23 Aralık 2024
  • Ankara1°C
  • İstanbul7°C
  • Bursa5°C
  • Antalya10°C
  • İzmir10°C

KEMOTERAPİ VE RADYOTERAPİ DEVRİ KAPANIYOR

Prof. Dr. Ünal, “Hematolojik kanserlerde şu an yüzde 20-25 olan hedefe yönelik tedaviler belki birinci basamakta da uygulanacak ve hastaların yüzde 80’i akıllı moleküller ile tedavi ediliyor olacak.”

Kemoterapi ve radyoterapi devri kapanıyor

04 Mayıs 2017 Perşembe 14:20


Hematoloji, iç hastalıkları, onkoloji, immünoloji, moleküler biyoloji, genetik, tıbbi biyoloji, patoloji ve fizyoloji gibi temel, klinik ve uygulamalı bilimleri bir araya getiren “Deneysel Hematoloji Kongresi”nin dördüncüsü, 28-30 Nisan 2017 tarihleri arasında Gaziantep’te gerçekleştirildi. 

Deneysel Hematoloji Derneği  ve 4. Deneysel Hematoloji Kongresi Başkanı Prof. Dr. Ali Ünal ve Kongre Genel Sekreteri Prof. Dr. Mehmet Yılmaz, hematolojik kanserleri ve tedavide gelinen son noktayı Medimagazin’e anlattı. 

“Hücresel ve hedefe yönelik tedavilerde büyük gelişmeler kaydedildi”

Deneysel Hematoloji Derneğinin, 2013 yılında Türkiye’de klinik alanlarda çalışan kurumsal yapılar ile deneysel ve klinik araştırmaları bir araya getirmek amacıyla kurulduğunu ifade eden Prof. Dr. Ünal,  yapılan çalışmaların sempozyum ve kongrelerde paylaşılmasının yanı sıra araştırmacıların yurt dışına eğitim amaçlı gönderilmesine de katkı sağladıklarını belirtti.
Kongrede hematoloji ve onkoloji branşları ile birlikte deneysel araştırmalar yapan diğer alanların da bir araya geldiğini söyleyen Ünal, hücresel tedavi, kök hücre nakli ve kanser aşısı ile ilgili araştırmalar yürüttükleri bilgisini verdi.

Hücresel ve hedefe yönelik tedavilerde büyük gelişmeler kaydedildiğini belirten Prof. Dr. Ünal, hedefe yönelik tedaviler ve immünoterapilerin hastanın kendi immün sistemi ve hücrelerini kullanarak direkt kanser hücrelerini yenmeye yönelik tedaviler olduğunun altını çizdi.  

“Hematolojik kanser tedavisi, kemoterapi ve radyoterapiden hedeflenmiş tedaviye kaydı”

Hematolojik kanserlerin tedavisinde direkt kanser hücresini hedef alan yöntemler olduğunu ve devam eden klinik araştırmaların da bu yöne kaydığını dile getiren Prof. Dr. Ünal,

“Daha önce Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği ülkelerinde üretilen moleküllerin yüzde 50’si şu anda Türkiye’de de üretilmekte.  Biz bu tedavi yöntemlerini kullanmaya başladıkça üretimi de artıyor ve şu anda kronik miyeloid lösemi (KML) tedavisinde kullanılan ve Türkiye’de üretilen molekül tüm dünyaya ulaşıyor.” açıklamasında bulundu.

Akıllı moleküllerin direkt kanser hücrelerini etki mekanizması sayesinde, radyoterapi ve kemoterapinin, solid tümörler dışındaki diğer kanser türlerinin tedavisinde giderek azalacağına dikkat çeken Ünal, “Şu an yüzde 20-25 olan hedefe yönelik tedaviler belki birinci basamakta da uygulanacak ve hastaların yüzde 80’i akıllı moleküller ile tedavi ediliyor olacak.” ifadelerini kullandı.

“Erişkinlerde tedaviye yanıt daha zor”

Çocuklarda görülen akut lenfositik lösemilerin uygulanan tedavi sonrasında başarıya ulaştığını,  ancak erişkinlerde tedaviye yanıtın daha zor olduğu bilgisini veren Prof. Dr. Ünal, “Erişkin lösemilerde çok daha fazla güçlükle karşılaşıyoruz ve tedavi şansımız daha az. Kemoterapi verip hastalığı yüzde 50 oranında düzeltiyoruz, ama hastaların yüzde 80’inde iki yıl sonra nüks oluyor. O zaman kemik iliği nakli ve akıllı moleküller devreye giriyor.  Bu nedenle erişkin tedavisindeki gelişmelere daha fazla ihtiyacımız var.” dedi.

“Monoklonal antikorlar” üzerinde yoğunlaşılıyor

Klinik araştırmalarda hedefe yönelik tedavilerin öne çıktığını ve monoklonal antikorlar ile kanser hücrelerini hedefleyen tedaviler üzerine çalışıldığı bilgisini veren Ünal, kronik lenfositer lösemi (KLL)de ibrutinib, multipl miyelomda ise anti-CD38 molekülü ile tedavide olumlu sonuçlar alındığını belirtti. 

Dünyada devam eden ve Faz 2-Faz 3 aşamasında olan bazı çalışmaların Türkiye’ye de geldiğini söyleyen Prof. Dr. Ünal, “Türkiye’de klinik araştırmalarla tecrübe ettiğimiz şu; ilaçların oral kullanılması, tolere edilebilir olması ve hedefe yönelik olması çok önemli.” ifadelerini kullandı. 

“Hastanın tedaviye uyumu önemli”

Kanser tedavisinde tedavinin yanı sıra hastanın uyumunun çok önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Mehmet Yılmaz, “Hastanın sosyal yaşamı ile uyumlu, günlük aktivitelerini sürdürebilmesi, ateş ve hâlsizliğinden kurtulmuş olması önemli. Hasta ve ailenin uyumu,  ilacın dozu ve yan etkileri konusunda hastanın bilgilendirilmesi ve kontrolleri de önemli.  Bunlar yan etkisi olan ilaçlar ve bu nedenle yan etkilerinin de kontrol edilmesi gerekiyor. Bazı ilaçları verirken, yanında koruyucu amaçlı antibiyotik tedavileri de yapılıyor; bu antibiyotiklerin de düzenli kullanılması ve hastalar kontrole geldiklerinde bu antibiyotiklerin de kontrol edilmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.

Her hastada kullanılan ilaçların farklı yan etkileri olabileceğini ifade eden Yılmaz, “Burada en çok korktuğumuz şey, enfeksiyon ve kalple ilgili problemler. Hedefe yönelik tedaviler özellikle malign (kötücül) hücre grubunu hedefledikleri için beraberinde onlara özgü birtakım yan etkiler ortaya çıkıyor. Onları hastaya izah etmek ve onların üzerinden gitmek önemli. 
Hastalığın evresi, hastanın sosyokültürel seviyesi ve hastanın ulaşımı gibi faktörler önemli. Bunların hepsini göz önünde tutarak hastaya radyoterapi, kemoterapi veya hedefe yönelik tedaviler uygulanabilir.” dedi.

“Tedavi basamakları SGK’nın önerdiği ilaç takip sırasına göre belirleniyor”

Tedavi basamaklarını, hastalıklarla ilgili kabul edilen kılavuzlar ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK)’nun önerdiği ilaç takip sırasına göre belirledikleri bilgisini veren Prof. Dr. Yılmaz,
“Örneğin; hastaya KLL tanısı koydunuz, ama hedefe yönelik tedavileri uygulama şansınız yok; birinci basamakta sadece Bakanlığın onay verdiği ilacı kullanmanız gerekiyor.  Birinci, ikinci ve üçüncü sıra tedavileri tüketip, ondan sonra diğer tedavilere geçmeniz gerekiyor.  SGK bunu öneriyor, biz de kılavuzların SGK ile uyumuna göre hareket ediyoruz. Endikasyon dışı dediğimiz hastalıklar için başvuruda bulunuyoruz, Bakanlık onay veriyor ve hasta parasını ödüyor. Bakanlık sonra parasını hastaya geri ödüyor.” açıklamasında bulundu.

“Hematolojide 10 yıl içinde devrim bekleniyor”

KML hastalarının ilaç kullanımında, diyabetli hastaların 10 yıllık ilaç kullanımında yaşadığı böbrek, kalp, mide ve bağırsak problemleri gibi problemler olmadan devam edebildiğini belirten Prof. Dr. Yılmaz,  “Hematolojide 10 yıl içinde devrim bekleniyor.  Yeni moleküller geliyor, yeni açılımlar var ve yeni genetik değişiklikler fark ediliyor, onlara yönelik tedaviler geliştiriliyor. KLL’de, ibrutinib gibi hastanın yaşam süresini uzatmaya yönelik sinyal yolak inhibitörlerinin geliştirilmiş olması çok önemli ve KLL’de yaşam süresinin daha da artacağını düşünüyoruz.” dedi.

“Hematolojik kanserlerin yüzde 25’i KLL” 

İleri yaşlarda görülen hematolojik kanserlerin yüzde 25’inin KLL olduğunu ve yüzde 8’inin genetik geçiş gösterdiğini ifade eden Yılmaz, bu kanserlerin hücre yolağının bozulmasından kaynaklandığını ve ölemeyen hücrelerin kan dolaşımında bulunduğunu söyledi
 

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
SON DAKİKA