28 Kasım 2024
  • Ankara1°C
  • İstanbul8°C
  • Bursa5°C
  • Antalya12°C
  • İzmir12°C

REÇETELERDEN KESİLEN MUAYENE ÜCRETLERİ CAN YAKIYOR!

Sosyal güvenlik sistemimizdeki yeni değişiklikle eczanelerde SGK kapsamındaki hastaların reçetelerinden kesilen muayene ücretleri Bakanlar Kurulu kararı ile 1 Ekim 2008 tarihinden itibaren 10 kat birden arttırıldı. Böylece bu tarihten itibaren özel tedavi

Reçetelerden kesilen muayene ücretleri can yakıyor!

16 Kasım 2008 20:52

Sosyal güvenlik sistemimizdeki yeni değişiklikle eczanelerde SGK kapsamındaki hastaların reçetelerinden kesilen muayene ücretleri Bakanlar Kurulu kararı ile 1 Ekim 2008 tarihinden itibaren 10 kat birden arttırıldı. Böylece bu tarihten itibaren özel tedavi kurumlarında muayene olan hastalardan reçete başına (aslında muayene başına) 10 YTL muayene ücreti kesilmektedir.

Bu muayene ücreti devlet hastanelerinde 4 YTL, üniversite ve eğitim hastanelerinde ise 6 YTL olarak uygulanmaktadır. Muayenelerden özel tedavi kurumlarının aldığı yüzde 30'a kadar ilave fark ücretleri ile bazı ilaçlardan çıkan fark ücretleri ise buna dahil değildir.

Bu muayene ücretleri ilaç alımı sırasında, eczane tarafından çalışan ve yakınlarından peşin olarak, emekli ve yakınlarından ise maaşlarından kesinti yoluyla tahsil edilmektedir. Bu uygulamayla Türkiye’de tüm çalışan işçi-esnaf,  tüm emekliler ve bunların bakmakla yükümlü oldukları kimselere tedavi hizmetleri büyük ölçüde paralı hale getirilmiştir.

Şöyle ki; bir özel tedavi kurumunda muayene edilen hastalardan ilgili sağlık kuruluşu tarafından yüzde 30 oranında fark ücreti alınmaktadır. (7-10 YTL arasında). Bu hasta ilacını almaya herhangi bir SGK anlaşmalı eczaneye gittiğinde diyelim ki perakende satış fiyatı 2 YTL tutarında bir ateş düşürücü yazılmış olsun. Hasta bu ilacı sigorta kapsamında aldığında, 10 YTL muayene ücreti, 40 YKR katılım payı olmak üzere 10,40 YTL ödemek zorunda kalmaktadır. Bu da yetmemekte ayrıca birçok ilaçtan da ayrıca değişik miktarlarda fark ücreti de çıkmaktadır. Böylece ödeyeceği para 2 liralık bir ilaç için 20 YTL’yi bulmaktadır. Vitaminler, öksürük şurupları, boğaz pastilleri, burun spreyleri gibi çok kullanılan ve doktorlar tarafından da sıkça yazılan ilaçların hiç ödenmediğini de söylememe gerek yok.

Bu durumu anlamak da, seviyesi ne olursa olsun hastalara anlatmak da mümkün değildir. Bu yüzden son günlerde eczacılar ile hastalar arasında tartışmalar da çoğalmıştır. Eczacılık mesleği adeta bir tahsilât memurluğu seviyesine düşürülmüştür. Çaresiz kalan ve bir çıkış yolu bulamayan özellikle fakir hastalar ise, rahatsızlıklarını farklı sözlerle ifade etmekte, ciddi tepki göstermektedir. Hastalar arasında yeterli parası olmadığından ilacını alamayanlara ve hatta öfkesini dışa vuramayıp sessizce ağlayanlar bile var.

Bu uygulama vatandaşları mağdur ediyor!

Bu yeni uygulama ülkemizde çoluk çocuk dâhil en az 50 milyon insanın mağduriyetine sebep olmakla beraber vatandaşlar tarafından tam olarak anlaşılamadığından henüz yeterli tepki olmamıştır. Ülkemizde muhalefet parti sözcüleri ne yazık ki her zaman olduğu gibi halktan kopuk suni gündemlerle meşgul olduklarından bu durumla ilgili bir tepki geliştirememişlerdir.

Son zamanlarda bazı meslek örgütleri ve kişisel eleştiriler ise durumu yeterince anlatmaktan uzaktır. Şu bilinmelidir ki bu uygulamaya henüz yaygın bir tepki olmaması, uygulamanın doğru olduğunu göstermemektedir. Son derece haksız ve adaletsiz bir uygulama ile mağdur olan fakir milyonların sessiz çığlıklarını bu haksız karara imza atanlar mutlaka duymak zorundadır.

Bu uygulamadan 657 sayılı kanun kapsamında olan devlet memurları ve bakmakla yükümlü oldukları yakınları muaf tutulmuştur. Tabii ki sayın milletvekillerimizin de muayene ücreti ödemediklerini söylememe gerek yok. Sosyal Güvenlik Pirimi ödeme konusunda işçiler ile çalışan memurlar arasında bir fark bulunmamasına rağmen uygulamada bu ayrıcalığın ya da ayırımcılığın sebebi nedir?

Sağlık politikaları değişiyor! Devletçi yaklaşıma geri mi dönülüyor?

Öte yandan özel sektör sağlık işletmelerini başlangıçta teşvik eden hükümetin, sağlık kurumları arasında düzgün işleyen bir sevk zinciri oluşturamadığından ya da benim bilemediğim başka sebeplerle özel sektör sağlık kuruluşlarına olan talebi çeşitli şekillerde azaltıp, fakir hastaları yeniden devlete ait sağlık kuruluşlarına mecbur hale getirmek niyetinde olunduğu hissedilmektedir. Bu, uzayan hasta kuyrukları ve aylar sonrasına verilen randevular anlamına gelmektedir.

Özel sağlık kurumlarında muayene olma hakkını sadece parası olanlara vermek, ne anayasanın eşitlik ilkesiyle, ne adaletle,  ne sosyal devlet ilkesiyle ne de insanı esas alan yönetim anlayışıyla bağdaşmamaktadır. Bu durum olsa olsa parayı esas alan kapitalist bir yönetim anlayışı ile ancak olabilir.

Uygulamanın yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinde sağlık ocaklarında muayene olan hastalar ile işyeri hekimleri tarafından muayene edilen hastalardan 3 YTL alınmaktaydı. Yapılan itirazlar üzerine sağlık ocaklarında muayene olan hastalar ile resmi–özel tüm tedavi kurumlarında acil olarak muayene olan hastalardan muayene ücreti alımı uygulamasından vazgeçilmiştir.

Bir yanlıştan dönülmesi şeklinde algıladığım bu uygulamayı takdirle karşılıyorum. Bununla beraber iş kanunu gereği 50 işçiden fazla işçi çalıştıran işyerlerinde maaşını işverenin ödediği işyeri hekimlerince yazılan reçetelerden hala 3 YTL muayene ücreti kesilmesini ise anlayabilmiş değilim. Yakın bir zamanda işyeri sendika temsilcilerinin bu ücrete haklı olarak itiraz edeceklerini düşünüyorum.

Çözüm önerileri:

1. Ülkemizde vatandaşlarımızdan zaten yüksek oranlarda “sosyal güvenlik primi” alınmaktadır. Ücretsiz muayene ve tedavi olmak ayrım yapılmaksızın bütün vatandaşların en doğal hakkıdır. Bu nedenle eczaneler tarafından muayene ücreti adı altında alınan bütün ücretler kaldırılmalıdır. Eğer aktüel hesaplar iyi yapılamamış ve toplanan primler sağlık giderlerini karşılamaya yetmiyorsa, bunun ilk çözümü, muayene başına reçetelerden alınan “kelle başı vergisi” olmamalı, işe israf içinde olan devlete ait sağlık kurumlarının reorganizasyonu ile başlanmalıdır.

2. Muayene ücreti alınacaksa, bu ücret makul miktarlarda olmalı ve bu tahsilât, eczacılar eliyle değil, mutlaka ilgili sağlık kurumları aracılığı ile yapılmalıdır.

3. Henüz hiçbir kazancı olmayan 18 yaşına kadar olan çocuklardan ve öğrencilerden muayene ücreti kesinlikle alınmamalıdır.

4. Dul ve yetimlerden, yatan hasta reçetelerinden, taburcu reçetelerinden ayrıca sürekli ilaç kullanmaya mecbur raporlu hastalardan da muayene ücreti alınmamalıdır.

5. Milletvekilleri başta olmak üzere devlet memurlarına sağlanan sağlıkla ilgili ayırımlar ortadan kaldırılmalıdır.

Dr. Süleyman Soybaş

Yorumlar
SON DAKİKA