24 Kasım 2024
  • Ankara3°C
  • İstanbul8°C
  • Bursa6°C
  • Antalya12°C
  • İzmir9°C

ORTODONTİNİN ALTIN ÇAĞI

Türkiye'de diş ve yüz bozuklukları ile ilgili bilim dalı gelişme gösterirken toplum, diş sağlığına eskisinden çok daha fazla önem veriyor.

Ortodontinin altın çağı

14 Temmuz 2011 Perşembe 12:40

Çarpık dişler, damak-dudak yarıkları, çene problemleri gibi ağızdaki iskelet ve yapısal bozukluklar kısa sürede tedavi edilebiliyor. Uzmanlar, Türkiye’de ortodontinin (diş ve yüz bozuklukları ile ilgili bilim dal) çok iyi bir yerde olduğunu belirterek “Kısa sürede hasta düzgün dişlere ve ağız yapısına kavuşabiliyor, bu da kendilerini daha iyi hissetmelerine yardımcı oluyor” değerlendirmesi yaptılar.

Marmara Üniversitesi (MÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı ve Avrupa Ortdonti Derneği Başkanı Prof. Dr. Nejat Erverdi, ortodondik tedavilerle ilgili ülkemizde son yıllarda bir bilincin kazanıldığını söyledi. Erverdi, “Önceki yıllarda insanlar tüberküloz (verem), sıtma gibi daha ciddi sağlık sorunlarıyla baş ediyorlardı. Bu nedenle o yıllarda diş çarpıklığı gündeme gelmezdi. Bu tip hastalıklara karşı savaş kazanıldığı için insanlar artık diş çarpıklıklarıyla da ilgilenmeye başladılar” dedi. Çarpık dişlere sahip olanların diş hekimine gitme sıklığının kentlerde daha fazla olduğuna dikkat çeken Prof. Erverdi, kırsal alanlarda bu tür uygulamaların da yetersiz ve az olduğunu vurguladı.

Diş bozukluğunun nedenleri

Erverdi, diş çarpıklığının en önemli nedenleri arasında çocukların erken yaşlardan itibaren parmak emmesi ve bunu uzun yıllar sürdürmesi olduğunu vurgulayarak “Bebek doğduğu zaman annesinin memesine hiçbir öğreti olmadan, içgüdüsel olarak emmeye başlar. Emzirme işlemi normal şartlarda belli bir süreci kapsamak zorundadır. Her gün 45 dakika ya da 1.5 saat bebeğin annesinin memesini emmesi gerekir. O zaman çocuğun emme güdüsü tatmin edilmiş olur. Şayet emzirme gerçekleşmezse çocuğun emme güdüsü tatmin edilmemiş olacağı için çocuk anne memesinin yerine emmek için başka bir objeyi, en kolay olanı da kendi parmağını ağzına alacaktır. Genellikle baş parmak emme şeklinde bu gerçekleşir” diye konuştu. Kadının iş yaşamından çocuğuna çok fazla zaman ayıramaması, hormonel sorunlar gibi faktörlerden çocuğun yeteri kadar emmediği durumlarda parmak emmenin genellikle ortaya çıktığını anımsatan Erverdi, bu durumlarda biberonun devreye girebileceğini, biberonun da seçiminin çok önemli olduğunu anlattı. 

Psikolojik destek

Parmak emme tedavisinde sıklıkla alışkanlık kırıcı apareyler çocukların ağzına takılıyor. Prof. Erverdi, apareylerin sabit teller olduğunu, dişin arkasından damağa doğru takılan bir tel olduğunu ve 6 ay kadar çocuğun ağzında kaldığını anımsatarak “Alışkanlık kırıcı apareyler parmak emmenin lezzetli olarak çocuk tarafından algılanan kısmını ortadan kaldırıyor. Çocuk parmağını damağa dayayıp emdiğinde araya bu aparey dediğimiz teller takıldığında parmak ile damağın temasını engellendiğinden çocuk parmak emmekten zevk alamaz duruma geliyor. Bu apareyler çocuk tarafından çıkarılamaz. Alışkanlık kırıcı apareyler sabit olmalıdır, 6 ay süre sonunda yüzde 100 alışkanlık ortadan kalkıyor. Psikolojik destek de alınabilir” dedi.

Prof. Dr. Nejat Erverdi, yanlış emzik seçiminin de diş çarpıklığına neden olabileceğini anımsatarak “Emziklerin uçları 45 derecelik açıyla kesik olması gerekiyor. Normalde yuvarlak olan emzikler 3 yaşından sonra emilmeye devam ederse dişlerde hasarlara yol açabilir” uyarısında bulundu. Prof. Erverdi, MÜ Diş Hekimliği Fakültesi olarak ortodonti alanında uzmanlık kazanmak için yurtdışından fakültelerine diş hekimi geldiğini, şu an için 10’a yakın hekimin olduğunu ve birkaç yıl eğitim gördükten sonra ülkelerine döndüklerini de sözlerine ekledi.

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
SON DAKİKA