28 Kasım 2024
  • Ankara3°C
  • İstanbul8°C
  • Bursa7°C
  • Antalya9°C
  • İzmir9°C

NAR, KANSER SAVAŞÇISI BİR MEYVE

Profesör Doktor Canan Karatay açıklamalarda bulundu...

Nar, kanser savaşçısı bir meyve

09 Ekim 2013 Çarşamba 12:01

Diyetinizde ekşi meyveler de mi yasak?

Meyve sularının şekerinin (früktoz) çok fazla olduğunu daha önce de söylemiştim. Früktoz, ısıtıldığı veya oynatıldığı zaman kısaca en tehlikeli trans yağa dönüşür. Ekşi denilen leyvelerin de früktoz miktarı yüksektir. Ekşi olmalarının nedeni, asit eriklerinin biraz daha fazla olmasıdır, früktoz içeriği olan her yiyecek ve cek (meyve suları, şuruplar, ekşi ve lı pekmezler gibi) insülin direncinin ilişmesine ve ilerlemesine neden ır. Kan insülin düzeyi 5 IU/ml'nin istüne çıkmaya başladığı andan iren hücresel düzeyde 'dismetabolik' bozukluklar başlamaktadır, smetabolik bozukluklar (diyabet, erlipidermi gibi) sinsi bir şekilde işerek ileri yaşlarda dejeneratif hastalıklara neden olur.

Nar için kanser savaşçısı deniyor, doğru mu?

Nar, şekeri yüksek olmasına rağmen en güçlü antioksidan içeren meyvelerdendir. Yapılan çalışmalar mesane kanserini önlediğini göstermiştir. Beyaz kısmı ve çekirdeği ile birlikte bütün olarak yenmelidir.

Kanser tedavisi sırasında tatlı yemek yasak mı?

Geleneksel olarak şeker ve tatlıların vücudun direncini artırdığı kanısı yaygındır. Aslmda tam tersine şekerli ve yüksek karbonhidratlı yiyecekler bağışıklık sisteminin ve organizmanın zayıflamasına neden oluyor. Diğer bir gerçek de, insülin ve leptin direnciyle birlikte, tatlı ve şekerli gıdaların kanser hastalarının vücudunda oksidatif stresi ve trans yağları artırmasıdır. Meyve şekeri olan früktozun, az yağlı ve düşük kolesterollü diyetlerden çok daha zararlı olduğu yapılan bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir. Kanser tedavisi gören hastaların veya kanser hastalıklarından korunmak isteyenlerin hem düşük glisemik indeksli hem de yüksek antioksidan içeren taze böğürtlen, karadut, çilek, yeşil erik, taze çağla, ahududu, kiraz, vişne, taze yabanmersini gibi meyveleri tüketmeleri önerilmektedir. Tedavi sırasında kanser hastalarının bağışıklık dirençlerinin yüksek olması gerekir. Bu süre içinde ve sürekli bir şekilde doğal köy tereyağı, soğuk sıkım sızma zeytinyağı, 2-4 adet kayısı kıvamında ya da hafif ısıda omlet olarak pişirilmiş doğal köy yumurtası yemeleri gerekir. Her gün yüksek doz Omega-3 ve ketentohumu yağı mutlaka kuvvetli bir antioksidan ile birlikte alınırsa kanser hastalarının gücü ve direnci artar. Kemoterapinin yan etkilerini nispeten daha az sorunla atlatabilirler.

Kalp, yüksek tansiyon ve şeker genetik değil mi?

Bu hastalıklar genetik değildir. Herhangi bir bebek doğduğu zaman vücudunda 35 bin-40 bin kadar gen bulunur. Bu genlerin büyük bir çoğunluğu uykudadır. Uyumakta olan bu genler ancak dışarıdan bir etken ile uyarılmca uykularından uyanıverirler. Uyarılmaları da yaşam, beslenme biçimi ve çevresel faktörlerin etkileri sonucu meydana gelir. Bu nedenle, bilinçli bir şekilde sağlıklı yaşar ve sağlıklı beslenirsek hastalık nedeni olan genlerin uyanmaları mümkün olmaz. Uyandırılmış olan hastalıklar da tekrar uykularına döner ve tatlı uykularına devam ederler. işte bu sebeple ileri yaşlarda ortaya çıkan tüm dejeneratif hastalıklar önlenebilir hastalıklardır. Önlemek de elimizdedir. Karatay Diyeti'nde verilen önerilerle sağlığımızı korur hastalanmayız.

Et gut nedeni midir?

Bilinenin aksine kandaki ürik asidi et yemek yükseltmiyor. Yani gut hastalığının nedeni etli yiyecekler değil de şeker gibi aşırı miktarda tüketilen karbondihratlardır.

Yemeklerde kullanılan tereyağının miktarı önemli mi?

'Sağlıklıdır, yiyebilirsiniz' diyorum ama bu, 'yemeklerde gereğinden fazla kullanın' anlamı taşımıyor. Tereyağmı zaten oturup da yarım kilo yememize imkan var mı? Yemeklerin lezzetli ve damak tadmda olması için gerektiği kadar kullanılabilir. Miktar vermek doğru değil...

Bir ara zayıflamak için altın çilek furyası yaşandı. Ne diyorsunuz?

Altın çilek antropindir ve antropin de tansiyonu olanlar ve kalp hastaları için tehlikeli.

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
SON DAKİKA