Ankara Bilkent Şehir Hastanesi'nden Girişimsel Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Özdemir: "Kasıktaki atardamardan ince bir iğne ile girilerek, ince kateterler ve teller yardımı ile dizi besleyen atardamarlara ulaşılır. Bu atardamarlar küçük kürecikler veya çeşitli ilaç karışımları yardımı ile kısmen tıkanır. Böylece inflamasyon azalır ve hastaların ağrı seviyesi önemli ölçüde düşer. İşlem ortalama 30-60 dakika sürer. Ağrılar 2 hafta içinde azalmaya başlar"

"Bu yöntem cerrahi gerektirmez. Genel anesteziye ihtiyaç duyulmaz, işlem küçük bir damar girişinden gerçekleştirilir. Hızlı iyileşme süreci sağlar. Hastalar genellikle aynı gün taburcu edilir ve birkaç gün içinde normal yaşamlarına dönebilirler"

Ankara Bilkent Şehir Hastanesi'nde görevli Girişimsel Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Özdemir, AA muhabirine, diz ağrısında yenilikçi tedavi olarak isimlendirilen "Genikulat Arter Embolizasyonu"na ilişkin bilgi verdi.

Genellikle "dizde kireçlenme" olarak bilinen, tıpta "diz osteoartriti" olarak isimlendirilen sağlık sorununun, dünya genelinde milyonlarca insanı etkilediğini belirten Özdemir, bu hastalıkta eklem kıkırdağının zamanla bozulduğunu, bunun sonucunda eklemde ağrı, sertlik ve işlev kaybının meydana geldiğini kaydetti.

Şikayetlerin giderek artması üzerine kişinin günlük aktivitelerini yapamaz hale geldiğini ifade eden Özdemir, bu sorunun tedavisinin ancak semptomları iyileştirme ve yaşam kalitesini artırmaya yönelik olduğunu vurguladı.

Söz konusu tedaviler arasında ağrı kesiciler, anti inflamatuar ilaçlar, egzersiz programları, fizik tedavi, kilo kontrolü ve destekleyici cihazların yer aldığını aktaran Özdemir, bu tedaviler yetersiz kaldığında ancak diz protezinin yapıldığına, ancak diz protezi sonrasında da hastaların yüzde 15'inde kronik ağrının devam ettiğine dikkati çekti.

Özdemir, son yıllarda yapılan bilimsel çalışmaların "Genikulat Arter Embolizasyonu" yönteminin kronik diz ağrısını azaltmada etkili ve güvenli bir alternatif tedavi olduğunu gösterdiğini söyledi.

- "Ağrılar 2 hafta içinde azalmaya başlar"

Söz konusu yöntemin, girişimsel radyoloji uzmanları tarafından anjiyografi tekniği kullanılarak gerçekleştirildiğini belirten Özdemir, şunları kaydetti:

"Bu yöntemde, diz eklemindeki kronik inflamasyon ve ağrıdan sorumlu yeni yumuşak dokuları besleyen aşırı ve anormal damarlaşmayı yok etmek amaçlanır. Bunun için kasıktaki atardamardan ince bir iğne ile girilerek, ince kateter ve teller yardımıyla dizi besleyen atardamarlara ulaşılır. Bu atardamarlar küçük kürecikler veya çeşitli ilaç karışımları yardımı ile kısmen tıkanır. Böylece inflamasyon azalır ve hastaların ağrı seviyesi önemli ölçüde düşer. İşlem ortalama 30-60 dakika sürer. Ağrılar 2 hafta içinde azalmaya başlar."

Özdemir, son yıllarda yapılan klinik çalışmaların, GAE'nin dizde kireçlenmeye bağlı ağrıyı azaltmada etkili olduğunu gösterdiğini, konu ile ilgili yayın sayısının 546'ya ulaştığını dile getirdi.

- "Protez sonrası kronik ağrısı geçmeyen hastalar için de uygun"

Bu yöntemin, özellikle orta ve ileri düzey dizde kireçlenmesi olan ancak cerrahi müdahaleden kaçınan veya ameliyat için uygun olmayan hastalar için önerildiğini belirten Özdemir, "Bunun dışında farmakolojik tedavilere yanıt vermeyen veya sürekli ağrı kesici kullanmak istemeyen kişiler için de bu yöntem ideal bir seçenek. Ayrıca diz protezi sonrası kronik ağrısı geçmeyen hastalarda da uygun bir tedavi seçeneğidir." dedi.

Özdemir, tedavinin etkinliğinin bireysel olarak değişebildiğine dikkati çekerek, "Bazı hastalarda ağrıda belirgin bir azalma olurken, diğerlerinde daha az etkili veya geçici bir rahatlama sağlayabilir. Tedavinin etkisi genellikle zamanla gelişir." diye konuştu.

Yöntemin önemli avantajları olduğunu dile getiren Özdemir, şunları kaydetti:

"Bu yöntem cerrahi gerektirmez. Genel anesteziye ihtiyaç duyulmaz, işlem küçük bir damar girişinden gerçekleştirilir. Hızlı iyileşme süreci sağlar. Hastalar genellikle aynı gün taburcu edilir ve birkaç gün içinde normal yaşamlarına dönebilirler. Bilimsel olarak etkinliği kanıtlanmıştır. Araştırmalar, GAE'nin ağrıyı azaltmada ve fonksiyonel iyileşme sağlamada etkili olduğunu göstermektedir. Minimal invaziv bir işlem olduğu için enfeksiyon ve komplikasyon riski son derece düşüktür."

Doç. Dr. Özdemir, Genikulat Arter Embolizasyonu olarak isimlendirilen anjiyo yönteminin, deneyimli girişimsel radyoloji uzmanları tarafından tam donanımlı üniversite hastaneleri, şehir hastaneleri, 3. basamak devlet hastaneleri ve bazı özel sağlık merkezlerinde uygulanmaya başlandığını söyledi.