22 Kasım 2024
  • Ankara17°C
  • İstanbul18°C
  • Bursa18°C
  • Antalya19°C
  • İzmir21°C

ORGAN BAĞIŞI HAFTASI'NDA KADAVRADAN ORGAN BAĞIŞININ ÖNEMİ VURGULANDI

Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi'nde "3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası" kapsamında düzenlenen "Pandemide Organ Nakli" panelinde, kadavradan organ bağışının önemi anlatıldı.

Organ Bağışı Haftası'nda kadavradan organ bağışının önemi vurgulandı

04 Kasım 2021 Perşembe 17:23

Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Doku, Organ Nakli ve Diyaliz Hizmetleri Dairesi Başkanı Dr. Fatih Kacıroğlu: "Organ naklini çok iyi yapan ülkelerden biriyiz. Cerrahlarımız çok iyi. Takip eden nefrologlarımız çok iyi. Gastrologlarımız çok iyi. Canlıdan nakil de elbette bir nakil ama önceliğimizi bizim kadavraya vermemiz lazım, vefat eden insana vermemiz lazım. Bunu da öncelikli olarak sağlık profesyonelleri olarak bizlerin bellemesi lazım"

"Beyin ölümünün tıbbi ölüm hali olduğunu, hukuki ölüm hali olduğunu ve din alimlerinin 'Eğer tıp doktorları buna ölüm diyorsa bizim için de ölümdür.' diyerek dini ölüm hali olduğunu, bütün sağlık çalışanlarının öğrenmesi ve bunu her yerde konuşması lazım"

Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Koordinatör Başhekimi ve Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Nurettin Yiyit, Başhekimlik Binası Konferans Salonu'nda düzenlenen panelde yaptığı konuşmada, hastanenin, yeni kurulmasına rağmen daha çok kadavradan nakil yaptığına dikkati çekti.

Kadavradan organ bağışı konusunda sağlık çalışanlarının nefer olmaları gerektiğini vurgulayan Yiyit, bu işin ehemmiyetini herkese anlatmanın boyunlarının borçları olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Yiyit, "Maddi dünyadan mana alemine göçtüğümüzde herhalde hepimizin arzusu şudur; bu tarafta ciddi bir hayır duası kapısı bırakabilmek. Herhalde insanın bu dünyada yapabileceği en büyük hayır da birinin canına can katmak olsa gerek. Bu da organ bağışıyla olabilecek bir şey. Türkiye olarak belki en zoru başarmışız. Bunun altyapısını hazırlamışız. Bizim hastanemiz de bu anlamda iyi rol model olabilecek bir hastane. Altyapıyı hazırlamış ama bunu değerlendirebilecek kıymette bağışı üretme sıkıntısı yaşamış belki de kıyasladığımızda tek örnek ülke olabiliriz. Bu anlamda, devlet ve millet olarak yaptığımız o yapılaşmayı özveri ve bağış olarak da desteklersek, ülke olarak dünyanın tıp literatüründe yerimizi çok hızlı alacağımızı düşünüyorum." şeklinde konuştu.

Beyin ölümü gerçekleştikten sonra organ bağışında aile izin oranı yüzde 20-22 bandında

Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Doku, Organ Nakli ve Diyaliz Hizmetleri Dairesi Başkanı Dr. Fatih Kacıroğlu da 30 bin civarında hastanın organ nakli beklediğini, ciddi manada nakil yapılıyor olmasına rağmen bekleme listesinin sürekli arttığını aktardı.

Bu bekleme listesinin minimuma indirmenin tek yolunun, kadavradan organ naklinin yükselmesini sağlamak olduğuna dikkati çeken Kacıroğlu, 30 bin kişiden yaklaşık 23 bininin böbrek yetmezliği, 2 bin 400'e yakınının karaciğer yetmezliği, 1300'ünün de kalp yetmezliği olduğunu dile getirdi.

Organ bağışı konusunda 2019’da ciddi bir faaliyet gerçekleştiğini ve 124 bin civarında yeni bağış alındığını anlatan Kacıroğlu, "2020 pandemi yılıydı. Virüse yönelik bütün dünyanın verdiği savaşta almış olduğumuz bağışlar ne kadar 25 bin civarında olsa da bu rakamın pandemide, insanların birbirine selam vermekten çekindiği dönemde, çok önemli bir rakam olduğunu düşünüyorum." dedi.

Toplam bağışçı sayısına da değinen Kacıroğlu, "610 bin civarında bugüne kadar organ bağışında bulunmuş ve sistemimize kaydedilmiş yüce gönüllü insanımız var. En çok organ bağışının olduğu yer İzmir Bölge Koordinasyon Merkezi (BKM), onu takip eden Samsun BKM, Adana, Ankara, İstanbul, Antalya, Bursa diye devam ediyor. Bağışçı sayısıyla pmp oranları da çok doğru orantılı değil ama şunu biliyoruz ne kadar çok insana ulaşıp organ nakline ne kadar değindirebilirsek o kadar çok vefattan sonra bağışta bulunan aileyle muhatap olacağız." dedi.

Dr. Fatih Kacıroğlu, 2010'dan bugüne kadar 23 bin 546 kişinin beyin ölümü gerçekleşerek vefat ettiğini belirterek, bunlardan 16 bin 974'ünün organının bağışlanmadığına dikkati çekti.

Beyin ölümü gerçekleştikten sonra aile izin oranının yüzde 20-22 bandında olduğuna işaret eden Kacıroğlu, "Bazı bölgelerimizde bu yüzde 50'lere çıkıyor, Bursa BKM gibi. Bazı bölgelerimizde ise yüzde 10'lar civarında, Diyarbakır BKM gibi. İnsanların sosyokültürel düzeylerinden inanç sistematiklerine kadar, bunu çeşitli şeyler etkiliyor. Yüzde 50'sinin bağış yaptığını düşünsek, Bursa BKM'de olduğu gibi, 12 bin insana hayat verme ihtimalimiz varken ne yazık ki 6 bin 572 insana hayat vermiş olduk." şeklinde konuştu.

"Pandemi başladığı günden bu güne kadar hiçbir Kovid'li organı hiçbir hastamıza takmadık"

Pandemi nedeniyle organ kullanım oranlarının azaldığının gözlemlendiğini aktaran Kacıroğlu, "Çünkü yoğun bakımda yatıyor, bazı insanların akciğerlerinde çeşitli lezyonlar görülüyor. PCR pozitif oluyor ya da Kovid’li hastaya teması söz konusu. Pandemi başladığı günden bu güne kadar hiçbir Kovid'li organı hiçbir hastamıza takmadık, böyle bir şeyle de karşılaşmadık. Yine tedbirlerimizi Bilim Kurulu değerlendirmeleriyle beraber artırma veya azaltma yönünde çalışmalarımızı devam ettiriyoruz." bilgisini verdi.

Dr. Fatih Kacıroğlu, bugüne kadar 66 bin civarında nakil yaptıklarını, bunların 50 bininin canlıdan nakil olduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Organ naklini çok iyi yapan ülkelerden biriyiz. Cerrahlarımız çok iyi. Takip eden nefrologlarımız çok iyi. Gastrologlarımız çok iyi. Canlıdan nakil de elbette bir nakil ama önceliğimizi bizim kadavraya vermemiz lazım, vefat eden insana vermemiz lazım. Bunu da öncelikli olarak sağlık profesyonelleri olarak bizlerin bellemesi lazım. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü bazen hekimlerimizden de beyin ölümü kavramının ne olduğunu tam olarak özümseyememiş arkadaşlara rastlıyoruz. Bazen çalışma arkadaşlarımızdan bazen temizlik personelinden. Emin olun, bir nörologun, beyin cerrahının sözü çok etkili olmasa dahi oradaki hizmetli arkadaşın, 'Allah'tan ümit kesilmez.' cümlesi çok daha etkili olabiliyor. O yüzden buna da dikkat etmek lazım. Beyin ölümünün tıbbi ölüm hali olduğunu, hukuki ölüm hali olduğunu ve din alimlerinin 'Eğer tıp doktorları buna ölüm diyorsa bizim için de ölümdür.' diyerek dini ölüm hali olduğunu, bütün sağlık çalışanlarının öğrenmesi ve bunu her yerde konuşması lazım. Beyin ölümü, ölümdür."

Programa, Sağlık Bakanlığı İstanbul (Kuzey Marmara) Organ ve Doku Nakli Bölge Koordinasyon Merkezi Sorumlu Hekimi Opr. Dr. Gültekin Hoş ve sağlık çalışanları da katıldı.

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
SON DAKİKA