29 Kasım 2024
  • Ankara1°C
  • İstanbul7°C
  • Bursa5°C
  • Antalya11°C
  • İzmir9°C

SOSYAL GÜVENLİK REFORMU'NA HERKES TEPKİLİ

Sivil toplum kuruşları, TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu'nda görüşülen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası'nda değişiklik öngören tasarı üzerinde görüş ve önerilerini dile getirdi.

Sosyal Güvenlik Reformu'na herkes tepkili

06 Aralık 2007 22:52

Sivil toplum kuruşları, TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu'nda görüşülen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası'nda değişiklik öngören tasarı üzerinde görüş ve önerilerini dile getirdi.

TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, halen Türkiye'de 325 bin esnaf ve sanatkarın, sosyal güvenlik destek primi olarak devlete 160-180 trilyon lira civarında ödeme yaptığını söyledi.

Görüşülen yasa tasarısıyla esnaf ve sanatkarlardan alınan destek priminin artırıldığına dikkati çeken Palandöken, "Bu tasarıyla 2001 krizinin mağduru olan esnaf ve sanatkarlar zor durumda kalacak. Devlet esnaf ve sanatkardan aldığı bu destek primlerinden vazgeçmeli" dedi.

TİSK Genel Sekreteri Bülent Pirler de Türkiye için sosyal güvenlik reformunun çıkartılmasının şart olduğunu, ancak bu yapılırken sosyal taraflarla bir konsensüs sağlanması gerektiğini söyledi.

Tasarıda işverenler için sorun yaratan maddelerin bulunduğunu anlatan Pirler, "Yüzde 5'lik SSK prim indiriminden bahsedildiği bir dönemde işverenler ciddi prim artışlarıyla karşı karşıya" dedi.

Pirler, bu tasarının yasalaşması halinde, "kayıt dışılığın artacağı" iddiasında bulunarak, yasaların caydırıcı anlayışla yapıldığını, primlerini düzenli ödeyen işverenlerin, çıkartılacak yasada ödüllendirilmesi gerektiğini ifade etti.

Kamu-Sen: "2 tür devlet memumu ortaya çıkacak"

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız da sosyal güvenlik açıklarının "kara delik" olarak nitelendirilmesini eleştirdi.

Bu ifadenin sosyal devlet anlayışına yakışmadığını belirten Akyıldız, sosyal güvenlik açıklarının kapatılması için kayıtdışılığın kayıt altına alınması gerektiğini söyledi.

Tasarının yasalaşması halinde kanundan önce ve sonra olmak üzere 2 tür devlet memurunun ortaya çıkacağını dile getiren Akyıldız, "5510 sayılı yasa Anayasaya aykırı olduğu için iptal edildi. Bu düzenlemenin de Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edileceğini düşünüyoruz. Kamu çalışanları yeniden Anayasa Mahkemesi yollarına çıkacak" diye konuştu.

Memur-Sen'e bağlı Sağlık-Sen Genel Mali Sekreteri Yaşar Başaran, yasa tasarısının iyi ve kötü yönlerinin bulunduğunu, ancak tasarıya "toptan kabul veya toptan ret" mantığıyla bakılmaması gerektiğini belirtti.

Başaran, Memur-Sen olarak KESK, DİSK ve Türk Tabipler Birliği gibi kuruluşların düzenleme hakkındaki görüşlerine katılmadıklarını söyledi.

Gürsoy: "Kara delikler sistemden"

"Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy da Sosyal Güvenlik Reformu'nu ele almanın cesaret gerektirdiğini ifade ederek, bunun için milletvekillerini kutladı.

Sosyal güvenlik kurumları için kullanılan "açık ve kara delik" ifadelerine tabipler olarak katılmadıklarını, sosyal devletin varlığının, sosyal güvenlik kurumlarındaki açıklardan anlaşılacağını dile getiren Prof. Dr. Gürsoy, Türkiye'de uygulanan sağlık sisteminin kara deliği küçültmeye değil, daha da büyültmeye yönelik olduğunu savundu.

Prof. Dr. Gürsoy, Türkiye'de mutlaka aktif koruyucu hekimlik sistemine geçilmesi gerektiğini ifade ederek, "Uygulanan sağlık sistemi, ilaç ve teknoloji tüketimini körüklüyor. Bu da açıkların artmasına neden oluyor. Sağlıkta şalter, devletin elinde olmalı. Bu sayede kara delikler kapatılır" dedi.

DİSK: "Kazanılmış haklar korunmuyor"

DİSK Genel Sekreter Yardımcısı Perihan Sarı da tasarı hazırlanırken sosyal tarafların görüşlerinin dikkate alınmadığı iddiasında bulundu.

Tasarıyla "kazanılmış hakların korunduğu" iddiasında bulunduğunu, ancak bunun gerçek olmadığını dile getiren Sarı, "Doğacak olan çocuklarımızın hakları elinden alınırken bize susmamız gerektiği telkini yapılıyor. Çalışanların hakları sınıfsal olarak kazanılmıştır. Bunları korumak da bize düşer" dedi.

Türk Eczacılar Birliği adına görüş ve önerilerini dile getiren Ali Arslan ise Sağlık Hizmetlerinin Fiyatlandırılması Komisyonu'nda eczacılara da yer verilmesi gerektiğini söyledi.

TGS: "Gazetecilerin yıpranma hakları ellerinden alınıyor"

TGS Genel Başkanı Ercan İpekçi de tasarıyla gazetecilerin yıpranma haklarının elinden alındığına dikkati çekerek, "Yıpranma hakkı bir imtiyaz değil, 30 yıllık kazançtır. Fiili hizmet zammıyla ilgili işverenden yüzde 3 oranında prim kesiliyor. Bu paradan Sosyal Güvenlik Kurumu mahrum edilecek" dedi.

Gazetecilerin zor koşullar altında çalıştığını anlatan İpekçi, "Buna bir örnek vermek gerekirse, Isparta'daki uçak kazasında olay yerine gecenin bir yarısında ilk gidenler jandarma, sağlık ekipleri ve gazetecilerdir. Hangi koşullar içinde çalıştığımız konusunda takdir sizindir. Ağır koşullarda çalışıp çalışmadığımızın takdirini size bırakıyorum" diye konuştu.

PMD Başkanı Hıdır Göktaş da basın çalışanlarının güçlü olması durumunda kamunun sağlıklı haber alacağına dikkati çekti.

Bunun için gazetecilerin mevcut haklarının daha da güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Göktaş, "30 yıllık yıpranma hakkımız elimizden alınıyor. 30 yılda ne değişti de yıpranma kaldırılıyor" diye sordu.

Komisyonda söz alan diğer sivil toplum örgütleri de tasarıyla kazanılmış hakların çalışanların elinden alındığını savunarak, tasarının sivil toplum kuruluşlarının önerileri doğrultusunda yeniden düzenlenmesini talep ettiler.

18 sivil toplum örgütünün dinlendiği komisyonda, daha sonra milletvekilleri söz alarak tasarı hakkındaki görüş ve eleştirilerini dile getirmeye başladı.

Sosyal güvenliğe yeni düzenleme

Düzenlemede, hizmet zammından yararlanacak iş kolları yeniden belirleniyor.

Düzenlemede, fiili hizmet zammından yararlanacak sigortalılar içinde basım ve gazetecilik işyerlerinde çalışanlara yer verilmedi. Mevcut uygulamada gazeteciler, 360 günlük (bir yıl) sigortalı çalışma süresinde 90 günlük fiili hizmet zammına hak kazanıyor.

Filli hizmet zammı uygulamasından yararlanacak iş kolları da yeniden düzenleniyor. Buna göre; kurşun izabe (eritme) fırınlarının teksif (toplama) odalarında biriken kuru kozları kaldırma işlerinde çalışanların her 360 günlük sigortalı çalışma süresine 90 gün, diğer kurşun ve arsenik işleri ile cam fabrika atölyelerinde çalışanlara ise 60 gün fiili hizmet zammı uygulanacak.

Fiili hizmet zammı kapsamında eklenecek gün sayısı, cıva üretimi işleri, demir ve çelik fabrikaları, asit üretimi yapan fabrika ve atölyeler ile Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Genel Müdürlüğü personeli için 90 gün olarak belirlendi.

Çimento fabrikaları, kok fabrikaları ve termik santraller, alüminyum fabrikaları, döküm fabrikaları ve yangın söndürme işlerinde çalışanların bir yıllık çalışma süresine 60 gün eklenecek.

Maden ocakları, kanalizasyon ve tünel yapımı gibi yer altında yapılan işlerde çalışanlara ise yılda 180 gün fiili hizmet zammı uygulanacak.

İlk defa bu düzenlemeyle kapsama alınmakla birlikte, "uygulama imkanının dar olması ve uygulamada sıkıntı yaşanacağı" gerekçesiyle, kendi adına ve bağımsız çalışan sigortalılar, kapsam dışında bırakılıyor.

Fiili hizmet süresi zammı; subay, yedek subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşlarla polis, komiser yardımcısı, komiser, baş komiser, emniyet amiri, emniyet müdürleri ile bu ve daha yukarı maaş ve derecelerdeki emniyet mensupları, MİT mensupları için 8, kapsamdaki diğer sigortalılar için 5 yılı geçmeyecek.

Buna göre, 5 yıllık limitte yer alan bir çalışanın 20 yılı aşan çalışma süresi için fiili hizmet zammı işlemeyecek. Fiili hizmet zammının, sigortalının prim ödeme gün sayısına eklenmesi ve emeklilik yaş hadlerinden indirilmesi, fiili hizmet süresi zammı kapsamındaki işlerde yeraltı işlerinde çalışanlar için en az bin 800 gün, diğerleri için en az 3 bin 600 gün çalışma şartına bağlı olacak.

Yorumlar
SON DAKİKA