23 Aralık 2024
  • Ankara1°C
  • İstanbul7°C
  • Bursa4°C
  • Antalya11°C
  • İzmir11°C

İZMİR SAĞLIĞIN BAŞKENTLİĞİNE OYNUYOR

Banu hoca baş koydu, İzmir sağlığın başkentliğine oynuyor

İzmir sağlığın başkentliğine oynuyor

25 Mayıs 2010 Salı 10:35

İzmir, 1980’lerden beri ekonomide geleceğini aramaya çalışıyor. Sanayi denildi, tarım, hayvancılık denildi, Antalya’ya rakip turizmde merkez olsun denildi. Denildi ama geçen 30 yılda, konuşulan hedeflerin hiçbirinde ‘başkent’ olmayı beceremedi. Şu aralar yeni bir hedef var önünde ‘sağlık için İzmir.’
Sağlıkta başkent olma hedefi. Dünyanın en hızlı gelişen sektörlerinden sağlık ve biyomedikal yatırımlarında Türkiye’nin payını artırabilmek, İzmir’i tıbbi cihaz üretimi ve Ar-Ge yatırımlarında dünyanın önde gelen merkezlerinden biri yapabilmek.
Bu hedefle InovİZ adlı bir platform kuruldu.
InovİZ (Inovation İzmir) ‘Sağlık için İzmir’ girişimi tıp bilimini teknolojiyle buluşturan biyomedikal sektöründe faaliyet gösteren, yurtiçi ve yurtdışındaki Türk ve yabancı akademisyenler ile yerli ve yabancı özel sektör yatırımcılarını bir araya getiren bir platform.
Dün ve bugün Ege Serbest Bölge AŞ’de (ESBAŞ) ‘1 Küresel İnoviz Konferası’ yapılıyor. Çoğu ABD’den akademisyenler ve Türk akademisyenler ‘sağlık inovasyonları yönetimi ve finansmanı’, ‘sağlık sanayi araştırma-geliştirmesiyle tümleşmiş uluslararası eğitimi’ tartışıyor.
İzmir kendine gelecek ararken üç kadın dikkati çekiyor. ESBAŞ Başkan Yardımcısı Nimet Egeli Woodham, Ege Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Merkezi (EBİLTEM) Müdürü, Biyomühendislik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fazilet Vardar ve Drexel Üniversitesi biyomedikal Mühendisliği Bölüm Başkanı, Dekan Prof. Dr. Banu Onaral.
Biri işkadını, biri Türkiye’de hoca, diğeri ABD’de hoca, bu üç kadın zoru başarıyor.
1-1.5 yıl içinde 10 civarı arama konferansı yapmışlar, üç üniversitenin (Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir İleri Teknoloji Enstitüsü) güç birliği sağlandı. İzmir Kalkınma Ajansı’nın desteği alındı. Ve çok çok önemli bir basamak olan Türk-Amerikan Bilim İnsanları ve Akademisyenleri Derneği (TASSA) ile ABD Drexel Üniversitesi platforma dahil edildi.
Tünelin ucundaki ışık şu:
‘Sağlık alanında uluslararası eğitim vererek, sanayi Ar-Ge’si ile bütünleşmiş sektör kümelenmesi.’
İnovİZ girişiminin birinci hedefi teknoloji ve bilgi transferine ortam sağlamak. Bu amaçla İzmir’de yerli ve yabancı bilim insanlarının rahatlıkla çalışabilecekleri bir Ar-Ge merkezi ve cazibe ortamı yaratılması amaçlanıyor. Böylece, İzmir ve Ege Serbest Bölgesi’nde yerli ve yabancı yatırımcıların rahatlıkla çekilebileceği bir Biyomedikal Sektör Kümelenmesi oluşabilecek.

İyi ki beyin göçü olmuş!
Prof. Banu Onaral, elektrik mühendisliği lisansından sonra doktora için ABD’ye gider. Biyomedikal mühendisliğinde doktorasını yapar.
İstanbul doğumlu, babası Manisalı, annesi Sivaslı. Kendisini ‘bilimle kalkınma gönüllüsüyüm’ diye tanıtıyor.
Tabii ki ‘Türkiye teknoloji ile bilimle kalkınsın gönüllüsü.’
İlk takdirimi muhteşem Türkçesiyle alıyor. (Hani üç-beş ay yurtdışında yaşayıp da ‘kırık Türkçe’ konuşanlardan hiç hazzetmem.)
Ardından da zekasıyla, azmiyle.
İzmir bundan 5-6 yıl önce ‘sağlık’ sektörünü odak noktasına almaya başladığında, “Biz de ABD’de duyduk, sevindik, bir şehir stratejik düşünmeye başladı” diye anlatıyor.
Inovasyon ile İzmir kelimelerinin birleşimi InovIZ’i ilk ‘Inovist’ olarak İstanbul için düşündüklerini söylüyor, Banu hoca. Koca kent İstanbul’un odaklanma sorunu olunca ve Ege Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Merkezi (EBİLTEM) Müdürü, Biyomühendislik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fazilet Vardar’ın çizdiği vizyon da devreye girince InovIZ ortaya çıkıyor.
Banu hoca, “TASSA’ya İzmir’de başlangıç yapalım dedim, Fazilet hanımın anlattıkları üzerine” diye anlatıyor.
TASSA, Türk Amerikan Bilim İnsanları ve Akademisyenler Derneği. Banu hoca da geçen aralık ayına kadar başkanıydı.


Şunları anlatıyor:
“ABD’de 2000 sayımlarına göre 250 bin kadar Türk var. 80 bini kadarı beyin gücü, bilim, teknoloji, sağlık hizmetlerinde çalışan, yatırımcı olan, yönetici olanlar. Bizler farkında olmadan, onların kaynaklarıyla güç oluşturmuşuz. Beyin göçü kavramına karşıyım, beyin gücü diyorum. Artık bu beyin gücünü, köklerimize, buraya taşımamız mümkün.”
İyi ki beyin göçümüz olmuş. Taze beyinler gitti yetişti, olgunlaştı ve artık bu gücü Türkiye için niye kullanılmasın?


Banu hoca da, “1990’larda Sabancı Üniversitesi’nin kurulması sürecinde fark ettim ki somut projelerle çalıştığımız takdirde, beyin gücünden Türkiye’nin kalkınmasında fayda sağlayabiliriz.”


Sohbetimizde hemen hemen her sözünü keyifle not aldım, Banu hocanın. “Toprağın altındaki zenginlikten daha çok işlenmesi gereken beyin cevheri var, Türkiye’de” sözü sadece onlardan biriydi.

FUNDA ÖZKAN

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
SON DAKİKA