23 Aralık 2024
  • Ankara3°C
  • İstanbul6°C
  • Bursa5°C
  • Antalya12°C
  • İzmir9°C

“KANSERDE SU GÖTÜRMEZ GERÇEK, TARTIŞMASIZ BİR KONU: SİGARA”

İstanbul Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Neolife Tıp Merkezi KBB Uzmanı Prof. Dr. Yusufhan Süoğlu, gırtlak kanserinin baş boyun cerrahisinin uğraşı alanı içindeki en önemli hastalığı olduğuna dikkati ç

“Kanserde su götürmez gerçek, tartışmasız bir konu: SİGARA”

19 Nisan 2011 Salı 15:47

İstanbul Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Ana Bilim Dalı Öğretim  Üyesi, Neolife Tıp Merkezi KBB Uzmanı Prof. Dr. Yusufhan Süoğlu, gırtlak kanserinin baş boyun cerrahisinin uğraşı alanı içindeki en önemli hastalığı olduğuna dikkati çekti.

Bu kanserin nedeninin ise tartışmasız olarak, %95 oranında, sigaraya bağlı olduğunu vurgulayan Dr.Süoğlu “Baş boyun kanserlerinden özellikle gırtlak ve ağız içi kanserlerde en fazla göze çarpan nikotinin ve tütündeki kimyasalların kanserojen etkileri.  Hastaların yüzde 95’inde sigara anemnezi ve uzun süreli kullanım hikayesi var. Giderek daha çok fark ediyoruz ki pasif içicilik de çok önemli bir faktör, örneğin daha önce akciğer kanseri nedeniyle eşini kaybeden bayanlarda pasif içiciliğe bağlı gırtlak kanseri oluşabiliyor. Sigara özellikle alkolle birleşince ağız içi tümörleri kanserojik etki daha fazla artıyor.” dedi.

Prof. Dr. Yusufhan Süoğlu, 15 yıl gibi uzun bir süre günde bir paket sigara içen ve bununla birlikte alkol tüketen kişilerin yüksek risk altında olduğuna işaret ediyor. Dr.Süoğlu, “Gırtlak (larenks) kanserinde en öne çıkan belirti ses kısıklığı ama bu da kanserli bölgenin gırtlak içerisindeki konumuna bağlı olarak değişkenlik gösterebiliyor. Ses tellerindeki tümörler ses kısıklığı ile kendisini gösteriyor ama bu ses tellerinin üzerindeki tümörler de tümör büyüyene kadar herhangi bir belirti vermiyor. Dolayısıyla 15 yıl boyunca alkolle birlikte sigara kullanımı olan kişilerin yılda en az bir kez Kulak Burun Boğaz muayenesi olmalarında fayda var. Normal tedavilere cevap vermeyen ve uzun süren en ufak bir ses kısıklığının dahi peşine düşmek lazım” diyor ve ekliyor. “Erken tanıda,  özellikle risk gurubundaki kişilerin endoskopik gırtlak ve ayrıntılı baş boyun muayenesi büyük fayda sağlıyor. Tedavi aşamasında; tümörün çıkartılması süreçlerinde çok büyük değişiklikler olmadığını ancak tümörden sonra ortaya çıkan doku kayıplarını yerine koyma (rekonstrüksiyon) alanındaki gelişmeler sayesinde hastanın kendi vücudundaki dokuları kullanarak gerçekleştirilen serbest doku transferleriyle ameliyat sonrası yaşam kalitesini düzeltici işlemler yapılabiliyor, aynı seansta iki ekip çalışabiliyoruz.”diyen Dr.Süoğlu, mikro cerrahi yöntemiyle gerçekleştirdikleri rekonstrüksiyon uygulamalarıyla, fonksiyonel ve anatomik defektlerin yerine konması sayesinde hastaların ameliyat sonrası beslenmesi, konuşması ve nefes almasının sağlanabildiğini belirtti. Dr. Süoğlu bu yöntemlerin yanı sıra ameliyat sonrası uygulanan radyoterapi tekniklerinin gelişmesinin de tedaviyi desteklediğini sözlerine ekledi.

Yorumlar
SON DAKİKA