23 Aralık 2024
  • Ankara0°C
  • İstanbul8°C
  • Bursa3°C
  • Antalya11°C
  • İzmir9°C

İMMÜNOTERAPİNİN FARKI YAN ETKİSİ

Kanser tedavisinde temel strateji yıllarca tümör hücrelerine ilaç ve ışınla saldırıydı. Tümörlerle ilgili bilgiler arttıkça 'hedefe yönelik' ilaçlar geliştirildi. Ancak yan etkiler ve gelişen direnç sorun olmaya devam ediyor.

İmmünoterapinin farkı yan etkisi

16 Ocak 2016 Cumartesi 11:57

MESUDE ERŞAN

İmmünoterapinin temel farkı bağışıklık sisteminin kanserle savaşma gücünü harekete geçirmesi. Tedavi birkaç kür uygulandıktan sonra tümör bölgesinde önce genişleme görülüyor. Aslında bu tümörün büyümesi değil, bağışıklık hücrelerinin bölgeye hücum etmesinden kaynaklanan bir genişleme. Arkasında da yavaş yavaş küçülme (iyileşme) başlıyor. Geleneksel tedavi yöntemlerinde yan etkiler fazla. Saç dökülmesi, bulantı, kusma, ağız ve cilt yaraları, kabızlık ilk akla gelenler. Bu yeni grup ilaçların en ilgi çekici özelliklerinden biri, bağışıklık sistemi üzerinden etki etmeleri nedeniyle daha düşük yan etkili olmaları. En sık yol açtıkları yan etkiler halsizlik, bitkinlik ve kaşıntı. Ancak bunlar kolay baş edilebilir sorunlar. En ağır yan etkiyse akciğer zarı iltihabı.

HASTALARIN HAYATI DEĞİŞEBİLİR

Royal Marsden Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mary O'Brien, "Kemoterapiler haricinde tedavilerden bahsedebilmek çok güzel" diyor. Hastaların hem iyileştiği hem dış görüntüleri ve hayat kalitelerinin değişmediği tedavilerin gündemde olduğunu hatırlatan O'Brien, "İleride belli bir hasta grubunun, yeni tedavilerle hayatlarının tamamen değişebileceğini düşünüyorum. Kemoterapide gördüğümüz zehir etkileri, saç dökülmesi, kan hücresinde azalma gibi yan etkileri immünoterapide görmüyoruz. Bu iyi haber. Tabii ki bu ilaçların da yan etkileri var ve iyi yönetmek için bilgi ve deneyim gerekiyor. Genel olarak hastalar immünoterapileri seviyor" diye konuşuyor.

ETKİYİ GÖRMEK İÇİN SABIRLI OLMAK LAZIM

Amerikan Hastanesi tıbbi onkoloji uzmanı Prof. Dr. Nil Molinas Mandel ise, "İmmünoterapi etkili sonuçlar veriyor. Ancak her hasta için uygun değil" diyor. İmmünoterapiyle, kemoterapi veya hedefe yönelik ilaçlarda alışılan hızlı yanıt yok. Hatta genellikle biraz gecikmiş yanıt alınıyor. Prof. Dr. Mandel, "Ama yanıt verdiğinde de uzun süreli sonuçlar alınıyor. İlaçları alan hastada ilk başta hastalık ilerlemiş gibi görülüyor. Sonra tümörleri kontrol altına alıyor, eritiyor ya da durduruyor.

Prof. Dr. Mandel, "Kullandığımız metastaslı, bir yıl yaşamasını beklemediğimiz hastaların 3 yıl yaşadıklarını gördük. Bu çok önemli bir gelişme. Özellikle çok fazla mutasyonun olduğu, immünitenin (bağışıklık sisteminin) ön planda olduğu kanser türlerinde daha etkili sonuçlar bekliyoruz" diyor. Yan etkilerin daha çok bağışıklık sistemiyle ilgili olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Mandel, "Buna bağlı karaciğer enzimleri yükselebiliyor, tiroit, hipofiz bezi az çalışabiliyor. Ancak hiçbiri ölümcül değil. Gayet rahat kontrol altına alınabiliyor" diyor.

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİN HAFIZASINA GİRİYOR

İmmünoterapilerin farkı sadece çalışma mekanizmasından kaynaklanmıyor. Bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini ayırt etmesi ve onlara saldırmasına olanak sağlıyor. Bağışıklık sistemine kanser hücrelerini tanımasını kolaylaştıracak kalıcı bir hafıza kazandırıyor. Böylece kansere de kalıcı, uzun süreli bir yanıt verilebiliyor.

yasam-boyu-kanser-olasiligi.jpg

ÜCRETSİZ KANSER TESTLERİ

50 YAŞIN üstünde kadınlarda yapılan tarama (mamografi, ultrasonografi) meme kanserinden ölme riskini yaklaşık yüzde 30 azaltıyor. Düzenli yapılan PAP smear testi, rahim ağzı kanserini ve ölümleri yüzde 80 azaltıyor. Kolon kanseri taraması da kullanılan yöntemden bağımsız olarak maliyet-etkin. Türkiye'de KETEM'lerde (Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi) bazı tarama testleri ücretsiz yaptırılabiliyor. KETEM'lerde 40-69 yaş arasındaki kadınlar 2 yılda bir mamografi çektirebiliyor. 30-65 yaş arasındaki kadınlar 5 yılda bir kez smear ve HPV testi uygulatabiliyor. 50-70 yaş aralığındaki kadın ve erkekler 2 yılda bir gaitada gizli kan testini yine ücretsiz yaptırabiliyor. Kanser Daire Başkanlığı, ayrıca 50 yaşından sonra 10 yılda bir kolonoskopi tetkiki yaptırılmasını öneriyor.

3 KANSERDEN 1'İ ÖNLENEBİLİR

KANSER tedavisinde gelişen ilaçlara rağmen rehavete kapılmamak gerek. Bazı önlemler alarak kanseri önlemek mümkün. Nitekim her üç kanserden biri önlenebiliyor. Bir diğer önemli konu ise bazı kanserlerde mevcut olan erken tarama programlarını ihmal etmemek. Gelişmiş ülkelerde 1990'lardan beri kanserden ölümlerde azalma yaşanıyor. Bunda tanı ve tedavi olanaklarındaki gelişmenin yanı sıra, tarama programlarının da etkisi büyük. Tarama yöntemleri, henüz belirtiler ortaya çıkmadan kanseri erkenden tespit etme şansı veriyor. Erken tanı daha az kapsamlı tedavi gerektiriyor ve çok daha iyi sonuçlar alınmasını sağlıyor. Halen meme, rahim ağzı ve kolon kanserleri için tarama programları mevcut. Avrupa Birliği üye ülkelere 2025 yılına kadar bu üç kanser tarama oranında yüzde 100'e ulaşmasını hedef koydu.

BUNLAR KANSER YAPIYOR

KANSER oluşumundan sorumlu başlıca nedenlerse şunlar:

Tütün ve tütün ürünleri,

Kötü beslenme ve aşırı kilo,

Düşük fiziksel hareketlilik,

Alkol kullanımı,

Güneş ışığının zararlı etkilerine maruz kalma.

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
SON DAKİKA