24 Kasım 2024
  • Ankara2°C
  • İstanbul7°C
  • Bursa4°C
  • Antalya10°C
  • İzmir7°C

LENF KANSERİ ATEŞLE BAŞLAR

Ağır bir grip ya da ateşli hastalıktan sonra ortaya çıkan bir kanser türü olan Hodgkin lenfoma, gençleri daha sık pençesine alıyor. Nefes darlığı,

Lenf kanseri ateşle başlar

25 Kasım 2011 Cuma 09:14

Ağır bir grip ya da ateşli hastalıktan sonra ortaya çıkan bir kanser türü olan Hodgkin lenfoma, gençleri daha sık pençesine alıyor. Nefes darlığı, kuru öksürük, yorgunluk gibi belirtiler veren hastalık, ateşle alarm çalıyor.

Lenf kanserlerinin nadir rastlanan bir türü olan Hodgkin lenfomanın (HL) Amerika'daki görülme oranı yüzde 3 civarındadır. Genellikle 25-32 yaşları arasında ortaya çıkan hastalığın görülme sıklığı yaş olarak iki gruba ayrılır. Birinci grup; 20-30 yaş arası, diğer grup ise 60 yaş üstüdür. Az gelişmiş ülkelerde çocukluk çağı Hodgkin lenfoma daha çoktur. Hastalık; yüzde 85 oranla erkek çocuklarında görülür.

GENETİK EĞİLİM VAR
Hodgkin lenfomanın sebebi kesin olarak bilinmemekle birlikte; enfeksiyon ajanlardan şüphelenilmiştir. Tabii ki hastalığın altında genetik eğilim de yatar. HIV (Ümmin yetmezlik virüsü) enfeksiyonu olanlarda, Hodgkin lenfoma görülmesinde hafif bir artış vardır. Hastalığın ağır bir grip ya da ateşli bir hastalıktan sonra görülmesi de bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla bağlantılı olduğunun bir kanıtıdır.

HL'nin çeşitli sınıflandırılmaları vardır. Hastalık; lenfositten zengin, nodüler sklerozan, karışık hücreli ve lenfositten fakir olarak dört grupta değerlendirilir.

LENFLERE TUTULUR
Hastalık; genellikle diyafram üstü lenf bezlerini tutar, zaman içinde karaciğer, dalak, beyin ve akciğer gibi organlara da yerleşebilir. En sık tutulum, boyun ve göğüs bölgesindedir. Ayrıca mediasten dediğimiz göğüs boşluğundaki lenf bezleri de sıklıkla tutulur. Hastada kuru öksürük, göğüste baskı, nefes darlığı, halsizlik ve yorgunluğa neden olur.

YÜKSEK ATEŞLE GECE TERLEMESİ GÖRÜLÜR
Hodgkin lenfoma; gırtlağa ve akciğerdeki bronşlara baskı, öksürük, nefes darlığı, nadir olarak öksürükle kan gelmesine neden olabilir.

Hastalık bazen de lenf nodlarının baskısına bağlı olarak bronşların tıkanması sonucu hastayı zatürre edebilir. Akciğer ve kalp zarında sıvı birikimi, nadir de olsa görülebilir.
Çok nadir görülen kemik iliği tutulumu, ancak çok ileri evrelerde ortaya çıkabilir. Hastalar bazen, omuriliğe baskıdan dolayı sırt ağrısı şikayetiyle hekime başvurabilirler.

KİLO KAYBI OLUR
Hastalığın bütün vücudu ilgilendiren sistemik belirtileri; 38 derece üstü ateş, yoğun gece terlemesi ve altı ay içinde vücut ağırlığının yüzde 10'undan fazla kilo kaybı yaşanmasıdır. Bunlar, Hodgkin lenfomanın ileri evrede olduğunu gösteren semptomlardır. Vakaların yüzde 30'unda ateş görülür.

BAĞIŞIKLIK DÜŞER ZONA YÜKSELİR
Yaygın kaşıntı ve alkol alımı ile ortaya çıkan lenf bezi ağrısı, hastalığın çok eskiden beri bilinen belirtilerdir. Bağışıklık sistemi çökük olan bu hastalarda zona da sıkça görülür. Tedavi altındaki hastalarda hücresel bağışıklığın düşmesi ise toksoplazmada çeşitli mantar ve virüs enfensiyonlarında artış yaratır.

TEŞHİS VE TAKİPTE 'PET' ÇOK İŞE YARAR
Hodgkin lenfomada en iyi teşhis yöntemi lenf nodu biyopsisidir. İnce iğne aspirasyon biyopsisi bu hastalığın teşhisi için çok değerli değildir.

MR DA ETKİLİ
Teşhis aşamasında hastaya; BT (bilgisayarlı tomografi) yapılmalı ve tüm batın, akciğer, boyun lenf bezleri radyolojik yöntemleri uygulanmalıdır. Kemik iliğini, karın bölgesindeki lenf nodlarını ve organ tutulumlarını göstermek konusunda MR oldukça etkilidir.

Kemik ağrılarında kemik sintigrafileri kullanılabilir. Son zamanlarda en önemli teşhis, tedavi ve takip yöntemi olarak PET (Pozitron Emisyon Tomografisi) kullanılmaktadır. İleri evre Hodgkin hastalarına kemik iliği aspirasyon biyopsisi yapılabilir.

Tedavinin gidişatı için en önemli etken ise evrelemedir. Laboratuvar testleri rutin olarak yapılmalı, sedimentasyon LDH, beta 2 mg, fibrinojen ve alkalifosfatas bakılmalıdır.

İYİLEŞME ORANI YÜKSEK
Hodgkin lenfoma hastalarının tedaviye cevap verme ve iyileşme oranı çok yüksektir. İleri evrelerde bile sağ kalım oranı yüzde 84'e kadar çıkmıştır. Ancak, kötü prognosif faktörler ihtiva eden hastalarda tekrarlama riski fazladır. Tedavide etkili ilaç kombinasyonlarının geliştirilmesi, radyoterapideki tekniklerin ilerlemesiyle başarılı sonuçlar artmıştır.

PROF. DR. ERKAN TOPUZ

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
SON DAKİKA