22 Kasım 2024
  • Ankara9°C
  • İstanbul9°C
  • Bursa9°C
  • Antalya16°C
  • İzmir17°C

OMİCRON TEHLİKESİ ZENGİN ÜLKELER ÜZERİNDEKİ "AŞI PATENTİ" BASKISINI ARTIRDI

Kovid-19 salgını yaklaşık 2 yıldır dünyayı tehdit etmeye devam ederken, salgını durdurmak için uluslararası kuruluşların olağanüstü bir kararla aşı lisanlarını insanlığın ortak kullanımına açması yönündeki tartışmalar yeniden alevlendi.

Omicron tehlikesi zengin ülkeler üzerindeki "aşı patenti" baskısını artırdı

02 Aralık 2021 Perşembe 11:58

Fikri mülkiyet hakkı kurallarından geçici olarak feragat etme önerisi, büyük ilaç şirketlerinden ve söz konusu şirketlerin merkezlerinin bulunduğu ülkelerinden şiddetli muhalefetle karşılaşmaya devam ederken, bu ülkeler patentlerin kaldırılmasının inovasyonlarını ve yıllarca süren yatırımları engelleyebileceğini savunuyor.

DSÖ gibi örgütler ise Omicron varyantının insanlığın durumunun ne kadar tehlikede ve riskli olduğunun gösterdiğini, Kovid-19 aşılarının ülkelere adil şekilde dağıtılması gerektiğini vurguluyor

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında hızla yayılan Omicron varyantına karşı ülkeler yeni önlemleri hayata geçirirken, Almanya, İsviçre, İngiltere ve ABD gibi zengin ülkelere yönelik toplum sağlığı için aşı patentlerinde geçici muafiyeti desteklemeleri yönündeki baskılar da yeniden artış gösterdi.

Çin'in Vuhan kentinde, 2019'un sonlarında görülen Kovid-19'un dünya genelinde bulaştığı kişi sayısı 260 milyonun üzerine çıkarken, salgın sebebiyle ölenlerin sayısı 5,4 milyonu aştı.

Kovid-19'un "küresel düzeyde salgın" ilan edilmesinden bu yana geçen 20 ayda dünya çapında ekonomik faaliyet ve ticaret dalgalandı ve milyonlarca kişi işini kaybetti.

Salgın, gelişmiş ülkelerin bile sağlık sistemleri üzerinden ekonomilerini zorlarken, düşük gelirli ülkelerdeki mevcut sorunları daha derinleştirdi.

Uluslararası dayanışmanın sağlanması gereken bir dönemde ülkeler sınırlarını kapatırken küreselleşmede kırılma yaşadı.

Gelişmiş ekonomiler Kovid-19 salgınının yayılımını kontrol altına almaya çalışırken, gelişmekte olan ülkeler ise insan hayatı, toplumsal bütünlük ve ekonomilere yönelik daha önce görülmemiş bir tehditle karşı karşıya kaldı.

Kovid-19 salgını yaklaşık 2 yıldır dünyayı tehdit etmeye devam ederken, salgını durdurmak için Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) gibi uluslararası kuruluşların olağanüstü bir kararla aşı lisanlarının insanlığın ortak kullanımına açması yönündeki tartışmalar ise yeniden alevlendi.

Zengin ülkeler vatandaşlarını aşıladı, yoksul ülkelere aşı yok

Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre, yüksek gelirli ülkelerdeki insanların yaklaşık yüzde 65'ine en az bir doz Kovid-19 aşısı uygulanırken, düşük gelirli ülkelerde bu oran yüzde 8’in altında kaldı.

Bu durum dünya sağlığı için endişe kaynağı olmaya devam ederken, dünya genelinde bugüne kadar 8,02 milyar doz Kovid-19 aşısı uygulandı, düşük gelirli ülkelerdeki insanların ise sadece yüzde 6'sı en az bir doz aşı yaptırabildi.

Almanya, Fransa, İtalya gibi gelişmiş ülkelerin yer aldığı Avrupa Birliği'ndeki yetişkinlerin neredeyse yüzde 70'i Kovid-19'a karşı tam aşılı olurken, Afrika ülkelerindeki çoğu sağlık çalışanının virüse karşı aşılanmamış olması da dikkati çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde insanların yüzde 98’i, Singapur’da yüzde 93’ü, Kanada’da yüzde 80’i, Japonya’da yüzde 79’u aşılanırken, bu oran Nijerya’da yüzde 3, Etiyopya’da yüzde 6,7 ve Kenya’da yüzde 8,5’de kaldı.

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'ne göre (OECD) Kovid-19 salgını sona erdirmenin ve ekonomik toparlanmayı engelleyen dengesizlikle mücadelenin anahtarı dünyadaki bütün insanları aşılamak ve bunun maliyeti 50 milyar dolar. Oysa G20 ülkeleri salgının ekonomik etkisini azaltmak için halihazırda en az 10 trilyon dolar harcadı.

COVAX kapsamında 5 milyar doz aşı sözü verildi sadece 589,2 milyon teslim edildi

Küresel Aşı ve Aşılama Birliği (GAVI), Kovid-19 Aşıları Küresel Erişim Programı (COVAX) kapsamında 5 milyar 59 milyon doz Kovid-19 aşısı söz verilirken, 29 Kasım itibarıyla, 144 ülkeye sadece 589,2 milyon doz Kovid-19 aşısı tahsis edildi.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), GAVI ve Salgın Hastalıklara Hazırlık İçin Yenilik Koalisyonunca (CEPI) yürütülen ortak girişimle Nisan 2020'de COVAX girişimi başlatılmıştı.

AB üyesi ülkeler, bu yılın sonuna kadar hem COVAX kapsamında hem de ikili bağışlar yoluyla fakir ülkelere 300 milyon doz aşı bağışlama sözü verdi. Ancak, şimdiye kadar bunun sadece üçte birinden daha azı bu ülkelere gönderildi.

Kovid-19 salgınında 4’üncü dalganın gelmesi ve yeni varyantların ortaya çıkmasının gelmesiyle, Avrupalı ülkelerin söz verdikleri bağışları erteledikleri belirtiliyor.

Aşıların paylaşılmaması daha fazla varyantı ortaya çıkabilir

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bu dengesizliği “ahlaki bir rezalet” olarak nitelendirirken, söz konusu aşılarının paylaşımındaki adaletsizliğin devam etmesi halinde daha fazla varyantın ortaya çıkacağı, sosyal ve ekonomik bozulmanın uzayacağı uyarısında bulundu.

Fikri mülkiyet hakkından feragatin salgın süresince, küresel sürü bağışıklığı elde edilene kadar, tüm ülkelere Kovid-19 ilaçları, aşıları, teşhisleri ve diğer teknolojileri için patent ve diğer fikri hakları vermeme veya uygulamama imkanı tanıyacağı belirtildi.

20 yıl önce, HIV/AIDS salgını sırasında, patentlerin üretimi engellemediği Güney Afrika gibi ülkelerde uygun fiyatlı jenerik HIV ilaçlarının üretilmesiyle milyonlarca insanın hayatı kurtarılmıştı.

Ekim 2020’de Dünya Ticaret Örgütü'nde (DTÖ) Hindistan ve Güney Afrika Cumhuriyeti'nin başını çektiği bazı ülkeler Kovid-19 salgınının tedavisi, teşhisi ve yayılmasının önlenmesi için fikri mülkiyet haklarını düzenleyen Fikri Mülkiyet Haklarının Ticari Niteliklerine İlişkin Anlaşmanın (Trade-related Aspects of Intellectual Property Rights -TRIPS) belli hükümlerinin rafa kaldırılmasını talep etmişti.

DTÖ anlaşması, üyelerin küresel salgın gibi istisnai durumlarda “en az gelişmiş ülkelere” yönelik TRIPS anlaşmasından feragat etmelerini sağlıyor.

AB'den aşılarda fikri mülkiyet haklarının insanlığın ortak kullanımına açılmasına karşı öneri

AB başlangıçta Kovid-19 aşılarında fikri mülkiyet haklarının insanlığın ortak kullanımına açılmasına “kısa vadede çözüm sağlamayacağını” savunarak karşı çıkarken, daha sonra DTÖ kurallarında esnekliklerin kullanılması için bir karşı öneri sunmuştu.

AB, Haziran 2021’de DTÖ’ye Kovid-19 aşıları üzerindeki fikri mülkiyet haklarının kaldırılması yerine ticari engellerin azaltılması ve üretimin artırılmasını teklif etmişti.

Teklif ile, Kovid-19 aşıları, tedavi ilaçları ve bunların bileşenlerinin sınırları serbestçe geçebilmesi, bu ürünlerde küresel tedarik zincirlerinin açık tutulması, aşı ve içeriğindeki ürünlere ihracat kısıtlaması getirilmemesi, aşı üreten ülkelerin üretimin "adil" bir kısmını ihraç edebilmesi, aşı üretiminin artırılmasının teşvik edilmesi, gelişmekte olan ülkelere aşı üretim yatırımlarının yapılabilmesi, ülkelerin aşıları uygun fiyata edinmelerinin sağlanması ve DTÖ'nün mevcut Fikri Mülkiyet Haklarının Ticari Niteliklerine İlişkin Anlaşması'nda (TRIPS) yer alan zorunlu lisans kullanımının kolaylaştırılması öngörülmüştü.

AB'nin teklifinde, aşılar üzerindeki fikri mülkiyet haklarının kaldırılması konusunda ise bir girişim yer almaması dikkati çekmişti.

DTÖ toplantısı yeni varyantla iptal oldu

Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ) 30 Kasım-3 Aralık tarihleri arasında Cenevre'de başlaması planlanan Bakanlar Konferansı'nın Kovid-19'un yeni mutasyonu Omicron nedeniyle ertelenmesi, Kovid-19 aşıları, testleri ve tedavisi için TRIPS kurallarından geçici olarak feragat etme çabalarını baltaladı.

TRIPS kurallarının gevşetilmesine yönelik DTÖ’nün 15-16 Ekim tarihlerinde yapılan toplantısında Hindistan ve Güney Afrika’nın tekliflerine 99 ülkeden destek gelirken, ABD, İngiltere, Japonya, Kanada, Norveç, Avustralya, İsviçre gibi zengin ülkeler ile AB teklifleri desteklemedi.

TRIPS kurallarından geçici olarak feragat etme önerisi, büyük ilaç şirketlerinden ve onların merkezinin bulunduğu ülkelerinden şiddetli muhalefetle karşılaşmaya devam ederken, bu ülkeler patentlerin kaldırılmasının inovasyonlarını ve yıllarca süren yatırımları engelleyebileceğini savunuyor.

Aşı üreticileri karşı çıkıyor

Cenevre merkezli Uluslararası İlaç Üreticileri ve Dernekleri Federasyonu (IFPMA), Kovid-19 aşılarının patentlerinden feragat etmenin, üretimi artırmayacağına dikkati çekiyor.

Alman ilaç firması BioNTech'in kurucularından Prof. Dr. Uğur Şahin de üretim kapasitesini artırmak için fikri mülkiyet hakkından vazgeçmenin doğru bir yol olmadığını, bunun yerine üretim lisansları verilmesi gerektiğini dile getiriyor.

"Herkes güvende olana kadar kimse güvende değil"

Küresel Hemşireler Birliği (GNU), 29 Kasım’da Kovid-19 aşılarında fikri mülkiyet haklarının kaldırılmasına karşı çıkan AB, İngiltere, İsviçre, Norveç ve Singapur'u "büyük ilaç şirketlerinin karlarını halk sağlığı pahasına korumakla" suçladı.

Dünya genelinde 28 ülkede yaklaşık 2,5 milyon sağlık çalışanını temsil eden GNU, BM'yi de aşı patentinde "dünyanın bazı en zengin ülkelerinde hükümetlerin suçlarına" karşı harekete geçmeye çağırdı.

GNU, “Küresel aşı ayrımcılığı krizinin” Omicron ve Delta gibi daha yeni varyantların dünyaya yayılmasına yol açabileceği konusunda da uyardı.

Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) ve Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) gibi 15 uluslararası örgüt ABD Başkanı Joe Biden’a 22 Kasım’da mektup yazarak Kovid-19 salgınıyla mücadele için acilen aşıların patent haklarından feragat edilmesi gerektiği çağrısı yaptı.

DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, Omicron varyantının ortaya çıkmasının ardından 29 Kasım’da yaptığı açıklamada, yeni varyantın insanlığın durumunun ne kadar tehlikede ve riskli olduğunun gösterdiğini belirterek, Kovid-19 aşılarının ülkelere adil şekilde dağıtılması gerektiğini bir kez daha vurguladı.

Ghebreyesus, ülkelerin “dayanışma” gerektiren salgına tepkilerinde “kopuk bir yaklaşım” sergilediklerini belirterek, “Herkes güvende olana kadar kimse güvende değil.” değerlendirmesinde bulundu.

Teknoloji ve teknik bilgi transferine de ihtiyaç var

Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü (MSF) Almanya temsilcilerinden Elisabeth Massute, AA muhabirine yaptığı açıklamada Hindistan ve Güney Afrika Cumhuriyeti'nin DTÖ’de dile getirdiği patentlerde geçici muafiyet önerisinin Kovid-19 aşılarını ve tedavisini kapsadığını belirtti.

Bu ülkelerin önerilerinin küresel salgını sona erdirmek için gerekli medikal ürünleri de kapsadığını anlatan Massute, “Bizce soru, dünya çapında daha fazla insana daha fazla aşı, tedavi ve benzeri şeyler sağlayarak bu pandemiyi sona erdirmeye yardımcı olacak önlemler nelerdir? Aşıda patentten feragat, bazı önlemlerden biri olabilir, ancak tek başına yeterli değildir.” değerlendirmesinde bulundu.

Massute, Kovid-19 aşı patentlerinde geçici muafiyeti çok karmaşık sorunun bir çözüm parçası olarak nitelendirerek, “Patentlerden feragat edilmesiyle birlikte, özellikle mRNA tekniğiyle geliştirilmiş aşıların küresel üretimini artırmak için teknoloji ve teknik bilgi transferine ihtiyacımız var.” diye konuştu.

Elisabeth Massute, insanların, özellikle de daha yoksul ülkelerdeki sağlık çalışanlarının ve yüksek risk gruplarının korunmasına yardımcı olmak için aşıların acilen “yeniden dağıtılmasına” ihtiyaç olduğunu vurguladı.

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
SON DAKİKA