23 Aralık 2024
  • Ankara8°C
  • İstanbul14°C
  • Bursa14°C
  • Antalya11°C
  • İzmir16°C

ESKİ BAŞKAN, ALİ DEMİR'DEN KPSS AÇIKLAMASI

Medyada yer alan ve 2010 yılı KPSS soruşturmasıyla ilgili iddialara Ali Demir'den açıklama geldi.

Eski Başkan, Ali Demir'den KPSS açıklaması

15 Aralık 2015 Salı 14:45

Eski ÖSYM Başkanı Ali Demir, göreve geldiği günden devrettiği güne kadar tüm önceliğinin sınav güvenliği, hak ve adaletinin tesis etmek olduğuna ve başta paralel yapı olmak üzere tüm çıkar çevrelerinin ve devlete sızmak isteyenlerin gayretlerine rağmen bundan asla vazgeçmediklerine işaret etti.

GİZLİLİK KARARINA RAĞMEN İFADELER BASINA YANSIYOR

Göreve geldiği günden görevi teslim ettiği güne kadar, sınavlarda hak ve adaleti tesis etme dışında hiç bir gayreti ve faaliyeti bulunmadığını söyleyen Demir, "Tüm yaptığımız işlerin hesabını vermeye hazırız. Yaptığımız hiç bir yanlış yoktur. Bu güne kadar çekinmiş bugüne kadar susmuşsak bu devlet ahlakımızdandır, bu yasa ve yönetmeliklere saygılı olmamızdandır. Yürütülen soruşturma da gizlilik kararı olduğu için bugüne kadar biz herhangi bir açıklamada bulunmadık ama görüyorum ki gizlilik kararına rağmen bizim savcılığa verdiğimiz ifadeler satırı satırına basına yansıyor" diye konuştu.

"2010'DAKİ SINAVDAN 2,5 AY SONRA GÖREVE ATANDIM"

2010 yılında gerçekleştirilen KPSS'den yaklaşık 2,5 ay sonra ÖSYM Başkanlığına önce vekaletenatandığını anımsatan Ali Demir, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Göreve geldiğimizde KPSS sınavı olmuş ve bitmişti. Soruşturmalar yetkili merciler ile devam etmekte idi. Biz, bu soruşturma sürecinde talep edilen her türlü bilgi ve belgeyi geciktirmeden ilgili makamlara ilettik. Göreve geldiğimizde bize soruşturma ile ilgili ne herhangi bir evrak, ne de korunması gereken herhangi bir belge teslim edilmedi. Biz atanmadan önce zaten YÖK Denetleme Kurulu, Devlet Denetleme Kurulu ve Cumhuriyet Savcılığı inceleme ve soruşturma yapmaya başlamış, ilgili raporlar hazırlamış ve yetkili mercilere teslim etmişti. Yani açık olarak söylüyorum, KPSS sınavı ile ilgili, bize ne YÖK Denetleme Kurulu ne Devlet Denetleme Kurulu ne de Cumhuriyet Savcılığı tarafından bize hiçbir evrak teslim edilmedi. Dolayısıyla bizim herhangi bir delili yok etme diye bir fiilimiz asla söz konusu olamaz. Delil diye isnad edilen evrakı koruma görevini yerine getirmeyenlerin hesabı bizden sorulmaktadır. Bu hukuki anlayışı anlamak mümkün değildir.

EVRAK İMHASI BENİM KARARIM DEĞİL, RUTİN UYGULAMA

ÖSYM'nin yaptığı sınavlara ilişkin 6114 sayılı kanundan önce soru kitapçıklarını saklama süresi 30 gündü. Bu nedenle 30 gün sonunda, sonraki sınavların evraklarını saklamak üzere yer açmak için depolardaki eski evraklar imha edilmekte idi. Sınav evrakının imha edilmesi kararı benim kararım olmayıp 36 yıldır ÖSYM'de uygulanan rutin bir uygulama idi. Bu kapsamda, biz soruşturmada gerekebilir düşüncesi ile Cumhuriyet Savcılığına bir yazı yazarak o yıl gerçekleştirilen tüm sınav evraklarına ilişkin, yani sadece KPSS sınavına ilişkin değil tüm sınavlara ilişkin sınav evrakını yasal süresinden daha fazla bir süre bir yıl boyunca özel depo kiralayıp muhafaza ettik. Yapılan yazışmaların bütün bilgileri dosyada mevcuttur.

EVRAK SAKLAMA SÜRESİ 30 GÜN, BİZ 1 YIL SAKLADIK

Daha sonra 6114 sayılı yasa ile sınav evrakını saklama süresi 30 günden 1 yıla çıkartıldı ve 2011 yılında yapılan sınavların evrakının yasa gereği 1 yıl saklanması zorunluluğu getirildi. O nedenle depolardaki evrakın üzerine birde 2011 yılına ait sınav evrakını muhafaza etme zorunluluğu gelince kurumda büyük oranda yer gereksinimi doğurdu. Biz devletin soruşturmayı yapan savcısına "'Depolarımızda yer yok, bu evrakları ne yapalım" demişiz, Savcı, önce "saklayın" diye yanıtlamıştır. Bunun üzerine biz özel bir depo kiraladık. Bunları sakladık. Dikkatinizi çekerim evrak saklama süresi 30 gün olduğu halde biz yer kiralayıp bir yıl boyunca evrakları sakladık. Hem de soruşturmada gerekir diye sadece KPSS sınavı değil 2010 yılında yapılan tüm sınavların evrakını koruduk. Aradan bir yıl geçtikten sonra, yeni gelen evrakın yer ihtiyacı doğurması ve yasal olarak saklanması zorunluluğu nedeni ile yer açmak için tekrar bir yazı yazarak, Savcı Sakınan'a "depolar doldu evraka ihtiyaç var mı? Soruşturmaya zarar gelecek mi? Ne yapalım saklamaya devam edelim mi?" diye tekrar sorduk.

Savcı, bize 'yürütülen soruşturma kapsamında sınav evrakının imha edilmesinde herhangi bir sakınca yoktur' yazısı gönderdi. Bu yazıda soruşturma dosyasında mevcuttur. Biz yazdığımız yazıda ÖSYM'nin yaptığı sınavlara ilişkin tüm soru kitapçıklarını sorduk. Bunun içerisinde söz konusu olan bu 3 bin 227 adayın soru kitapçığı var mı yok mu bunu o zamanda bilmiyordum bugün hala bilmiyorum. Bilemem de. Bunu ancak savcılık bilir. Bana bu konuda ne bir bilgi verildi ne de bir belge teslim edildi. Zaten olay 2.5 ay önce olmuştu. 10 milyon kitapçık arasında onları tutmak soruşturma mantığı açısından da doğru olmazdı. Çünkü, delil niteliğindeki evrakın ya ayrıştırılması ya da ilgili bilginin bana iletilmesi gerekir idi. Biz o sıralar sürekli savcılığın taleplerine cevap veriyorduk. Savcılık o evraklar ile ilgili bir bilgi ve belge de istememiştir. Dolayısı ile benim delili imha ettiğim düşüncesi kesinlikle doğru değildir.

BİZ SINAVA KONSANTRE OLMUŞTUK, DELİL YOK ETME SUÇLAMASINI KABUL EDEMEM

Biz sınav işini doğru yapmaya konsatre olmuş ve rutin işlemleri gerçekleştiriyorduk. Böyle bir faaliyetten sonra bize dönüp de 'belgelerin yok edilmesi, imha edilmesi, değiştirilmesi' gibi bir suçlama, yapılmasını asla kabul edemeyiz. Bu akla ziyan bir durumdur. Biz, bize teslim edilen bütün evrakı en hassas bir şekilde muhafaza ederdik.

Dahası, görevde olduğum süre içerisinde bize teslim edilmediği halde depolarda bulunan ve soruşturma ile ilgisi olduğunu düşündüğümüz Genel Kültür ve Genel Yetenek soru kitapçıklarının bugünkü savcı Sayın Erkman'a teslim etme talimatını bizzat ben verdim. Soruşturma kapsamında ifade verdikten sonra, ÖSYM depolarında bulunan ve soruşturmada delili teşkil eden KPSS sınavında 100 puan ve üzerinde doğru yapmış adaylara ait 500 soru kitapçığı da savcılığa teslim edilmiştir. Bütün bunlardan sonra, bizim delileri yok etme ve delilleri değiştirme diye bir suçla itham edilmemizi asla kabul etmediğimiz gibi hukuken de doğru bulmuyoruz.

Olağanüstü bir durumda başkanlığa atandığını söyleyen Demir, göreve başladığında tek önceliğinin sınavlarda adaleti sağlamak olduğunu bir kez daha vurguladı. Demir, "Sınav evraklarının nerede olduğuna ilişkin bir soru sormadım. Çünkü, bir soruşturma varsa bununla ilgili kritik evraklara savcılığın el koyduğunu ya depolarına götürdüğünü ya da birisine teslim ettiğini düşündüm. Yani üzerinden 2,5 ay geçmiş bir olaydan bahsediyoruz. Bu sürede savcılığın bu evrakları, delilleri teslim almamış olabileceği aklımıza gelmiyor tabii ki. Ben görevim sırasında birinci önceliğimi menfaat şebekeleri ve devlete sızmak isteyenlerin ellerinde oyuncak haline getirilmiş olan ÖSYM'yi düzeltmek ve gelecek sınavlarda adaleti korumaya odakladım. Soruşturmayı savcılık yürütüyor bizden bilgi belge istediğinde de veriyorduk. Kurumu yeniden yapılandırmak, sınavlarda haksızlık yapılmasına müsaade etmemek üzere çok sağlıklı bir yapı kurduk. Sürekli buna çalıştık. Gece gündüz çalışarak bunu da başardık. Özellikle sınav güvenliği konusunda çok önemli adımlar attık.

Görevi teslim ettiğimde Türkiye'nin gururu bir ÖSYM devretmenin mutluluğunu yaşadım. Görevi teslim ederken de kurumu nereden alıp nereye getirdiğimiz ve önümüzdeki dönemlerde nereye götürülmesi gerektiğini, adil ve güvenli, gerçek ölçme gerçekleştiren bir kurum oluşturma sürecinin nasıl devam etmesi gerektiğini, deneyim ve tecrübelerimizi bir kitapçık haline getirerek bir sonraki görevi teslim alan arkadaşıma ilettim. Bu uygulama dahi kamu yönetiminde örnek gösterilecek bir davranıştır.

Sınava ilişkin iddialar ortaya atıldıktan sonra YÖK Denetleme Kurulunun ÖSYM'de inceleme yaptığını ve rapor hazırladığını anımsatan Demir, "Nisan ayının başında Savcılığa ifade verdikten sonra, arkadaşlarımızdan ısrarla ÖSYM'de arama yapmalarını bir kez daha talep ettim. Bu talep üzerine yapılan aramada YÖK Denetleme Kurulu tarafından kullanılan çalışma odasında, incelenmiş veterk edilmiş 500 soru kitapçığını bulundu ve bunlar savcılığa teslim edildi. Bu ÖSYM'nin bir odasında bulundu. Görevde olduğum süre boyunca bu kitapçıklardan benim haberim yoktu. Bir dolapta bulundu ve teslim edildi bunlarda savcılık tarafından incelenmiştir. Karşılaştığımız bu olaylar tam bir şahsiyet katline dönüşmüştür. Biz 4,5 yıl çok hassas çalıştık. Bunca gayretin sonucu suçlu muamelesi olmamalıdır." şeklinde konuştu.

Memurlar.Net - Özel
Yorumlar
SON DAKİKA