26 Kasım 2024
  • Ankara-1°C
  • İstanbul5°C
  • Bursa5°C
  • Antalya7°C
  • İzmir5°C

KALP KRİZİ RİSKİNİ SANİYELER İÇİNDE ÖLÇÜYOR

Bursa Uludağ Üniversitesi (UÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Radyoloji Anabilim Dalı'na kurulan 'çok sıralı dedektörlü bilgisayarlı tomografi (BT) cihazı', saniyelerle ölçülen kısa zamanda vücudun damarsal ...

Kalp krizi riskini saniyeler içinde ölçüyor

22 Ekim 2010 Cuma 14:09

Bursa Uludağ Üniversitesi (UÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Radyoloji Anabilim Dalı'na kurulan 'çok sıralı dedektörlü bilgisayarlı tomografi (BT) cihazı', saniyelerle ölçülen kısa zamanda vücudun damarsal sistemlerini çok net bir şekilde görüntüleyerek riskli hastaların umudu haline geldi.

Hastaya en az zararla en doğru tanıya ulaşma imkanı sunan son teknoloji ürünü cihazın, kasıktan kateterle yapılan geleneksel anjiografi nedeniyle altı saat yatağa bağlanmak istemeyen kişilerce tercih ediliyor. UÜ Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürsel Savcı, özellikle kalp damarlarında tıkanma riski bulunan hastalarda, hastalığın erken teşhisinde cihazın büyük kolaylıklar sunduğunu bildirdi.

Koldaki toplar damardan kontrast madde verildikten sonra dönen bir tüpün her dönüşünde 128 kesit elde etmesiyle oluşan görüntüleme işleminin yedi saniyede tamamlandığını belirten Prof. Dr. Savcı, alınan görüntülerin incelenmesiyle de en küçük damar hastalıklarını bile saptadıklarını kaydetti.

Ailesinde şeker hastalığı, yüksek tansiyon ve kan kolesterol gibi rahatsızlıklar bulunan, 'orta derecede' kalp krizi riski taşıyan kişilerin bu cihazla kalp krizi risklerini öğrenebildiklerini anlatan Savcı, şöyle konuştu: "Departmanımıza bir yıl önce kurulan BT cihazı, ülkemizdeki en gelişmiş 3-5 cihazdan birisi, Bursa'da ise en gelişmişi. 'Alet işler, el övünür' diye bir söz vardır. Ancak, bu cihazı bilinçli kullanmak da o cihaza sahip olmak kadar önemli."

Departmanda deneyimli iki akademisyenin hizmet sunduğunu bildiren Prof. Dr. Gürsel Savcı, "Bilinçli ve titiz bir teknikle son teknoloji ürünü cihazlarla yapılan incelemeler, önceleri mümkün olmayan bazı ayrıntıların ortaya konmasını sağladı. Elde edilen görüntüler bilgisayar sisteminde işlenerek kalp ve damarsal yapılar üç boyutlu olarak inceleniyor. Koroner damarlarda tıkayıcı plaklar saptanabildiği gibi, yırtılarak ani kalp krizine yol açan ve diğer yöntemlerle saptanması zor damar duvarındaki yumuşak planlar da saptanabiliyor." şeklinde konuştu.

Çok sıralı dedektörlü BT anjiografinin, kasıktaki atar damardan girilerek yapılan geleneksel anjiografiye alternatif olmadığını bildiren Prof. Dr. Savcı, şunları söyledi: "Kasıktaki atar damardan girilerek yapılan geleneksel anjiografinin çözümleme yeteneği de yüksek. Üstelik aynı seansta girişim yapılarak tedavi olanağı da sunabiliyor. Özellikle kalp damar hastalığı riski 'fazla' olan hastalarda tercih edilen bir yöntem. İki yöntemin birbirinin tam alternatifi olarak algılanması bu nedenle doğru olmaz. Ancak, tanısal nedenli yapılan geleneksel anjiografi sonrasında hastalar altı saat kum torbası ile yatakta hareketsiz yatarken, 'çok sıralı dedektörlü BT anjiografi'nin, tanısal nedenli yapılan geleneksel anjiografiye alternatif olduğunu söyleyebiliriz."

"CİHAZLAR GELİŞTİKÇE HASTAYA VERDİĞİ RADYASYON DOZU DA AZALIYOR"

Kalp damar hastalığı riski 'orta' derecedeki hastalarda tarama amaçlı kullanılmasının tüm dünyada kabul gördüğünü anlatan Savcı, "Ülkemizde de benzer uygulamalar giderek yaygınlaşıyor. Alınan başarılı sonuçlar gösteriyor ki, kalp damar hastalıkları BT koroner anjiografi yöntemi ile erken dönemde saptanabiliyor, kalp krizine bağlı erken ölümler azaltılabiliyor." dedi.

Bilgisayarlı tomografide hastaların yüksek dozlarda radyasyona maruz kaldığı şeklindeki haberlere de değinen Prof. Dr. Savcı, "Çok sıralı dedektörlü bilgisayarlı tomografı (BT) cihazları geliştikçe hastaya verdiği radyasyon dozu da azalıyor. Bu cihaz ile hastanın maruz aldığı radyasyon dozu, geleneksel anjiografide alınan radyasyondan fazla değildir. Öyle ki, hastanın vücut yapısı ve kilosuna göre otomatik doz ayarı yapabilen sistemlerde, görüntüleme süresi de kısa tutulduğunda daha da az radyasyon verildiği söylenebilir. Verilen radyasyon dozu ile elde edilen tanısal bilginin değerini kıyaslamak doğru olmaz. Belli miktarda radyasyona maruz kalsa da, yapılan tanı sayesinde hayatı kurtulan çok hastamız oldu" diye konuştu.

stargundem.com

Yorumlar
SON DAKİKA