24 Kasım 2024
  • Ankara2°C
  • İstanbul7°C
  • Bursa4°C
  • Antalya10°C
  • İzmir7°C

KIL DÖNMESİNE KARŞI HAREKETSİZ KALMAYIN

Prof. Dr. Hasan Taşçı, halk arasında kıl dönmesi adı verilen "pilos midus" hastalığının toplumumuzda çok yaygın olarak görüldüğünü belirterek, hasatlığa karşı vatandaşların hareketsiz kalmamasını önerdi.

Kıl dönmesine karşı hareketsiz kalmayın

06 Temmuz 2010 Salı 15:04

Türkiye Gazetesi Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hasan Taşçı, kıl dönmesinin en çok kuyruk sokumunda, göbek, koltuk altı, kasıklarda ve ender olarak da parmak aralarında ve ayak tabanında görüldüğünü belirterek, "Bu hastalık önceleri doğuştan olan bir rahatsızlık olarak bilinirdi. Günümüzde bu düşünce değişti ve sonradan oluşan bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Bu hastalık 15 yaş civarında cinsel hormonların etki etmesiyle başlar.

Genelde bir kıl kökü iltihaplanır ve apse oluşur. Apse ilerleyerek diğer kıl köklerini içine alır ve cilt yağ dokusuna ilerler. Yürürken, otururken kalça kasları hareketleri ile kıllar daha da derine gömülür ve kıl dönmesi hastalığı oluşur" dedi.

Kıl dönmesinin erkeklerde kadınlara nazaran 3 katı daha fazla görüldüğünü söyleyen Taşçı, "Hastanemize başvuran kıl dönmesi hastalarının yüzde 85'i erkek, yüzde 15'i kadındır. 15-40 yaş arasında ve vücudunda çok kıl olan insanlarda daha çok görülür. Bisiklet veya ata binme gibi spor yapanlarda, uzun süre oturarak çalışanlarda, bankacı, öğrenci, şoför, bilgisayarcılarda daha sık görülür. Kilolu ve çok terleyen insanlarda bu hastalık daha sık oluşur" dedi.

HASTALIĞIN BELİRTİLERİ


Hastaların yarısının kuyruk sokumunda apse, yani şişkinlik, kızarıklık ve şiddetli ağrı şikayeti ile başvurduğunu belirten Prof. Dr. Taşçı, "Diğer yarısı da kuyruk sokumunda kaşıntı, sertlik hissi, deliklerin oluşması, pis kokulu akıntı veya iç çamaşırda kanlı lekelerin oluşmasıyla doktora başvururlar. Genellikle pis kokulu akıntı nedeni ile insanların sosyal hayatı kötü yönde etkilenmektedir" diyerek, tedavisi hakkında da şunları söyledi:

"Kıl dönmesi ameliyatları genellikle klasik cerrahi yöntemle tedavi ediliyor. Türkiye Hastanesi Genel Cerrahi Ünitesi'nde bu operasyonlar "flap" yöntemi ile gerçekleştiriliyor. Klasik yöntemlerde iyileşme genellikle geç oluyor. Bu süre bazen 2-3 ayı bulabiliyor. Ayrıca, bu uygulamayla tedavi gerçekleştikten sonra tekrarlama ihtimali bulunuyor. Estetik açıdan da hoş olmayan izler kalabiliyor. 'Flap' yöntemi ise klasik yöntemlerin sakıncalarını ortadan kaldırıyor. Flap uygulamasından sonra tekrarlama riski çok aza iniyor. Ameliyat izi de küçülüyor. Flap, kistin çıkarılması ve yaranın kalçadan bir parça döndürülerek kapatılması ile gerçekleştiriliyor. Flap yöntemini 8 yıldır başarıyla uyguluyoruz."

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
SON DAKİKA