fakültesi 6'ncı sınıf öğrencileri, yarım kalan eğitimlerini İMÜ'de tamamladı.

Aşık Paşa Konferans Salonu'nda düzenlenen törende yemin eden 19 öğrenciye mezuniyet belgeleri verildi.

Törende konuşan İMÜ Rektörü Prof. Dr. Gülfettin Çelik, Filistin'de yapılan soykırıma dikkati çekerek, en büyük vaadin; refah, düzen ve herkesin eşit konumda bulunduğu bir kardeşlik ortamı olduğunu söyledi.

Filistin ve Gazze'de yaşananların yalnızca İslam coğrafyasını değil tüm insanlığı ilgilendirdiğini vurgulayan Çelik, yaşanan acı ve kederin ise yeni dünyanın muştusu olacağını kaydetti.

Çeşitli kurum, üniversite ve kişilerin birliktelik gösterdiğini ve bu sayede küçücük adımların büyük ümitleri ortaya çıkardığını anlatan Çelik, şöyle devam etti:

"Biz İMÜ olarak Türkiye'nin genç bir üniversitesiyiz ama niyeti güçlü bir üniversite olarak bir vaatte bulunuyoruz; bugün mezuniyetini yapmış olduğumuz kardeşlerimizle olan bu beraberliğimiz daha ileriye gitsin. Uzmanlıklarının ileri safhalarında, diğer üniversitelerde var olan ihtiyaçlarında biz üniversite olarak daha güçlü bir nefes olmak istiyoruz."

İMÜ bünyesindeki Afrika Sağlık Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Orhan Alimoğlu ise Gazze'deki saldırı ve yıkıntıların arasından İstanbul'a gelerek tıp eğitimlerini tamamlayan öğrencilere hitap etmenin onurunu yaşadığını söyledi.

Alimoğlu, "Genç hekimlerin arkadaşları ve hocalarının bu güzel günü görme şansına sahip olamadıklarını kederle ifade etmek istiyorum. Binden fazla doktor, tıp öğrencisi ve sağlık çalışanı maalesef saldırılarda yaşamını yitirdi. Hekimlik bir yolculuk. İnsanlığın geçmişten geleceğe akan serüveninde bu halkanın taşıyıcısı olmak onuruyla bilimi korumak, uygulamak ve geliştirmek, böylece dünyayı daha iyi bir yer yapmaya katkı sunmakla yükümlü bir yolculuk." diye konuştu.

Hekim olma yolculuğunun cesaret işi olduğunu vurgulayan Alimoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

"İnsan bedeni ve ruhunun ürkütücü acılarıyla ve umutsuzluğuyla uğraşmak başlı başına bir cesarettir. Mesleğimiz en zor zamanda, en ağır şartlarda bile ilkelerimize bağlı kalarak çalışmayı gerektirmektedir. Tarih, bu ahlakla donanmış cesur hekimlerin hikayeleriyle doludur. Gazze saldırılarında bu yüksek ahlakla donanmış cesaretin en iç burkan felaket örneklerine hep birlikte şahitlik ettik. Son ana kadar hastalarını terk etmeyen hayatını riske atan hekimleri unutmayın."