23 Kasım 2024
  • Ankara10°C
  • İstanbul17°C
  • Bursa22°C
  • Antalya15°C
  • İzmir19°C

SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENE SAĞLIK ÖZRÜ ATAMASI GELİYOR

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, medya temsilcileriyle buluşmasında açıklamalarda bulundu

Sözleşmeli öğretmene sağlık özrü ataması geliyor

20 Temmuz 2018 Cuma 15:10

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, medya temsilcileriyle buluşmasında açıklamalarda bulundu.

Selçuk, sözleşmeli öğretmenlere sağlık özrü atamasının getirileceğini söyledi.

Selçuk, öğretmenlere performans sistemi uygulamasını da hayata geçirmeyeceklerini belirtmişti.

Oyunun ortasında kural değişmeyecek

PERFORMANS SİSTEMİNİ UYGULAMAYACAĞIZ

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, "Öğretmen performans sistemini uygulamayacağız" açıklamasında bulundu. Ayrıca sözleşmeli öğretmene sağlık özrü ataması geleceğini de belirtti.

Bakan Selçuk sistem değişecek mi sorusuna, "Açık denizde giden bir gemimiz var. Limana çekip onarma ihtimaline sahip değiliz. Gemi yürürken bir tadilat içinde olacağız" cevabını verdi.

Selçuk, "Öğretmen performans sistemini uygulamayacağız" açıklamasını da yaparken sözleşmeli öğretmene sağlık özrü ataması geleceğini de belirtti.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, liselere geçiş sistemine ilişkin, "Önümüzdeki yıl sınavın çocukları huzursuz eden bölümleriyle ilgili önlem alacağız. Çok daha dingin bir sınav dönemi geçecek" dedi.

Selçuk, Ankara Palas'ta medyanın Ankara temsilcileri ve eğitim muhabirlerinin katıldığı basın toplantısında açıklamalarda bulundu, eğitim gündemine ilişkin soruları yanıtladı.

Makro eğitim politikaları üzerine bir soru üzerine Selçuk, en geç iki ay içinde yaklaşık 3 yıllık bir program açıklayacaklarını ifade ederek, "Aslında bu 2040'ların dünyası için bir hazırlık" değerlendirmesini yaptı.

Yahya Kemal'in "imtidad" sözü ile yenilenerek dönüşmekten bahsettiğini ifade eden Selçuk, "Bu inovasyonu da aşan bir kelimedir. Bizim yenilerek dönüşmek için 'gemiyi kenara çekip sıfırdan yapıyoruz, her şeyi değiştiriyoruz, reform yapacağız' öyle bir şeyimiz yok. Bunlar işlevsel değil. Tüm süreçlerin eş zamanlı olarak yeniden yapılanması ve belli süre içerisinde mümkün olduğu kadar kimseyi rahatsız etmeden bir noktaya gelmek maksadındayız. O yüzden 'şunu toptan değiştiriyoruz, bunu getiriyoruz' bu bizim dilimiz değil. Bu bizim muhakkak surette yenilenerek dönüşümü gerçekleştireceğimiz ama bunu yaparken de kırıp dökerek ani değişiklikler ve virajlarla yapmayacağımız bir şey." değerlendirmesini yaptı.

Öğrencilerin sosyal medya kullanımı konusundaki düşünceleri sorulan Selçuk, bunun aslında eğitim gibi evrensel bir sorun olduğunu söyledi. Eğitimin insani bütünlük anlamında bakıldığında akıl, duygu ve fizik merkezinde çalıştığını belirten Selçuk, "Bizim eğitim sistemimiz tümüyle akıl ya da bilişsel alan dediğimiz kısma hitap ediyor. Yani talim var, terbiye yok, duygu ve şahsiyet gelişimi konusunda bir eksiğimiz var. Dünya bu bütünleşik insan konusunda çok mi iyi? Bence iyi değil ve dünyanın gittiği yere gitmek istemiyorum. Çünkü başka parametreler insanın aleyhine işleyen bir dünyayı da beraberinde getiriyor. Sosyal medya konusunu basit bir internet ulaşımı meselesi olarak görmüyoruz. Bunun bir davranış alışkanlığı, terbiye meselesi bunun bir aile meselesi olduğunu görüyoruz. Bizim okul merkezli bir yaklaşıma sahip olmamız sosyal medyayı da nasıl kontrol edeceğimizin ipuçlarını verebilir." diye konuştu.

"O ZAMAN SINAVIN BASKISI AZALACAK"

Bir ülkenin sınav merkezli bir eğitime sahipse matematiğin işlem temelli, sınav merkezli olmayan bir eğitimde ise matematiğin anlam temelli yapılacağına işaret eden Selçuk, "Çocuklarımızın anlam temelli bir matematik öğreniminin önündeki engel zaten eğitim sisteminin kendisi. Yani sınav temelli bir sistem. Eğer biz zaman içerisinde sınav temelli bir sistemin ateşini düşürüp ve gerçekten insanların bulundukları bölgelerde tabii bir akışla eğitim almasına fırsat veren bir yapıyı götürebilirsek o zaman sınavın baskısı azalacak ve biz bu süreçte öğretim programlarındaki sınav temelli ağırlığı ve baskıyı azaltıp çocuğun üç senede gördüğü matematiği belki altı senede vereceğiz." dedi.

"Türkiye'den neden dünya ölçeğinde bilim adamı, mucit, bir şair çıkmıyor? Ekibinizle birlikte uygulayacağınız model bize ne zaman bunları getirecek?" sorusu yöneltilen Selçuk, bunun temel nedeninin bugünkü eğitim sistemiyle doğrudan bağlantıya sahip olmadığını ifade etti.

"Türkiye WhatsApp çıkaramaz, Türkiye'deki eğitim sisteminden böyle bir şey çıkmaz" şeklinde eleştirilerin bulunduğunu dile getiren Selçuk, şöyle devam etti:

"İngiltere de Almanya da Fransa da çıkaramaz. Bunun bir ekosistemi var, bunun sermaye üretim sistemi vardır, çok katmanlı teşvik modelleri var. Yani bir ekosistemin içinde ortaya çıkar bu tür şeyler. Türkiye için bu tür bir şey oluşturabilmek bir ekosistem oluşturmakla ilgili. Müfredatı değiştirerek bunu oluşturamayız. Toplam bir kalite üzerinden bir yere doğru gitmeliyiz. Bunun için eğitim engel değil, açımlayıcı olmalı. Eğitim sisteminde bunun altyapısını kurarsak zaten belli süre sonra pıtır pıtır açacaklar ve çocuklar böyle bir uluslararası uzmanlar olabilmenin altyapısını kurmuş olacaklar. Çünkü ekosistem ona göre düzenlenmiş olacak. Sınav temelli eğitim sistemimiz olsun bu tür uluslararası insanlarımız çıksın diyorsak böyle bir şey mümkün değil."

Zaman içerisinde çocuğu tanıma fırsatının bulunması, iyi bir rehberlik ortaya konulması, bu rehberliğe ailenin katılması halinde ve çocuğun "Ben şimdiye kadar böyle düşünüyordum ama fikrimi değiştirdim bundan sonra bu sene şu tarafa geçmek istiyorum." demesi halinde bu imkana sahip olacağını belirten Selçuk, "Bunu yapabiliriz. Bütün mesele, sınavın baskısı konusunda Türkiye'de oluşan örgütlü yapıyı kırmak ve bunun devamını getirebilmek" dedi.

"KİTLESEL OLARAK ÖĞRETİM YAPILAN ÜLKELER, KİTLESEL OLARAK YOK OLURLAR"

Bakan Selçuk, başka bir soruyu yanıtlarken yabancı dil öğretimi ile ilgili aynı metodolojiyi ülkenin tamamı için kullanmak gibi Türkiye'nin kitlesel bir yaklaşımının bulunduğunu belirterek, "Kitlesel olarak öğretim yapılan ülkeler, kitlesel olarak yok olurlar." dedi.

Bölgesel konuları da dikkate alarak nokta atışı yapılması gerektiğini, belki pilot ve laboratuvar okulları yapılabileceğini belirten Selçuk, bunun projelerinin ellerinde hazır olduğunu ancak "niye açılmadı" denilmesin diye belki ifadesi kullandığını belirterek, "Bütün bunlarla bizim bu yapıyı çeşitlendirmemiz lazım. Endemik ögelerimizi biraz büyütmemiz lazım. Bunlar olduğunda inanın birkaç sene içinde yeni yetişen çocuklarınızın İngilizce ile ilgili nasıl mesafe aldığını, matematikle ilgili bir değişime doğru gidildiğini fark edeceksiniz. Belki 4-5 sene içinde PISA'da niye yükseldiğimizi çok net olarak göreceksiniz. Bütün bunlarla ilgili yapılması gereken şeyler bizim ekibimiz tarafından net görünüyor. Bilinmeyen ve yeniden icat edilmesi gereken bir şey yok." diye konuştu.

Sınavın yöntemsel ağırlığı ile ilgilenmediğini, sınavın çocuğun hayatını nasıl etkilediğine, aileyi nasıl huzursuz ettiğine baktığını dile getiren Selçuk, liseye geçiş sistemine ilişkin de, "Her şekilde biz önümüzdeki sene bu sınavın çocukları huzursuz eden kısımlarını, bölümlerini bunlarla ilgili her türlü önlemi alacağız ve çok daha sakin, dingin bir sınav dönemi geçecek. Fakat siz derseniz ki bundan sonraki sistem bu sene başlıyor mu? Böyle bir şey mümkün değil" dedi.

Eğitim sisteminin yapısal dönüşüme ihtiyacının bulunduğunu yineleyen Selçuk, şunları kaydetti:

"Nasıl orta gelir tuzağı varsa Türkiye'nin orta eğitim tuzağı var. O sebeple biraz zaman gerekiyor. Sadece biz doğru işi iyi yapabiliyor muyuz? Eğer ilk düğmeyi sağlıklı iliklersek bunun yolu evrensel anlamda açık. Ne yapılması gerektiği belli. Sınav öncelikle huzursuz etmeyecek. Çocuk herhangi bir şekilde bir sınava başlamışsa onunla mezun olacak. Daha sonraki dönemde de alttan itibaren o sınavın niye gereksiz olduğu ve sınavın çok kısmi bir işlev olarak sistemde yerini bırakacağı ve sınavın daha çok ülkenin fotoğrafını çekmek için kullanılan birşey olacağı döneme geliyoruz. Bunu yaptığımızda siz önümüzdeki sene diyelim LGS yerleştirmeleri ile ilgili bu sene bazı kurgular var. Birkaç ay önce bunlar kurulmuş bir kılavuz çıkarılmış ve biz buna uymak durumundayız şu anda. Benim tercih ettiğim birşey mi? Çok net olarak hayır. Ama bu 'ne yapalım önceki dönemde yapmışlar' demek değil. Burada bir devamlılık esas ve biz bunu göğüsleriz ve ne gerekiyorsa yaparız. Zaten şu sıra çalışıyoruz, çıkabilecek olası sorunların mümkün olduğunca azaltılması konusunda çok ciddi tedbirlerimiz var. Bunu zaten yapacağız ama bir sonraki seneye bu çocukların bu sınavdan çok daha az zarar görmeleri ve çok daha yumuşak bir geçişle ama birkaç sene içerisinde de bu sınavın ağırlığının hafiflediği bir dönemi göreceğiz."

'ADALETİ ŞİAR EDİNECEĞİZ'

Hiçbir öğrencimiz, hiçbir velimiz sürprizle karşılaşmayacak. Oyunun ortasında kural değiştirmeyeceğiz. Elbette hatamız olarak ama ilke olarak böyle bir yaklaşımımız olduğunu söyleyebilirim. Adaleti şiar edineceğiz.

Elimizde Milli Eğitim Bakanlığı'nın sınavlarının datası var, bunlar inanılmaz derece politika dökümanı yapılabilecek bir içerik. Bunlarla uluslararası bir politika hazırlayabiliriz. Biz sürekli yenilikler, reformlar getirmek istemiyoruz. Biraz zaman alacak yapacağımız işler.

Uzlaşma önemli, herkesi dinleyeceğiz. Biz eğitimi belirli bir alanda kapalı bir kurum olarak görmüyoruz. Aydınlığı her yere taşımak istiyoruz. Çocuk neredeyse biz oradayız. Çocuklar günde ortalama 4 saat internette, sosyal medyada geçiriyor. Biz de bunu takip edeceğiz, yasaklamaktan bahsetmiyorum.

'2 AY İÇİNDE AÇIKLAYACAĞIZ'

Sosyal medyayı takip eden çok iyi bir ekip kurduk, oradan politika üretecek çok iyi bir veri elde edebiliriz. 2 ay içinde 3 yıllık program açıklayacağız. Bize biraz zaman verin.

Robotik'in bu kadar ilerlediği bir dönemde biz bir soru sormak zorundayız. Hangi işi bizim çocuklarımız yapacak? Robotların yapamadığı iş neyse bizim çocuklarımız onu yapacak. Biz ya gemimizi inşa ederiz ya da sel de sürükleniriz. Mesele teknik değil kültür meselesi... Bizim dünyamızın ne olduğunu sizinle çok net paylaşacağız.

3 YILLIK PLAN...

Aslında bizim 3 yıllık dediğimiz yapı bu toplumun aceleciyle ilgili bir takvim politikası ortaya koymakla ilgili. Bu böyle bir şey yoksa bizim çocuklarımız ilk okula başlayan çocuklarımız 2040 yılında iş hayatına başlayacak. Bu aslında 2040'ların dünyası için bir hazırlık.

YENİ ÖĞRETMEN ATAMASI ŞUAN YOK

Bakan Selçuk, yeni öğretmen ataması olup olmayacağına ilişkin bir soruyu, "Siyaset mümkün ve makul olanın dengesini kurmak. Bizim şu anda deklare ettiğimiz rakam neyse odur. Ama bunun dışında bir imkan olup olmayacağı bu benim şahsi olarak tasarrufumda olan bir durum da değil. Bu konuyla ilgili beklentilerin farkındayım. Bunu elbette ilgili makama arzediyorum, arzedeceğim. Eğer bir imkan doğarsa yani mümkün olursa makul bir seviyede herhangi bir çalışma yapılabilir. Ama şu anda çok net söylüyorum böyle bir şey yok" şeklinde yanıtladı.

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
SON DAKİKA