25 Kasım 2024
  • Ankara0°C
  • İstanbul7°C
  • Bursa8°C
  • Antalya12°C
  • İzmir10°C

'İLAÇTAKİ 600 MİLYON $ AÇIĞIN NASIL OLUŞTUĞUNU BİLİRSEK DEVLETE YARDIMCI OLABİLİRİZ'

Son 10 yılda 250 milyon dolarlık yatırım yapan Abdi İbrahim’in Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut, bütçede ilaçtan kaynaklanan açığı her seferinde ilaç sektörünün üstlenemeyeceğini söyledi.

'İlaçtaki 600 milyon $ açığın nasıl oluştuğunu bilirsek devlete yardımcı olabiliriz'

05 Aralık 2010 Pazar 12:09

Son 10 yılda 250 milyon dolarlık yatırım yapan Abdi İbrahim’in Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut, bütçede ilaçtan kaynaklanan açığı her seferinde ilaç sektörünün üstlenemeyeceğini söyledi. Barut, “Devlet 2009’da ‘İlaca 14.6 milyar lira bütçe ayırdım’ dedi. SGK bu rakamın 600 milyon lira civarında aşıldığını söyledi. Sektörden bunun kadar fiyat düşürmesi istendi. İlaç sanayi her seferinde bu açığı karşılayamaz” dedi.

Sektörde rekabetin çok fazla olduğunu, her firmada atıl kapasite bulunduğunu kaydeden Barut, “14.6 milyar lira aşılıyorsa bu nasıl aşılıyor? Bunun ortaya konması, şeffaf olunması lazım. Etkili tedbirlerin alınması için bunların netleşmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu noktada bizim fikrimiz, ilaç firmaları olarak bütçeyi devletle birlikte yapmamızın olumlu sonuçlar vereceği yönünde” diye konuştu.

Nezih Barut, Türkiye’de sektörde artan rekabetin ilaç şirketlerini tavizkar olmaya zorladığını söyledi. Barut, “Örneğin vadeler uzuyor, sektördeki yük artıyor” değerlendirmesini yaptı.



Dünyanın ilk 100 ilaç şirketinden biri Abdi İbrahim. Şirketin başındaki isim ailenin 3’üncü kuşak temsilcisi Nezih Barut. İşine aşık biri. 29 yıldır şirketin başında. Kendisiyle her buluşmamızda başka bir gezegene gittiğimi düşünüyorum. Sanata olan ilgisi, zevkleri ve işine gösterdiği özenle hayranlık uyandırıyor.

Daha önceleri Maslak’taki binalarında buluşmuştuk. Çağdaş Sanat Müzesi’ni andıran İtalyan mimar Dante Benini imzalı binanın İstanbul’daki en farklı şirket binalarından biri olduğunu düşünüyorum. Nezih Barut, bana daha önceki görüşmelerimizde hep, ‘Ar-Ge merkezimizi, üretim merkezimizi mutlaka görmelisin’ demişti. Abdi İbrahim Türkiye’deki ilk Ar-Ge merkezini kuran ilaç şirketi aynı zamanda. Bahçeşehir Üretim Merkezi dediği alanda Ar-Ge merkezi, üretim tesisi ve lojistik merkezleri var. Maslak’taki ödüllü binayı yapan mimar Dante Benini’nin imzası var bu merkezde de.

Birbiriyle yeraltından bağlı bu 3 merkezin her bölümünü gezemedik. Özel koşullar altında yapılan çalışmalar olduğu için bazı bölümler hakkında bilgi almakla yetindik. Üretim merkezindeki bazı bölümlere girerken özel önlemler alındı. Çalışanların yemek salonlarından tutun da binanın 3 kat altına kadar inen gün ışığına kadar farklı özellikleriyle gezdiğim ilaç fabrikalarından çok farklıydı. Kriz dönemlerinde 1994, 2002 ve 2010’da büyüyen Abdi İbrahim’in son hedeflerini Nezih Barut’la konuştuk. Ve yine farklı bir gezegene gittik. Asansörlerindeki ışık sistemi Avatar filmini andırıyor. Hepimiz mavi boyanın içine düşmüş gibiydik. Fotoğrafları çeken arkadaşım Gamze Kutluk, ‘Bilimkurgu filmi çekilecekse set kurmaya gerek yok’ dedi gezerken. Gerçekten de haklı. Cem Yılmaz uzayla ilgili bir film daha düşünüyorsa bu merkezi mutlaka görmeli.

Sektör çok kazanıyor algısı

2010 nasıl geçti?

2010 bizim açımızdan iyi geçti. Krizlerde daima Abdi İbrahim büyüdü. Krizde istihdamımızı 500 kişi artırdık.

Kaç çalışanınız vardı?

Çalışan sayımızı 3 bin kişiden 3 bin 500 kişiye çıkardık. Biz krizde büyüme kararı aldık. 2009’da pazar payımız yüzde 6.8’di. 2010’un ilk 10 ayında payımız yüzde 7.5’e çıktı. TL olarak ilaç pazarı yüzde 4.2 büyürken, Abdi İbrahim 17.3 büyüdü. Kutu olarak pazar yüzde 4.4, Abdi İbrahim yüzde 10.5 büyüdü.



İlaç açısından Türkiye şanslı mı?

Türkiye gelişen pazarların içinde. İlaç sanayi için de böyle. Dünyada, ilk 15’in içindeyiz. Türkiye’de SGK şemsiyesi altında ilaca erişim arttı. Sağlıkla ilgili erişim artınca ilaca erişim de arttı.

Ne kadarlık bir büyümeden söz ediyorsunuz?

Baktığımızda 2-3 yıl öncesinde 11-12 milyar liradan, 2009’da 16 milyar liraya çıktı pazarın büyüklüğü. Ama bu bir bütçe açığı da yarattı devlette...

Çünkü müşteriniz devlet!

Evet. En büyük alıcı devlet. Neredeyse ilacın tamamını devlet karşılıyor. Türkiye’de ilacın yüzde 90’ını devlet ödüyor. Devlet 2009 yılında ‘Ben ilaca 14.6 milyar lira bütçe ayırdım’ dedi. 8 toplantı yapıldı sektördeki kuruluşlarla. SGK bu rakamın 600 milyon lira civarında aşıldığını söyledi. Sektörden 600 milyon lira kadarlık fiyat düşürmesi istendi.

İlaç sektörü buna karşı çıkıyor. Siz de karşısınız... Türkiye’de ilaçlar pahalı değil mi?


İlaç sanayi diğer sektörlerden farklı. Fiyatlarımız serbest gibi görünüyor ama değil. Devlet 5 ülke seçti, o 5 ülkeden ‘daha ucuz olacağız’ dendi.

Hangi ülkeler bunlar?

Yunanistan, İspanya, İtalya, Almanya, Portekiz gibi ülkeler. Ama bu da yetmedi. Başka örnekler alındı. SGK değil Sağlık Bakanlığı ilacın fiyatını belirliyor. SGK ilaca parayı ödüyor. Çalışma Bakanlığı ‘Bana indirim yapın’ diyor, biz de iskonto yapıyoruz. Sigortalı sayısı arttıkça bütçe büyüyor. Yeşil kartlıların ayakta tedavileri de kapsam içine alındı. Verilere göre, 70 milyon sigortalı var. 2002’de bu sayı 49 milyondu. 2007’de 63 milyondu. Devamlı artıyor. Devlet de böyle olsun istiyor.

Tamam da bütçeyi nereden karşılayacaksınız?

Sizden!

İlaçlar pahalı ve ilaç sanayi de çok para kazanıyor algısı var.

Pahalı değil mi Türkiye koşullarında?

İlaç pahalı değil. Dünyada en ucuz ülkelerden biriyiz. İlaç tüketimi de düşük.

Ne kadar?


Türkiye’de kişi başına düşen ilaç tüketimi yılda 136 dolar. Diğer Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında bu çok düşük bir rakam. Avrupa’daki pekçok ülkede ilaç Türkiye’dekinden daha pahalı. Örneğin, Yunanistan krizde olmasına rağmen orada bu oran 560 dolar. Bu noktada devletin algısı da şöyle oluyor; ‘Türkiye’de kişi başına düşen ilaç tüketimi düşük ama kişi başına düşen gelir de düşük’. Türkiye’de 2002 senesinde hastanın yılda doktora ulaşması yüzde 2.2 oranında, 2009’da yılda 6 kez gidiyor hastalar doktora.

Bu gelişmişliğin artmasıyla ilgili olumlu bir gelişme...

Evet. Hem sağlık reformunun etkisi var. Bu iyi bir şey. Hem de herkes sağlıklı yaşamak istiyor, bir de ömür uzadı ve doktora ulaşmak da kolaylaştı. Dolayısıyla yurtdışında bakıldığında ilaç fiyatları düşük.

Hangi ülkelerde daha ucuz ilaçlar?

Hindistan, Çin ve Mısır’da gerçekten de düşük. Orada enerji düşük, hammadde ucuz. Bizim en büyük giderimiz elektrikle bağlantılı hava ve su. Biz yüzde 100 filtrelenmiş, partikülsüz taze hava kullanıyoruz. Enerjiye çok para ödüyoruz. Musluktan akan suyu kullanmıyoruz. Mevcut suları farmasotik su haline getirirken çok enerji harcıyoruz. Hindistan’da ilaç sanayine yatırım yaptığınızda 10 yıl vergi ödemiyorsunuz, bizde yalnızca Ar-Ge’de yatırım indirimi var. İlaç firmaları her sene yatırım yapmak zorunda.Yoksa yaşayamazlar.

Siz her yıl yatırım yapıyor musunuz?

Biz her yıl 25-30 milyon dolarlık yatırım yapıyoruz. Son 10 yılda 250 milyon dolar. Bu ciddi bir rakam.

Son açtığınız, gezdiğimiz lojistik merkezi ne kadarlık bir yatırım?


Lojistik merkezine 35 milyon dolar harcadık. Başka sektörlerde bu fiyata fabrika yapılıyor. İlaç sanayi pahalı bir yatırım. Ayrıca biz teknoloji olarak çok iyiyiz. Çin ve Mısır’la kendimizi bu alanda kıyaslayamayız.

Devletin sektörden beklediği indirime dönersek, şu aklıma takıldı. Genel bir indirim değil de en çok satılan ilaçlara yönelik indirim olamaz mı? Hem sizin gibi ulusal şirketlerin ayakta durmasını sağlayacak hem bu açığı aşağı çekecek bir yöntem yok mu?

Bunun için devletin ilaç politikası olmalı, hastayı takip etmeli.

Aile hekimliği başladı...


Aile hekimliği bir adım. Doktor hastaya ne kadar ilaç yazıyor, ‘akılcı ilaç kullanımı’ yapılabiliyor mu?, artık bunlara bakılacak. Devlet ‘Global bütçeyi yaparım’ diyor, 14.6 milyar lira aşılıyorsa bu nasıl aşılıyor? Bunun ortaya konması lazım. Şeffaf olunması lazım, neden aşılıyor? Etkili tedbirlerin alınması için bunların netleşmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu noktada bizim fikrimiz, ilaç firmaları olarak bütçeyi devletle birlikte yapmamızın olumlu sonuçlar vereceği yönünde.

Yeterince şeffaf değil mi?

Bu rakamı biz görmüyor, bilmiyoruz. Biz de görsek ona göre yardımcı olabiliriz.

Devlet ‘Yüzde 60’ diyor

Sektörden beklenen indirim ne kadarlık bir indirim?


Türkiye’deki ilaçlar halen 5 referans ülkedeki en düşük fiyatın yüzde 66’sı olarak fiyatlandırılıyor ve buna ilave olarak devlete yüzde 11 iskonto yapılıyor. Ciddi fiyat farkı var. Devlet şu anda ‘Yüzde 60’ diyor. Hatta Sayın Ali Babacan’ın da olduğu bir toplantıda 600 milyonluk açığın 800 milyon olduğu söylendi. İlaç sanayi her seferinde bu açığı karşılayamaz. Devlet bizlerin çok kazandığını düşünüyor. Rekabet de çok fazla. Her firmada atıl kapasite var. Kapasitemizi de tam kullanmıyoruz.

Örneğin siz ne kadarını kullanıyorsunuz kapasitenizin?

Bizim yüzde 35 kapasite açığımız var. Daha fazla üretim yapmamız lazım. Ya başka firmalara üretim yapmalıyız ya da yurtdışına ihracat yapmalıyız. Biz Abdi İbrahim’de başka firmalara da üretim yapıyoruz, yurtdışına ihracata ne yazık ki geç başladık. İlaç sanayi olarak Türkiye’de hep büyüyen bir pazar olduğu için buna gerek görülmemiş. Ar-Ge’ye de yatırım yapılmamış. Yetişmiş eleman da az.

Sektördeki rekabet sizi nasıl etkiliyor?

Rekabet hızla büyüyor. Artan rekabet firmaları daha tavizkar olmaya zorluyor. Örneğin vadeler uzuyor, sektördeki yük artıyor. Zaman zaman eczacıya bedava ürün veriyoruz. Devlet de ‘Bunlarda o kadar çok mal var ki fazla veriyor’ diyor.

Her şeye rağmen sektör hızla büyüyor...

Nüfusun artmasının yanı sıra, bir yandan nüfusun yaşlanması, yaşlılığa bağlı hastalıkların artması , insanların sağlık bilincinin yükselmesi sektörün büyümesini destekliyor.

Ancak tüm bunlara rağmen sektör yeni girişimcilere asla açık değil...

Yok zaten. Hep satın almalar var. İlaç sanayi tecrübe istiyor. Hep köklü ailelerin elinde. Çok uluslu şirketler ise başka şirketleri alarak büyüyor.

İlaçların marketlerde satılmasını hükümet gündeme getirdi, siz karşı çıktınız...

Biz istemiyoruz. İlaçlar eczanede satılmalı. Sanayiciler, üreticiler olarak karşı olduğumuzu söyledik. Avrupa’nın çoğu yerinde yok, Amerika’da var. Yanlış kullanımlar olabilir ve üzücü olaylar yaşanabilir. İlacı doktor ya da eczacı satmalı.

Kirpik uzatan ilaçlar çıktı

Siz en çok ciroyu hangi ilaçlarla yapıyorsunuz?


Abdi İbrahim olarak Türkiye’nin en büyük ilaç portföyüne sahibiz. Bu nedenle ciromuzdaki yüksek paylar farklı ilaç gruplarından, örneğin; solunum ilaçları, sinir sistemi ilaçları ve ağrı kesicilerden oluşuyor.

Antibiyotik satışları düştü mü?

Antibiyotik satışları düşüyor. Ancak hâlâ Türk halkı alışkanlıkları gereği tavsiye üzerine antibiyotik almaya devam ediyor. Antibiyotik kullanımı 2004 senesinde yüzde 24.1 iken oranı, bu yıl yüzde yüzde 14.9’a düşmüş. Onkoloji ilaçları yüzde 3.8’den, yüzde 8.5’e çıkmış. Kas iskelet sistemi ilaçları satışı artmış, solunum yolu rahatsızlıkları artmış. Antidepresan ilaç satışları artıyor. Antibiyotik düşüyor.

Antiaging ilaçlarının satışları da hızla artıyor olmalı...

Evet hızla artıyor. Kadın erkek ayrımı da kalmadı. Herkes genç kalmak istiyor. Belirli markalara fokus olundu. Her ürüne eğilim var. Kırışıklıklarla ilgili her türlü ilaca ilgi var.

Duygusal davranıyorum

Abdi İbrahim’in talipleri var, oldu...

Elbette taliplerimiz var. Bizim gibi aileden gelen ve aile geleneklerini yaşatmak isteyen firmalar direniyor.

Siz duygusal mı bakıyorsunuz?

Ben yanlış bakıyorum. Evet, duygusal bakıyorum. Bu sanayide kârlılık düşecekse yanlış yapıyorum. Pik olduğu zamanda satmamız lazım. İdealist bakıyorum, yanlış olduğunun da farkındayım. Bu ideallerim olmasaydı bu kadar yatırım yapmazdım. 30 yıl şirketimiz aileye hiç kâr dağıtmamış, profesyonel olarak hep ücret vermişiz. Son 2 yıldır kâr dağıtıyoruz. Ablam da şirket ortağı o da çalışıyor o da ücret alıyor. Biz bazı lisanslı ürünlerin haklarını geri sattık, oradan gelen parayı dağıttık. Hep yatırım yapıp, kendimizi yeniledik. En önemli olan şey halkın ilaca ucuz erişmesi devlerin de bütçesini yapabilmesi. Bunu gerçekleştirebilmemiz lazım.

Yabancı personel almakta zorlanıyoruz

Ar-Ge merkezinde kaç kişi çalışıyor? Kaçı yabancı?


Şu an için ARGE merkezimizde 120 kişi çalışmakta. Yüzde 10-15’i yabancı. Buraya Hindistan’dan yetişmiş eleman getirdik. Gelişmiş ülkelerden de transferler yapmamız lazım. Ama biliyorsunuz bu konuda da bürokratik engeller var. Hindistan’dan gelen çalışanlarımızın çalışma müsaadelerini almakta da çok zorlandık. Sanırım 3-4 yıl sonra Ar-Ge’yi geliştirirsek Türkiye ilaç üssü olabilir. Potansiyel var. Teknik olarak ilerideyiz. Yabancı firmalarla çok temas ettik. Biz iftihar ediyoruz çalışanlarımızla. 40 civarında yabancı firmanın Türkiye temsilcisiyiz. Ar-Ge 45 milyon dolarlık bir yatırım. Biz devletten tüm yatırımlarımız için 100 milyon teşvik aldık. Yeni bir sefalosporin tesisi kuracağız. En büyük hayalim; onkoloji ve bioteknoloji tesisi kurmak.

Ar-Ge tesisinizde neler yapıyorsunuz?

Türkiye’de bugüne dek yeni bir molekül bulunamadı. Zaten bu tür araştırmaları yapabilen ülke sayısı da 15’i geçmez. Yeni molekül bulunması için çok ciddi bütçe ayrılması lazım. Bu tür araştırmalar 11-12 yıl sürüyor ve bütçesi de 800 milyon doları buluyor. Abdi İbrahim olarak bu rakamı karşılamamız çok zor, zaten sektörde de yeni molekül sayısı da giderek azalıyor. Biz Abdi İbrahim olarak iki farklı molekülü aynı ilaçta kombine ettik. Ağrı kesici ile enflamasyon gidericiyi tek bir ilaç haline getirdik, Sağlık Bakanlığı’ndan da ruhsatını aldık. Bu değer katılmış yeni ürün hastaya kullanım kolaylığı sağlıyor. Bir tabletle iki endikasyona yarayan ilacı almış oluyorsunuz. Buna benzer projelerimizi geliştirmeye devam ediyoruz.

Elif Ergu - [email protected]

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
SON DAKİKA