26 Aralık 2024
  • Ankara6°C
  • İstanbul10°C
  • Bursa13°C
  • Antalya8°C
  • İzmir8°C

'SEN KANSERSİN' DENMELİ Mİ?

Türkiye'de her yüz hastadan 16'sı kanser olduğunu bilmek istemiyor. Prof. Dr. Mustafa Özdoğan "Hasta 'Bunun yükünü taşıyacak durumda değilim' diyebilir. Hastanın gerçeği öğrenmeme hakkı da vardır" diyor

'Sen kansersin' denmeli mi?

29 Mayıs 2012 Salı 14:34

Kanser olan bir hastaya kötü haber tüm açıklığıyla söylenmeli mi? Hastanın, üzülse bile her şeyi bilmesi hakkı mı? Memorial Antalya Onkoloji Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan; bu konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı.

TERCİHİ ÖNEMLİ
Kötü haber hastaya nasıl verilir?

Hastanın tahlillerini inceledikten sonra, "Bugüne kadar size birçok tetkik ve tahlil yapılmış. Siz bunlarla ilgili ne düşünüyorsunuz?" diyerek hastanın algısını ölçmeye çalışırız. Bazen hasta, tedavi süreçleri ile ilgili bilgilendirilmek istemez, gerçeğin yakınlarına söylenmesini talep eder. Bazen de hastalığının tüm detaylarını bilmek isteyebilirler. Bunlardan hangisini tercih ettiğini ona sorarız. Sorulara yanıt vermemesi ve duymazdan gelmesi, hastanın süreci bilmek istememesinin bir göstergesi olabilir. Bazen de bunu açık açık dile getirebilir. Ülkemizin değişik illerinde; dört büyük klinikte, 500 hasta üzerinde yaptığımız bir araştırmaya göre; hastalığı hakkındaki detayları ve tedavi süreçlerini bilmek istemeyen hasta oranı yüzde 16. Yani 100 hastanın 16'sı, "Hastalığın ağır yükünü taşıyacak durumda değilim" diyor.

Doktorun sadece hasta yakınlarına bilgi vermesi yeterli mi sizce?
Yakınlarına bilgi verilmesini isteyen hastaları saptamak önemli. Bu durumu kiminle konuşacağımızı da ondan öğrenmemiz gerekir. Hastaya, "Eğer günün birinde detayları bilmek istersen, yine konuşabiliriz" algısı yaratarak açık bir kapı da bırakılmalı. Diğer hasta grubuna da bilgi, hastanın talep ettiği oranda verilmeli. Günümüzde, içinde çok sayıda korkutucu ifadelerin olduğu bilgilendirilmiş onam formlarının da hasta ile doğru iletişim kurulmadan imzalatılmasını yaralayıcı buluyorum.

KANSER KELİMESİ KULLANILMALI!
Kanser yerine kitle ya da kist mi diyorsunuz?

Hastalığı hakkında bilgi almak istemeyenlerin dışındakilerde, kanser kelimesi kullanılmalıdır. Bazı durumlarda hasta; hastalığını bilmek ister ama yakınları, gerçeği söylememesi konusunda doktoru ikna etmeye çalışır. Doktor kabul etmemelidir. Prostat kanseri olduğu saklanan ve bunu tesadüfen öğrenen bir hastanın, ihtihara teşebbüs ettiğine şahit oldum.

YAŞAM SÜRESİNİ KİMSE BİLEMEZ
Hastaya yaşam süresi vermek doğru mu?

Bir onkolog hiçbir zaman bazı oransal rakamları hastaya yansıtarak çalışmamalıdır. Hasta bize ne kadar yaşayacağını sorar. Biz ona, "Size benzer insanların ortalama yaşam ömrü şudur. Ama bu rakam sizin rakamlarınız olamaz. Siz o hasta değilsiniz ve o grupta da değildiniz" yanıtını veririz. Bunu söylerken de çok dikkatli oluruz. Eğer hastaya rakam veriyorsak, çok iyi düşünmek gerekir. Verilen istatistiki bilginin, ona ne ifade edeceği çok iyi algılanmalıdır. Burada hastaya, bir zaman veriyorsak, bu sürenin üstüne çıkma ihtimali olduğunu da söylemeliyiz. Kimse yaşam süresini net şekilde bilemez. Sonuç farklı noktaya gelirse de; eldeki imkanların, en iyi şekilde kullanılacağını ona söylememiz gerekir.

ÜZÜNTÜ KONTROLLÜ OLMALI
Hekimin hasta ile ağlaması normal midir?

Doktor eğer her hastası için böyle bir üzüntü yaşarsa, bir süre sonra yıpranır ve tükenme sendromu ile karşı karşıya kalır. Üzülme de kararında ve sınırında olmalı. Hastaların ölümünün doktor üzerinde yarattığı üzüntünün engellenmesi elbette mümkün değildir çünkü hastasını yaşatmak için elinden geleni yapmıştır. Ama üzüntü ne kadar kaçınılmazsa, aynı zamanda kontrol edilebilir de olmalıdır.

TANIYI KÜÇÜMSEYİP ALAY EDENLER VAR
Hastanın hastalığını kabullenmesi ne kadar zaman alıyor?

Bu çok değişken bir süreçtir. Bazen hasta bunu birkaç haftada, bazense birkaç günde kabullenebilir. Bu kabullenme sürecinde, doktorun tutumu, hasta ile olan ilişkisi ve ailenin yaklaşımı önemlidir.

Hastalığını önemsemeyerek karşılayan hastalar da var mı?

Bir grup hasta, önce hastalığını çok hafife alır. Çok güçlü olduğu imajını vermek ve bir anlamda güç gösterisi yapmak için, tanıyı küçümseyip alay edebilir. Ama birkaç gün sonra tekrar geldiğinde, o hastanın çok üzgün olduğunu görebilirsiniz. Tanıyı gülerek karşılayanlar olduğu gibi, çok ağlayarak karşılayanlar da var tabii ki...

MUTLU HASTA ÇOK DAHA KOLAY İYİLEŞİR
Hastalığını kabullenmiş bir hastanın tedavisi daha mı kolaydır?

Daha pozitif olan hastaların tedavi süreçlerinin daha kolay geçtiği bir gerçektir çünkü bu hastalar tedavilerine kolay adapte olurlar. Kanser tedavisi yalnızca kemoterapiden ibaret değildir. Yardımcı ilaçların kullanılması, süreci daha olumlu hale getirir. Tedaviyi reddeden hastaların, o zorlu süreci doktoruyla birlikte aşması gerekir. Bu zaman kaybı olarak görülmemelidir. Doktor-hasta arasında iletişim bozukluğu süreci daha da zorlaşır. Bu noktada psikolog yardımı gerekebilir.

ESRA TÜZÜN

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
SON DAKİKA