'SAĞLIK' MERCEĞİNDEN GÖRÜNEN 'KİM'LİĞİMİZ
Günümüzde hastalar/müşteriler/tüketiciler tıbbi bilgiler ve kendi sağlıklarıyla ilgili yaklaşımlar üzerinden bir kimlik geliştiriyorlar. Tıbbi bakımın alıcıları olarak hastalar ...
25 Eylül 2011 Pazar 12:17
Bir bebek daha doğmadan dualarımıza eklenir sağlıklı bir ömür dileği. Ama uzun ve sağlıklı ömür dileklerine, hayır ve bereket dileklerinin eklenmesi de itiyattandır.
Çünkü sağlık ve uzun ömür, maddi olarak görülebilen parametreleridir hayatın. Hayır ve bereketse bizi ötelere bağlayan manevi ve uhrevi hayatla ilgili unsurlardır ve bunlardır hayata gerçek anlamını veren. Son günlerde dikkat ettim de sağlıklı ömür dileklerimizde bir vurgu değişimi yaşıyoruz. "Kaliteli yaşam" terkibinde kendisini izhar eden sağlık odaklı bir hayat anlayışı sadece tıbbi alanla sınırlı değil, kimlik kurucu bir öge olarak tedavülde.
Günümüzde hastalar/müşteriler/tüketiciler tıbbi bilgiler ve kendi sağlıklarıyla ilgili yaklaşımlar üzerinden bir kimlik geliştiriyorlar. Tıbbi bakımın alıcıları olarak hastalar, ciddi bir "müşteri bilinci" sergiliyorlar. Televizyondaki tıp programları bir yandan, internetteki enformasyon yığını diğer taraftan, hastalar sorumlu biyolojik vatandaşlar, bilinçli müşteriler olmak için pek çok imkâna sahipler. Yani günümüzde sağlık, bireysel kimliğin ayrılmaz bir bileşeni.
Geçtiğimiz yüzyılda sosyal politikaların konusu, ulus devletin kurucu ögesi ve vatandaşı kontrol etmenin bir aracı olarak işlev görüyordu sağlık. Bu nedenle de sağlıktan refah devleti ve kurumlar sorumluydu. Ama Z. Bauman'ın da vurguladığı üzere günümüzde "hastalık suçu" kurumlardan alınmış ve postmodern stratejilerle uyumlu bir şekilde bireyin yetersizliğine atfedilmeye başlanmıştır. (Parçalanmış Hayat, 2001) Nasıl ki küresel iktisadi yapının ortaya çıkardığı esnek iş dünyasındaki başarısızlık bireyin yetersizliğine bağlanıyorsa, sağlık alanındaki "başarısızlık" da tamamen bireyin yetersizliğine bağlanır hale gelmiştir. Yani sağlıklı olmak bireyin sorumluluğunda olan bir şeydir. Diyetinde dikkatli olmalı, sağlıklı beslenmeli, spor yapmalı, kontrolleri zamanında yaptırmalı, erken teşhis imkânını gözden kaçırmamalı, verilen tedavileri harfiyen uygulamalı vs. Bunlar yapıldığında sağlıklı olmak adeta garanti altındadır.
Yaygın olan bu kabulde bireyin yaşadığı ekonomik ve sosyal çevre, hatta ekolojik çevre, sanki sağlığı belirleyen bağlamın dışında gibi telakki edilir. Oysa, mesela Çernobil kazası sonrası aldığı radyasyon sonucu kanser olanlar için hangi bireysel ihmalden bahsedilebilir? Ya da Somali'de protein yetersizliğinden pek çok hastalıkla pençeleşen ve erken yaşlarda hayata veda edenler, yanlış bir hayat tarzı seçtikleri için mi bu akıbete düçar olmuşlardır? Küresel ısınmada payı olan gelişmiş ülkelerin, sömürge geçmiş nedeniyle bozulan iktisadi ve siyasi yapının, dünya çapındaki adaletsiz paylaşımın rolünü sorgulamalı değil miyiz? Esasında bu radikal soruların üzerini örtmek ve sağlığı bir tüketim unsuru olarak kullanmak üzere bireyselleştirilmektedir sağlık.
Biz Müslümanlar olarak sağlık meselesine, sadece dünyevi açıdan, yani toplumsal, siyasal ya da ekonomik düzlemden bakamayız elbette. Nimet, emanet, ahiret gibi kavramlardır paradigmamızı belirleyecek olan. Dünyanın bildiği adla Muhteşem Süleyman'ın "Olmaya cihanda devlet bir nefes sıhhat gibi" mısrası, sağlığın ne derece kıymetli bir nimet olduğuna işaret ediyor. Aynı hususu vurgulayan pek çok kelamı kibar, beyit, deyim var dilimizde. Allah'ın her derdin devasını da yaratmış olduğunu vurgular bir hadisi şerifinde Efendimiz. Ama unutmamalıyız ki Müslümanlar için yaşanan her şeyin bir de "ibtila" boyutu vardır. Hastalıklar bazen bize lutfedilen dertlerdir. Eyyub Aleyhisselam, hastalığa sabrı sonucunda ulaşmamış mıdır derecei âlâya? Günümüzde yaşamın her alanı tıbbileştirildiği ve sağlıklı olmak bir fetiş gibi peşinden koşulan bireysel bir çaba haline geldiği için, hem yaşama hem de sağlığa emanet perspektifinin dışında, tamamen seküler gözle bakılıyor.
Somatik kimlik
İçinde yaşadığımız ortamı analiz ederken sadece sosyolojik gözlemler değil, bizi müteal olana bağlayan duruş ve bakış açımız da devreye girmelidir elbette. Ama sadece sosyolojik gözlemler bile, tıbbi alanda yaşanan değişimlerin kişilerin kendilerini tanımlamada köklü dönüşümlere yol açtığını gözler önüne seriyor. Mesela yeni üreme teknolojileri daha önceleri var olmayan yeni birtakım kategoriler ortaya çıkardı: biyolojik anne, psikolojik anne, taşıyıcı anne, ailevi baba, sperm bağışçısı, yumurta bağışçısı. Kişinin kimlik anlatısında ve algısında önemli bir yeri olan akrabalık ilişkilerinde keskin bir dönüşümün yaşandığını gösteriyor bu yeni kategoriler.
Farmakolojideki, yani ilaçlarla ilgili gelişmeler de kişiliğin algılanışında ciddi dönüşümlere yol açıyor. Karakter, eğilim, kişilik tipleri vs. tüm bunlar birtakım kimyasal ilaçlarla belli formlara sokulabilir nitelikler haline geliyor. Mesela Prozac içe dönük kişileri dışa dönük ve özgüvenli hale getirirken, hiperaktivite tedavisinde kullanılan Ritalin, dikkati dağınık kimseleri dikkatli ve titiz hale getirebiliyor. Böyle olunca da kişilik ve kimlikle ilgili hem dışardan tanımlamalar hem de kişinin kendi kimlik algısı, biyokimyasal süreçlerin izinde tayin edilebiliyor ancak.
Kadim çağlarda kişiliği belirlediğine inanılan ruh ya da modern döneme hakim olan kartezyen düşüncenin ortaya koyduğu ikilik dahilindeki zihin, günümüzde tamamen bedenin bir fonksiyonu olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Yani kişiliği belirleyen zihin ya da ruh değil, beyindeki kimyasal terkiptir. Zihin de zaten beynin bir işlevidir bu anlayışta. Ve bu işlevin terkibi ilaçla değiştirilebildiği için insan oluş da "iyi hayat" da tamamen kimyasal ve somatik bir düzeye indirgenmiş olur. C. Novas ve N. Rose bu gelişmeyi "somatik kimlik" kavramlaştırmasıyla açıklamaya çalışır. ("Genetic Risk and the Birth of the Somatic Individual")
Genetik kimlik
Son on yıldır daha fazla gündem oluşturan yeni genetik de çağdaş kimlik pratiklerine bağlanıyor bir şekilde. Yaşam stratejik bir girişim olunca, hastalık ve sağlık kategorileri de seçim ve irade yetileri ile donatılmış kendini üretme, kendini inşa etme ve öznelliğini sergilemenin araçları olarak tedavüle giriyor. Bu bağlamda genetiğin de hayatı ve benliği tanımlayıcı düşünceye dahil oluşu, sadece yaşam stratejilerine genetik bir renk vermekle kalmıyor. Genetikle ilgili bilgi sahibi olmak, aynı zamanda yeni etik sorumluluklar da yüklüyor insanlara.
Mesela bir hastalığın genetik olduğu tespit edilirse, bu artık bireysel bir mesele olmaktan çıkıyor ve öncelikle ailevi bir mesele haline geliyor. Böylece genetik düşünce yeni bir genetik sorumluluk yüklüyor kişilere. Kişi geçmişini bu yeni bilgi eşliğinde kurmakla kalmıyor, evlenip evlenmeyeceğine, çocuk sahibi olup olmayacağına, genetik hastalık riskini dikkate alan bir yaşam tarzını sürdürüp sürdürmeyeceğine karar vermek zorunda kalıyor. Böylece genetik bilgi, riskli bireyin kendini tanımlamasını ve faaliyet tarzını da şekillendiriyor.
Bu ne demektir? Kim olduğumuz, ne yapmamız gerektiği ve neyi ümit edebileceğimizle ilgili belirleyici değerler arasına moleküler bilginin de dahil olması demektir. Sekülerlik ve kimlik konularında kendisine referans göstermeden geçemeyeceğimiz Charles Taylor, kimliği "özdeşleşmeler ve bağlanmalar" üzerinden tanımlayabileceğimizi söyler. Bu bağlanmalar ve özdeşleşmeler, "duruma göre neyin iyi ya da değerli olduğunu, neyin yapılması gerektiğini, ya da neye onay verdiğimi ya da karşı çıktığımı belirlemeye çalışabileceğim çerçeveyi ya da ufku sağlar." (Sources of the Self, 1989).Bu manada kimlik, sadece kim olduğumuz duygusu değildir, yani sadece bir tanımlama değildir. Aslında Friedman'ın ifadesiyle "dünyaya bakmak için kullandığımız mercektir." (Yatay Toplum, 2002)
Bu açıdan bakıldığında "tıbbileştirme ve sağlık fetişizmi" bir taraftan, genetik bilgilenme diğer taraftan dünyanın eskisi gibi görülmediği bir görüş açısı sunmaktadır. O halde şu sorular üzerinde düşünmeli değil miyiz: Tıp endüstrisinin sunduğu "sağlık" merceğinden bize ulaşan, sadece bu dünyaya odaklı görüntü ne kadar hakikattir? "Kendini bilen, Rabbini bilir" sözünde ifadesini bulan hakikate ulaşmak ise maksudumuz, kendimizi somatik ve moleküler gerçeklikte bulabilir miyiz?
Nazife Şişman Sosyolog-Yazar
- Sağlık Bakanı Memişoğlu, TÜSEB Başkanı Kervan ve beraberindeki heyetle bir araya geldiSağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Türkiye Sağlık Enstitüleri (TÜSEB) Başkanı Prof. Dr. Ümit Kervan ve Türkiye Aşı Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ateş Kara, BioNTech kurucu ortağı Prof. Dr. Özlem Türeci ile bir araya geldi.21 Kasım 2024 Perşembe 18:38SAĞLIK BAKANLIĞI
- Sağlık Bakanı Memişoğlu, 3. Uluslararası Anadolu Ebeler Derneği Kongresi'nde konuştu:Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, yenidoğan çetesine ilişkin, "Çeteyi ortaya çıkartan, onu takiple delillendiren, bebeklerimizin ölümüne engel olan bir kişiye niye istifa istenir? Onları yakalattığımız için mi?" ifadesini kullandı.21 Kasım 2024 Perşembe 17:53KONGRE VE KONFERANSLAR
- Ödemiş'te Diyabet Farkındalık Sempozyumu düzenlendiDünya Diyabet Günü etkinlikleri kapsamında Ege Üniversitesi Ödemiş Sağlık Bilimleri Fakültesi'nde 2. Uluslararası Diyabet Farkındalık Sempozyumu gerçekleştirildi.21 Kasım 2024 Perşembe 17:38DİYABET
- Edirne 112 Acil Çağrı Merkezi 10 ayda 54 bin çağrı cevapladıEdirne Sağlık Müdürü Mustafa İshak Yıldırım, 112 Acil Sağlık Merkezinin 10 ayda 54 bin çağrı cevapladığını belirtti.21 Kasım 2024 Perşembe 17:23SAĞLIK BAKANLIĞI
- "Yenidoğan çetesi" davasının duruşması sanık savunmalarıyla devam ediyorİstanbul'da, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddia edilen 47 sanığın yargılandığı davanın duruşması sanık savunmalarıyla sürüyor.21 Kasım 2024 Perşembe 17:18BASIN HABERLERİ
- Beypazarı Aile Yaşam Merkezi'nde Ağız ve Diş Sağlığı Semineri düzenlendiBeypazarı'nda "Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası" dolayısıyla "Ağız ve Diş Sağlığı Semineri" gerçekleştirildi.21 Kasım 2024 Perşembe 16:53AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI
- Niğde'de 12 günlük bebeğin kalbinde iki büyük atardamar arasındaki açıklık ameliyatla kapatıldıNiğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 12 günlük bebeğin kalbinde iki büyük atardamar arasındaki açıklık ameliyatla kapatıldı.21 Kasım 2024 Perşembe 16:53KALP VE DAMAR CERRAHİSİ
- Muğla'da ambulansın çarptığı kadın öldüMuğla'nın Seydikemer ilçesinde ambulansın çarptığı kişi hayatını kaybetti.21 Kasım 2024 Perşembe 16:43BASIN HABERLERİ
- Van Eğitim Araştırma Hastanesi Tüp Bebek Merkezi çocuk hayali kuranların hizmetindeVan Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde çocuk sahibi olmak isteyenlere hizmet vermek amacıyla kurulan Tüp Bebek Merkezinde ilk aşılama çalışması yapıldı.21 Kasım 2024 Perşembe 16:33SAĞLIK BAKANLIĞI
- Medipol Sağlık Grubunca "Ağız ve Diş Sağlığı Festivali" düzenlendiMedipol Sağlık Grubunca düzenlenen Ağız ve Diş Sağlığı Festivali'nde, ağız ve diş sağlığının önemi vurgulandı.21 Kasım 2024 Perşembe 16:23AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2006 Sağlık Aktüel