28 Kasım 2024
  • Ankara3°C
  • İstanbul11°C
  • Bursa9°C
  • Antalya13°C
  • İzmir11°C

MANİK-DEPRESİF HASTALIK SICAKLARDA ARTIYOR

Türkiye Psikiyatri Derneği Duygudurum Bozuklukları Bilimsel Çalışma Birimi Koordinatörü Prof. Dr. Ömer Aydemir, ilkbahar ve özellikle yaz ayları ile birlikte iki uçlu bozukluklarda (bipolar bozukluk, eski adıyla manik-depresif hastalık) artış gösterdiğiyl

Manik-Depresif Hastalık Sıcaklarda Artıyor

30 Haziran 2010 Çarşamba 11:36

Türkiye Psikiyatri Derneği Duygudurum Bozuklukları Bilimsel Çalışma Birimi Koordinatörü Prof. Dr. Ömer Aydemir, ilkbahar ve özellikle yaz ayları ile birlikte iki uçlu bozukluklarda (bipolar bozukluk, eski adıyla manik-depresif hastalık) artış gösterdiğiyle ilgili uyarılarda bulundu.

 

İki uçlu bozukluğun, karakterize bir ruhsal bozukluk olduğunu ve bu hastalık dönemlerinden bir tanesinde taşkınlık (mani), diğerinde ise çökkünlük (depresyon) bulunduğunu söyleyen Aydemir hastalık dönemleri dışında ise hastanın hemen normale döndüğünü belirtti. Aydemir; “Hastalık dönemlerini ele almak gerekirse, mani veya taşkınlık dönemi duygudurumun çok yükseldiği, hastanın aşırı coşkulu olduğu dönemdir. Bu dönemde hastada abartılı önemli düşünceler veya ayağı yere basmayan projeler, kendini olduğundan çok daha yüksekte hissetme, büyüklük düşünceleri, düşüncelerin hastanın zihninde adeta yarışması, kendini aşırı enerjik hissetme, uyku gereksiniminde azalma, hatta uyku gereksinimini inkar etme, sonuçlarını düşünmeden heyecanlı veya eğlenceli faaliyetlere kalkışma (çok fazla para harcama, aşırı hızlı araba kullanma) görülen belirtilere örnektir. Diğer yandan depresyon veya çökkünlük dönemi ise yukarıda yazılan durumun tam tersidir. Depresyonda hastada mutsuzluk, karamsarlık, umutsuzluk, özgüvende azalma, değersizlik hissetme, abartılı suçluluk veya pişmanlık duyguları, eskiden zevk aldığı faaliyetlerden zevk alamama, iştahsızlık veya uykusuzluk gibi değişiklikler, ölüm ve intihar düşünceleri, bedeninde nedeni açıklanamayan ağrılar ortaya çıkabilir.” dedi.

 

Hastalığın ortaya çıkış yaşının 20-25 olduğunu belirten ve hastalığın ortaya çıkma nedenleri arasında genetik etkenlerin azımsanmayacak oranda olduğunu, bir diğer nedenin ise hücreler arası iletiyi sağlayan kimyasal maddelerin taşınmasında veya düzeylerinde ortaya çıkan değişiklikler olduğunu belirten Aydemir, beyinde iletiyi bozarak düşünce, bellek, öğrenme ve duygudurumun düzenlenmesini etkilediğini belirterek şöyle devam etti: “İki uçlu bozukluğun seyrindeki en önemli özelliklerden birisi ise mevsimsellik göstermesidir. Mevsimsel özellik olarak hastalar ilkbahar – yaz aylarında taşkınlık, coşkunluk yaşarken, sonbahar – kış aylarında ise çökkünlük, durgunluk içinde girerler. Özellikle ilkbahardan yaz aylarına geçiş hastaların alevlenmesi açısından en riskli dönem gibi görünmektedir. Hastaların yaklaşık dörtte biri bu mevsimsel özellik nedeniyle ilkbaharın son günleri ve yazın ilk günlerinde kötüleşirler. Kötüleşme yaşanan günlerde hastalarda dürtüsel, tepkisel davranışlar, saldırganlık eğiliminde artma, öfke patlamaları, aşırı para harcama, taşkınlaşma azımsanmayacak orandadır. Bunların yanı sıra zaman zaman intihar eğilimi, daha doğrusu kendine zarar verme davranışı da görülebilir. İntihar bu dönem için çok yüksek oranlarda olmasa bile, artmış risk yönünden dikkatli olmakta yarar vardır. Hatta bu mevsimde hastaların dikkatleri daha bozuk olur. Sonuç olarak, bu mevsim hastaların hastalanma eşikleri göreceli olarak düşük olmaktadır ve buna bağlı olarak da hem kendisine hem çevresindeki kişilere zarar verme riski taşıyan davranışlar gösterme riski taşırlar.” Dedi.

 

İki uçlu bozukluğun belli bir tedavisinin olmadığını, her hastaya göre doktoruyla ortaklaşa olarak bir tedavi programı hazırlandığını belirten Aydemir bu tedavi programında ilaç tedavisinin yanı sıra yaşamın düzene sokulması, kötü beslenme ve alkol – madde kullanım alışkanlıklarından uzaklaşma, pozitif düşünme ve davranma becerilerini geliştirme, stresle başa çıkma stratejilerini öğrenme, hastalığın seyri konusunda ayrıntılı bilgiye sahip olma bulunduğunu belirtti.

 

 

KREDİ KARTINI UZAK TUTUN

 

Hastalara günlük hayatları için bazı önerilerde bulunan Aydemir, “Arkadaşlarınız, aile bireyleri veya varsa eşinizle rahatsızlığınızı paylaşın, mümkün olduğunca düzenli uyku uyuyun, çok az alkol tüketin veya hiç tüketmeyin, uyuşturucudan uzak durun, işte ve evde stresinizi azaltın, düzenli beslenin, düzenli egzersiz yapın, nefes egzersizleri yapın, öfke ve depresyon (çökkünlük) gibi duygularla teker teker başa çıkmayı öğrenin. Bu mevsim geçişlerinde hastaya olabildiğince yakın olmakta yarar vardır. Hastanın uyarıcı belirtilerini yakından takip etmelidir. Bu dönemde hastanın alkol ve diğer uyuşturucu maddelerden uzak durması gereklidir. Mutlaka uyku düzenini korumalı, gece uykusuna özen göstermelidir. Günde sekiz saat uyumak kadar bu uykuyu gece almak da gereklidir. Hasta taşkınlaşmaya başladığı takdirde, hızla yakınlarına ve doktoruna ulaşmalıdır. Hastalığın tırmanmasını beklemek hastalığın kontrolünü çok zorlaştırır. Erken müdahale tedavi yanıtını arttırır. Ayrıca yine bu mevsimde taşkınlaşma riski nedeniyle kredi kartlarını hastadan uzak tutmak, araba anahtarını kontrollü vermek, ilişki kurduğu arkadaşlarını takip etmek olası zararları engeller.” diye konuştu.

Yorumlar
SON DAKİKA