26 Kasım 2024
  • Ankara1°C
  • İstanbul8°C
  • Bursa5°C
  • Antalya9°C
  • İzmir8°C

GÖZÜNÜ ANADOLU'YA DİKTİ, HASTANE ZİNCİRİ KURACAK

Benim bildiğim Trabzon'dan ve bilhassa Of ilçesinden daha çok inşaatçılar, müteahhitler çıkar. Dünyagöz Hastanesi'nin kurucusu Eray Kapıcıoğlu da Oflu ve hayata inşaatçı olarak başlayanlardan.

Gözünü Anadolu'ya dikti, hastane zinciri kuracak

21 Ekim 2010 Perşembe 08:40

Benim bildiğim Trabzon'dan ve bilhassa Of ilçesinden daha çok inşaatçılar, müteahhitler çıkar. Dünyagöz Hastanesi'nin kurucusu Eray Kapıcıoğlu da Oflu ve hayata inşaatçı olarak başlayanlardan.

Daha doğrusu küçük bir çocukken ailesinin işi olan nalbur dükkanının sorumluluğunu alarak başlamış çalışmaya. Kendi ifadesiyle sabah altı buçukta karanlıkta girdiği dükkandan uzun yıllar boyunca yine karanlıkta, akşam onda çıkmış. "Beş erkek kardeşin en küçüğüyüm ama daha o günlerde dükkanın ve kasanın anahtarını ben aldım, bugüne değin de hiç bırakmadım." diyen Kapıcıoğlu, sorumluluk sahibi ama bir o kadar da mükemmeliyetçi bir yapıya sahip.

Nalburken inşaat malzemesi satmaya ve oradan da müteahhitliğe uzanan süreçte işin nevi açısından bir kopukluk yoksa da süre giden inşaatçılığının yanı sıra uzmanlık gerektiren bir de göz hastanesi çıkıyor ortaya. Nasıl diye soruyorum, "İnşaat malzemeleri sattığım yıllarda ne kadar çalışıyor olursam olayım kazanç belli bir oranda kalıyordu. Benden malzeme satın alan müteahhidin ödemesi için ise inşaatı bitirmesi, satması gerekiyordu. Oysaki ben bu sürecin sonunda onun kadar para kazanmadığımı fark ettim. Daha o yıllarda henüz imara açılan Marmara Ereğlisi'nde villa yaparak müteahhitlik işine girdim. 14 ayda inşa ettiğim 79 villayı sattım. Hatırlarım arabanın bagajında cumartesi, pazar günlerinde sattığım evlerin kaparolarıyla dönerdim. İşin sonunda baktım ki, inşaat malzemeleri satıcısı olarak 10 yılda kazanacağım rakamı bir projenin sonunda zaten kazanıyorum. Ben de inşaat işine hız verdim." diyor.

Bugün inşaat sektörünün iyi bir yere geldiğini de söyleyen Kapıcıoğlu, şehirlerin göç aldığını, dün daha mütevazı bir evde oturanların bugün o evlerini yeni gelenlere satarak şartları daha iyi olan alanlara taşındığını söylüyor. İnşaat işinin de değişime uğrayarak konut yapımından yaşam biçimine dönüştüğünü, bunun da çok başarılı örneklerinin çevrede göründüğünü söylüyor. Kendisi de hâlâ büyük inşaat projeleri yapıyor.

Teklif hekimlerden gelmiş

Mecidiyeköy'deki Avrupa Hastanesi aslında bir şehir içi otel mantığında inşa edilir. O dönem bir grup hekim Eray Kapıcıoğlu'na binanın hastane olabileceğine ilişkin teklif götürür ve ikna da eder. Avrupa Hastanesi yüzde 120 kapasiteye ulaşır. Kapıcıoğlu bu kez de Gayrettepe'deki Metropol Hastanesi'nin yerinde bulunan Çocuk Esirgeme'nin binasına talip olur. Hastane işi tutmasına tutar ama o yıllarda yaşanan kriz hekim ortaklarının işi bırakmasına neden olurken, Florans Nightingale Hastanesi yönetimi de ortaklık teklifiyle gelir. Küçük hissedar olarak işi bir süre birlikte götürürse de iki ortak arasında kan uyuşmazlığı yaşanır. Eray Kapıcıoğlu hisselerini devrederek ayrılır.

"Ülkemizde çok iyi hekimler var." diyen Kapıcıoğlu'nun etrafında çok iyi doktorlar vardır. Bir hastane için yeniden aklını çelmeleri de zor olmaz. Aslında Kapıcıoğlu genel hizmet veren hastane modelini pek sevmez. "Yurtdışında da hem özel hem de devletteki genel hastanelerde hekim kadrosunun yarısı tam zamanlıdır ve doktorlar getirdikleri hastalar üzerinden para kazanır, hastaneye de kazandırır. Bu, bana göre buzun üstüne yapılan yatırımlardan. Çünkü bütün gün çalışıyor, akşam yaptığımız ciroya bakıyor ve bunun yüzde 80'ini hekime veriyorduk. İş rantabl değildi ve genel hastanecilikten çıktım." diyen Kapıcıoğlu, 8 milyon dolarlık bir yatırımla ilk hastanesini 1996'da Levent'te açar.

Bugün Dünyagöz hastaneleri 16 hastanede 19 çeşit göz hastalığının 240 farklı çeşidine tedavi ve ameliyat yapabiliyor.

Göz ihmale gelmez, gitti mi gider!

Kendinizi birkaç kelimeyle tanımlarsanız neler söylerdiniz dediğimde, "İşini dürüstçe yapan birisi olarak anılmayı isterim." diyor. İşin başındakinin hayat görüşü böyle olunca yansımaları da işe yansımış. Bugün 81 ilde dolaşan gezici hastane TIR'larıyla hastalara şifa götüren ve bugüne değin 350 bin hastaya ücretsiz bakan Dünyagöz Hastanesi, doğru tedavi edilmeyen, kaliteli malzeme kullanılmadığı için görme kalitesi düşen ve yoksulluktan gözündeki kataraktı aldıramayan hastalara şifa götürüyor. Bunun büyük bir maliyet olduğunu söylediğimde de, "Biz Dünyagöz olarak en iyi malzemeyi herkesten daha ucuza alabiliyoruz. Ayrıca hekimlerimiz de bunu bir sosyal sorumluluk projesi olarak görüyorlar. Gezici hastanelerin turları sonunda aylık 50'ye yakın yoksul hastaya ameliyat gerekiyor. Bunu da biz karşılıyoruz. Bana göre bütün bu çalışmaların maliyeti, karşılığında bize verdiği duygu halinin yanında pek pahalı da sayılmaz." diye konuşuyor.

Eray Kapıcıoğlu'nun son dönemde pek çok düzenlemeyle yenilenen sağlık politikamıza ilişkin söyleyecekleri var. "Sağlık Bakanlığı 2008 yılında doktorların kamudan kaçmasını engellemek için yeni hastane yapımını durdurdu. Biz de yeniden hastane yapamayacağımız için Anadolu'da bazı illerdeki var olan eski hastaneleri devralıyoruz. Birkaç ay içinde devreye sokacağız. Böyle bakınca 50 ile rahatlıkla ulaşabileceğimiz bir hastane zincirine sahip olacağız. Belirlediğimiz illerin dışında Dünyagöz'e çok fazla talep var. Yurtdışına yaptığımız yatırımların yanı sıra yurtiçi hastane açılışlarımızı da çoğaltacağız.

Bugün devlet küçük kliniklere göz ameliyatı yapma ruhsatını vermiş durumda. Bu hastanelerde hastaların tedavileri pek özenli yapılamıyor. Bu kliniklerden gelen hastaların yanlış ya da eksik yapılan tedavileriyle uğraşıyoruz. Hükümet, sağlık politikalarıyla fakir-fukaranın tedavisini sağlarken göze gerektiği dikkati göstermiyor. Bütün göz ameliyatlarını yapan klinikler denetlenmeli ve malzemelerinin kalitesi konusunda uyarılmalı. Görürken göremeyen birisine dönmenin ne demek olduğunu sadece yaşayanlar anlayabilir. Bugün yüzde yüz görebilecek birisinin yapılan yanlış müdahalelerle yüzde 40'larda görüyor olması kabul edilebilir bir durum değil. Buna hiç kimsenin hakkı yok!" diye konuşuyor. Eray Kapıcıoğlu'nun bir sıkıntısı da kornea bulamamaktan. Çünkü ülkemizde organ nakli pek de benimsenmiş bir yöntem değil, verici bulunamıyor. Kapıcıoğlu kornea nakline ilişkin bir yöntem de bulmuş; Amerika'dan kornea ithal ediyormuş. Ancak Türk Oftalmoloji Derneği ve bazı akademisyenler ithal edilen korneaların yaşlılardan alındığını iddia ederek ithal yasağı getirmişler.

Göze ilişkin sağlık politikası baştan sona yanlış

"Sosyal Güvenlik Kurumu'nun göz hastalıklarına verdiği kaynak çok düşük. Bademcik ameliyatına 1.400 TL verirken, göz ameliyatlarına 400 TL veriyor ve bunu alarak ameliyat yapan klinikler var ki bu rakamlarla ancak kalitesiz malzeme bulabilirsiniz. Ayrıca küçük yatırımlarla kurulan göz klinikleri 5-10 dolarlık Çin ya da Rus malı mercekler kullanarak katarakt ameliyatı yapıyorlar.

Bize ameliyat için gelen her hastayı ameliyat etmeyiz. Çok para kazanalım da demiyoruz ama sağlık turizminin gelişmesi, yabancı hastaların gelmesi için dikkat edilmesi gereken asgari standartlar var. Sağlık Bakanlığı'nın 2012'ye kadar verdiği sürede bu klinikler kendilerini yenilemek ve hastaneye dönüşmek durumundalar yoksa kapatılacaklar.

Ayrıca şu an devlet yoksul ve sosyal güvenliği olmayan vatandaşa bakmak durumunda olduğundan bu klinikler aracılığıyla süreci yönetiyor ki sağlık politikası zaten baştan yanlış." diyen Kapıcıoğlu'na, neden bunu anlatmıyorsunuz diye sorduğumda, "Hastaneler için reklam yasağı var. Bırakın biz iyiyiz demeyi kendi binalarımıza astığımız afişlere, 'Göz estetiği göz hastanesinde yapılır' veya 'FTI onayı olmayan merceklerin kullanılmasına izin vermeyin' yazdığımızda bile ceza alıyoruz!" diyor.

Yatırımlar devam edecek

Dünya Göz Grubu'nun Türkiye ve Avrupa'da toplam 16 ayrı yerde hastanesi ve 2010 yılı için hedeflediği 90 milyon dolarlık bir ciro hedefi var. Bugüne değin yapılan yatırım rakamı 300 milyon dolar iken önümüzdeki yıl bu rakama 20 milyon dolar daha eklenmesi planlanıyor. Dünyagöz hastanelerinin NBK Capital ile yüzde 30'luk bir ortaklığı varken geleceğe ilişkin halka açılma planları da yapılıyor. Hastanelerin toplam kapalı alanı 85 bin metrekare. İstanbul (7), Ankara, Antalya ve İzmit'te 10 tanesi yurtiçinde, diğer 6'sı ise Hollanda, Amsterdam, Almanya/Köln ve Berlin, Arnavutluk/Tiran, İngiltere/Londra ve Belçika/Heusden Zolder'de hastaneleri var. Dünyagöz Hastaneleri Grubu yurtdışına yatırım yapmaya devam edecek. Rusya/Moskova, Ukrayna/Kiev ve İngiltere/Londra'da bulunan klinikler hastaneye dönüştürülecek. Yurtiçinde de İzmir, Bursa, Kayseri, Gaziantep, Adana, Samsun, Mersin, Balıkesir, Antakya yatırım yapılacak bölgeler olarak seçilmiş. Ayrıca Dünyagöz, JCI akreditasyon belgesini Türkiye'de ilk alan göz hastanesi.

Dünyagöz hastaneleri Türkiye'ye en çok hasta getiren sağlık grubu olarak gözüküyor. Bugüne kadar 150 bin yabancı hastayı tedavi eden grubun, 2010 sonu hedefi 25 bin yabancıyı daha ülkemize getirebilmek. Dünyagöz bu vizyonu için de hazırlık yapmış. Dilini bilmediği hastanın derdinden anlamanın kolay olmadığı düşüncesiyle 107 ülkeden gelen hastalarına 11 ayrı dilde hizmet veriliyor. Ayrıca işitme engelliler için işaret dili de kullanılmakta. "Türkiye'nin iyi yatırımlara ihtiyacı var. Yabancı gelip de bir apartmanın altındaki klinikte ameliyat olmaz." diyen Kapıcıoğlu, bütün bunlar için devlet desteği olmazsa olmaz diyor.

Dünyagöz'de 150'si tam zamanlı göz hekimi olan çok sayıda doktor görev yapıyor. Toplam çalışan sayısı ise 1000. 2011 sonuna kadar 500 kişiyi daha istihdam etmeyi planlayan kuruluş, iki yıl içinde halka arzı düşünüyor.

Teknoloji gelişiyorken durmak olmaz

Bana göre Eray Kapıcıoğlu'nu bugünkü konumuna getiren, meselelere büyük bakıyor olabilmesi. Göz hastalarının umudu olan lazerli tedavinin mucidi Girit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ioannis Pallikaris'i ülkemize davet etmek ve birlikte neler yapılabileceğini sormak da yine onun fikri. Etrafındakiler, "gelmez" demesine rağmen iletişim kurar ve gelmesinin koşullarını sağlar. Prof Pallikaris, kendisine gönderilen özel jete "hayır" diyemez. Girit Üniversitesi Rektörü ve Avrupa Refraktif ve Katarakt Cemiyeti başkanı da olan Prof. Dr. Ioannis Pallikaris ile danışmanlık anlaşması imzalanır. Prof. Dr. Pallikaris, Dünyagöz Grubu'nun bilimsel danışmanlığını yaparken her ay 3 gün hastanelerde cerrahlarla bir araya geliyor. Gelişen teknolojileri ve yöntemleri görüşerek vaka tartışmalarıyla hastalara en doğru çözümleri üretmek için Türk hekimlerle çalışıyor.

Kolay para kazanmak bana göre değil

"Karadeniz insanı çalışmayı sever." diyor Eray Kapıcıoğlu ve "Bugün Trabzon'un ilçelerinde pek genç yoktur, çalışmak için büyük şehirlere göç ederler." diye devam ediyor. Kapıcıoğlu düzenli olmayı sevenlerden. Bu nedenle de ayrıntıları ince eleyip sık dokuyor. "Düne bakmam ama yapılan bir kötülüğü de unutmam. Belki de benim gibilerin sayısı çok fazla değil ama ben bankaya para yatırıp faiz almam, hisse senedi, Hazine bonosu alarak kolay para kazanmam. Sağlık işinde çalışmanın getirdiği bir sorumluluğumun olduğunu da düşünüyor ve teknolojisiyle geleceğin hastanelerine yatırım yapıyorum." diyor. Peki, işkolik Eray Kapıcıoğlu nasıl dinleniyor? Sabahları yürüyor, bir de hafta sonları büyük kızıyla birlikte ata biniyor. Genç yaşta evlenen Kapıcıoğlu, üç kız, bir oğlan babası. Şirketi de çocuklarıyla birlikte yönetiyor.

ZAMAN

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
SON DAKİKA