29 Kasım 2024
  • Ankara-2°C
  • İstanbul7°C
  • Bursa5°C
  • Antalya10°C
  • İzmir9°C

TÜM ECZACI İŞVERENLER SENDİKASI BASIN TOPLANTISI METNİ

Değerli Basın Mensupları, Bildiğiniz gibi bu ülkenin 23 bin eczacısı 2005 Şubat ayından beri büyük bir fedakarlıkla SSK, Bağ-kur, emekli, yeşil kart ve memur reçetelerini karşılamaya çalışmaktadır. Sağlıkta dönüşüm projesi kapsamında sosyal güvenlik kurum

Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Basın Toplantısı Metni

03 Aralık 2007 11:41

Değerli Basın Mensupları, Bildiğiniz gibi bu ülkenin 23 bin eczacısı 2005 Şubat ayından beri büyük bir fedakarlıkla SSK, Bağ-kur, emekli, yeşil kart ve memur reçetelerini karşılamaya çalışmaktadır. Sağlıkta dönüşüm projesi kapsamında sosyal güvenlik kurumlarının tek çatı altında toplanmaya çalışılmasının neredeyse 3. yılı dolarken, eczacıların üzerindeki ağır yük kaldırılmamış, aksine her geçen gün yeni yükler yüklenmiştir. Bunları şöyle sıralayabiliriz;

Düzgün çalışmayan provizyon sistemi


Bizler eczanelerimizde 24 saat hizmet vermekteyiz. Bir türlü düzgün çalışmayan bir sistemle hastalarımızın reçetelerini karşılayıp, ilaçlarını vermeye çalışıyoruz.

Defalarca yetkililere iletmemize rağmen sistemde en ufak bir iyileşme olmadığı gibi şikâyetlerimize karşı:”Sistem yoğunluktan çalışmıyor” yanıtını alıyoruz.

Yetkililere soruyoruz: Peki, bu sistemi hazırlayanlar, sistemi 23 bin eczane ve 70 milyon nüfusa göre niçin hazırlamadılar?

Özellikle, SSK sistemindeki arıza veya yoğunluk emekli, bağkur, yeşilkart ve memur reçetelerini de girmemizi engellemekte, hele ki gece nöbetlerimiz adeta işkenceye dönüşmektedir.

Gündüz eczanelerimize gelen hastalarımızı az, çok tanıdığımız için reçetelerini alıp, ilaçlarını vermeye çalışıyoruz. Ama gece nöbetlerimizde bulunduğumuz şehrin her yerinden hastalar gelmektedir. Bu yüzden hastalara ilaç verirken ciddi sıkıntı yaşıyoruz.

Emekli, Bağ-kur ve memurların, sağlık karneleri olduğu için ve karnelerde otokopili olduğu için karnedeki önceki reçete sayfalarına bakarak bir nebze de olsa hastanın bitmemiş ilaçlarını kontrol edebiliyoruz. Ama SSK’lı hastalarımızın çoğunun karneleri bitmiş durumda, doktorlar karnede yazılacak sayfa olmadığı için reçete kâğıtlarına ilaçları yazmak zorunda kalıyorlar. O yüzden SSK’lı hastalarımızın ilaçlarını otokopili karne sayfalarından kontrol de edemiyoruz. Avrupalı meslektaşlarımız gibi ek nöbet bedeli alamadığımız gibi, üstüne üstlük ödenip, ödenmeyeceğini bile bilmediğimiz bir şekilde reçete karşılayarak ve ödenmeme RİSKİNİ DE GÖZE ALARAK Nöbet hizmeti vermek zorunda bırakılıyoruz

Bu yüzden bir an önce “akıllı sağlık kartı” uygulamasına başlanmasını veya başlanamıyorsa bu hastalarımıza otokopili yeni karneler verilmesini istiyoruz.

Provizyon işkencesi sadece gece nöbetlerinde yaşanmıyor elbette, ay sonlarında 23 bin eczane fatura kesmek durumunda, ama maalesef sistem kilitleniyor ve yine eczacının elini kolunu bağlıyor.


Bizler bu üç kurumun provizyon sistemiyle boğuşurken aldığımız bir habere göre 1 Ocak 2008 de Konsolide Bütçeye tabi kurumların çalışanları yani memur ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerin reçete kontrollerinin ve bedellerinin ödenmesinin de SGK ya bağlanacaktır.


Konsolide bütçeden ödenek yokluğu yüzünden zaten fatura bedellerini alamayan biz eczacılar soruyoruz: 2007 Aralık ayı reçete bedellerimizi nereye fatura edeceğiz ve ne zaman ödenecek? Şu ana kadar ödenmeyen fatura bedellerimizi ne zaman alacağız?

Özellikle son bir haftadır SSK provizyon sisteminin hemen hemen hiç çalışmaması yüzünden çok sıkıntı çektik. Zaten çalışmayan bir sistem varken SGK bünyesine alınan Konsolide bütçe reçetelerine nasıl provizyon alacağız?

Biz eczacılar, sık sık yaşadığımız bu provizyon işkencesinden bıktık, sistemin çalışması için eczanelerimizde oluşan kuyrukta bekleyen hastalarımız da bıktı. Hastanelerdeki kuyrukları azalttık, hastaların ilaca ulaşmasını sağladık diyerek pembe tablo çizenlere sesleniyoruz! SSK bilgi işleminin eski sitemi kullanmaya devam etmek için ayak diretmesi yüzünden hastane kuyrukları eczanelerimizde yaşanıyor, sistem çalışmadığı için vatandaşın ilaca ulaşması ayrı bir çile, bu yüzden 3 yıldır bir türlü düzelmeyen bu sistem aksaklıklarının ivedilikle çözülmesini istiyoruz.

Bizler 23 bin eczane eczacısı, bu ülkenin vatandaşlarına hizmet vermek istiyoruz, rahat hizmet vereceğimiz günleri görmek istiyoruz.

Eczacılara sahtecilik yaftası yapıştırılmak isteniyor


Değerli Basın Mensupları;

Bildiğiniz gibi gündemde sahte kutulu ilaçlar ve sahte ilaçlar bulunmaktadır.

Halk sağlığı üzerinden sahtecilik yapılması planlı bir cinayetten farklı değildir. Çünkü marka olan ürünlerin(pantolon, çanta, vs) sahtesi insan sağlığını etkilemez ancak ilacın sahtesi ölümlere yol açabilir.

Bugünlerde kamuoyunun gündeminde olan sahte kutulu ilaçlarla ilgili olarak da; edindiğimiz bilgiler doğrultusunda bu kutuların içindeki ilaçlar orijinal ya da miyadı dolmuş ilaçlardır. Ancak kutuları sahtedir. Depolara nasıl girdiğini çözemediğimiz bu ilaçları; sahte olduğunu bilmeden, ecza deposundan faturasıyla eczanesine alan eczacılarımıza hem sahtecilik yaftası yapıştırılmakta, hem de kalpazanlar ve dolandırıcılar sınıfına sokularak haklarında soruşturma açılmaktadır. Kurumlarla da anlaşması feshedilen eczacıların batmaya mahkûm edilmesi bir yana hastalarının gözünde de “sahte ilaç satıcısı” olarak, itibarını kaybetmektedir. En son yapılan operasyonda yakalanan sanıkların büyük bir çoğunluğunun eczacı olmayan ancak ilaç toplayıp satan kişiler olması, bu işi asıl organize edenlerin eczacılık camiasından olmamasına kamuoyunun dikkatini çekmek istiyoruz.

Sahibi eczacı olmayan (muvazaalı) eczanelerin şirket eczanelerine dönüştürülmek istendiği bu günlerde, şirket eczanelerine karşı çıkmamızdaki haklılığımız bir kez daha ortaya çıkmaktadır. İnsan sağlığını düşünmeyen, ilacı sadece kar amacıyla satmak isteyenlere yasal olarak izin verilmesinin getireceği olumsuzlukları düşünmek bile istemiyoruz.

Bizler; eczacılar olarak ilaçlarımızı Sağlık Bakanlığınca ruhsat verilen ve denetlenen ecza depolarından alıyoruz. Ve bu ilaçları hastalarımıza, bilgi ve birikimimizi katıp veriyoruz.

Yetkililere soruyoruz:

Eğer ilaç sahte kutulu ise, bu ilaçlar depolarda ne arıyor?

SSK eczanelerine ihaleyle satılan ancak miyadları dolmasına yakın geri alınan ilaçlar nerede?

Her ay çeşitli illerde eczane soygunları oluyor, bu soygunlarda çalınan ilaçlar nerede?

İlaç firmalarının stokları ve satışları nasıl ve ne şekilde kontrol ediliyor?

Eğer ilaç sahte ise, 984 sayılı kanuna göre bunları kontrol etmek görevi depolara ve firmalara ait olmasına rağmen, niçin bu kontroller yapılmıyor?

Sahte ilacı ayırt etmek bizim uzmanlık alanımız değildir. Zira mahkeme zabıtlarında kriminologların bile “eczacı bunu ayırt edemez” diye rapor verdiği sahte ilaç kutularını eczacıların ayırt etmesi nasıl beklenebilir? Ama üzülerek görüyoruz ki bu güzel mesleğe sahtecilik yaftası yapıştırmak isteyenler var. Tabi ki ahlaksızın mesleği olmaz ve bu mesleği de kötüye kullanmak isteyenler her meslekte olduğu gibi olabilir. Ancak ecza deposundan aldığı tek bir kutu ilacın küpürü için mesleki itibarı zedelenmiş, maddi ve manevi zarara uğramış meslektaşlarımıza haksızlık yapılmasını istemiyor, bu olayların gerçek sorumlularının ortaya çıkmasını istiyoruz.

Bu yüzden; ilaçların eczanelerimize gelinceye kadar güçlü bir denetim ve kontrolden geçmesini ve İlaç Takip Sistemine geçinceye kadar önlem alınmasını istiyoruz.

Çok ilginçtir ki bunca polis operasyonuna, mahkemelere rağmen ne ilaç firmalarınca ne de Bakanlıkça ortaya çıkan sahte ilaçlarla ilgili eczanelerimizi uyaran “şu ilacın sahtesi yakalanmıştır. Seri numarasına dikkat ediniz” şeklinde bir uyarı bu güne kadar yapılmamıştır. Özellikle mağdur konumundaki ilaç firmalarının bu konuda ne herhangi bir bildirimi, ne de duyurusu nedense hiç olmamıştır. Sahte kutulu ilacın varlığının tespiti durumunda tüm eczacı kamuoyu ilgili firma ve bakanlıkça mutlaka uyarılmalıdır. İlaç firmalarının bu konuda sessiz kalmalarına, ilaçları ile ilgili eczacı kamuoyuyla bilgi paylaşımı yapmamalarına bir anlam veremiyoruz.

Ayrıca, bu konuda bundan sonra bir mağduriyet yaşamamak için eczanelerimize gelen ilaçların hangi depodan geldiğinin işaretini ilaçlarımızın üstünde görmek istiyoruz. Eğer depolardan gelen ilaçlarda, depoların isimleri veya işaretleri bulunursa sağlıklı bir sonuç alınacağı inancındayız. Bu şekilde suçlu ve suçsuz olanlar çok net şekilde birbirinden ayrılacak bu ilaçları piyasaya süren gerçek suçlulara ulaşmak kolaylaşacaktır.

İlaçta reklâm konusunda çok rahatsız ve endişeliyiz.

Değerli Basın Mensupları,

Bildiğiniz gibi son günlerde ilaçta reklâm konusu gündemde.Biz eczacılar olarak bu konudan son derece rahatsız ve endişeliyiz, ayrıca reklâmlarla pompalanacak ilaç satışlarının devletimize daha fazla mali yük getireceğinden eminiz.

Halkımız ilaç konusunda yeterli bilince sahip değildir. Geçim şartları, gelirleri ortadadır. Reklâmı yapılacak ilaçlar elbette geçen sene yaşadığımız gibi devletin ödeme kapsamından çıkacaktır. Bunların öncelikle ağrı kesici ve vitaminler olacağını biliyoruz. Ağrı kesici ilaçlara sosyal güvenlik kurumları aracılığıyla ulaşmak; gelir seviyesi düşük insanlarımızın tek lüksüdür. Vitaminler, koruyucu tedavide ve çocuklarımızın gelişiminde çok önemlidir.

Önemle vurgulamak istiyorum; hiçbir ilaç BASİT değildir.

İlaçların kullanılmasının özendirilmesi, önemli sağlık sorunlarına yol açacaktır.

Bütün ilaçların, hatta en basit görüneninin bile yan etkisi bulunmaktadır.

Zaten: ‘Yan etkileri olmayan madde ilaç değildir’

En basit sayılan bir ağrı kesicinin bile prospektüsünü okuyun ne demek istediğimizi çok iyi anlayacaksınız.

İlaç eczaneden ve eczacıya danışılarak alınır. Devletimiz, ilaç pazarı için yıllardır ağzı sulanan reklam kapitallerinin oyununa gelmemeli, vatandaşının sağlığını tehlikeye atacak bu uygulamayı yürürlüğe koymaktan vazgeçmelidir.


Tahsilatı eczacılara yaptırılan MUAYENE ÜCRETLERİ ve sık sık değişen rapor formatları


Değerli Basın Mensupları,

Daha önce de dile getirdiğimiz gibi sosyal güvenlik kurumlarından maaş alan kişilerin muayene ücretleri maaştan, maaş almayanlarınki ise eczaneler üzerinden alınmaktadır.

Yıl başında yürürlüğe girecek uygulamaya baktığımızda ise muayene ücreti 2 ytl olacaktır. Buna göre SGK ya bağlanacak memurlar da artık 2 ytl muayene ücreti ödeyeceklerdir.

Kamuoyuna muayene ücreti alınmıyor diye açıklamalar yapılırken, Biz eczacılara emri vaki yapılarak, muayene ücreti tahsildarlığı yaptırılmıştır.

Eczanelerimizde bu kadar sıkıntı ile baş etmeye çalışırken birde hastalardan muayene ücreti tahsil etmeye çalışmaktayız.

Eczanelerde yaşadığımız sıkıntılar bununla da sınırlı değildir.7 kez değişen rapor uygulamaları ile doktorlar, hastaneler nasıl rapor vereceklerini şaşırdılar.

Çünkü SGK ya, hastanelerden çıkan raporları bir türlü beğendiremiyoruz.

Bu yüzden isteğimiz şudur: SGK istenilen formatta çıkarılmayan raporlar için o raporu çıkaran hastaneyi sorumlu tutsun, çıkarılmış raporlarla ilgili olarak hasta ve eczacıları cezalandırmaktan vazgeçsin.

Değerli Basın Mensupları,

Gördüğünüz gibi ilaç ve eczacılık alanında yaşanan tüm sıkıntılar eczacının sırtına yüklenmektedir. Bu durum kabul edilir bir durum değildir. Eczacılar olarak gerek manevi gerekse maddi olarak bu yükü kaldıramaz durumdayız. Eczacılarımız artık kar etmek için değil, kepenk indirmemek için çalışmaktadır. Eczanelerimizdeki stres ve baskı artık dayanılmaz boyuta ulaşmıştır. Eczanelerimizin kapanmaması, eczacılarımızın sağlıklarını yitirmemesi için derhal önlem alınmalıdır.

Saygılarımla...

Yorumlar
SON DAKİKA