28 Kasım 2024
  • Ankara-1°C
  • İstanbul7°C
  • Bursa5°C
  • Antalya11°C
  • İzmir10°C

GENEL SAĞLIK SİGORTASI: BARDAĞIN YARISI DOLU MU, BOŞ MU

Son altı yıldır ilk kez IMF'nin desteği olmaksızın hazırlanan 2009 yılı bütçe kanunu tasarısı yarın Maliye Bakanı tarafından Meclis'e sunulacak. Bütçede sosyal güvenlik açıklarına ayrılan pay geçen seneye göre azalmış görünüyor.

Genel Sağlık Sigortası: Bardağın yarısı dolu mu, boş mu

22 Ekim 2008 10:03

Son altı yıldır ilk kez IMF'nin desteği olmaksızın hazırlanan 2009 yılı bütçe kanunu tasarısı yarın Maliye Bakanı tarafından Meclis'e sunulacak. Bütçede sosyal güvenlik açıklarına ayrılan pay geçen seneye göre azalmış görünüyor.

Bu azalma daha önce açık finansmanı olarak ödenen tutarın bir bölümünün artık devlet katkısı olarak ödenecek olmasından kaynaklanıyor. Aslında sisteme bütçeden yapılan toplam transferler azalmıyor, aksine artıyor.

2009 yılı sosyal güvenlik reformunun tüm maddeleri ile yürürlükte olacağı ilk yıl olacak. Reform emeklilik yaşı, aylıkların hesaplanması gibi sosyal sigorta hükümleri ile orta ve uzun vadede açıkların azaltılmasına yönelik hükümler içerirken özellikle Genel Sağlık Sigortası ile kısa vadede finansman baskısını artıracak düzenlemeler getiriyordu. Bu nedenle reformun hayata geçirilmesi için en uygun zaman kamu finansman sıkıntısının nispeten düşük olacağı ekonomik büyümenin yüksek olduğu yıllardı. Fakat öyle olmadı.
 
Dört yıl gecikti
Sosyal güvenlik reformunun en önemli bölümü olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, ilk tasarının hazırlanmasından tam dört yıl sonra 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girdi. Böylece, 2001 krizinin ardından girilen "yapısal reform" sürecinin önemli bir halkası olan reform ancak bir başka krizin ortasında başlatılabildi. Başlamasına başladı ama özellikle Genel Sağlık Sigortası ile getirilen maliyet artırıcı birçok yenilik, kamuoyu ile açıkça paylaşılmadan, hatta bazı durumlarda yasal dayanağı bile olmadan, satır aralarında yapılan düzenlemelerle ertelendi.
GSS'nin en önemli ve vazgeçilmemesi gereken özelliği tüm nüfusu eşit hak ve yükümlülükler ile sağlık güvencesi altına almasıydı. Bu ilke aslında, daha önce sosyal güvenlik kapsamı dışında kamu sağlık güvencesi sağlanan iki büyük grubun, aktif devlet memurları ve yeşil kartlıların da GSS çatısı altında birleştirilmesini öngörüyordu. Fakat eski çoklu yapının sürdürüleceği bir yol bulundu ve bu ilkeden sessizce vazgeçildi. Ağustos ayında yasaya eklenen geçici bir madde ile kamu görevlilerinin GSS kapsamına alınabilmelerini teminen kurumları tarafından toplu olarak SGK'ya bildirimde bulunulması için verilen maksimum süre 6 aydan 3 yıla uzatıldı. İşlemlerin tamamlanması için verilen süre sanki bir erteleme hükmü gibi uygulandı ve bu hükme dayanarak SGK, mevcut kamu görevlilerini GSS kapsamına almayı üç yıl erteledi. Buna geçen yazımızda değinmiştik ama yeni bir gelişme daha oldu.
 
Nufusun yüzde 22'si kapsam dışında
Benzer şekilde yeşil kartlılar da bu kez yukarıdaki gibi zorlamayla bile olsa yasal bir dayanağı bulunmaksızın, GSS kapsamı dışında tutuldu. Yasa yoksulluk saptamasına ilişkin gelir testi uygulaması yapmaksızın yeşil kart sahibi olanları iki yıl süre ile otomatik olarak GSS kapsamına almayı öngörüyordu. Fakat SGK yayımladığı Sağlık Uygulama Tebliği ile bu yasa maddesini uygulamaktan vazgeçti. Yeşil kartlıların GSS kapsamına alınmasını üç yıl erteledi.
Nüfusun yaklaşık yüzde 22'sini oluşturan bu iki büyük grup üç yıl süre ile GSS kapsamında değil. Bu kesim Maliye Bakanlığı tarafından belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde sağlık hizmeti almaya devam edecek. Diğer taraftan yasanın çok önemli bir başka unsuru 18 yaşın altında olanların koşulsuz olarak sağlık hizmetlerinden yararlandırılacağına ilişkin hükümdü. Sağlık Uygulama Tebliği'nde bu hüküm hiç düzenlenmedi.

Artık gündem ve öncelik kaçınılmaz olarak, mali disiplin ve küresel krizden daha az etkilenmek için atılacak adımlarda. Umarız bu dönem Genel Sağlık Sigortası'nın temel unsurlarından vazgeçmek için bir fırsat olarak kullanılmaz.

Yorumlar
SON DAKİKA