23 Aralık 2024
  • Ankara1°C
  • İstanbul7°C
  • Bursa5°C
  • Antalya10°C
  • İzmir10°C

HEM TÜMÖRE HEM HASTAYA ÖZEL TEDAVİ

Beyin cerrahisi her geçen gün daha da ilerliyor. Prof. Dr. Türker Kılıç, hastaların artık tedavi için yurtdışına gitmediğini belirtiyor.

Hem tümöre hem hastaya özel tedavi

25 Ekim 2016 Salı 07:58

Sık tekrarlayan ve özellikle sabah saatlerinde yoğunlaşan şiddetli baş ağrısı, bulantı ve kusma gibi şikâyetler beyin tümörünün sinyali olabilir. Ülkemizde her yıl 15 bin kişiye beyin tümörü teşhisi konuluyor. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Türker Kılıç, günümüzde artık kişiye ve hastalığa özgü tedaviler yapıldığını belirterek “Yani hem tümöre hem de hastaya özgü tedaviler gündemde” dedi. Avrupa Bilim ve Sanat Akademisi üyesi, Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kılıç ile beyin cerrahisi hakkında merak edilenleri konuştuk.

‘Halk sağlığı sorunu’

- Ülkemizde beyin tümörü görülme sıklığı nedir?

Beyin tümörleri çocukluk çağının ikinci sıradaki tümörleridir. Özellikle yetişkinlik döneminde de daha genç hastaları etkilediği için belirgin bir iş gücü kaybına da neden olmaktadır. Sebep olduğu ekonomik kayıp ve daha çok genç hastaları etkilemesi, bu hastalığı bir çeşit halk sağlığı problemi haline getirir.

‘Artık yurtdışına gitmiyorlar’

- Beyin tümörlerinin tedavisinde ne durumdayız?

Tedavi seçenekleri açısından düşünüldüğünde, özellikle gelişmiş merkezlerde, dünyada var olan tedavi seçeneklerinin neredeyse tamamını ülkemizde de bulabilmekteyiz. Bazen bunlara ulaşım zor olsa da, neticede sağlık sisteminin oturmuş olduğu ülkelerle karşılaştırdığımız zaman, ülkemizde beyin tümörlerinde tedaviye ulaşma açısından bir zorluk yok. Dolayısıyla eskiden beyin tümörü teşhisi konulduğunda hastaların yurtdışında tedavi görmek istemesi daha fazlayken artık günümüzde böyle bir ihtiyaç ortadan kalkmıştır.

- Beyin tümörlerinin tedavisinde yeni yöntemler var mı?

Beyin cerrahisinde yeni yöntemlere baktığımızda kişiye özgü tedavileri görmekteyiz. Yani hem tümöre hem de tümörü taşıyan hastaya özgü tedavi gündemde. Artık tek bir tümör yok. Biz kişinin yaşına, içinde bulunduğu sosyal, psikolojik, hatta yaptığı iş durumuna, hastalığın niteliğine, gen yapısına, hastalığın yayılım biçimine ve beyinde yerleşim gösterdiği alanın fonksiyonuna göre, hem tümöre, özgü hem de kişiye özgü tedavi planlama aşamasına gelmiş durumdayız. Kişiye özgü tedavinin birinci yöntemi, tümöre özgü bir tedavi geliştirmektir. Bu açıdan bakıldığında her tümör anatomik anlamda diğerinden farklıdır. Diğeri ile aynı olan bir tümör yoktur. Bu nedenle de ameliyathane içerisinde ameliyathane MR’ı teknolojisi ile kişiye özgü anatomik tedavi geliştirme açısından önem taşır.

Ameliyatta MR ile kontrol

İkinci yöntem ise ameliyat esnasında yapılan fizyolojik monitörizasyondur. Yani ameliyat esnasında konuşma ve hareket merkezinin haritalanması, bu merkezlerin tümörle olan ilişkisinin ortaya konulması işlemivdir. Bütün bunlar kişiye, tümöre özgü özellikler taşıyan durumlardır. Ameliyat esnasında geliştirilen bu teknolojik imkanlarla, artık bazen belirli bir beyin alanındaki tümörü cerrahi yöntemle çıkarmaktansa, o tümörlü alanı ameliyatla çıkarmamayı tercih edip, ameliyathane MR’ı içerisinde bunu kontrol edip bu tümör parçasını farklı yöntemlerle tedavi etmekteyiz. Bunlar; moleküler, kemoterapi, immünoterapi yöntemi olabilir. Bunların dışında immünoterapi gibi aşı tedavisi gibi başka tedavi yöntemlerimizde mevcut. Diğer bir anatomik seçiciliği olan tedavi biçimimiz ise Gamma Knife tedavisidir. Işın cerrahisi olarak çevirebileceğimiz Gamma Knife da, nasıl ameliyathane MR’ını anatomik seçicilik olarak kullanıyorsak yine MR bilgisini bu kez ışın cerrahisi anlamında hastalarımıza uygulamaktayız. Sonuç olarak artık günümüzde kişiye özgü ve hastalığa özgü tedavi yapıyoruz.

Beyin tümörleri gen bankası

Prof. Kılıç, beyin tümöründe hastalığın genetik profilini çıkarmanın mümkün olduğunu söylüyor. “Ama artık öğrendiğimiz şey şu, her tümör farklı bir canlıdır. Her tümörün kendine ait bir biyolojik zihin mekanizması var” diyen Kılıç, şu an yapmaya çalıştıklarının beyin tümörünün geliştirdiği ve normalden farklılılaştırdığı gen etkileşiminin ortaya çıkardığı bir biyolojik zihni anlamak olduğunu kaydediyor. Kılıç, şöyle devam ediyor:

"Bunu ne kadar çok anlarsak o kadar tedavide başarı elde ederiz. Türkiye’deki ilk, dünyadaki beşinci tümör bankası 1997’de kuruldu. Tedavisini gerçekleştirdiğimiz her tümörün bir parçasını daha sonra üzerinde çalışılması için bu tümör bankasına koyuyoruz. Şu anda 3 binin üzerinde tümör örneğinin bulunduğu bir tümör bankamız var. Ortak bir beyin bankası kurmak en büyük hedeflerimizden biri. Bunu yapabilmek için ortak bir ulusal genetik enstitüsüne ihtiyacımız var.

Yorumlar
SON DAKİKA