23 Aralık 2024
  • Ankara1°C
  • İstanbul7°C
  • Bursa5°C
  • Antalya10°C
  • İzmir10°C

ŞEKER HASTALIĞI BULUNANLAR BAŞTA OLMAK ÜZERE AĞRI OLMADAN DA KALP KRİZİ GEÇİRİLEBİLİR

Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Murat Bülent Rabuş: - "Başta şeker hastalığı bulunan kişiler olmak üzere bazı hastalar ağrı olmadan da kalp krizi geçirebilirler.

Şeker hastalığı bulunanlar başta olmak üzere ağrı olmadan da kalp krizi geçirilebilir

11 Ekim 2018 Perşembe 14:12

HATİCE ŞENSES - Sağlık Bilimleri Üniversitesi Koşuyolu Yüksek İhtisas SUAM Kalp Damar Cerrahisi Kliniği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Bülent Rabuş, başta şeker hastalığı bulunan kişiler olmak üzere bazı hastaların ağrı olmadan da kalp krizi geçirebileceğini belirterek, bu nedenle özellikle şeker hastalarının kalp ve damar hastalıkları bakımından daha sık kontrole gitmeleri gerektiğini söyledi.

Prof. Dr. Rabuş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kalp damarlarının tıkanması sonucunda kişilerin kalp krizi geçirebileceğini, bu nedenle de yetmezlik gelişebileceğini, hatta bazı durumlarda hastanın kaybedildiğini belirtti.

Kalbi besleyen damarların tıkanmasına neden olan faktörler arasında sigara ve diğer tütün ürünlerinin kullanımı, yağlı diyetle beslenmek, şişmanlık ve obezite, hipertansiyon, şeker hastalığı, stresli bir kişiliğe sahip olmak, kolesterol yüksekliği, hareketsizlik ve genetiğin sayılabileceğini ifade eden Rabuş, şu bilgileri verdi:

"Özellikle erkekler daha fazla risk altında olmakla beraber, kadınlarda adet kesilmesi ile risk eşitlenir. Kalp damar hastalığı riski kadınlarda 45, erkeklerde 40 yaşından sonra artar. Bu nedenle bu yaşlardan sonra risk belirlenmesine yönelik düzenli kontroller oldukça önemlidir. Özellikle fiziksel güç ve çaba harcanmasıyla gelen göğüs ağrıları dikkate alınmalıdır. Bunlar kalp damarlarının tıkanmış olduğunun habercisi olabilir. Başta şeker hastalığı bulunan kişiler olmak üzere bazı hastalar ağrı olmadan da kalp krizi geçirebilirler. Bu nedenle özellikle şeker hastalarının kalp ve damar hastalıkları bakımından daha sık kontrole gitmeleri önemlidir. Kalp krizi sırasında ağrı sıklıkla göğüsten başlar, sırt veya kola yayılabilir, hatta bazen çeneye ve dişlere bile yayılabilir. Risk altındaki hastalara gerektiğinde uygulanan efor testi, kan tetkikleri, talyum sintigrafisi, bilgisayarlı tomografi anjiyografisi veya konvansiyonel anjiyografi yöntemleriyle tanı konulabilir."

Kalp damar hastalıklarının tedavisinde, uygun olan hastalara stent takılabildiğini ya da koroner baypas ameliyatı uygulanabileceğini ifade eden Rabuş, yapılan müdahale sonrası sağlıklı yaşam alışkanlıklarının kazanılması yönündeki kurullara uyulması gerektiğini anlattı. 

Rabuş, bu kurallara uyulmazsa tekrar aynı şikayetlerle karşılaşılmasının ve başa dönülmesinin kaçınılmaz olacağını belirtti. 

- "Çocuklukta geçirilen bademcik enfeksiyonları iyi tedavi edilmeli"

Kalp kapak hastalıklarına ilişkin bilgi veren Rabuş, şunları kaydetti:

"Çocukluk çağında, özellikle 5-15 yaşlar arasında geçirilebilen bademcik enfeksiyonları uzun yıllar sonrasında romatizmal kalp kapak hastalığına yol açabilir. Ülkemizde en sık gözlenen kalp kapak hastalığı nedeni budur. Bunun yanı sıra kalp kapak hastalıkları doğuştan olabileceği gibi, yaşlanma ile beraber kireçlenme, kalp kapak iltihabı, bazı bağ doku hastalıkları, künt göğüs travması sonrası veya yüksek tansiyon nedeniyle de olabilir. Kalp kapak hastaları çoğu kez iki kat merdiven çıkmakla nefes darlığı yaşarlar, iki yastıkla yatarlar. Ayak ve karında şişlik, kilo kaybı, halsizlik ve yaşam kalitesinin bozulmasından şikayet ederler."

Prof. Dr. Murat Bülent Rabuş, kalp kapak hastalıklarının tedavisinin, uygun vakalarda kasıktan girilerek darlığın giderilmesi, ameliyatla kalp kapağının onarımı veya değiştirilmesi gibi yöntemlerle gerçekleştirilebileceğini belirterek, kalp kapağı değiştirilirken mekanik veya biyolojik kapakların kullanılabildiğini söyledi. 

- "600'ün üstünde hastanın kalp nakli beklediği biliniyor"

Önemli kalp hastalıkları arasında yerini alan kalp yetmezliğine ilişkin de bilgi veren Rabuş, şöyle devam etti:

"Kalbin dokulara ihtiyacı olan gerekli miktardaki kanı yollayamaması sonucu gelişen duruma kalp yetmezliği denir. En sık nedeni geçirilmiş kalp krizi sonrası kalbin fonksiyonlarının bozulması veya kalp kapak hastalığına bağlı olarak kalbin büyümesi ve genişlemesidir. Bunların dışında daha az sıklıkla başka sebepler de mevcuttur. Kalbin kasılma gücünün yüzde 20-25'in altında olması ve tıbbi veya cerrahi başka bir seçeneğin bulunmaması halinde kalp nakli veya yapay kalp uygulaması yapılabilir. Ülkemizde 800 binden fazla kalp yetmezliği hastası bulunduğu tahmin edilmekte ve kalp nakli bekleme listesinde 600'ün üstünde hasta bulunduğu bilinmektedir. Ancak yıllık ortalama 60-90 arası kalp nakli yapılabilmektedir. Canlıdan canlıya organ bağışlama sıklığı olarak Avrupa'da ilk sırada gelmemize rağmen, kadavradan organ bağış sıklığı halen oldukça yetersiz kalmaktadır."

 Prof. Dr. Rabuş, teknolojinin ilerlemesiyle yapay kalp olarak da bilinen cihazların geliştirildiğini ifade etti. 

Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Rabuş, sözlerini şöyle tamamladı:

"Genetik gibi değiştirilemez durumların haricinde birçok kalp ve damar hastalığı risk faktörünü azaltmak mümkündür. Bunun için önerilen girişimler arasında özellikle çocukluk yaşta oluşan bademcik enfeksiyonlarını iyi tedavi etmek, yaşam ortamlarının düzgün olması, sigara ve tütün ürünlerinin bırakılması, alkol kullanılmaması, kilo verilmesi, katı yağdan zengin beslenmeden kaçınılması, sağlıklı beslenme, hareket ve egzersizin yaşantıya katılması, strese neden olan psikososyal yapının iyileştirilmesi gibi sağlıklı yaşam alışkanlıklarının kazanılması ve düzenli olarak doktor kontrolüne gidilmesi sayılabilir."

Yorumlar
SON DAKİKA