25 Kasım 2024
  • Ankara-1°C
  • İstanbul7°C
  • Bursa3°C
  • Antalya7°C
  • İzmir7°C

KANSERLE YÜZLEŞMEDE UZMAN ÖNERİLERİ

Anadolu Sağlık Merkezi’nden Klinik Psikolog Aslıhan Kurt, kanser hastalarının, hastalıklarını öğrenme sürecinde yaşadıklarını ve bu süreçte onlara nasıl yaklaşılması gerektiğini anlattı.

Kanserle Yüzleşmede Uzman Önerileri

19 Ekim 2007 Cuma 13:31

Anadolu Sağlık Merkezi’nden Klinik Psikolog Aslıhan Kurt, kanser hastalarının, hastalıklarını öğrenme sürecinde yaşadıklarını ve bu süreçte onlara nasıl yaklaşılması gerektiğini anlattı. Hastalar kemoterapiye başladıklarında ne yaşayacaklarını bilmedikleri için büyük bir belirsizlik içinde oluyorlar. Çünkü hastalara ne kadar bilgi verilse, yan etkilerin neler olacağı konusunda fikirleri olsa da yaşamadan görme imkanları olmuyor. Hastalar bu nedenle çok büyük bir kaygı yaşıyorlar. İlk şok ise tanı aşamasında geliyor.

Hasta önce inanamıyor ve yaşadığı kaygıyı anlamlandırmaya çalışıyor. Tanıyı duyduğu zaman kendisine, ‘niye ben’, ‘ben şimdi ne yapacağım, ölecek miyim’ gibi sorular soruyor. Uyuyamıyor, iştahı kesiliyor, içine kapanıyor ve sürekli yalnız kalmak istiyor. Kontrol duygusunu yitiriyor. Tedavi süreci başlayana kadar, yani ilk kriz şoku atlatılıp, tedavi planı çıkana kadar hastalar genellikle bu tip tepkiler vermeye devam ediyorlar.

Tedavilerin bir takım yan etkileri oluyor. Bu yan etkiler hastanın beden imajını ve kendilik algısını bozacak tipte olduğu için (örn.saç dökülmesi), hasta bir yandan bu kabullenme sürecini yaşarken, bir yandan da bu yan etkilere bağlı değişikliklere karşı başetmeye çalışır. Aynı bir savaşçı gibi, varlığını sürdürmeye çalışır. Bu konuda hastalara, tedavilerinin her aşamasında, duygularını ifade etmeleri konusunda cesaret verilmelidir. Ayrıca, çevresinden alacağı destek de önemli olduğundan, hastaya bu tip kaygılarını yakınları ile paylaşması gerektiği anlatılmalı. Kişi çevresiyle bunu ne kadar paylaşırsa, hem gerçekliği kabul etmesi hem de onlardan alacağı destekle hastalıkla baş etmesi kolaylaşır.

Hastanın, tedavi sürecini nasıl geçirdiği, hastalığın ne olduğu, hangi aşamada olduğu, hastanın yaşı, cinsiyeti, sosyal desteğinin yeterli olup olmaması, geçmişteki başetme becerileri, psikiyatrik bir özgeçmişinin varlığı ve ağrısının kontrolü ile yakından ilişkilidir. Hastanın geçmişte yaşamış olduğu diğer stresli olaylar mesela, kayıplar veya ailede kanser öyküsü önemlidir. Hasta bu süreçte yaşadığı birçok şeyin hesaplaşmasını yapar. Ve tüm bu yaşananlar tedavi sürecini etkiler.

Hastaların verdikleri tepkiler, tanı, tedavi, nüks ve terminal dönemde farklılıklar gösteriyor. Yani bunu bir süreç olarak görmek gerek. Basamak basamak çıkılan bir merdiven gibi. Tanı aşamasında şok olan kişi, belli dönemlerde sağlıklı insanlara karşı öfkelenebilir, tedavi süreci başladığında iyileşme yolunda bir pazarlık içine girip, kendini ve çevresindekileri sorgulayabilir, nüks durumlarında; yoğun bir tedavi sürecinden çıktığı için kendini yılgın, herşeye yeniden başlıyormuş gibi hissedip “bu benim bedenim artık tedavi istemiyorum” gibi tepkilerde bulunabilir. Bu uzun ve zahmetli sürecin sonunda nüks haberi, kişide ikinci bir şok yaratır ki, çoğu hasta bu noktada daha ağır tepkiler vererek,
depresyona girebilir.

Bazen aileler, müdahaleci olup hastaya tanısını söylememektedir. Bu sıkıntı yaratan bir konudur çünkü, tanının ne olduğundan çok, hasta kendisi ile ilgili bir şeylerin saklandığı duygusunu yaşamaktan sıkıntı duyar. Her hastanın kendisi ile ilgili gerçeği bilmeye hakkı vardır. Zaten ancak öyle bir durumda hasta da kendi sorumluluğunu alarak, tedavinin bir parçası olur. Hastalığın her aşamasında; hastaların anlaşıldıklarını hissettikleri, duygularını rahatça ifade edebilecekleri bir ortama ihtiyaçları vardır. Bu süreçte
hastalara ihtiyaçları olan psikolojik destek sağlandığında tedaviye uyumları artmaktadır.

Yorumlar
SON DAKİKA