23 Aralık 2024
  • Ankara5°C
  • İstanbul9°C
  • Bursa11°C
  • Antalya11°C
  • İzmir14°C

ERKEN TANI VE TEDAVİ YAKLAŞIMI KALP KRİZİ RİSKİNİ AZALTIYOR

"Bireyde kalp probleminin gelişmesi ile birlikte bayılma, kalp hızında değişiklik meydana gelmesi, göğüste sıkışma veya ağrı, nefes darlığı ve vücudun çeşitli bölgelerinde ödem gibi şikayetler oluşabilir"

Erken tanı ve tedavi yaklaşımı kalp krizi riskini azaltıyor

04 Kasım 2021 Perşembe 13:43

Medicana Avcılar Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Naser Can: "Belirtilerden herhangi birinin bulunması halinde kişinin sağlık kuruluşlarına başvurarak uzman hekimlerden destek alması gerekiyor. Erken tanı ve uygun tedavi yaklaşımları sayesinde kalp krizi veya inme gibi ağır komplikasyon riski düşüyor"

Medicana Avcılar Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Naser Can, kalp hastalıkları belirtilerinden herhangi birinin bulunması halinde kişinin sağlık kuruluşlarına başvurarak uzman hekimlerden destek alması gerektiğini belirterek, erken tanı ve uygun tedavi yaklaşımları sayesinde kalp krizi veya inme gibi ağır komplikasyon riskinin düştüğünü bildirdi.

Medicana Avcılar Hastanesi'nden yapılan açıklamaya göre, koroner arter hastalığı veya ritim bozukluğu gibi durumların hepsi kalp hastalıkları içerisinde değerlendiriliyor. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, bu rahatsızlıklar, dünya üzerindeki ölümlerin nedenlerinin başında gelirken, 2015 yılında 17,7 milyon yaşamın kaybedilmesine neden oldu.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Medicana Avcılar Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Naser Can, ölümcül olabilen ancak bazı yaşam tarzı değişiklikleri ile kontrol altına alınabilen kalp hastalıkları rahatsızlıklarının tanı yöntemlerine ilişkin bilgi verdi.

Can, kalp hastalıklarının birçok kardiyovasküler rahatsızlığı içerisinde barındıran geniş bir terim olduğunu, birçok hastalık ve sağlık probleminin "kalp hastalığı" adı altında değerlendirildiğini aktararak, şunları kaydetti:

"Kalbin elektriksel ileti sistemindeki problemler nedeniyle oluşan aritmiler, ateroskleroz olarak isimlendirilen damar sertleşmesi, kalp kasının fonksiyonları ile ilgili problemler sonucu oluşan kardiyomiyopatiler, doğuştan gelen kalp hastalıkları, kalbin beslenmesi ve oksijen desteğinden sorumlu damarlardaki problemleri ifade eden koroner arter hastalıkları ve kalp dokusunda enfeksiyon meydana gelmesi bu terim altında yer alan hastalıklardan bazılarını oluşturur. Bir bireyde kalp probleminin gelişmesi ile birlikte bayılma, kalp hızında değişiklik meydana gelmesi, göğüste sıkışma veya ağrı, nefes darlığı ve vücudun çeşitli bölgelerinde ödem gibi şikayetler oluşabilir."

Belirtilerden herhangi birinin bulunması halinde kişinin sağlık kuruluşlarına başvurarak uzman hekimlerden destek alması gerektiğini belirten Can, erken tanı ve uygun tedavi yaklaşımları sayesinde kalp krizi veya inme gibi ağır komplikasyon riskinin düştüğünü bildirdi.

"Kalp hastalıklarına tanısal yaklaşım öykü alımı ile başlar"

Uzman Dr. Naser Can, kalp hastalıklarına tanısal yaklaşımda muayene öncesi hastanın şikayetleri ve tıbbi öyküsü ile ilgili irdeleme gerçekleştirildiğini, aynı zamanda kişinin nabız ve tansiyon gibi yaşamsal bulgularının da tespit edilmesinin sağlandığını kaydetti.

Hekimlerin, biyokimyasal veya radyolojik tetkikler ile şüphelenilen rahatsızlığın ortaya çıkarılmasını sağlayabildiğini aktaran Can, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Kolesterol düzeyleri, c-reaktif protein ve troponin gibi belirteçler, bu kapsamda incelenebilecek değerler arasındadır. Fizik muayene ve kan tetkiklerinin ardından başta EKG olmak üzere çeşitli invaziv olmayan tanı araçlarına başvurulur. Bir tetkikin invaziv olmaması, onun hastanın deri bütünlüğünün bozulmadan gerçekleştirilebilmesi anlamına gelir. EKG olarak kısaltılan elektrokardiyografi bu tetkiklerden biridir. Bu tetkikte göğüs bölgesine yerleştirilen elektrotlar sayesinde kalbin çalışması sırasında oluşan elektriksel aktivite incelenebilir. Bir diğer tetkik olan ekokardiyografide ise ses dalgaları kullanılır ve kalbin yapılarının görüntülenmesi sağlanır. Bazı hastalarda, kalbin daha fazla çalıştığı durumlarda nasıl tepki verdiğinin incelenmesi adına stres testi adı verilen uygulamaya da başvurulabilir."

"Obezite ve ileri yaş gibi risk faktörlerine sahip kişiler daha dikkatli olmalı"

Kardiyoloji Uzmanı Can, X-ray, bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans görüntüleme gibi radyolojik görüntüleme yöntemlerinin kalp hastalıklarının ortaya çıkarılmasına yardımcı olduğunu bildirdi.

Göğüs filminin, düşük miktarda radyasyon içeren ve siyah beyaz görüntünün elde edildiği tetkiklerden olduğunu aktaran Can, şunları kaydetti:

"Bilgisayarlı tomografi yönteminde ise çoklu X-ray görüntüleri alınarak kalbin kesitsel bir görüntüsü elde edilir. Manyetik rezonans görüntüleme yönteminde ise cihaz içerisinde yer alan büyük mıknatıslar vücudun iç yapısının görüntülenebilmesi adına radyo dalgaları üretirler. Multi Slice bilgisayarlı tomografi ile kalbin damar yapılarının da ayrıntılı olarak incelenebilmesi sağlanabilir. Bu invaziv olmayan tetkikler bazı durumlarda altta yatan hastalığa dair yeterli yanıt elde edilmesini sağlamayabilir. Bu gibi hallerde koroner anjiyografi, kardiyak kateterizasyon veya elektrofizyolojik çalışma gibi invaziv yöntemler de gündeme gelebilir. Eğer kendinizde veya çevrenizdeki kişilerde kalp hastalıklarına dair belirtileri gözlemliyorsanız hekimlerinizden randevu almanız oldukça önemlidir."

Bu rahatsızlıklarda özellikle kalp hastalıklarına dair aile öyküsü, tütün kullanımı gibi zararlı alışkanlıklar, obezite ve ileri yaş gibi risk faktörlerine sahip kişilerin daha dikkat etmesi gerektiğini belirten Can, çeşitli yöntemler kullanılarak gerçekleştirilecek erken tanının hayat kurtarıcı bir etki yapabileceğini aktardı.

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
SON DAKİKA