MARMARA ÜNİVERSİTESİ HASTANESİ SAĞLIK BAKANLIĞI’NA BAĞLANDI
Marmara Üniversitesi Hastanesi Sağlık Bakanlığı’na bağlandı, tüm işleyiş Bakanlık hastaneleri gibi yürütülecek.
20 Eylül 2010 Pazartesi 09:55
Üniversite hastaneleri yalnızca hizmet birimleri değildir. Eğer Marmara Üniversitesi Hastanesi’ndeki durumu yaygınlaştırırlar ise tıp eğitiminin kalitesi düşer, bilimsel araştırma ve verimlilik geriler; Türk bilim adamları sadece başka ülkelerin ürettiği bilgileri aktaran, izleyen, uygulayan doktorlar haline gelir.
Üniversiteler tüm dünyada “özerk kurumlar” olarak tanımlanır. Ülkemizde “görece” özerkliğe dahi tahammül edilemiyor. Sessiz-sedasız çıkarılan bir yasa ile üniversitelerin hizmet ve uygulama sunduğu, halka uzanan eli olan hastanelerine el konulacaktır.
Üniversiteleri “şirket” gibi algılayan, kâr-zarar ilişkisine göre değerlendiren anlayış “kamu hastane birlikleri yasası”nı bekleyemeden eyleme geçti. İlk uygulama Marmara Üniversitesi Hastanesi’nde başladı. Yasadan önce yapılan protokol, son çalışmalar ile hazırlanan tüzük ve yönetmeliklere göre yeniden şekil alacak. Marmara Üniversitesi Hastanesi Sağlık Bakanlığı’na bağlandı, tüm işleyiş Bakanlık hastaneleri gibi yürütülecek.
Son birkaç yıldır torba-çorba niteliğinde yasalar çıkarılmakta, yasa maddesinin arkasına birbiriyle ilgisi olmayan konularda bir dizi madde ya da geçici madde eklenmektedir. 1 Ağustos’ta yürürlüğe giren 6009 sayılı yasanın geçici 9. maddesine göre 5 Bakan ve YÖK Başkanı’nın oluşturduğu kurul, mali durumunun zayıf olduğuna karar verilen üniversite hastanelerine rektörlerin talebiyle mali yardım yapacak. Ancak belirlenecek tedbirleri uygulamayı kabul etmesi ve fiilen uygulaması şartıyla. Belirlenecek tedbirlerin ne olduğu bilinmektedir. Bu tıpkı IMF’nin Türkiye’ye parasal yardım yapmak için öngördüğü koşulların benzeri olacaktır.
Üniversiteler ve organları şirket mantığı ile yönetilemez. Üniversiteler “parayı veren düdüğü çalar” kurumları değildir. Üniversiteler özerk kuruluşlardır. Özerklik bir üniversite için olmazsa olmaz koşullardan birisidir. Bu akademik özerklik; idari, mali ve bilimsel özerkliği içerir. Bunun anlamı asla denetimsizlik demek değildir, devlet bütçesinden pay alan üniversite, bütçeden aldığı parayı ülkeye, bilime ve yurttaşlara fayda sağlayacak şekilde kullanmak durumundadır. Bu vergi ödeyen yurttaşlara karşı bir sorumluluktur.
Akademik özerklik; denetimsizlik, keyfilik, kuralsızlık ve etik dışılık anlamını taşımaz. Kamu parasının kullanılması, harcanması kurallara bağlanmış olmakla birlikte aynı zamanda çok ciddi sorumluluk da gerektirir.
Devlet eğitime yatırım yaparken şirket mantığı ile kâr-zarar hesabı yapamaz. Eğer böyle düşünülür ise örneğin felsefe, tarih, iktisat, uluslararası ilişkiler, hatta hukuk fakültelerinin kurulmasına hiç gerek yoktur. Zira devlet konservatuvarları ve güzel sanatlar hiç gelir getirmiyor, hepsini kapatalım, üniversite binalarına alışveriş merkezi, finans merkezleri kuralım.
Son yıllarda sağlık yatırım ve harcamalarına yönelik çıkarılan yasalar üniversite hastanelerini ekonomik darboğaza sokmuştur. Sağlıkta dönüşüm plan ve projeleri tıp-sağlık mesleğini adeta bitirmiştir. Sağlık çalışanlarının emeklerini baktıkları hasta sayısına göre (parça başı ücret) değerlendiren ücretlendirmeler getirilmiştir.
Üniversite hastaneleri diğer hastaneler gibi algılanamaz. Sağlık araştırma-eğitim-uygulama merkezi olan bu kurumlarda tıp fakültesi öğrencilerinin, araştırma görevlilerinin, sağlık yüksekokulu ve hemşirelik öğrencilerinin mesleki eğitimleri verilmektedir. Ayrıca bu kurumlarda hastalıklar ve tedavi yöntemleri konusunda bilimsel çalışmalar yürütülmekte, araştırmalar yapılmaktadır. Bu kurumlara cihaz alınırken bunun kâr etmesi amaçlanmaz, yani yatırımlar kâr-zarar hesabına göre değil, eğitime yapılır. Bilimsel araştırmalara kaynak ayrılır.
Mali özerklik asla aklına geleni yapmak, keyfi davranmak yetkisi vermez. Devlet bütçesinden alınan pay ya da döner sermaye geliri harcamaları, yatırımları ciddi olarak denetleniyor mu? Eldeki cihazlar verimli çalıştırılıyor mu? Cihazların bakım onarımları yapılıyor mu? Hiç kullanılmayan cihaz var mı? Kamusal kaynaklar peşkeş çekiliyor mu? Kurumun öncelikleri bireyin önceliklerine dönüşüyor mu? Yetişmiş kadrolar aldıkları eğitime uygun alanlarda çalışıyor mu? Birkaç yıl öncesine kadar normal çalışan bu kurumlar hangi iç ve dış etkenlerle bu hale geldi? Bu soruların yanıtları mutlaka verilmeli; yönetsel kusur, hata ve hatta suçlar var ise gereği yapılmalıdır. Bu güzide kurumların bu hallere düşmesi kesinlikle incelenmeli ve irdelenmelidir.
Üniversite hastaneleri yalnızca hizmet birimleri değildir. Eğer Marmara Üniversitesi Hastanesi’ndeki durumu yaygınlaştırırlar ise tıp eğitiminin kalitesi düşer, bilimsel araştırma ve verimlilik geriler; Türk bilim adamları sadece başka ülkelerin ürettiği bilgileri aktaran, izleyen, uygulayan doktorlar haline gelir. Keyfi davrananların, özerkliği krallık, padişahlık olarak düşünenlerin yönetimsel yetmezliklerini bu kurumlardan çıkarmayın. Marmara Üniversitesi Hastanesi’ndeki uygulama durdurulmalıdır. Bizlere büyük haksızlık yapılmaktadır. Akıl ve bilimi önceleyen yönetimleri yaşama geçirelim, yoksa hepimiz kaybederiz.
Osman İnci
- Beypazarı'nda belediye personeline ilk yardım eğitimiTürk Kızılay tarafından, Beypazarı Belediyesi personeline ilk yardım eğitimi verildi.12 Ocak 2025 Pazar 15:48BASIN HABERLERİ
- Sakarya Sağlık Çalışanları ve Emeklileri Derneği başkanlığına Mahmure Çolak seçildiSakarya Sağlık Çalışanları ve Emeklileri Derneği (SASÇED) Başkanı Mahmure Çolak, güven tazeledi.12 Ocak 2025 Pazar 15:23DERNEK VE ODALAR
- Eskişehir İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü, 411 bin 527 kişiye hizmet verdiEskişehir Valiliği, İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü tarafından 2024 yılında günlük ortalama 1660, toplamda ise 411 bin 527 kişiye hizmet verildiğini bildirdi.12 Ocak 2025 Pazar 14:43BASIN HABERLERİ
- "Yenidoğan çetesi" davasının ikinci duruşması yarın görülecekİstanbul'da bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları öne sürülen 47 sanığın yargılandığı davanın ikinci duruşması yarın görülecek.12 Ocak 2025 Pazar 14:03BASIN HABERLERİ
- Erzurum'da sağlık çalışanları soğuk havaya rağmen Gazze için yürüdüErzurum'da sağlık çalışanları, dondurucu soğuğa rağmen İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını protesto etmek amacıyla 61'inci haftasında da sessiz yürüyüşlerini sürdürdü.11 Ocak 2025 Cumartesi 15:08BASIN HABERLERİ
- Güney Kore, protestolara neden olan tıp fakültesi kontenjanlarını görüşmeye hazırGüney Kore devlet başkanlığına vekalet eden Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Choi Sang-mok, 2024'te doktorların protestolarına neden olan tıp fakültesi kontenjanlarının artırılması kararının müzakere edilmesine hazır olduklarını söyledi.11 Ocak 2025 Cumartesi 14:53DÜNYADA SAĞLIK
- Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesinde "ağrısız doğum" hizmeti başladıÇorum Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesinde "epidural anestezi" ile ağrısız doğum hizmetinin başladığı bildirildi.11 Ocak 2025 Cumartesi 13:13KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM
- Filistinli genç, İsrail askerlerinin Gazze'de alıkoyduğu kişileri canlı kalkan olarak kullandığını anlattı:"İsrail ordusu Cibaliya'da beni canlı kalkan olarak kullandı. Ev ve binalara yapılan baskınlarda askeri ekiplere eşlik etmek zorunda bırakıldım ve bu durum hayati tehlike oluşturdu"11 Ocak 2025 Cumartesi 12:03BASIN HABERLERİ
- Gebelikte tedavi edilmeyen depresyon, fetüsün gelişimini olumsuz etkiliyorKocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı birimi tarafından yapılan çalışmayla...11 Ocak 2025 Cumartesi 11:58RUH SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI
- Turistik Tuz Ekspresi, Çankırı turizminin lokomotifi olduÇankırı'nın tarihi ve kültürel güzelliklerinin yerli ve yabancı ziyaretçilere tanıtılması amacıyla geçen yıl Ankara ile Çankırı arasında başlatılan Turistik Tuz Ekspresi, kentin tanınırlığına önemli katkı sağladı.11 Ocak 2025 Cumartesi 11:28SAĞLIK TURİZMİ
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2006 Sağlık Aktüel