25 Kasım 2024
  • Ankara-1°C
  • İstanbul7°C
  • Bursa6°C
  • Antalya10°C
  • İzmir8°C

RAPOR YAZIMINDA DİKKATSİZLİK: EN ÖNEMLİ SORUN

Tıp etiğinde en önemli sorun, tıbbi rapor yazımında dikkatsizliktir. Özellikle raporların karıştırılması ve bir hastayla ilgili sonuçların diğer hastanınkilerle karıştırılması da büyük bir hata olarak karşımıza çıkar.

Rapor Yazımında Dikkatsizlik: En Önemli Sorun

31 Ocak 2011 Pazartesi 08:29

Geçenlerde bir gazetede, bir kentimizde omuz ağrıları şikâyetiyle hastaneye giden ve yapılan analizler sonucunda pankreas kanseri olduğu söylenen bir kişinin kendisinin ve eşinin çok korktukları ve tekrar analiz yaptırdıklarında kanser olmadıklarının ortaya çıktığı yazılıydı. Sonuçta başka bir hastanın MR sonuçları ile sağlam hastanınki karıştırılmıştı. Burada çok büyük bir hata ve dikkatsizlik ile karşı karşıya kalınmaktadır. Bu arada yanlış ve kötü sonucun o hastaya aitmiş gibi bildirilmesi, etikteki yararlı olma ve güven ilkelerini zedelemektedir. 

Burada böyle bir rapor sonucunda sağlam hastaya kanser tanısı konulmakta ve adından dahi korkulan böyle bir hastalığın korkusuyla hasta bir süre de olsa yıkılmakta ve adeta psikolojik yıkıma girmektedir. 

Bilindiği gibi ülkemizde rapor yazma yetkisi, 1928 tarihli ve 1219 sayılı “Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarz-ı İcrasına Dair Kanun”un 13. maddesine göre ancak meslek pratiği yapmak yetkisine sahip hekimlere aittir. Bu madde, bu konu hakkında: “Bir kişinin vücut durumu ve akıl durumu hakkında rapor düzenlenmesine, bu kanunla mesleğin uygulanması yetkisi olan tabipler mezundur.” diye yazmaktadır. Doğaldır ki raporların karıştırılması ve bir kişinin raporunun diğer kişiye verilmesi hastada korku, güvensizlik ve çaresizlik ve hatta psikolojik bozukluklar oluşturur. Hastada diğer yeni bir analiz yapılması fikri oluşana ve büyük bir umutsuzlukla yeni bir yolu deneyene kadar geçen zamanda büyük bir yıkım meydana gelir. Özellikle hekimlere güven ve bağlılık azalır ve yeni sonuçlara karşı da tam bir güven oluşmaz. 

Hekimlerin rapor yazarken dikkat edecekleri bazı kurallar vardır ve bu kurallara dikkat etmek, tıp etiği açısından çok önemlidir. Hangi çeşit rapor olursa olsun, yazımında tıp etiği ilkelerini gözardı etmemek gerekir. Burada hastaya zarar vermeme ve gizlilik ilkeleri ön plana çıkmaktadır. Ayrıca, hekimin hastaya karşı dürüst olması ve rapor yazarken sadakat ve dürüstlük ilkelerine de bağlı kalması gerekir. 

Bu arada özellikle laboratuvar raporlarının yazımında analiz sonuçları asla karışmamalı, çok dikkat etmeli ve o kuruluşta çalışanların çok titiz olması hususunda uyarılarda bulunulmalıdır.Bu görev de o laboratuvarın başındaki hekime düşmektedir. Burada yapılacak hatalar hekim sorumluluğunu meydana getirir. Hekim sorumluluğu ise hekimin hekimlik pratiği sırasında bilerek veya dikkatsizlikle ve ihmal yoluyla verdiği zararlardan, hekimlik kurallarına uymamaktan, tanı ve tedavide son ve bilimsel metotları uygulamamaktan ve mesleğindeki acemiliğinden dolayı sorumlu tutulmasıdır. Burada hastaların raporlarının karıştırılması ise ihmal ve dikkatsizliğe girer. Hekim sorumluluğunda ise tıbbi eylem, yani hekimin hastaya karşı davranışı söz konusudur. 

Sorumluluk, hukuka aykırı bir fiile hukukun öngörmüş olduğu cezadır. Hukuka aykırı fiilde bulunan kişinin çeşitli hukuk dalları karşısındaki durumu sorumluluk kavramı ile açıklanmaya çalışılır. Hastalıkları önlemek, tedavi etmek veya hafifletmek için tıbbi faaliyette bulunan hekim de bu faaliyetleri esnasında hukuka aykırı bir davranışla hastasına zarar verdiğinde, kendisinin çeşitli hukuk dalları (ceza hukuku, medeni hukuk, idare hukuku vb.) karşısında sorumluluğu söz konusu olur. Yukarıda verdiğimiz raporların karıştırılması olayında da dikkatsizlik ve ihmal vardır. Ne yazık ki bu olaylar çok da az değildir ve en başta  hekim olmak üzere görevli olduğu sağlık kurumu ve yardımcı personel de sorumlu olmaktadır.

Prof Dr. Ayşegül DEMİRHAN ERDEMİR/Medimagazin

Yorumlar
SON DAKİKA