22 Aralık 2024
  • Ankara4°C
  • İstanbul7°C
  • Bursa8°C
  • Antalya18°C
  • İzmir13°C

EGZERSİZ, KORONER KALP HASTALARINDA KARDİYAK ÖLÜM RİSKİNİ YÜZDE 26 AZALTIYOR

Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Kadir Polat, koroner rehabilitasyon programlarının bir parçası olarak egzersiz eğitiminin koroner kalp hastalarında kardiyak ölüm riskini yüzde 26 azalttığının bilindiğini belirtti.

Egzersiz, koroner kalp hastalarında kardiyak ölüm riskini yüzde 26 azaltıyor

28 Temmuz 2021 Çarşamba 23:26

Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Kadir Polat: "Koroner rehabilitasyon programlarının bir parçası olarak egzersiz eğitiminin koroner kalp hastalarında kardiyak ölüm riskini yüzde 26 azalttığı biliniyor. Ayrıca egzersiz, hayatı tehdit edici hastalıkla ilişkili anksiyeteyi azaltabiliyor ve hastanın kendisine güvenini artırabiliyor"

Bayındır Sağlık Grubu açıklamasına göre, Türkiye'de, her iki ölümden biri kalp ve damar hastalıkları kaynaklı gerçekleşirken, her yıl yaklaşık 200 bin kişi kalp krizi nedeni ile hayata veda ediyor (Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre). Ayrıca koroner kalp hastalıkları kronik bir durum olduğundan, daha önce kalp krizi geçiren bireyler de erken ölüm için yüksek risk altında bulunuyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Dr. Kadir Polat, bu korkutucu görüntüye karşın yaşam tarzı değişikliklerinin sağ kalımı artırdığını belirtti.

Önemli bir halk sağlığı problemi olan koroner kalp hastalığı kronik bir durum olduğundan, kalp krizi geçirmiş hastalarda erken ölüm riski de yüksek olarak gözlemleniyor. Dr. Kadir Polat, bu nedenle, sağ kalımı artırmak için hastaların uzun yıllarda edinmiş oldukları zararlı alışkanlıklarını ve yaşam tarzlarını değiştirmeleri gerektiğini ifade etti. Ancak uzun yıllar devam eden alışkanlıkların kolay değiştirilemeyeceğinin gerçekçi bir bakış açısı olduğunu da aktaran Polat, bu bağlamda hasta ve hekim iş birliğinin önem taşıdığını vurguladı.

Uzm. Dr. Kadir Polat, kalp krizi geçirmiş hastaların uygulaması gereken yaşam tarzı değişikliklerini, sigaranın bırakılması, sıkı kan basıncı kontrolü, güvenli alkol kullanımı, diyet ve kilo kontrolü ile fiziksel aktivitenin artırılması şeklinde sıraladı.

Sigara kullanımı, kardiyovasküler hastalıklarda oldukça güçlü ve bağımsız bir faktör olarak karşımıza çıkıyor ve kesinlikle kaçınılması gerekiyor. Polat, "Pasif içiciliğe maruz kalma durumu da hastalık riskini artırıyor. Sigara içenlerin kalp krizi ile başvurma riski içmeyenlere göre 2-3 kat daha yüksek. Gözlemsel çalışmalar, sigarayı bırakan hastaların ilerleyen yıllarda sigaraya devam edenlere göre ölüm riskinin azaldığını gösteriyor. Sigaranın bırakılması tüm ikincil korunma ölçütlerinde en etki olanı." ifadelerini kullandı.

Egzersiz terapisi, kalp krizini takiben rehabilitasyon amaçlı olarak uzun süreli kullanılıyor. Stabil koroner kalp hastalarında düzenli fiziksel egzersizin oldukça yararlı olduğu biliniyor. Egzersizin hayatı tehdit eden hastalıklarla ilişkili anksiyeteyi azaltabildiğini ve hastanın kendisine güvenini artırdığını aktaran Polat, şunları kaydetti:

"Koroner rehabilitasyon programlarının bir parçası olarak egzersiz eğitiminin koroner kalp hastalarında kardiyak ölüm riskini yüzde 26 azalttığı biliniyor. Ayrıca egzersiz, hayatı tehdit edici hastalıkla ilişkili anksiyeteyi azaltabiliyor ve hastanın kendisine güvenini arttırabiliyor. Haftada en az 5 kez 30 dakika orta düzey yoğunlukta, hafif bir nefes darlığı noktasına kadar egzersiz öneriliyor. Başlangıç için hafif yürüyüşler en iyi egzersizlerdir ve yapılan egzersizlerin süresi yavaş yavaş artırılmalıdır. Hedeflenen egzersiz süresi haftada 300 dakikadır. Aşırı sıcak ve soğuk havalarda ise egzersiz yapmaktan kaçınılması gerekiyor."

- "Hipertansiyon mutlaka kontrol altında tutulmalı"

Kontrol altında tutulmayan hipertansiyon, kardiyovasküler hastalık riskinin yükselmesine sebep oluyor. Bu nedenle özellikle kalp krizi geçiren hastalarda kan basıncının iyi kontrol edilmesi gerekiyor. Tüm hipertansif hastaların tansiyon değerlerinin 140-90 mmHg'nin altında olması gerektiğinin altını çizen Polat, "Kilo kontrolü, fiziki aktivitelerin artırılması, alkol alımının azaltılması, tuz kısıtlaması ve meyve, sebze tüketiminin artırılması gibi yaşam tarzı önlemleri hipertansiyonu olan tüm hastalara öneriyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Polat, kilo vermenin, kan basıncı ve kan yağları üzerindeki olumlu etkileri nedeniyle kardiyovasküler hastalığı azalttığını belirterek, diyet ve kilo kontrolüne ilişkin şu önerilerde bulundu:

"Meyve (2-3 porsiyon), sebze (2-3 porsiyon), tam tahıllı besinler, balık (özellikle yağlı çeşitlerini haftada en az iki kez), yağsız et ve düşük yağlı süt ürünleri tüketmek. Doymuş ve trans yağları sebze ve deniz kaynaklarından elde edilen tekli doymamış ve çoklu doymamış yağlarla değiştirmek ve toplam yağları toplam kalori alımını yüzde 30'unun altına indirmek. Günlük 30-45 gram lif almak.

Alkollü içeceklerin tüketimini erkekler için günde 1-2 kadeh, kadınlar için günde 1 kadeh ile sınırlandırmak. 1 haftada tüketilen alkollü içecekteki saf alkol miktarı 100 gramı geçmemelidir. (1 duble rakı 25 gr, 1 kadeh şarap 16 gr saf alkol içerir.) Kişisel tercihleri nedeniyle alkol kullanmayan hastalara, kardiyovasküler koruma amacıyla alkol tüketimi tavsiye edilmemelidir. İşlenmiş ve hazır gıdalardan kaçınmak."

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
SON DAKİKA