KALP KRİZİ SADECE AŞIYLA ÖNLENEMEZ
Son iki haftadır kalp krizini önleyecek bir aşının geliştirildiğine ilişkin haberler okuyoruz. Peki gerçekten bu mucize aşı dünyanın bir numaralı ölüm nedenini ortadan kaldıracak mı? Seyri insandan insana değişen kronik bir hastalığın, tılsımlı bir ilaçla
21 Haziran 2010 Pazartesi 01:14
“Asrın buluşu kalp krizini ortadan kaldıracak”, ”Kalp krizini önleyen mucize aşı yeni bir çağ açtı”, “Kalp krizi aşısı sayesinde insanlar 120 yıl yaşayacak”: Bunlar son iki haftada medyada yer alan başlıklardan birkaçı. Kalp hastalarında ve kalp hastalığı riski olanlarda büyük bir heyecan yaratan bu başlıklar gerçekten dünyanın 1 numaralı ölüm nedenine nihayet bir çözüm bulunduğunu mu müjdeliyor? Yoksa saman alevi gibi çabuk sönen sansasyonel bir haber mi?
Karmaşık sorunlar hemen hiçbir zaman bir hamlede ulaşılan çözümlerle sona erdirilemez. Hele damar sertliği gibi birçok faktörün etkileşimi sonucu ortaya çıkan, seyri insandan insana değişen kronik bir hastalığın, tılsımlı bir ilaçla kaybolacağını düşünmek en iyimser deyimle saflıktır. Bir benzetme yapacak olursak, İsrailliler ile Filistinlileri kardeş yapacak bir formül bulundu veya ekonomik krizin çaresi bulundu haberleri ne kadar gerçekçiyse, damar sertliği aşısının kalp krizini ortadan kaldırıp 120 yaşına kadar yaşamamızı sağlayacağı haberleri de o kadar gerçeği yansıtıyor.
Medya ve bazı uzmanlar bilimsel deneyin sonuçlarını aktarırken ölçüyü kaçırmış olsalar da haberlere kaynaklık eden bilimsel araştırma hafife alınacak cinsten değil. Karolinska Enstitüsü bilim insanları internet ortamında yayınlanan Journal of Experimental Medicine adlı bilim dergisinde yayınladıkları uzun makalede umut verici bir fare deneyini anlatıyor. İşin uzmanları için bile anlaşılması kolay olmayan bu karmaşık araştırmayı özüne ihanet etmeden basitleştirerek anlatmaya çalışacağım.
Kolesterolün bin bir yüzü
Halk arasında kötü kolesterol denilen LDL kolesterolün kandaki düzeyi yüksekse damar duvarının içini döşeyen örtünün arkasına sızıp duvarın içine yerleşir. Yakındaki bazı maddeler kolesterol molekülünü etkileyip kimyasını değiştirir. Böylece iyice azgın hale gelen, etrafına zarar vermeye başlayan kötü kolesterole okside olmuş LDL kolesterol denir.
Bunu gören vücut durumu kontrol etmek için sınırlı bir seferberlik ilan eder. Damar duvarına özel olarak eğitilmiş askerlere benzetebileceğimiz T hücreleri denilen hücreleri gönderir. Tıbbi adı enflamasyon olan yangıyı, seferberlik ve askeri harekâtın damarlarda yarattığı olağanüstü duruma benzetebiliriz. Yangı damarın içini örten örtünün daha fazla tahrip olmasına ve damar sertliğinin ilerlemesine yol açar. Birçok uzman yangı önlenebilirse damar sertliğinin kontrol altına alınabileceğini düşünüyor. İşte Karolinska Enstitüsü’nden yapılan araştırma bu noktada önemli.
Fare aortu sağdaki çizimdekine benzer. Sol üstte aşı yapılmamış bir farenin aortundaki damar sertliği kırmızıya boyanmış olarak görülüyor. Alttaki resimde ise aşılanmış farenin aortunda çok az hastalık var.
Özel olarak üretilmiş bir grup farenin yarısı LDL kolesterole karşı aşılandı, diğer yarısı aşılanmadı. Yapılan aşı LDL kolesterolün T hücreleri tarafından tanınmasını sağlayan yüzünü bloke ettiği için T hücreleri saldırıp buralara yapışamadı. Böylece yangı oluşumu önlendi. Aşı olup da yangının ortadan kalktığı farelerin ana atardamarındaki damar sertliğinin aşı olmayan farelere göre çok daha az olduğu görüldü.
İnsanlara uygulanabilir mi?
Karolinska Enstitüsü’ndeki araştırmacıların gözlemleri önemli olmasına önemli ama bunu insan hastalıkları tedavisi için değerlendirirken kantarın topuzunu kaçırmamak gerek. Genetik olarak özel olarak hazırlanmış farelerde yapay olarak yaratılmış damar sertliğine koruyucu etkisi olan aşıyı insanlarda kalp krizinin çaresi olarak ilan etmeden önce çok ama pek çok yapılacak iş var.
Önce İsveçli bilim insanlarının bulguları teyit edilecek, sonra aşı başka koşullarda denenecek, gerekirse diğer hayvan cinslerinde uygulanacak. Bunlar başarılı olursa aşının insanlara verilebilecek güvenilirlikte, ciddi yan etkileri olmayan ve kolay uygulanabilir çeşidi geliştirilecek. Bu başarıldıktan sonra sınırlı sayıda gönüllüde kullanılabilirliği (fizibilite) araştırılacak. Bundan sonra en önemli aşamaya gelinecek. Aşıdan yarar görebilecek olan binlerce gönüllü insan rastgele 2 gruba ayrılacak. Bir gruba aşı, diğer gruba içinde etkili madde olmayan sıvı enjekte edilecek (randomize çalışma). En az 3-5 yıl sürecek bir izleme süresinden sonra, aşı olan ve olmayan grupta kaç kişinin öldüğü ve kalp krizi geçirdiğine bakılacak. Aynı zamanda aşının beklenmeyen olumsuz etkileri olup olmadığı titizlikle incelenecek. Tüm bu deneyler başarıyla sonlandıktan sonra ‘bizi damar sertliğiden koruyacak bir aşı bulundu’ diyebiliriz.
Medyaya düşen görev
Aşılanan farelerde daha az damar sertliği olması bende de bir umut ve iyimserlik duygusu uyandırdı. Hemen sonra, bilim tarihinin büyük ümitler bağlanıp milyarlarca dolar, sonsuz enerji ve zaman harcandıktan sonra terk edilmek zorunda kalan projelerle dolu olduğunu hatırladım. İyimser beklentimin gerçekçi bir perspektife konup temkinli bir dille ifade edilmesi gerektiğini düşündüm. Bunun tersini yaparsam istemeden de olsa bir dizi olumsuz sonuca yol açabilirim.
Hastalar daha çok uzakta olan bir umudu çok yakında gerçekleşecek ve mutlak bir çare olarak algılayabilirler. Bu durumda, kanıtlanmış koruyucu önlemlerin en etkin biçimde uygulanabilmesi için gerekli olan irade ve konsantrasyonları azalabilir. Oysa sağlıklı beslenme, sigara içmeme, düzenli egzersiz, ideal kiloyu koruma, yüksek tansiyon ve yüksek kolesterol tedavisi gibi önlemlerle damar sertliğinin büyük ölçüde önlenebileceğini biliyoruz.
Neredeyse tılsımlı bir çare gibi sunulan çözümden uzun süre bir daha haber çıkmazsa insanların bilimsel araştırmaları bildirenlere hatta araştırmalara güvenleri sarsılabilir. Bir diğer nokta da, damar sertliği ve kanser gibi karmaşık hastalıkların bir darbeyle şifaya kavuşabileceği ve insan ömrünün on yıllarla uzayabileceği izlenimini vermek, insanları genellikle yavaş ilerleyen ilaç geliştirme sürecinin karşılayamayacağı beklentilere sürükler. Bu da böylesine beklentilere mucizevi cevaplar sunanlara fırsat yaratır.
Yeni buluş ve umut verici tedavileri bildirirken, medya, aktaracağı bilgiyi sansasyonel bir başlıkla değil de, gerçekçi bir çerçeveye koyarak verirse en başta kendi güvenilirliği ve saygınlığını korumuş olur. Bu konuda sorumluluk sağlık ve bilim yazarlarıyla bu alanda görüş bildiren uzmanlara ve bilim insanlarına düşüyor.
- Sağlık Bakanı Memişoğlu, TÜSEB Başkanı Kervan ve beraberindeki heyetle bir araya geldiSağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Türkiye Sağlık Enstitüleri (TÜSEB) Başkanı Prof. Dr. Ümit Kervan ve Türkiye Aşı Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ateş Kara, BioNTech kurucu ortağı Prof. Dr. Özlem Türeci ile bir araya geldi.21 Kasım 2024 Perşembe 18:38SAĞLIK BAKANLIĞI
- Sağlık Bakanı Memişoğlu, 3. Uluslararası Anadolu Ebeler Derneği Kongresi'nde konuştu:Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, yenidoğan çetesine ilişkin, "Çeteyi ortaya çıkartan, onu takiple delillendiren, bebeklerimizin ölümüne engel olan bir kişiye niye istifa istenir? Onları yakalattığımız için mi?" ifadesini kullandı.21 Kasım 2024 Perşembe 17:53KONGRE VE KONFERANSLAR
- Ödemiş'te Diyabet Farkındalık Sempozyumu düzenlendiDünya Diyabet Günü etkinlikleri kapsamında Ege Üniversitesi Ödemiş Sağlık Bilimleri Fakültesi'nde 2. Uluslararası Diyabet Farkındalık Sempozyumu gerçekleştirildi.21 Kasım 2024 Perşembe 17:38DİYABET
- Edirne 112 Acil Çağrı Merkezi 10 ayda 54 bin çağrı cevapladıEdirne Sağlık Müdürü Mustafa İshak Yıldırım, 112 Acil Sağlık Merkezinin 10 ayda 54 bin çağrı cevapladığını belirtti.21 Kasım 2024 Perşembe 17:23SAĞLIK BAKANLIĞI
- "Yenidoğan çetesi" davasının duruşması sanık savunmalarıyla devam ediyorİstanbul'da, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddia edilen 47 sanığın yargılandığı davanın duruşması sanık savunmalarıyla sürüyor.21 Kasım 2024 Perşembe 17:18BASIN HABERLERİ
- Beypazarı Aile Yaşam Merkezi'nde Ağız ve Diş Sağlığı Semineri düzenlendiBeypazarı'nda "Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası" dolayısıyla "Ağız ve Diş Sağlığı Semineri" gerçekleştirildi.21 Kasım 2024 Perşembe 16:53AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI
- Niğde'de 12 günlük bebeğin kalbinde iki büyük atardamar arasındaki açıklık ameliyatla kapatıldıNiğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 12 günlük bebeğin kalbinde iki büyük atardamar arasındaki açıklık ameliyatla kapatıldı.21 Kasım 2024 Perşembe 16:53KALP VE DAMAR CERRAHİSİ
- Muğla'da ambulansın çarptığı kadın öldüMuğla'nın Seydikemer ilçesinde ambulansın çarptığı kişi hayatını kaybetti.21 Kasım 2024 Perşembe 16:43BASIN HABERLERİ
- Van Eğitim Araştırma Hastanesi Tüp Bebek Merkezi çocuk hayali kuranların hizmetindeVan Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde çocuk sahibi olmak isteyenlere hizmet vermek amacıyla kurulan Tüp Bebek Merkezinde ilk aşılama çalışması yapıldı.21 Kasım 2024 Perşembe 16:33SAĞLIK BAKANLIĞI
- Medipol Sağlık Grubunca "Ağız ve Diş Sağlığı Festivali" düzenlendiMedipol Sağlık Grubunca düzenlenen Ağız ve Diş Sağlığı Festivali'nde, ağız ve diş sağlığının önemi vurgulandı.21 Kasım 2024 Perşembe 16:23AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2006 Sağlık Aktüel