26 Kasım 2024
  • Ankara2°C
  • İstanbul10°C
  • Bursa9°C
  • Antalya14°C
  • İzmir10°C

HER 5 KADINDAN 1`İ BU SORUNU YAŞIYOR

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Mete İtil, Türkiye`de her 5 kadından birinin idrar kaçırma sorunu yaşadığını söyledi.

Her 5 kadından 1`i bu sorunu yaşıyor

20 Haziran 2010 Pazar 22:55

Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği tarafından Antalya Belek`teki Susesi Otel`de 8. Ulusal Jinekoloji ve Obstetrik Kongresi düzenlendi. Kongrede konuşan Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Prof.Dr. İsmail Mete İtil, Türkiye`de her 5 kadından birinin idrar kaçırma sorunu yaşadığını söyledi. İdrar kaçırma sorununun, kadınları iş yaşamında başarısızlığa mahkum ettiğini ve seksüel yaşamı sekteye uğrattığını anlatan İdil, `Özellikle genç kadınlar bu sorunu gizliyor. Oysa bu sorun ortalama 20 dakikalık cerrahi ile tedavi edilebiliyor` dedi.


İdrar kaçırma sorununun kadınlar için büyük bir problem olduğunu anlatan Prof.Dr. İtil, şunları söyledi: `Özellikle orta ve ileri yaşlardaki kadınlarda daha sık görülen idrar kaçırma problemi menopoz, zor ve çok sayıdaki doğumlar ve aşırı kilo sorunuyla birlikte ortaya çıkıyor. Öksürme, hapşırma, koşma ve yürüme gibi eylemler sırasında otaya çıkan idrar kaçırmanın tedavisi, cerrahi yöntemlerle mümkün. Bu operasyonlar artık 20 dakika gibi kısa sürede sonuçlanıyor. Dünyada yaygın olarak uygulanan ve mesane boynuna sentetik bir yama yerleştirmekten ibaret olan bu ameliyatlar Türkiye`de de başarıyla gerçekleştiriliyor.`


OPERASYONUN BAŞARI ORANI YÜKSEK


Operasyonun başarı oranının yüzde 90`ları bulduğunu anlatan Prof. Dr. İtil, sözlerine şöyle devam etti: `Kadınlar böylece sürekli ped taşımaktan kurtuluyor. Sık tuvalete gitme ve gece sık idrara kalkma gibi şikayetlere yol açan idrar tutamama sorunu fizik tedavinin yanı sıra son yıllarda geliştirilen ilaçlarla da çözülebiliyor. Bu ilaçlar kısa ya da orta vadede kullanıldığında kadınların rahatlamasına ve sosyal yaşantılarında kaliteyi tekrar yakalamalarına imkan sağlıyor. Bu tür sorunları olan kadınlar durumlarını çekinmeden doktoruyla paylaşmalı ve gerekli tetkikleri yaptırarak bir an önce tedavilerine başlamalıdırlar.`


RAHİM SARKMASI TEDAVİSİ


Kadınlarda rahim sarkması konusunda da bilgi veren Prof.Dr. İtil, sözlerini şöyle sürdürdü: `Rahim sarkmaları, karın fıtıklarında kullanılan yamalarla karnı açmadan vajinal yoldan tedavi edilebiliyor. Rahim sarkmaları bu yamalar kullanıldığında tekrarlama oranları son derece düşük. Uzun süre etkin. Ameliyat da kanama riski azalıyor. Mesane ve sarkan bağırsağı tek tek düzeltmek yerine o bölgeyi kapsayan bir yamayla tedaviyi gerçekleştiriyoruz. Tekrar hekime başvurma aynı sorun nedeniyle sıfıra yakın duruma geliyor. Yaşlı kadınlarda dokular zaten zayıf olduğu için bu dokularla yapılan tamirler yeterli olmuyor. Ama bu yamaların uygulanmasıyla sorun kökünden çözülmüş oluyor.`


Gazetecilerin Türkiye`deki sezaryen oranlarıyla ilgili sorusu üzerine açıklamada bulunan Prof.Dr. İtil, Türkiye`de ortalama sezaryen oranının yüzde 48, dünyada yüzde 15 olduğunu söyledi. Bu konuda Sağlık Bakanlığı ile ortak çalışma yürüttüklerini belirten İtil, şunları söyledi: `Ağrısız doğumun yaygınlaştırılması gerekiyor. Kamu hastanesinde bir gün içerisinde 20-25 doğum oluyor. Hekim hata yapma çekincesi nedeniyle normal doğumu tercih etmiyor. Hastanın ve hekimin normal doğum istemesi gerekiyor.


Halkın bilinçlendirilmesi yönünde çalışma yapıyoruz. Sezaryenin tamamen yararsız olduğunu söyleyemeyiz. Sezaryen oranlarının yüksek olmasındaki tek suçlu hekim değil. Türkiye`de anne isteğine bağlı sezaryen oranı yüzde 4`


TÜP BEBEK YÖNETMELİĞİ


Toplantıda tüp bebek yönetmeliğiyle ilgili eleştiride bulunan Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği 2. Başkanı Prof.Dr. Bülent Tıraş, 2010 yılında uygulamaya konulan yeni tüp bebek yönetmeliğinin kadın doğum uzmanları ve tüp bebek merkezlerini en çok meşgul eden konu olduğunu söyledi. `Bu konu ülkemizde gerçekten muzdarip olan geniş kesimi büyük ölçüde etkiliyor` diyen Tıraş, şöyle konuştu; `Çiftlerin üzüntülerini, karamsarlıklara şahit oluyoruz. Çok katı kısıtlamalar yer alıyor. 35 yaşına kadar kadınlarda iki denemede bir embriyo, 35 üstü 2 embriyo verilmesine imkan tanıyor. Kısıtlamaların çok radikal olduğunu düşünüyoruz.


Çoğul gebelik olaylarını azaltırken zaten tüp bebeğe çok zor ulaşan çiftlerin mümkün olduğunca az mağdur olmasını istiyoruz. Yönetmeliğin iptali için dava açtık sonuçlanmasını bekliyoruz.`


Tüp bebekte gebelik oluşabilmesi için üç faktörün önemli olduğunu belirten Prof.Dr. Tıraş, şu bilgileri verdi: `Bunlar embriyo kalitesi, sperm sayısı ve rahmin o embriyoyu kabul etmesidir. Bugün tek bir embriyonun verebileceği gebelik oranı yüzde 20-25 oranlarında. Bu en iyi oranda yüzde 35`e çıkar. Bir önceki yönetmelik 3 embriyoya onay veriyordu. Yüzde 50-55 oranında başarılı oluyordu. Gebelik şansı iki embriyoyla yüzde 45 oranında. Tabii ki çoğul gebeliklerin ve erken doğum taraftarı değiliz ama


Türkiye`nin koşullarında, ekonomik olarak Türk bebeğe çiftlerin ulaşması kolay değil. Bu şanslarını düşürmemek gerekiyor.`


KONGREYE 2 BİN KİŞİ KATILIYOR


18- 23 Mayıs tarihlerinde düzenlenen kongreye iki bin üzerinde kişi katılıyor. Dört ayrı salonda düzenlenen 68 oturumda 23`ü yabancı, 330 yerli oturum başkanı ve konuşmacı yer alıyor. Kongrede, 22 sözel ve 425 poster bildiri sunuluyor.


Kongrede ayrıca ilk kez Akdeniz Ülkeleri Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanları Federasyonu (FGOM) oturumu yapılıyor. Bunun yanı sıra Türkiye`de hâla çok önemli bir sorun olan anne ölümlerinin azaltılması amacıyla katılımcılara `Doğum sonu kanama, değerlendirme, yönetim ve cerrahi girişimler için kaynak` kitabı ücretsiz dağıtıldı.

 

Yorumlar
SON DAKİKA