19 Kasım 2024
  • Ankara11°C
  • İstanbul14°C
  • Bursa15°C
  • Antalya18°C
  • İzmir16°C

HASTA BEKLEME SÜRESİ GİDEREK ARTIYOR

Aile Hekimliği Derneğinden Tamur yapmış olduğu açıklamada sorunun giderilmesine dair önerilerini de ekledi.

Hasta bekleme süresi giderek artıyor

24 Ocak 2019 Perşembe 12:05

Kronik hastalıkların belirlenmesinin gerekli olduğunu söyleten Tamur “bu tanıları içeren ilaçların altına şu tarihe kadar kullanacak notu eklenerek o tarihe kadar hastalar ilaçlarını hekime uğramadan tedarik edebilmelidir. 

Böylece hem yatalak ve evden çıkmakta zorlanan hastaların birkaç ayda bir ilaçlarının tekrarı için bin bir zahmete girmeleri ya da bir yakınları aracılığı ile ilacı yasal olmayacak şekilde bir hekime reçete etmeye çalışmaları önlenecek, hem de sadece ilaç yazımı için ayrı bir iş gücü ve muayene girdisinin önü alınmış olacaktır.

Yapılan açıklama şu şekilde:

Hastalarımızın ilaç kullanım raporlarının 1 Şubat 2019’dan itibaren artık elektronik ortamda düzenleneceği, kâğıt raporların artık kullanılmayacağı bilgisini almış bulunmaktayız.

Bu raporların elektronik imza ile imzalanacak olması sahte ilaç kullanım raporu olasılığını ekarte ediyor olsa da aslında ilaç kullanım raporlarının kendisi ile ilgili temel sorunları çözmeyecektir.

SGK’nın bu konuda yaptığı duyuruda:

Sağlık raporlarının MEDULA sistemini kullanan tüm sağlık hizmeti sunucularında (2. ve 3. basamak)  1 Kasım 2011 tarihinden itibaren, Aile Hekimliklerinde ise 1 Ocak 2017 tarihinden itibaren “e-rapor” olarak çıkarılması zorunlu hale getirilmiş olup “manuel (kağıt)” ilaç raporları kabul edilmemektedir.

Sistemsel alt yapı eksikliği nedeniyle “e-rapor” olarak çıkarılmasının zorunlu olmadığı sağlık hizmeti sunucularınca 01 Şubat 2019 tarihinden itibaren düzenlenen “manuel (kağıt)” ilaç raporları, sistemsel alt yapı çalışmalarının tamamlanması nedeniyle Kurumumuzca kabul edilmeyecektir.”  denmektedir.

Buradan hasta alt bezi, beslenme solüsyonları ve mamalar ile majistral (Eczanede manuel hazırlanan) ilaçlar dahil olmak üzere şimdiye dek bir kısmı manuel yazılan raporlarının da elektronik hale geleceği anlaşılmaktadır. Diğer ilaçlar zaten e-rapor halinde verilmekte idi.

Dediğimiz gibi teknolojiyi yerinde ve en sonuna kadar kullanmamız gerekir. Bu genellemeye elbette karşı çıkacak değiliz.

Kaldı ki bu haliyle düzgün işleyen bir medula sistemi ve bu raporlara, kullandığımız hasta bilgi sistemlerinden kolayca ulaşabildiğimiz sürece e-rapor uygulaması hepimiz için hem güvenlik hem de kolaylık sağlayacak.

Sahte reçete çetelerinin bir miktar önü kesilecek, hastalar alt bezi gibi raporların tekrar aslı gibidir onayına ihtiyaç duymayacak ve biz de önümüze çıkan raporun gerçek olup olmadığı konusunda şüpheci davranmamız da gerekmeyecek. 

Bu açılardan bakınca sistemin düzenli ilerleyeceğini varsayarsak e-rapor zorunluluğunun fayda sağlayacağı aşikardır ne var ki mevcut durumda pratikte onlarca yere şifre ve web tabanlı uygulama ile girerek adeta bir bilişimci gibi çalışmakta olan hekimlerin; bu sitelere girişleri, buradan yanıt almaları ve istedikleri hızda işlem yapmaları hala mümkün değil.

Bu günlerde RRS (renkli reçete sistemi) denen ve hayatımıza bir anda giren reçete sistemi bunun çok açık bir örneği olmuştur.

Hastalarımız hekimlerinden sık sık ‘Sistem yok o yüzden bekletiyorum’ lafını duymaya başlamışlardır.

İlaç kullanım raporu tanımı ve kapsamı tekrar değerlendirilmeli

Bunun dışında ”ilaç kullanım raporu” tanımının ve kapsamının da tekrar değerlendirilmesi uygun olacaktır. Bir hekim tedavisinde kendisini yetkin gördüğü her konuda hastasına yardım edebilmelidir.

İlaç kullanım raporlarının anlamı; SGK düzeyinde ilgili uzmanca, konulan tanıya özgün ilaçların belli bir süreliğine ve o süre boyunca yetecek kadar reçete edilip bu ilaçlar için katılım payı ödenmemesi anlamını taşımaktadır.

Ancak bu raporlara sahip olan hasta o raporun süresi içinde ilacını temin için tekrar bir hekime gitmeli, reçete düzenletmelidir.

Oysa reçete, o reçetenin altındaki imza sahibi hekimin sorumluluğundadır. İlaç kullanım raporu bu sorumluluğu değiştiren bir belge değildir.

Hastanın başka bir hekimin verdiği rapordaki ilaçları talep etmesi reçeteyi yazan hekimle hastayı, karşı karşıya getirebilmektedir.

Bu raporlar o hastanın o ilaçları kullanması gerektiğine dair kanıyı her hekimin taşıması gerektiği ve o ilaçları yazması gerektiği anlamına taşımasa da, hastalarımız hatta bazı idarecilerimizce de böyle olduğu algısı yaratmaktadır.

Bu raporlarda hastalığa dair birçok etken madde yazılabilmekte, hastanın şu anda kullanmadığı, ilerde kullanabileceği etken maddeler de eklenmektedir.

Ya da hastalığın takibinde lazım olan ek etken maddeler eksik kalabilmekte, hekim bu ilaçları kendisi reçeteye eklediğinde SGK bunların bedelini ödememekte; bu da ayrıca bir karışıklık sebebi olmakta ve hastanın tedavisinde sorunlara yol açabilmektedir.

Hastalarımızın böylesine anlatmakta bile zorlandığımız bir meseleyi her zaman kolayca kavramasını beklemek doğru değildir. Bu durumdaki hastalar reçeteyi yazan hekimin hata yaptığını düşünmektedir.

İlaç kullanım raporu kaldırılmalıdır

Tüm bu sorunların aşılması için, çok özel bazı tedaviler dışında tümden ilaç kullanım raporu uygulamasının kaldırılmasıdır. 

Bunun yerine kronik hastalık grupları belirlenmeli; hipertansiyon, diyabet, astım, depresyon ve hiperlipidemi gibi tüm hekimlerce teşhis ve tedavisi düzenlenebilir olmalı, kronik hastalıklar için ödeme kısıtlamaları tümüyle kaldırılıp, bu tanıları içeren ilaçların altına şu tarihe kadar kullanacak notu eklenerek o tarihe kadar hastalar ilaçlarını hekime uğramadan tedarik edebilmelidir. 

Böylece hem yatalak ve evden çıkmakta zorlanan hastaların birkaç ayda bir ilaçlarının tekrarı için bin bir zahmete girmeleri ya da bir yakınları aracılığı ile ilacı yasal olmayacak şekilde bir hekime reçete etmeye çalışmaları önlenecek, hem de sadece ilaç yazımı için ayrı bir iş gücü ve muayene girdisinin önü alınmış olacaktır.

Bu nedenle SGK’nın birçok hekime soruşturma açtığı, ödeme emirleri çıkardığı yakın tarihli vakıa olarak hafızalarımızdadır.

Sağlık Bakanlığı SGK ve ilgili kurumlar bu konuda bir anlayış değişikliğine gitmek zorundadır. Kronik hastalık tanılarında bir hekim reçetesini yazmalı, kontrol tarihini kendisi belirlemeli ve o tarihe kadar tüm hastalarımız ilacına belli periyodlarla eczaneye uğrayarak ulaşabilmelidir.

Sorunun temel çözümü buradadır. Glokom (göz tansiyonu) raporu olan bir hastanın ilacını aile hekimine tekrar tekrar yazdırmaya çalışması hem ekonomik hem de bilimsel olarak doğru değildir.

Sistemin bu şekilde düzenlenmesi halinde e-rapor sayısının da oldukça azalacağı ortadadır.

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
SON DAKİKA