25 Kasım 2024
  • Ankara-1°C
  • İstanbul4°C
  • Bursa2°C
  • Antalya7°C
  • İzmir5°C

UTANMAYIN MUAYENE OLUN!

Hemoroit muayene olmaya utanılan hastalıkların başında geliyor.

Utanmayın muayene olun!

09 Aralık 2012 Pazar 11:27

Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Mahmut Bekir Gürcan, “Hemoroit muayene olmaya utanılan hastalıkların başında gelir. Bu nedenle hastalar etraftan duydukları, kulaktan dolma bilgilerle kendi kendilerini tedavi etmeye çalışırlar. Ama hemoroit tedavisi yapıyorum derken, erken teşhisin hayati önem taşıdığı kötü huylu bir hastalığın tedavisinin gecikmesine sebep olunabilir” dedi.

Hemoroitin makat bölgesindeki damarların genişlemesi, yani makat bölgesinin varisi olduğunu belirten Medical Park Ordu Hastanesi Başhekimi Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Mahmut Bekir Gürcan, “Halk arasında basur olarak da adlandırılan hemoroitin ana nedeni kabızlıktır ve ayrıca kalıtımsal özellikte taşımaktadır. Hemoroitli hastaların çoğunda uzun süren kabızlık vardır ve ailede birçok hemoroit hastası olan akrabası bulunmaktadır. Hemoroit hastalığı toplumda çok yaygın görülmektedir. Kabızlık dışında uzun süre görülen ishaller de hemoroit nedeni olabilir. Daha ender olarak gebelikte, kalça içi büyük tümörlerde, Rektum (kalın bağırsağın son bölümü) kanseri, Karaciğer siroz hastalığında (portal hipertansiyona bağlı) hemoroit gelişebilir. Bazı meslek gruplarında uzun süre oturma veya ayakta kalmaya bağlı olarak da hemoroit gelişebilir” diye konuştu.

Kişilerin hemoroitten korunmak için ilk başta bağırsaklarını boşaltırken kesinlikle basınç uygulamamaya özen göstermeleri gerektiğini vurgulayan Opr. Dr. Mahmut Bekir Gürcan, “Korunma yolları arasında düzenli tuvalet alışkanlığı önemli rol oynamaktadır. Ayrıca doğru beslenmemek de kabızlığı tetikleyen en önemli faktördür. Bu nedenle beslenmenize dikkat etmeliyiz. Katı gıdalar, hazır gıdalar, katkılı yiyecekler, doğal olmayan yiyecekler, taze meyve sebze tüketmemek basurun hazırlayıcısı faktörlerdir. Daha fazla tahıl gurubu, sebze yemeği ve meyve tüketilmelidir. Sebze ve meyvelerin kabuklarının soyulmamış olmasına özen gösterin. Özellikle lifli yiyeceklerin tüketimini arttırmalısınız. Bol miktarda sıvı tüketin. Ayrıca aynı varisli damarlarda olduğu gibi fazla kilolar hemoroit oluşumunda da etkili olabilir. Bu nedenle kilonuzu kontrol altında tutmalısınız” şeklinde konuştu.

Halk arasında basur ya da mayasıl olarak bilinen hemoroitin en iyi tedavi seçeneğinin, korunma yani oluşmasının önlenmesi olduğunu söyleyen Op. Dr. Mahmut Bekir Gürcan sözlerine şöyle devam etti:

‘’Hemoroidal hastalıklar tedavi derecesine bağlı olarak değişmektedir. Cerrahi tedavi, ilaç tedavisi ve yaşam tarzı değişikliği ana tedavi yöntemleridir. Hemoroit tedavisi planlanmasında hemoroitin tipi (iç veya dış), hemoroitin evresi ve hastada yaşattığı şikayetlerin şiddeti göz önüne alınır. Hemoroitin ilk aşamasında, hastalığın kesin tanısının konulması ve evresinin belirlenmesi gerekmektedir. Bu belirtilerin altında yatan kanser, kronik kolit hastalıkları (Crohn, ülseratif kolit vb.) gibi daha önemli bir patolojinin atlanmaması ya da ekarte edilebilmesi için mutlaka öncelikle endoskopik tetkiklerin yapılması gerekir.

Birinci ve ikinci derece hemoroitlerde, uygun diyet (meyve, sebze, lifli gıdalar ve bol su içmek), dışkı yumuşatıcı ilaçlar, ılık su oturma banyosu ve istirahat ile tıbbi tedavi genellikle yeterli olmaktadır. Eğer kanama devam ederse lastik bantla bağlama, sklerozan ilaç injeksiyonu (iğne ile kurutma), halk arasında lazer olarak bilinen infrared ışık koagülasyonu gibi cerrahi dışı girişimler uygulanabilir. Başka sebeplerde araştırılıp ayrıca tedavi edilmelidir. Cerrahiye yani ameliyata gerek yoktur.

Üçüncü derece hemoroitlerde; duruma göre önce tıbbi ve konservatif yöntemlerle başlanır; çok az vakada cerrahi tedavi gerekir. Dördüncü derece hemoroit, bu hastalarda tıbbi tedaviden klinik belirtilerde rahatlama olur ancak çoğunda cerrahi tedavi gerekir. Ancak cerrahiye engel varsa, öncelikle diyet ayarlanır, dışkılama alışkanlığı düzenlenir, dışkı yumuşatıcıları, sıcak su oturma banyoları, bölgesel ağrı kesici kremler ile konservatif tıbbi yöntemlere devam edilir. Hekime düşen görev, gerektiğinde posalı diyet ile desteklenerek hastalara defekasyon disiplininin öğretilmesi ve yanlış alışkanlıklardan arındırılmasıdır.

Cerrahi tedavide; klasik cerrahi yöntemler halen uygulanmakla birlikte yeni yöntemlerde kullanılmaktadır. Longo hemoroidopeksi (zımba tekniği), son on yılda güvenilirliği, operasyon sonrası ağrısız olması ve birkaç gün sonra normal hayata dönebilme avantajları nedeniyle öne çıkmıştır. Hastanemizde de uygulanmakta olan bu yöntemi hastalarımıza öneriyorum. Hemoroit tedavi edilmeğinde beraberinde birçok sorunu da getiren önemli bir hastalıktır. Bu nedenle doktora müracaat edilmekte geç kalınmamalıdır.”

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
SON DAKİKA