22 Kasım 2024
  • Ankara11°C
  • İstanbul7°C
  • Bursa8°C
  • Antalya14°C
  • İzmir17°C

KAMU HASTANELERİNDE YÜZDE 16 OLAN SEZARYEN ORANI ÖZEL HASTANELERDE YÜZDE 40

TJOD Başkanı Karateke: "Türkiye'de kamu kuruluşlarında primer sezaryen oranlarımız yaklaşık yüzde 16, özel hastanelerdeki oranlara baktığımız zaman yüzde 40'lara gelen bir oran vardır. Bu 'oldukça yüksek' bir oran olarak kabul edilebilir."

Kamu hastanelerinde yüzde 16 olan sezaryen oranı özel hastanelerde yüzde 40

21 Mayıs 2017 Pazar 06:08

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (TJOD) Başkanı Prof. Dr. Ateş Karateke, "Türkiye'de kamu kuruluşlarında primer sezaryen oranlarımız yaklaşık yüzde 16, bu dünya çapında kabul edilebilen bir orandır. Özel hastanelerdeki oranlara baktığımız zaman yüzde 40'lara gelen bir oran vardır. Bu 'oldukça yüksek' bir oran olarak kabul edilebilir." dedi.

TJOD tarafından düzenlenen 15'inci Ulusal Jinekoloji ve Obstetrik Kongresi ile Avrupa Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (EBCOG) tarafından organize edilen 25'inci Avrupa Jinekoloji ve Obstetrik Kongresi, Antalya'da başladı. Kongre kapsamında Belek turizm merkezindeki bir otelde basın toplantısı düzenlendi.

Burada açıklama yapan Prof. Dr. Karateke, sezaryen ile doğum sayılarındaki artışın sadece Türkiye'de değil, dünyanın diğer ülkelerinde de sorun olduğunu kaydetti.

Çin, İran, Mısır, Gürcistan ve Balkan ülkelerine bakıldığında bu oranın yüzde 50 ve üzerinde olduğuna işaret eden Karateke, şöyle konuştu:

"Son 24 yılda tüm ülkelerde hızlı artan sezaryen oranları vardır. Belli bir noktaya kadar sezaryen oranlarındaki bu artış bebek ölüm oranlarında azalmayı getirirken, belli bir oranın üzerinde de annede doğumdan sonra çıkan problemlere neden olmaktadır. Türkiye'de kamu kuruluşlarında primer sezaryen oranlarımız yaklaşık yüzde 16, bu dünya çapında kabul edilebilen bir orandır. Özel hastanelerdeki oranlara baktığımız zaman yüzde 40'lara gelen bir oran vardır. Bu 'oldukça yüksek' bir oran olarak kabul edilebilir."

Ateş Karateke, sezaryenin anne ve bebek için hayat kurtarıcı yönüne de işaret etti.

Sezaryen olanaklarının bulunmadığı özellikle Sahraaltı Afrika ülkelerinde anne ölümlerinin 100 binde 500 ila 600 civarında olduğunu vurgulayan Karateke, "Yani sezaryen anne ve bebek sağlığını gerçekten koruyan, onu iyileştiren bir operasyon. Sezaryene 'bu uygulanamaz' demek uygun değil. Ama sezaryen belli bir limitin üstünde yapıldığında anne sağlığını, özellikle takip eden gebeliklerde olumsuz etkileyen bir durum olarak karşımıza çıkıyor." diye konuştu.

- Omega-3'ün IQ üzerindeki etkisi

TJOD 2'nci Başkanı Prof. Dr. Cansun Demir ise gebelik döneminde yapılması gerekenlerden bahsetti.

Gebelik döneminde kalsiyum takviyesinin çok önemli olduğuna işaret eden Demir, bu süreçte hem kemik gelişimi hem de tansiyon çıkma riski olan kadınların kalsiyum alması gerektiğini kaydetti.

Omega-3'ün bebeklerin beyin ve göz hücreleri gelişimindeki etkisine işaret eden Prof. Dr. Demir, "Omega-3 kullanan bebeklerin ileride IQ'sunun çok daha iyi olduğunu gösteren pek çok çalışma var. Biz toplum olarak çok fazla balık yemiyoruz. 3 tarafı denizlerle çevrili bir ülkeyiz ama ne yazık ki balık yeme konusunda eksiklerimiz var. Balığı taze yiyeceksiniz, bunu yapamıyorsanız da Omega-3'ü dışarıdan takviye olarak almakta fayda var." ifadelerini kullandı.

- Suriyeli kadınların sağlığı

Avrupa Jinekoloji ve Obstetrik Derneği (EBCOG) Başkanı Dr. Tahir Mahmood da Türkiye'de yaşayan Suriyeli sığınmacı kadınların sağlıklarının önemli olduğunu bildirdi.

Türkiye'de kadınların en çok doğum sonrası kanamalardan hayatını kaybettiğine işaret eden Mahmood, şöyle konuştu:

"Bu aslında önlenebilir ve tedavi edilebilir bir mesele. Bu anlamda baktığımızda dünya genelinde bir sorundan bahsediyoruz. Yönetilebilir, tedavi edilebilir sorunlar bunlar. Tartışmamız gereken diğer bir konu ise Türkiye toplumunun gerçekten çok misafirperver davrandığı bir konu olan mülteciler konusu. Türkiye'deki mülteci kadınların durumuna baktığımız zaman yüksek risk grubunda olduklarını görüyoruz. Bu kişilerin arasında zihinsel ve psikolojik olarak problem yaşayan kadınlar da var. Bu sorunları yaşayan insanlar, genellikle fakir ülkelerden geliyorlar. Sınırları aşıyorlar. Çok büyük zorluklar altında hayatlarını idame etmeye çalışıyorlar." şeklinde konuştu.

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
    SON DAKİKA