22 Kasım 2024
  • Ankara13°C
  • İstanbul15°C
  • Bursa19°C
  • Antalya18°C
  • İzmir20°C

GRİP DEĞİL NEDEN OLDUĞU HASTALIKLAR ÖLDÜREBİLİR

Grip; yaşlılarda, çocuklarda ve kronik hastalıkları olanlarda kontrol altına alınmadığında larenjit, sinüzit, orta kulak iltihabı, farenjitin yanı sıra zatürre, menenjit, beyin ve kas iltihabı gibi yaşamı tehdit edebilen önemli sağlık sorunlarına neden ol

Grip değil neden olduğu hastalıklar öldürebilir

13 Ekim 2015 Salı 08:10

Didem Seymen

Grip, her yıl dünyada 600 milyon kişiyi etkilemektedir. Tüm yaş gruplarında, özellikle de çocuk ve yaşlılarda ağır seyreden grip, önemli hastalıkların oluşmasına da zemin hazırlamaktadır. Hastalık, virüsler yoluyla bulaştığı ve solunum sistemini etkilediği için zatürre ve menenjit gibi önemli sağlık sorunlarına da yol açmaktadır. Bu durum her yıl yaklaşık 500 bin kişinin yaşamını tehdit etmektedir. Memorial Kayseri Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü'nden Uzm. Dr. Murat Apaydın, halk arasında kafa karışıklığına neden olan grip, soğuk algınlığı, üşütme ve nezle arasındaki farklar ile gribin neden olabileceği önemli sağlık sorunları hakkında bilgi verdi... 

SOĞUK ALGINLIĞI GRİBE GÖRE DAHA KISA SÜRER 
Soğuk algınlığı; solunum yollarını ve organlarını etkisi altına alan, yalnızca influnza değil, parainfluenza ve rinovirüs gibi diğer farklı etkenlerin rol aldığı, gribe göre daha kısa kuluçka ve hastalık süresine sahip bir hastalıktır. Toplumun yaklaşık yüzde 20'sini ilgilendiren hastalık, özellikle çocukluk çağında diğer solunum yolu enfeksiyonlarına da neden olabileceği için önemli bir sağlık sorunudur. Grip kadar yaşamı tehdit edici olmasa da şikayetleri, gribe göre daha şiddetlidir. Belirtileri grip ile karıştırılan nezle de daha çok alerjenlerin, bazen de solunabilen zararlı etkenlerin yol açtığı, hava yollarının aşırı hassasiyet durumudur. Yapısal bir durum olduğu için tamamen tedavisi mümkün değildir. Solunum yolu ile alınan, tetikleyici çevresel faktörlere maruziyet engellendiğinde, tamamen kontrol altına alınabilir. 

ÜŞÜTMEK HASTALIĞA ZEMİN HAZIRLAR 
İnsan vücudu biyotermal bir enerji reaktörüdür. Yani vücudun yaşamsal fonksiyonlarını yerine getirebilmek için ısıyı 36.5 derecede sabit tutmak zorunda olan bir soba gibidir. Vücut ısısı çevre ısısıyla sürekli etkileşim halinde olduğundan, soğuk havalarda kaybedilen ısıyı tamamlayabilmek için daha fazla enerji harcanır. Solunum yollarındaki yerel bağışıklık mekanizmasının soğuk havalardan olumsuz etkilenmesi, vücuttaki enfeksiyon riskini ortaya çıkarır. Bu durum, üşütme olarak adlandırılır. Üşütmek bir durum tespitidir ve hastalığa zemin hazırladığı için önüne geçilmelidir. 

RİSK GRUBUNDAKİLER GEREKLİ ÖNLEMLERİ HEMEN ALMALI 
Genç ve sağlıklı kişiler, mevsimsel grip için tehlike altında değildir. Kişi kendini kötü hissetmesine rağmen gribal enfeksiyon genellikle çok önemli sağlık sorunlarına neden olmadan geçer. Ancak bazı risk gruplarındaki erişkinler, 65 yaş ve üzerindeki kişiler ve çocuklarda; zatürre, bronşit, burun iltihaplanması ve kulak enfeksiyonları görülebilir. Bu nedenle özellikle risk grubu altındaki kişilerin, gribin en çok salgın haline geldiği Kasım ve Mart ayı arasındaki tarihlerde hastalığın önemli boyutlara ulaşmadan gerekli önlemleri alması çok önemlidir. Grip erken dönemde kontrol altına alınmadığında larenjit, sinüzit, orta kulak iltihabı, farenjitin yanı sıra; zatürre, menenjit, beyin ve kas iltihabı gibi yaşamı tehdit edebilen önemli sağlık sorunlarına neden olabilir. 

ÖKSÜRÜK VE AKSIRIKTA DAMLACIKLARA DİKAT! 
Grip mikrobu, insanların yakın temasları ile bulaşabildiği gibi öksürük ve aksırık gibi vücut sıvılarının havaya yayıldığı damlacıkların etkisiyle de insandan insana geçebilmektedir. Özellikle kış aylarında havanın bağıl nem oranın artmasıyla havada asılı olan damlacıklar, virüs ve mikropların canlılığını koruyarak bir yerden bir yere taşınmasına neden olur. Buna bir de hava kirliliğinin yol açtığı nemli partiküllerin taşıma kapasitesi de eklendiğinde, kış aylarında viral ve bakteriyel solunum yolu enfeksiyonlarının görülme riski artar. Hapşırık sırasında ağızdan çıkan damlacıklar, solunum yolu ile başka insanların vücuduna atlayarak, gribal enfeksiyonların yayılmasına neden olur. Bu nedenle hapşırırken ya da öksürürken mutlaka ağız ve burnun bir mendil ile kapatılması, eğer mendil yoksa en azından kola doğru hapşırılması; bu mikrobun yayılma riskini önleyecektir. 

ÇOCUKLARA EL YIKAMAYI ÖĞRETİN
Gripten korunmak için uyulması gereken basit kurallar şöyledir: 
 Birinci kural el temizliğidir. Eller sık sık yıkanmalıdır. Bol su ve sabun ile iki dakikalık yıkama, grip mikrobunun bulaşma riskini önemli oranda azaltmaktadır. 

 Evde yaşayan tüm bireylerin de el temizliğine özen göstermeleri sağlanmalıdır. Bu nedenle erişkinlerin, çocuklara el yıkama alışkanlığı kazandırmak için onlara örnek olmaları ve ellerini yıkarken yanında bulunarak kurallarını anlatmaları yararlı olacaktır. 
 Eller bir süre yıkanamadıysa; yüze, gözlere ve ağza dokunmamaya çalışılmalıdır. 
 Elle dokunulan mutfak tezgahı, lavabo gibi yüzeyler hijyenik ürünler ile temizlenmelidir. Çünkü bu yüzeyler virüsleri barındırabilir. 
 Tuvaletler de çamaşır suyu içeren solüsyonlarla temizlenmelidir. 
 Grip geçiren kişiler ve kullandıkları eşyalarla temastan kaçınmak çok önemlidir. Bu sadece gebelerin değil, genel olarak herkesin uyması gereken bir kuraldır. 

DOĞRU BESLENEREK GRİPTEN KORUNUN
Bağışıklık sistemini güçlendirip hastalıklardan korunmak için sağlıklı beslenmek büyük öneme sahip. 

 Yeterli miktarda kalori alınmalıdır. Günlük kalori ihtiyacı cinsiyet, yaş, boy, kilo, fiziksel aktivite gibi birçok etken dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Alınacak kalori miktarının planlanması tek başına yeterli değildir. Enerjinin yarısının karbonhidratlardan, kalan kısmının ise protein ve yağlardan karşılanması gerekmektedir. 
 Mevsim meyve ve sebzeleri gün içinde dengeli bir şekilde tüketilmelidir. 
 Alkol ve sigaradan uzak durulmalıdır. Yağlı yiyecekler azaltılmalı, sofra şekeri, paketli gıdalardaki glikoz şurubu, mısır fruktozu gibi basit şekerlerin tüketimi sıfıra yakın tutulmalıdır. 
 Protein tüketiminin yetersiz kalması, kas kayıplarını başlatacak; bu da hem enerjinin, hem direncin hem de bağışıklığın düşmesine sebep olacaktır. Kırmızı et, tavuk ve balık tüketimi dengelenmelidir.
 En çok yapılan hata, beslenmeden yağların tamamen çıkartılmasıdır. Katı yağların tüketimini sınırlandırmak yeterli olacaktır. Zeytinyağı ile hazırlanan sağlıklı yemekler vücuda kuvvet verir. 
 Güne mutlaka gecikmeyen ve abartılı olmayan bir kahvaltı ile başlanmalıdır. 
 Öğün atlamak kan şekerinin düşmesine, vücudun enerji ihtiyacının karşılanmamasına sebep olur. Aç kalan vücut bunu bir tehlike olarak algılayıp kan şekerini yükselten besin olan şekerli gıdalara yönelmeye sebep olabilir. Bu da hastalıklara davetiye çıkarır. 

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
SON DAKİKA