22 Kasım 2024
  • Ankara13°C
  • İstanbul15°C
  • Bursa19°C
  • Antalya18°C
  • İzmir20°C

TÜRKİYE, SEZARYEN DOĞUMDA DÜNYA ÜÇÜNCÜSÜ!

Türkiye, sezaryen doğumda dünyada 3'üncü sırada yer alıyor. Yapılan araştırmalara göre ülkemizde doğumların yüzde 52'si sezaryen ile yapılıyor.

Türkiye, sezaryen doğumda dünya üçüncüsü!

15 Ağustos 2015 Cumartesi 15:49

Zehra Evcil

Uzmanlar, önlem alınmadığı takdirde yüzde 15 olması gereken sezaryen doğum oranının yüzde 80'lere çıkabileceğini vurguluyor. Hekimlerin yaptığı ameliyat ve baktığı hasta sayısı kadar ücret alması da sezaryen doğum sayısını artırıyor.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), gerçekleştirilecek sezaryen operasyonlarının yüzde 15 oranında kalması gerektiğini söylüyor. Belirlenen bu oranın altına düşülmesi ya da üstüne çıkılması, hem anne adayları için hem de bebekler için tehlike oluşturabiliyor. Uzmanlar, yüzde 15 oranının Türkiye açısından oldukça zor olduğundan yakınarak, en azından ortalamanın yüzde  30'a  düşürülmesi gerektiğine  dikkat çekiyor. Zira Türkiye'de sezaryen doğum oranı yüzde 52. Sağlık Bakanlığı'nın bu konuda caydırıcı hiçbir teşvikte bulunmadığı ve acilen bu yönde çalışmaların başlatılması gerektiği ifade ediliyor. Türkiye Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) Başkanı  Prof. Dr. Cansun Demir, önlem alınmazsa sezaryen ile doğumların yüzde 80'e çıkacağına dikkat çekiyor. Prof. Demir, “Doktor sezaryeni tercih edince anne adayları da tercih etmek zorunda kalıyor. Türkiye'de normal doğuma teşvik için hazırlık kursları hiçbir yerde yok. Doğum için yeterli anestezi düzeyi bulunmuyor. Tüm olumsuz şartlar bir araya geldiğinde ciddi anlamda sezaryen doğumlarında artış görülüyor.” diyor.

GEÇEN YIL HER İKİ DOĞUMDAN BİRİ SEZARYEN OLDU

Sağlık Bakanlığı verilerine göre 2014 yılında 81 ilde, 1 milyon 326 bin 130 doğum gerçekleşti. Her iki bebekten biri sezaryen ile dünyaya geldi. Türkiye'de aşılan yüzde 15 sezaryen doğum sınırına karşın Afrika yüzde 3-4 ile en düşük orana sahip. Amerika'da  yüzde 30, Hollanda, Belçika, Norveç ve Finlandiya'da yüzde 13 ile 16 arasında. Fransa'da yüzde 20, Almanya'da ise sezaryen doğum oranı yüzde 30.

Prof. Cansun Demir, Türkiye'de artan sezaryeni önlemek için ağrısız normal doğumu (epidural doğum) bile devletin kendi bütçesinden karşılamadığını aktardı. Sağlık Bakanlığı'nın uyguladığı ‘Sağlıkta Dönüşüm' programları altında uygulamalarda hiçbir şeyin yapılmadığını söyleyen Prof. Demir, doktorların tabi olduğu performans sisteminin değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Prof. Demir, “Bir hekim  günde en fazla iki tane normal doğum gerçekleştirebilecekken, performans sistemiyle bazen günde on tane sezaryen yapabiliyor. Çünkü hekimler yaptığı ameliyat ve baktığı hasta sayısı kadar ücret alıyor. Sezaryen sayısı bu nedenle gittikçe artıyor. Doktor sezaryeni tercih edince anne adayları da tercih etmek zorunda kalıyor.” şeklinde konuştu.

Fatih Üniversitesi Hastanesi Kadın Doğum Uzmanı Dr. Melek Uzun da, normal doğumda problem çıktığında sorunun hekime faturalandırıldığını söylüyor. Bu konuda kalifiye yardımcı personelin az olduğunu kaydeden Uzun, “Sonradan yetişmiş olan ebeler daha çok özel hastanelere yönlendirilmeli. Ancak devlet hastanelerinde çalışacak ebeler bile zor bulunuyor. Bunlar sezaryen ihtimalini artırıyor. Normal  doğum ile sezaryen arasında ücret olarak çok az fark var. Doktorlar risk almamak adına tercih ediyor. Bu bir sağlık politikası haline geldi.” diyor.

ZORUNLULUK OLMADAN YAPILAN SEZARYEN, HAK İHLALİ

Sezaryenin tıbbî ameliyat olduğunu belirten  Hasta Hakları Aktivistleri Derneği Başkanı Avukat Orhan Demir ise sezaryenin ülkemizde alternatif doğum yöntemi gibi algılandığını ifade ediyor. Tıbbî müdahale zorunluluğu bulunmayan hastalara sezaryen yapılmaması gerektiğini dile getiren Demir, “Zorunluluk olmadan tıbbî müdahale kadınların doğurganlık hakkının elinden alınması demek. Ayrıca sezaryen ile yapılan doğumlarda 3'üncü çocuk sonrası doğumlar riskli görülüyor. Yapılan ameliyatların tıbbî zorunlulukla yapılıp yapılmadığı hiçbir şekilde denetlenmiyor. Sezaryen ile dünyaya gelen bebeklerin bağışıklık sisteminin zayıf olduğu bilimsel olarak biliniyor. Dolayısıyla sağlık açısından, doğurganlık açısından ve ekonomik açıdan da insan hakları ihlal ediliyor.” diye konuşuyor.

Sezaryen doğumların bağımsız kuruluşlar tarafından denetlenmesi gerektiğine dikkat çeken Demir, şunları söylüyor: “Özel hastaneler başta olmak üzere tüm hastaneler denetlenmeli. Sezaryen ile doğum yapan annelerin hastanede kalma süreleri uzuyor. Doğum sonrasında da sürekli kontrole gidip gelmek gerekiyor. Yapılan işlemlerin hepsi ücrete tabi. Sezaryen ücretlerinin en düşüğü 800 TL. Bunun 400 TL'sini devlet ödüyor. Ama ülkemizde özel hastanelerin konumları ve operasyonu gerçekleştirecek hekimin kariyeri bahane edilerek ücret 2 bin 500 TL'ye kadar çıkıyor. Bunlar sezaryen adı altında komplodur.”

Sezaryen doğumu önlemek için:

Normal doğum ve sezaryen ile ilgili anne adaylarına eğitim verilmeli.

Sancısız doğum teşvik edilmeli.

Klinik hizmetleri koşulları iyileştirilmeli.

İdari ve devamlı sürecek olan politikalar yürütülmeli.

Ebelik güçlendirilmeli, onlara yeni yetki ve haklar verilmeli.

Devamlı sezaryen yapan hastane ve doktorlar takip edilmeli.

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
SON DAKİKA